bugün

sekiztaş.
fransız köpeklerinin anlayamayacağı kadar büyük bir takımdır. *
görsel

edit: eksileyin köpekler
bir fenerli olarak ne kadar bize sövselerde sevdiğim asi ruhtur.

insan kendisine söveni sever mi ? sever yahu ne olacak adı futbol spor değil mi bu işin.

bence onlarda bizi söve söve seviyor.

yok biz olmasak sadece galatasaray'la geçmez bu lig. o kadar şarkının bestenin bir anlamı olmaz.

neyse lig bitti sezon başı feda diye gelen hocaya şimdi veda dendi.

samet hoca zannımca başarısız değil ama bu fırsatı daha iyi kullanabilirdi kendisi de şu an bunu daha iyi anlıyordur.

neden 2. olmadı diye eleştirmiyorum çünkü fenerbahçe de şuan ki kadro yapısı ile ş. ligi ön elemelerini geçmesi hayal.

o yüzden iki takımda tıpış tıpış uefa liginden devam eder.

bu arada uefa liginde yarı final bile oynasan en fazla iki gün konuşuluyorsun bunu da gördük.

o yüzden beşiktaş 2. de olsa başarılı 3. de olsa başarılı.

asıl önemli olan gelecek yıl tabi ki.

bence önder hoca olmazsa disiplinli bir alman hoca getirilmeli

sonra kolay oyundan düşmeyen iyi bir ortasaha oluşturulmalı.

beşiktaşın defansda ve forvette çok eksiği yok sadece oyuna hükmedemiyor.

skoru tutamıyor.
yabancı getirecekse türkiye'yi tanıyan yabancı getirmesi gereken takım. yoksa yeni hoca türkiye'yi, süper ligi, renkli medyayı, türk futbolcularının aymazlığını öğrenene kadar harcarız biz onu. kimleri harcamadık ki.
aylar evvelinden yeni sezonun planlamasını yapmış olması gerekirken; 22 mayıs 2013 tarihi itibariyle yönetimi yok, stadı yok, teknik direktörü yok... bu büyük belirsizlikle 2013 - 14 sezonu da ne yazık ki büyük ihtimalle çöpe gidecektir.
zeki önder özen' i aldık diye şampiyon olacağını sanan taraftarın takımı. oğlum zeki önder özen kim lan? daha düne kadar yorumculuk yapıyordu tv' de. sanırsın zidane gibi adını dünyanın bildiği, sağlam bağlantıları olan vizyoner biri geldi. ne yapacak oğlum size zeki önder özen? ha adam iyi adamdır, işini sever, disiplinlidir filan hepsi tamam da sen doğan görünümlü şahine shell v power koydun diye o araba ferrari olmaz.
Geçen seneki vizyonu ile bu sene arasında bariz büyük fark olan takım. geçen sene başkan göre geldiğinden itibaren feda dendi. bir takım oyuncular gönderildi, maaşlar indirildi, eski borçlar ödendi ve sportif açıdan olmasa bile mali açıdan ciddi bir başarı sağladı. bu takımın geçen sene borçlarından dolayı avrupa'ya gidemediği unutulmasın.
bugün ki basın toplantısında başkan ilk defa hedefinin avrupa'da kupa kaldırmak olduğunu söyledi. başarabilir, başaramaz orası ayrı ama ilk günlerde en çok eleştirildiği konu sportif başarıya önem vermemesi olan birinin bugün bunu söylemesi önemli. çünkü bu şunu gösterir ki; ilk günden itibaren bir plan var ve bu kademeli olarak, adım adım ilerleyerek olacak.
kapitalizmin yakışmayacağı takımdır. o yüzden şu tip taraftarların kendisini gözden geçirmesi gerekir:

- ya gassaray drogba şinayder aldı bizde niye yok.

- ya fener 6 milyon euro verdi alper potuk'u aldı, biz niye almadık.

beşiktaş daha önce quaresma, guti, simao gibi yıldızlarla bu ligi dördüncü bitirdi, yani formasını koysan üçüncü olacak takım daha kötü bir yerde ligi bitirdi. ayrıca da bu oyuncuların menajerleri dahil şahsi tercümanlarına kadar deli paralar ödendi ve klüp batma noktasına geldi.

beşiktaş bir psg bir real madrid, bir man city olamaz, öyle bir modeli örnek alamaz. biz daha çok ajax gibi, porto gibi, barcelona gibi, b. dortmund gibi takımların gittikleri yoldan ilerlemeliyiz. taraftarda bu yolda destek vermeli. ki gordon milne zamanında böyle bir takımdık biz. yine öyle olmalıyız yoksa 10 yılda bir şampiyonluk gelir.
bay bandini yi ilgilendirmeyen kulüptür.herkes baksın dalgasına,kimin kime koyacağı belli olmaz.siz alper pıtık için birbirinizi yiyin.
bir futbolcunun peşinde maymun olmayan kulüptür.
rengi siyah ruhu beyaz takımdır. konuşuyorsa aşkından susuyorsa şaşkınlıktan. ve önemlisi de yöneticilerini türkiye muhtarlar federasyonun'dan seçen futbol takımıdır.
Alper potuk'a 6 milyon Euro veremeyecek takımım. iyi ki de veremiyor.

Not: Alper iyi oyuncudur, Fenerbahçe'ye hayırlı olsun.

Forvetten önce sağ ve sol beke önemli takviyeler yapması gereken, orta sahayı çift yönlü haline getirmesi gereken, defansa kaliteli bir Türk oyuncu alması gereken, kanatları Holosko ve Olcay gibi forvette de oynabilen isimler olması gereken, ilerde de bitirici vuruşları çok iyi yapabilen bir forvete ihtiyacı olan takımım.

Bak 10 milyona böyle takım kurulur.

Cenk kalede iyi. Yedek olarak ospina gelirse iyi olur.

Kalması gerekenler: Øğuzhan (fiziksel olarak güçlenmeli, çalım becerilerini geliştirmeli), Olcay(savunma nedir bilmiyor ama hızlı ve mücadeleci), Holosko ( adı Beşiktaş'la bütünleşti kesinlikle kalmalı iyi bir yedek) fernandes (mutsuzsa gidebilir ama fernandesi taraftarın önüne atanlar giderse çok daha iyi olur), Necip ( biraz daha sorumluluk almalı kritik hataları olabiliyor), niang ( tecrübesiyle gelecek sezon bize faydası olabilir) ibrahim toraman ( kaptan kalmalı) ersan (performansından memnun değildim daha çok çalışmalı) Sivok ( kralımız benim için ferdiden bile önemli) ismail köybaşı ( uzun bir sakatlıktan sonra uzun bir çalışmanın sonucu formasıyı hak edebilir. Bomba gibi dönebilir. Acele etmemeli) Mustafa pektemek ( top kontrolü zayıf) almeida ( özverisiz bunu buraya istemeyerek yazdım) giderse iyi bir forvet alınmalı.

Gitmesi gerekenler: Samet Aybaba ( tek artısı takım oyunuydu o da ilk yarı için geçerliydi. Gençlere önem veren t. D. Sanıyorduk, yanılmışız) ve sametin getirdikleri.
her yaptığı olumlu hareket birileri tarafından sekteye uğratılmaya çalışılan kulüptür.

(bkz: siz tanrı parçacığı mısınız)
HAYATTIR. insanlığı ve vicdanı vardır
Kronik sorunu futbolun sadece forvetten ya da orta sahadan veya defanstan ibaret olduğunu sanan Türk futbol adamlarının zekasıdır.

Senin transfere ayırdığın bütçen 15 milyon mu o zaman takıma şöyle bir bak nerede yanlış, sol kanattan gol mü yiyoruz ver 5 milyon sol kanata bir adam al hatta 5 milyon yetmezse 10 milyon ver ama oradaki problemi çöz. Geriye 5 milyon mu kaldı, evet. Sorun defansta mı bir tane sönmekte olan yıldızını ver bir Anadolu kulübüne verdiğin oyuncunun bir yıllık masrafını karşıla al sana defans oyuncusu. Sorun orta sahada mı ver 5 milyon al bir orta saha.

Öyle taraftar için yaşı geçmiş sözde dünya yıldızına 8 milyon verirsen asıl sorunlu mevkiler tanjulara kalır.
deseler ki; dünya'da bizi bir türk takımı temsil etsin. derdim ki beşiktaş. yok lan, iyi top oynadıklarından falan değil. bilinçli bir taraftarı var. huyundan mıdır suyundan mıdır bilmiyorum. öyle boş beşiktaşlı bir insan yoktur pek. az asi olurlar, ülkenin meseleleriyle ilgilenirler. bir yorum yaparken bile "koyduk mu" cümlesini kullanmayı tenezzül etmezler. "ne güzel koyuyoruz üstat görüyor musun?" derler. dayım yüzünden midir nedendir bilmiyorum, zorla beşiktaşlı yaptırıyormuş beni. ama başarılı olamamış, son anda trabzonsporlu olmuşum. o da nasıl oluyorsa. doğuştan moğuştan hikayesi de yalandır ha. aklımın az biraz bir şeylere erdiği zamanlar... ogün'lü abdullah'lı suratları hatırlar gibiyim. futbol kartları vardı o zamanlar. bordo ve mavi o yıllarda bir başkaydı tabi. ben hep beşiktaş'ı desteklerdim işte, ta ki trabzonspor'la karşılaşıncaya kadar. trabzonspor'la karşılaşınca, beşiktaş gözüme botafogo gibi gelirdi. ama quaresma'nın onur'a attığı bir gol vardır, onur hareketsiz kalmıştır. la dedim beşiktaş'a mı geçsem... şaka yahu. kolay mı lan trabzon'u bırakmak. kötü huylu tümör yemin ediyorum. tümör metin diye espri yapılabilirdi aslında. ama yapmadım. yani dediğim gibi beşiktaş; çarşısıyla pazarıyla sevilir sayılır. trabzonspor türkiye'nin zencisidir, beşiktaş'ta istanbul'un zencisidir. yanlışları karşısına almıştır. içerisinde barındırdığı pis insanları kapı dışarı etmiştir ve her zaman sağlıklı bir fikir ortaya koymuştur. haksız kazanılan kupasını geri iade etmeyi aklından geçirmiş ve kendi taraftarlarınca da bu fikir desteklenmiştir. günümüzde haksızlıkla kupa kazanarak "parasıyla değil mi?" esprilerini yapan bir güruhun yanında bu kesim, her daim saygıyı ve sevgiyi hak eder. bu yazım da, güzel beşiktaş taraftarına selamım olsun.
yeni hoca konusunda yavaş kalan takım. samet aybaba'yı şampiyonlar ligine katılamayacağımızın kesinleştiği inönü'deki son maçtan sonra göndermeleri gerekirdi. sezon sonunu beklemek anlamsız. o zaman gönderseler aradaki zamanda yeni hoca ile anlaşılır ve şimdiye transfer yapılanmaları hız kazanırdı.

yönetim aceleci davranmayacağız dese de aceleci davranmalı, şundan dolayı aceleci daranmalı karar vermeli. çünkü belli ki bu takımın başına gelen hoca yabancı ise türkiye'yi bilecek, bunun içinde 2-3 iyi alternatif var. yeni hocanın ve yeni futbolcuların adaptasyon sürecini kısaltmak için hemen anlaşmak gerek.
"" Beşiktaş'ım sen boynunu eğme
bunların hepsi tam şerefsizler.""

gazete diye geçinin bazı tuvalet kağıtlarının gelişmesinden korktukları kulüp.
zeki önder özen hamlesi yerinde olan kulüp. mircea lucescu tarzında, futbolcu ve taktiği birbirine iyi ayarlayan bir teknik direktör ve iki savaşçı stoper bulup fernandes' i elinde tutarsa gelecek seneye daha olumlu bakabilir.
Cenk, ismail, sivok, toraman, oguzhan, olcay, holosko, necip ve pektemek'i elinde tutması gereken takımım.

Trabzonspor-fenerbahce ziraat turkiye kupası finalini izledikten sonra Bence kaleye tolga zengin, stopere giray alınabilir.
bir takım taraftarın artık büyük oyuncu, yıldız oyuncu ayaklarından vazgeçmesi gereken takımdır. önder özen'de dedi zaten bizim bombayla işimiz yok! taraftar sürekli dortmund modeli diyor ama bi yandan da o taraftar* yıldız istiyor veya yıldız transfer edicem diyen başkan adaylarından medet umuyor. yapmayın etmeyin dortmunda neredeyse tüm oyuncuları altyapıdan çıkmadır. bakın önder özen açıkladı takımı 3 böleceğiz 8+8+8 = 24 diye. 8 uluslararası kalitede oyuncu ama o yıldız statüsü değil yıldız potansiyeli olanlar 8 yerli yıldız potansiyeli (oğuzhan gibi olcay gibi) 8'de alt yapıdan çıkacak oyuncu. bizi bu adam eder. boşverin kupayı şampiyonluğu biz yıldırım demirören kafasındaki adamlarla ancak 10 yılda 1 kez şampiyon olabiliriz.

bir de şu içimizdeki şerefsizler var. siktirsinler!
geçmiş senelerde orhan gülle ve kenan özer gibi yetenekli altyapı isimlerinde tekrarladığı hatayı tekrar etmemesi gereken kulüp. alyapıdan çıkardıkları isimleri değerlendirme konusunda sıkıntı yaşamaktadır son yıllarda. örneğin galatasaray semih kaya ve emre çolak' a sıkça forma şansı tanımaktadır son iki sezondur, berk ismail ünsal da a kadroya ısındırılmaktadır. galatasaray' ın yaptığı gibi en az 2 altyapı oyuncusunu a takıma kazandırırsa geleceği parlaktır.
(bkz: aşk)
türkiyenin en köklü kulübüdür.

tanımı girdikten sonra;

şoktayım. resmen ihanet uğramış gibi hissediyorum. ben babadan ötürü beşiktaşlıyım. 20 senedir beşiktaşı izlerim. ilk formam 2000'lerin beyaz ronaldo'lu 5 numaralı formasıdır. ancak başımızdan bi yıldırım demirören vakası geçti. o kadar yanlış transferler yapıldı ki. kulübe bir mendes pisliği bulaştı 6-7 oyuncu itekledi bize. bunların sorumlusu demirören, adalı gibi isimlerdi. querasma, alves, sidney, bebe, fernandes, simoa, guti, almieda. aralarından bir tek cancağızım fernandes'in yararı oldu bize kaanımca. neden mi? querasma'nın bize yıllık maliyeti tüm takımın maliyenin üçte biriydi. ondan daha çok savaşan aldığı parayı kuruşuna kadar hak eden adamlar bize daha az alıyordu bundan. tam bir mendes pazarlaması ile kakaladılar bize bunu. bir tek bunu mu? m. united'e 8 milyon avroya kakalanan bebe bize geldi. yine mendes sayesinde. mendes her transferdir, menajerlik ücreti vs alıyordu. bebe'yi united'a sattığında 4 milyon avro almıştı! porto'dan giden her oyuncu için yüzde 50 pay alıyordu. dahası şuan fernandes'i satarsa yüzde 50'si mendes* gidecek. bunlar hep hatalarımız bunlar yönetim hataları. şuan o hataları yapan kişiler yeniden aday oluyor!

orman yönetiminin hataları olabilir ancak bi önceki sezon 115 milyon olan takım giderini 40 milyon gibi bir rakama indirdi. ne yazık ki bu 115 milyon bir kısmı sadece mendes'e gidiyordu. anlayacağınız mendes bizi soydu soğana çevirdi. ama bizi mendes'ten kurtardılar. şimdi takımda sadece manu ve almeida'nın menajeri mendes.

adalı seçilirse eski günlere geri döneceğiz. ve ne yazık ki sırf yıldız aşkına bir çok beşiktaş taraftarı* bu adamı destekliyor. yılladır dortmund modeli istiyoruz diyenler vardı. dortmunda 2-3 yıl bekledi başarılı olmak için. siz daha 1 yıl geçmiş yönetim başarısız diyorsunuz. bir araştırın ne kadar borcun, ne kadar büyük bir yıkımın içinde olduğunu bjk'nin. üstelik bu adam hala şikeden yargılanıyor. eğer ki karar temyizden dönerse şikeci olduğu ispatlanacak ve o zaman üzerine bir de bjk başkanı ise güzelim takımın tarihine kara leke olarak geçecek.

adalı başkan olursa 20 yıldır onurumla tuttuğum, taraftarı olduğum siyah beyaz renkli takımıma elveda diyeceğim. çünkü bu taraftar bu borcu, bu başarısızlığı, aptal yönetimi, gereksiz transferi hak ediyor. rakiplerimiz uefa'da yarı final, şl liginde çeyrek final oynasın biz lig de tutunalım.
ancak bu sene takım olabilmiş yd döneminde ise sadece çete olabilmiş kulüp.

eksibesiktas.blogspot.com'dan güzel bir yazı.

--spoiler--
Kimse kusura bakmasın, giriş, gelişme sonuçla falan uğraşamayacağım. Beşiktaş'ı izlemek çok büyük keyif, öyle böyle değil. Şimdi o muhteşem tek pasları, o çevre kontrolünü, o paylaşımı görmeyip, savunmadaki hatalardan veya Uğur Boral'dan bahsedecek halim yok. Zerre umurumda değil. Beşiktaş yıllar sonra "yıldız oyuncu" prangasından çıkmış, tüketen bir kulüpten, üreten bir kulübe doğru yol almış, ben çıkıp sol bekin yerleşim hatasından mı bahsedeyim? Hadi lan!

Yıllarca ne dedik? Beşiktaş kulübünde bir zehir var. ister Holosko'yu al, istersen Messi'yi. Bu başı boşluk içinde, bu düzensizlik içinde, sen ona değil, o sana benziyor. Bobo'sundan, Nobre'sine, Tello'sundan, Ernst'ine, Simao'suna... Bugün neredeler? Eskişehir, Kayseri, Mersin idman Yurdu falan... Gittiklerinde kariyerleri dibe vurmuştu. Şimdi tırmalayarak eski saygınlıklarını arıyorlar.

Neden Beşiktaş'a gelen her yabancı kariyerlerinin en kötü dönemlerini geçiriyordu? Cevap açık aslında. Bu cevabı almanın en kolay yolu için; Bkz: Filip Holosko. Adamdaki kol, bacak, ayak, kafa aynı. Sadece aldığı para daha makul seviyede, gol attığında sarılmaları daha samimi. 5 senedir saç baş yolduran Holosko gitti, bu ligde baya baya etkili bir oyuncu geldi. Ne oldu Holosko'ya? Olan şey çok açık; Beşiktaş -afedersiniz- götü başı ayrı oynamayan bir kulüp haline geldi. Futbolcu - kulüp, futbolcu - futbolcu ilişkileri doğru, mali disiplinin yavaş yavaş oturduğu bir kulüp. Bunun yeşil çimler üzerindeki doğal sonuçları. Olması gerektiği gibi...

Al eline kalemi kağıdı. Hugo Almeida, Filip Holosko, Manuel Fernandes, Necip Uysal, Olcay Şahan, Oğuzhan Özyakup kariyer zirvesi yaşıyor mu, yaşamıyor mu sen söyle? Almeida 3 ay önce futbolu bırakma noktasındaydı, menajeri Mendes olmasa Nobre'ye alternatif olarak Mersin'e giderdi. Holosko 3 tane daha "Feda" dese, Kayseri onu alır mıydı şüpheli.

Bu işler bugünden yarına olmuyor. Bu işler dışarıdan göründüğü kadar kolay olmuyor. Önce elinize bir dezenfektan alıp Ümraniye'yi baştan aşağıya yıkayacaksınız. Ondan sonra başlayacaksınız çalışmaya. Sileceksiniz geçmişten kalan tüm izleri. O izlerin en derini Quaresma bile olsa, bakmayacaksınız gözünün yaşına. Geride kaldı, bitti gitti o. Hadi geçmiş olsun.

Futbol bir takım oyunu. Trivela, eğer takım arkadaşıyla buluşuyorsa anlamlı. Yoksa ligin bu haftasına kadar Holosko'nun attığı golü, Quaresma bir sezon boyunca ya atıyor, ya atmıyor. Sen Quaresma'ya "biraz koşsana" dediğinde, formasını çıkarıp tribüne uzatıyordu "gel, sen koş" diye. Bugün o cevabı verecek tek bir futbolcumuz var mı? Fernandes'in kulübü sahiplenmesine bakın, Almeida'nın tavırlarına bakın farkı göreceksiniz. Beşiktaş geçen seneden fazla puan toplamış, daha çok gol atmış, fasa fiso. Onu 3 yaşındaki çocuk da görüyor. Oysa orada önemli olan, arkamda daha müsait oyuncu vardır diye Olcay'ın topun üzerinden atlaması. Kendi kendine olmuyor o iş öyle.

Şimdi diyecekler ki, bu takım daha çok toy. Yarın öbür gün tökezler. Elbette tökezleyecek. Lakin tökezlemesinin sebebi, elinde yıldız oyuncu olmaması olmayacak. Tökezlemesinin sebebi, az para harcaması, feda demesi de olmayacak. Futboldur bu, her şey olur. Önemli olan hangi yöne gideceğine karar vermek ve o yöne doğru ilerlemektir. Beşiktaş doğru yolda. Kulüp yapısı olarak da, oyun düşüncesi olarak da doğru yolda.

Bugün tribünden "koşsana lan!" diyebileceğimiz tek bir oyuncumuz yok. Bunlar "bizim çocuklar". Bunların üçü yan yana geldiklerinde "çete" olmuyorlar. Biz bu çocukların oluşturduğu değerlerin toplamına ve hatta daha fazlasına "takım" diyoruz, zaten onun adı da, "Beşiktaş" oluyor...

Gönül verdiğimiz kulüp 1903'te kurulmuş. Yüz yılı aşkın...

Sevemezdi kimse seni, bizim sevdiğimiz kadar; orası baki.

Keşke neyi sevdiğimizi bu kadar kolay unutmasaymışız.

Hatırlaması epey zor oldu,

Ama çok güzel oldu be!
--spoiler--