nietzche'nin unlu sozu.
dunyanin en unlu ozlu sozlerinden birisidir. genellikle hirsli kisilerin sahiplendigi bu soz, kanye west'tin unlu sarkisi stronger'in da giris dizesini olusturur.
bir örnekle açıklarım bunun külliyen yalan olduğunu.
dün tam da güzel bir film izlediğim anda kardeşimin araması üzerine yerimden fırladım ve o karanlıkta içi kola dolu bardağa çarptım çaaat kırıldı. siktir et sonra toplarım film bitince derdim ama kola şimdi yapış yapış olur dedim banyoya gittim kova bez vs aldım, bi güzel camları topladım yeri de sildim, tam işim bitti oh filme devam diyodum o da ne içi cam dolu poşete basıvermişim. ayağım çok acıdı tabi, elimi çekmemle kan boşaldı, ama öyle böyle kan değil, aha dedim şimdi sıçtık çünkü iğne fobim var ve bu ayak dikilmeden iflah olmayacak. şansıma bi arkadaşım da evdeydi (bkz: bi arkadaş) hemen aldı beni acile gittik. neyse ben güç bela diktirdim ayağı ama ömrümden ömür gitti 3 tane iğne yapıp 9 dikiş attılar, noldu ölmedim. olgunlaştım mı? bok olgunlaştım. yine iğneden korkuyorum deli gibi. yine olsa yine ağlarım korkudan. ne yani bir anda 3 çocuk annesi vahide gördüm olgunluğunda mı olacam? bi bok değişmedi yani o yüzden inanmayın böyle klişelere. ha eve gelince filme devam ettim ama o olgunluktan değil, dramatize etmedim olayı, bi sigara yaktım üstüne.
bu aforizmanın idddiasına göre gerçekleşen güçlenişin hazırladığı insan acaba ne ile savaşa hazırlanabilmiş olacaktır? daha sonraki acılrla mı, ölümle mi, tanrı ile mi? daha büyük acıya karşı hazırlıklı olmak o büyük acının güçlendirişini de azaltmayack mıdır?
ya da bir ömür her gün acı yaşamak bizi güçlendirse ne olur? bu güçleniş olacak diye acılara gülüp geçmeye başlayabilecek miyiz?
aslında bu aforizma bir ömür her gün acı yaşanamayacağı ön kabulüyle makul olabilir. yoksa her gün yaşanacak acıya, sırf güçlendirir diye kimse katlanamaz. nietzsche söyledi diye susup kalmayacağız değil mi?
bizim kültürümüzde ise acılar insanı terbiye eder ve "ahiretin tarlası dünya" anlayışı içinde tutarlı oolan anlayış budur.
bir üniversite de okul helasına yazmılmış vecizedir. altında yazılmış cevabı paylaşmaya değer buldum.
--spoiler--
anal seks yapalım.* oldukca acıtırım, hem de ölmessin. oldukça da güçlenirsin .
--spoiler-- swf koyma şansım olsaydı hela duvarına, koyacaktım aga;
beni öldürmeyen şey sakat bırakır diyordu uğur polat bir tiyatro oyununda. yada o demiyordu ama bi tiyatro oyununda biri söylüyordu. laf da böyle miydi tam emin değilim ama. benzer bir şeyler oldu ama.
ne tuhaf oysa gerçekçi hiç kimse acıdan güçlenerek çıkmaz. hiçbir acı insandan, muhakkak bir hayalini kurban almadan gitmez. belki de çocukların hayallerle dolu olmasının sebebidir, hiç acı çekmiyor olmaları. kim bilir belki hepimizin çocukluktan çıktığı ilk an, gerçek acıyla yüzleştiğimiz andır. işte sırf bu yüzden, gerçek acının her gelişinde bir hayalimizi alıp götürmesinden, en çok acı çekenimiz en olgun en gerçekçimiz oluverir.
öte yandan bir de içerme durumu var. acı dakikasında kanayan yaraları kapatmak için insan, yeni bir insan doğurup giyer. eski benliğini de içeren "yeni" biridir artık. ne kadar çok acı çekse, o kadar yenileyecektir kendini. çünkü kainatın en uyumlu yaratığıdır. ama o acı kalır içerde, içerde, daha dipte en içerde...
peki güç nerede?
sadece hepimiz gitgide yavşaklaşıyoruz. acıyla kat kat olup yenileniyoruz hepsi bu.