saatlerdir defalarca dinlediğim, insanı hüzne boğup tribe sokan, şimdiye kadar gönderdiğimiz en güzel, en şahane eurovision şarkılarından biri. şebnem paker harikalar yaratmış.
çok naif, çok güzel. ne söylesem az gelirmiş gibi.
mevcut 4 mevsimimizin üzerine gelecek olan 5. bir mevsimdir. sonbahar kış ilkbahar yaz 4'lüsünün arasına bir yere sıkışabilecek mevsimdir. sonbahar ile kış arasına girebilir.
bu mevsim hayaller içine dalmış iki kişinin umarsız ve hipnoz altında yaşamış olduğu günlerdir. kaç ay sürer falan filan bir tahmin yürütmek pek mümkün değildir...
1996 yılı eurovision yarışmasında 57 puanla 12. olduğumuz şarkıdır efenim. şebnem paker seslendirmiştir. gayet güzel bir şarkı olmasına rağmen böyle bir sonuç almasının nedeni herkesin bildiği gibi eurovisionun "komşular arası puanlaşma" formatıdır. sözleri de aha şöyle:
Kapandı son kapım, vuruldum bilmeden
Sakın o sen misin giden
Soyundu dallarım, delindi gökyüzü
Kaçıncı sonbahar bugün
Hep sondu, hep zordu, çok yordu yollar
Sen orada, ben burada bak yasta yıllar
Beşinci mevsime uyansa düşlerim
Hayaller ölmeden gel
Beşinci mevsime açılsa güllerim
Yeter bu sonbahar yeter
Kapandı son kapım, vuruldum bilmeden
Sakın o senmisin giden
Soyundu dallarım, delindi gökyüzü
Kaçıncı sonbahar bugün
Hep sondu, hep zordu, çok yordu yollar
Sen orada, ben burada bak yasta yıllar
Beşinci mevsime uyansa günlerim
Hayaller ölmeden gel
Beşinci mevsime açılsa yelkenim
Yeter bu sonbahar yeter
sözleri çok mantıklı olmasa da insana çok duygusal gelen süper bi şarkı.. başlarında yak beni kahve gözlerinle, yak içim serinlesin diyo ki orası saçma bi durum ama nakaratı oyle iyiki tadından yenmiyo.
Gördüğümde ilk seni çiçek açmış bahardın
Kıyıp koparamadım sen dalında goncaydın
Yaza ulaştı sular o zaman da sen yoktun
Uçup gittin elimden artık bana uzaktın
Yapraklar düştü bir bir saçımda beyaz aklar
Üşütüyor içimi işte geldi sonbahar
Seni bekledim durdum yoruldu ruhum özüm
Kış günleri gelmekte buruştu elim yüzüm
Beşinci mevsim yolda bekliyorum çaresiz
Bekliyorum ben halâ gelsene iki gözüm
Yapraklar düştü bir bir başımda beyaz aklar
Üşütüyor içimi işte geldi sonbahar
Hayallerin büyüyor içimde
Ya deniz aşırı oluyorsun
Ya da beşinci bir mevsim
Hayallerin çoğalıyor
Öyle geliyorsun ki
Çağlayıp geliyorsun
Sen geldikten sonra başlıyor her şey
Yeni anlatımlar ekleniyor hasretine
Yeniden yazılıyor bütün şiirler
Ki gelişin bitmeyecek bir şiirdir
Artık filizlenen yeni bir mevsimdir
Sen geldikten sonra yaşanıyor her şey
Şehir yeniden uyanıyor tüm sabahlara
Yasemin kokuları var her şafakta
Caddeler panayırları andırıyor
Ve sokaklar mutlaka sana açılıyor
Sen geldikten sonra
Pencereler kapılar ayakta
Evlerin ışıkları hiç sönmüyor
Bir de sen bilsen beklendiğini
işte!
Çocuklar gelişine alkış tutuyor
Herkes anlamıştır geldiğini artık
Yollara insan dökümü başlıyor
Susuzluğunu yaşıyorum dört mevsim
Yokluğuna katlanamıyorum bunu bilesin
Bilesin ki yaşayamıyorum her mevsimi
Kışını, baharını, yazını...
Yırtıp yokluğunun o çirkin ayazını
Çıkmak istiyorum artık aynadaki yansımana
Doyasıya görebilmek seni
Hissetmek nefesimde nefesini, tenimde elini
Yine sensiz geçip gidiyor dört mevsim
Yine üzerimde yokluğunun ayazı
Ve yine zamanın geçmek bilmek nazı
Bu kaçıncı mevsim, bu kaçıncı baharıdır gidişinin
Bak gelincikler yine açtı, bu kaçıncı başlangıcıdır dönmeyişinin
Ah bir dönebilsen
Ömrümü sana adadığımı görebilsen
Beşinci mevsim oluştu hayatımda, adı da Sen...
Hep bu mevsimi bekledik,
Yıllar yılı sabırla.
Bu mevsimde yeşerdi gönül bahçemiz.
Çiçeklerin binbir çeşidine şahit olduk duygularımızla
Renklerine ve kokusuna.
Kopardık bizi geçmişe bağlayan paslı zincirleri.
Gözlerindeki pırıltıydı,
Bizi yeniden yaşama bağlayan.
Uçurtmasını rüzgarla dans ettiren çocuğun sevincini hissettik
Yüreğimizin bir köşesinde.
Sesi bile kafi geldi,
Duru gölleri dalgalandırmaya.
El yazısından bile mutluluk duymayı
Bu mevsim öğretti bize.
Sevgiyi yeniden keşfettik
Bu beşinci mevsimde.
bana her sabah gelen mevsimdir, gecenin doğuk ve tüm ahlaksızlıkları örten siyahlığından sonra gelen aydınlıktır bu mevsim, bu mevsimin sabahları hep farklı kokar, duyulmadık, tadılmadık, her sabah bi ötekini aratmayan...
infernal winter of eternal autumn dur. gök yüzünde pentagramların belirdiği, warp gerçekliğinin derinliklerinden gelen abbath'ın iblisleri ve cthulhu'nun mind flayer'larının ortalarda fink attığı apokaliptik mevsimdir. rivayet odur ki 2666 da gerçekleşecektir.