bugün

7 eylül 1962 keşan doğumlu şair. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nü bitirdi. ilk şiiri Ağustos 1992 tarihli Kıyı dergisinde çıktı. Şiirlerini Varlık, Şiir Odası, Yeni Biçem, Edebiyat ve Eleştiri, insan, Bahçe, Şiiri Özlüyorum başta olmak üzere çeşitli dergilerde yayımladı. Şiirlerle fotoğraf sergisi açtı. Şair ve yazar Rıfat Ilgaz anısına 2001 yılından bu yana şiir dalında verilen Rıfat Ilgaz Şiir Ödülü'nün kurucusu oldu. Cumhuriyet Kitap ekinde aralıklarla kitap tanıtımları yapıyor. Dünya Yerel Yönetim ve Demokrasi Akademisi (WALD) tarafından Mahalleleri ve Muhtarlıkları Güçlendirme Projesi kapsamında kurulan Kastamonu Mahalle Evi'nde gönüllü olarak sanat danışmanlığı yaptı. Oğuz Atay Öykü Ödülü ve Roman Ödülü kuruculuğunu yaptı. 2004 yılında Necatigil Ödülünü kazandı. Şair, Antalya'da yaşamaktadır.

Kitapları:

Ay Soloları (1995)
Üzgündü Kırlar (1996)
Kardan Harfler (2000)
güle gece yorumları(2002)
yol insanları(2004)
kar merdiveni(2007) *
7 Eylül 1962'de Edirne'nin Keşan içesinde doğdu. ilk ve orta öğrenimini Anadolu'nun çeşitli kentlerinde tamamladı. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih bölümünü bitirdi. Halen Kastamonu'da lise öğretmeni. ilk şiiri Ağustos 1992'de Kıyı dergisinde çıktı. Ardından Varlık, Şiir Odası, Yeni Biçem, Edebiyat ve Eleştiri, insan, Bahçe başta olmak üzere çeşitli dergiler şiirlerine yer verdi. Şiirlerle fotoğraf sergisi açtı. Şair ve yazar Rıfat Ilgaz anısına 2001 yılından bu yana şiir dalında verilen Rıfat Ilgaz Şiir Ödülü'nün kurucusu oldu. Cumhuriyet Kitap ekinde aralıklarla kitap tanıtımları yapıyor.
önde gelen şiirleri;

DUVAR YAZISI
ÇOCUKLUGUN SABAHI
KIŞA BAKAN SOKAK
TAŞ YAZILAR - 1
ŞARAPTAN TAŞAN HAZDIR ŞARKILAR
YIRTIK DEFTER
DENGE
iSYAN
TELGRAFHANE
ÇELiŞKi
SUDA
MAHAN
ÇIĞLIK
LABiRENT
HÜZÜN UZMANI
antalya'da tarih öğretmenliği yapan hayat öğretmeni.
(bkz: aile hayatı)
--- alıntı ---
sevgili betül tarıman,
sana ne zamandır yazmak istiyordum, yazantalya bir bahane oldu. kadınların kendini yazarak ifadelerini dert etmen yeni değil. kadınları edebiyatla buluşturmayı kastamonu’da bütünüyle gerçekleşmediysen, belki de sana yardımcı olmayı deneyenler, mesela ben beceremedim bunu. içimde ukdedir. bu yüzden "kadınlar edebiyatla buluşuyor projesi" ni antalya' da gerçekleştirmeni kutluyor, projenin tüm yürütücülerine teşekkür ediyorum ama benim için önemli olan sensin çünkü şairlerin, edebiyatın sınırlarını toplumsal işlevler adına zorlamaları sık rastlanan bir şey değil. hem de gücenik, kırılgan bir şiiri olanların...
"kendini arama gayreti" mi toplumsal işlevli tasarımların? sana yazmayı düşündüğüm şiirlerinden biri "kime ölsem kimin umurunda?".. kim kime dumduma bir ülkede yaşamak değil seni yaralayan da, şairlerin birilerinin umurunda olması da değil . sanki küçük bir kız, yaramazlıklarından pişman hıçkırıyor: "inattım ben kelimeleri tekrar eder/solculuk oynar bazen de küser/gidip yakasına yapışayım/sarsayım derdim seni küçük prens/uyan derdim uyan, uyanmazdı..." kendine bile eğilemeyen sen değildin. birilerinin sana eğilip ince ağrılarını sezmesini istedikçe artan küskünlüğündü. şairler sevmek için doğarlar sevgili betül, sevildiklerini ise bilmezler. sevenle sevilen aynı kişi değildir. sevda bu çelişkiyi yaşatmasa bunca ün salar mıydı?
kadınların sıradan işlerinin şiirde olağanüstü bir tat kazandığını, yalnızca ben mi görüyorum diye şaşıyorum bazen, bir pantolonun bozulabilecek kat yerinden söz etmek örneğin. böyle bir dizenin behçet necatigil’in ütüler, katlanmak, mendiller, bekarlar ve evliler arasındaki ayrımlar gibi çağrışımlarla kıpır kıpır şiirine küçük bir selamı da katarak nasıl bir zenginliği taşıdığını görmek için bir kadının günlük yaşamını bilmek mi gerekli, yoksa hayata değen şiirleri tanımak mı?.. "bazen bunalıyorum, çekip kapıları gitmek istiyorum" diyen ev kadınlarını duymak mı?..
şurada biz bizeyiz, aynı bunaltıyı erkekler de duyar. onların kapıyı çekip gitmesi doğaldır, kolaydır. kadınları çaresiz bırakan, gidecek yerin toplumun kadına bakış açısıyla kısıtlı oluşu. bir başka deyişle; kadının gideceği yer, ancak bir başka kadının çaresizliğidir. katlanmak... "nedensiz baş ağrıları..."
senin şiirlerinde hep küskün bir kız çocuğu görüntüsü var bence. biraz saçı okşansa gülmeye hazır bir kız bu. becerikliliği, usluluğu fark edilmediği için kızgın belki de. bu aynı nedenlerle bir oğlan çocuk da olabilirdi. ama bir kız çocuk olduğu, ileride yıkadığı çamaşırların kar gibi olacağı; korkuları, inatları yakamozlar gibi beliriyor şiirinde. ben belki de sana bu satırları sırf o yüzden yazıyorum. bir dönem kadınların şiirden uzak durmaları, düş dünyalarının mutfak sınırlarını aşamayacağı üstüne yazılmış makalelerin inadına, kadınların yıkayacağı çamaşırlardan söz edebilmenin şiire kattıklarının farkında olduğumu bilmen için. senin sevdanın tene değen dizelerini anımsayacaklar belki; bir delikanlı, sevdiğini yanına "sıcakta sevişilmezmiş olsun/kuşlar kanat çırpsın ses verdiklerine" diye çağıracak belki. bir kadının bunu söyleyebilmek için edindiği söz ustalığı aklına bile gelmeyecek ama sen kapıyı çarpmış olacaksın o sıra, arkanda bir not: "gidiyorum kendime dert edindiklerimle..."
seni hem şiirlerin, hem kendine dert ettiklerin yüzünden kıskanabilirim... kıskançlığı yakıştırırsan bana.
sevgilerimle!..
--- alıntı ---

(bkz: sennur sezer) *