epik tiyatronun kuramcısıdır. 4. duvar denilen ve tiyatroda seyirci ile oyuncu arasına çekilen seti yıkan alman tiyatro adamıdır. epik tarzı yaratırken bir çok kişiden etkilenen brecht özellikle çin geleneksel tiyatrosu, frank wedekind, mayerhold ve materyalizm'den etkilenmiştir. hitler almanya'sından ayrılmak zorunda kalan brecht sırasıyla isviçre, danimarka, finlandiya ve abd'de bulundu. abd'de charlie chaplin ile yakın dostlukları oluştu ve chaplin'in pandomim sanatına dayalı oyunculuğu tiyatro anlayışını etkiledi. 1947 yılında abd'de komünist parti ile ilişkisi konusunda sorguya alındı. 1 yıl sonra abd'den ayrıldı. tiyatro yazarlığı ve yönetmenliği yanında düz yazı ve şiir çalışmaları da bulunan brecht'in önemli oyunları arasında ;
carrar ana'nın tüfekleri
cesaret ana ve çocukları
sezuan'ın iyi insanı
şvayk'ın hitlerle tarihi karşılaşması
sayılabilir.14 Ağustos 1956 yılında kalp krizi sonucunda vefat eder.
özellikle "generalim tankınız ne güçlü", "bekleyeceğim seni" ve "duvara tebeşirle yazılan" şiirleri okunulasıdır.
yabancılaşmanın teorisyenidir. sinemanın kendisine karşıdır.okullarda bütün sene öğrencilere brecht´in''kuhlte wampe''adlı on dakkalık filmi gösteriliyo başka bi dalga yok!
madem iyisin
anladık iyisin,
ama neye yarıyor iyiliğin.
seni kimse satın alamaz,
eve düşen yıldırım da
satın alınmaz
anladık dediğin dedik,
ama dediğin ne?
doğrusun, söylersin düşündüğünü,
ama düşündüğün ne?
yüreklisin,
kime karşı?
akıllısın,
yararı kime?
gözetmezsin kendi çıkarını,
peki gözettiğin kimin ki?
dostluğuna diyecek yok ya,
dostların kimler?
şimdi bizi iyi dinle:
düşmanımızsın sen bizim
dikeceğiz seni bir duvarın dibine
ama madem bir sürü iyi yönün var
dikeceğiz seni iyi bir duvarın dibine
iyi tüfeklerden çıkan
iyi kurşunlarla vuracağız seni
sonra da gömeceğiz
iyi bir kürekle
iyi bir toprağa.
Marksist tiyatro kuramcisi, yazarı, uygulayıcısı,oyucusu, şair...tüm bunları büyük başarıyla gerçekleştirmesi nedeniyle tam bir tiyatro adamı olarak anılır. 20. yy tiyatrosunu temelden sarsmış yanılsamacı tiyatronun karşısına epik diyalektik tiyatro düşüncesini öne sürmüştür.Böylelikle tiyatro'nun evrim halkasının ucunu kapatmıştır.
ferhan şensoy'un kesinlikle örnek aldığı insan. karl valentin'le ilgili oyununda (bkz: içinden tramvay geçen şarkı) kendisinin bol bol kulakları çınlatılmıştır.
Eugen Berthold Friedrich Brecht, 10 Şubat 1898'de Augsburg'da doğdu, 14 Ağustos 1956'da Berlin'de hayata veda etti.
20'nci yüzyıla damgasını vuran oyun yazarı ve tiyatro kuramcılarından Brecht, aynı zamanda yetenekli bir şairdi. ilk şiirlerini 1913'te okul gazetesinde yayımladı. Bir yıl sonra ise yaşadığı kentin yerel gazetesinde yazıları çıkmaya başladı.
Edebiyata ve tiyatroya büyük ilgi duymasına karşın bir süre tıp eğitimi gördü. Birinci Dünya Savaşı'nın son yılında askere alındı ve bir hastanede görev yaptı. Aynı yıl yazdığı 'Ölü Askerin Öyküsü' adlı bir şiiri yüzünden Nazilerce suçlanarak yurttaşlıktan çıkarıldı.
1924'te gittiği Berlin'de Carl Zuckmayer, Max Reinhardt ve Helena Weigel gibi sanatçılarla tanıştı ve birlikte çalıştı. Helena Weigel'le evlendi ve bu evlilik ömrünün sonuna kadar sürdü. Brecht'in oyunların pek çoğunda Weigel başrolde oynadı.
Tiyatro yönetmeni Erwin Piscator ve besteci Kurt Weill ile tanıştıktan sonra tiyatro yaşamında yeni bir adım attı. Jaroslav Hasek'in romanı 'Aslan Asker Şvayk'ı sahneye uyarladıktan sonra yazdığı 'Adam Adamdır' oyunu Epik Tiyatro anlayışının ilk denemesiydi.
Epik Tiyatro öğretici bir tür olup, olaylar geleneksel tiyatrodakinin aksine, dramatik bir biçimde canlandırılacak yerde, izleyiciye anlatılır. izleyici sahnede olup biteni bir gözlemci gibi izler.
Epik Tiyatro'da amaç düşündürmek, izleyicinin aklını kullanarak bir karara varmasını, harekete geçmesini sağlamaktır. Brecht dünyanın değişmesinden, insanların fırsat eşitliğine, düşünce özgürlüğüne sahip olduğu, adaletli bir düzenin kurulmasından yanaydı.
Benimsemiş olduğu Marxist dünya görüşü doğrultusunda, böylesine bir dönüşümün gerçekleşeceğine inanıyordu. Tiyatronun bu amaca ulaşmak için etkili araçlardan biri olduğu kanısındaydı.
Gene bu sırada yazdığı ve Kurt Weill'in bestelediği, dünya çapında ün kazanacak olan 'Mahagonny' ve 'Üç Kuruşluk Opera' adlı müzikalleri sahneye koydu.
Nazilerin yönetime gelmesiyle Almanya'da çalışma olanağı ortadan kalktı. 1933'te Almanya'yı terk etti. Önce isviçre'ye, oradan Danimarka'ya gitti.
1939'a kadar kaldığı Danimarka'da 'Tak-tik', 'Hitler Rejiminin Korku ve Sefaleti', 'Galileo'nun Yaşamı', 'Cesaret Ana ve Çocukları' gibi her biri başyapıt olan oyunlar yazdı. 'Sezua'nın iyi insanı'nı da burada yazmaya başladı.
1939'da Danimarka'nın da Nazi tehdidi altına girmesi üzerine önce Finlandiya'ya, oradan da 1941'de ABD'ye gitti. Oyunlarından bazıları bu dönemde ingilizce'ye çevrildi ve ABD'de sahnelendi. Ne var ki, ABD'li izleyici Brecht'in oyunlarından tedirgin oldu ve ilgi göstermedi.
1947'de ABD'de esen Soğuk Savaş rüzgarı, Brecht'in ABD'ye Karşı Etkinlikleri Soruşturma Komisyonu'nca sorguya çekilmesine yol açtı. Dünya görüşüne ilişkin suçlamalara karşı çıktı. ABD'de barınmayacağını anlamıştı.
Brecht, Alman Demokratik Cumhuriyeti yöneticilerinin çağrısı üzerine Doğu Berlin'e yerleşti ve içlerinde eşi Helena Weigel'in de bulunduğu bir grup oyuncuyla 1948'de 'Berliner Ensemble' adlı tiyatro topluluğunu kurdu.
Berliner Ensemble, gerek kuramsal çalışmaları, gerek sahnelediği çok başarılı oyunlarıyla, dünya çapında ün kazanmakta gecikmedi. Brecht, 1956 ilkbaharında hastalandı ve bundan kısa bir süre sonra Berlin'de hayata veda etti.
"Duygusallık çoğu kez yıkıma götürdüğü halde, temelde insanın iyi yanını yansıtır. öte yanda akılcı tutum, bir insanı kötü yapabildiği halde, bozuk düzende, toplum içinde ayakta kalabilmesinin bir koşuşudur." düşüncesiyle doğru bir düzenin akıl ve duygu çatışmasının dengeli bir yolda birbirini desteklemsiyle olacağını öne sürmüş yazar/şair.
dünya üzerine gelmiş büyük insanlardan biri. çok güzel şiirleri vardır ve bunların bir kısmını genco erkal ve zeliha berksoy seslendirmiştir, kaseti temin edilebilir.
brecht, aynı zamanda epik tiyatronun kurucusu, büyük bir oyun yazarı. hitler faşizmine karşı mücadele etmiş, bu uğurda uzun süre yurdundan uzak yaşamıştır.
"Her insan kendi adasında yaşar
Takırdatarak dişlerini ya da terleyerek.
Gözyaşları, içer
Şeytanın edebiyat bilgilerini
Onun dişlerini takırdatması
Kimseyi yerinden kıpırdatmaz.
Her insan kendi dilinde konuşur
Ve hiç kimse anlamaz ne söylediğini
Kafasındakı ışığın.
Sonra iyi olarak da anlaşılmaz.
Düşkırıklığı ve incinmedir
Gerçek utanmazlıklar."