bugün

er küçük çocuk bir miktar salaktır elbet ama ben diğer tüm çocuklardan bu konuda üstündüm diyebilirim.

henüz 5-6 yaşlarındayım, sokağa çıktım oyun oynamak için, derken bir ayna parçası buldum, güneşli bir gündü, bir süre boyunca ayna yardımıyla etrafa güneş ışığı yansıttıktan sonra, bu aynayla güneş ışınlarını güneşe tekrar geri gönderip onu patlatabileceğimi düşündüm, aralıksız 10 saat boyunca aynayı güneşe doğru tuttum.
10 saat beklememin nedeni ise güneşin dünyadan çok uzakta olduğunu bilmem ve ışınların güneşe anca varabileceğini düşünmemdi...

küçükken hamburger yapmayı çok severdim, her fırsatımda da muhakkak yapmaya çalışırdım, ekmeğin içine süt, ketçap, yumurta, yoğurt, şeker, sosis gibi alakasız yiyecekler ve son olarak da tat versin diye kahve serpiştirirdim.

en az 2 sene boyunca hergün sadece tek bir rüya gördüm, rüyamda varyemez amca'nın üzerine paraları devriliyor, o da kaçmaya çalışıyordu, tam altında kalacakken sıçrayıp uyanıyordum.

ben 4 yaşındayken kardeşim dünyaya geldi, kardeşimi uzunca süre oyuncak zannettim, kocaman insanların oyuncak bir bebekle oynamasını, demekki küçükken oyuncakları yoktu diye düşünüp, üzülerek seyrettim.

ilkokula başladığım zamanlarda bir buluş yapmak için çok çaba harcıyordum, bir deha olduğuma, üretim sancısı çektiğime inanıyordum.
eskiden televizyonlarda bulunan yükselticiyi söktüm, oyuncak arabamı parçalayıp aldığım dinamoyu kablolar ile yükselticiye bağladım. bazı kabloların yerlerini değiştirdim. güvenlik önlemi almak için de ıslattım. (düşüncem bu şekilde yükselticiyi prize takınca yangın çıkmasını böylece engellemiş olacağım yönündeydi. )
ilk bombamı yaptığıma emindim, tek sorun denemekti. çalıştı... 1 hafta boyunca elektriksiz oturduk, babam evin tüm elektrik tesisatını değiştirtmek zorunda kaldı.

küçükken en büyük kabusum, göbeklerine kaş göz çizip danseden dansçılardı. televizyonda gördüğüm an ağlamaya başlardım. (hala ne denir onlara bilmem)

tsubasa aslı çizgi filmi çok severdim, her izledikten sonra da büyük bir heyecanla sokağa top oynamaya inerdim, tsubasa gibi şut çekme aşkımdan ötürü tam 2 kez ayak parmağımı kırdım, utancımdan da kimseye söyleyemedim, ayak parmaklarımı kırdığımı ise lisede top oynarken burnumu kırdığımda gittiğim hastanede doktora göstermem ile öğrenebildim. bir çizgi film karakteri gibi hareket etmeye çalışmaktan değil, bir yerimi kırdığım için utanıyordum...

ilk bisikletimin sadece ön freni vardı, her firen sıkışımda muhakkak düşerdim, ilerleyen zamanlarda nasılsa düşeceğimi bildiğimden fren sıkacağım zamanlar, fren sıkmak yerine giden bisikletten atlamaya başladım. (sonra babam halime üzülmüş olacak ki, arka freni olan bir bisiklet aldı)

okumayı tuvalette, temizlik ürünlerinin kutularını okuyarak söktüm, hala daha bir şey okumadan tuvaletimi yapamam.

en korktuğum harf 'f' harfi olmuştu. okumayı küçük yaşta öğrenmeme rağmen, bir metinde açıkça 'f' harfini gördüğüm zaman okumayı reddederdim.

uzun bir süre istesem uçabileceğime, sadece çalışmam ve inancımı kaybetmemem gerektiğine inandım. bu uğurda çok kez dizlerimi ve dirseklerimi parçaladım. evet yolda hızlıca koşup, zıplayıp, superman pozisyonuna geçmeye çalışıyordum.

baannem karıncaların ileride bize çok yardımcı olacağını, kova kova su taşıyacaklarını, onları asla ezmemem gerektiğini söylemişti. bu yüzden kedi köpek yerine, karınca besledim.

ilk evcil hayvanım bir köpekti, onu o kadar çok seviyordum ki, ileride evleneceğimizi hayal ediyordum.

odamda bulunan yaylı divanın su yatağı olduğuna kendimi ve arkadaşlarımı çok uzun bir süre inandırdım.

turbo sakızlardan çıkan araba resimlerini yeterince biriktirince, bize araba vereceklerini zannediyordum.

uyurgezer olmak istiyor, uyurgezer olduğuma inanıyordum, ailemi de inandırabilmek için 2 kez gece buzdolabına işedim.

icat çıkarma aşkım bir türlü dinmediğinden, pilleri kablolar ile birbirine bağlayarak bomba yapmaya çalıştım, 4-5 saatin sonunda gerçekten de piller ısındı, korkup balkondan aşağıya attım. ve bu icadı kimseye söylemeyerek, kötü ellerin eline geçmesini engellediğimi düşünüp mutlu oldum.

karşı komşumuz tüfeğiyle birlikte sabah çıkıp, akşam geliyordu. mesleğinin katillik olduğunu zannediyor, ne zaman yakalanacağını merak ediyordum, çok sonraları avcı olduğunu öğrendim.

en büyük hayalim miki mouse dergisinde adımın yazmasıydı, defalarca bulmacaları çözüp anneme gönderttim, ödül olarak miki mouse çorabı gönderdiler. adımın yazılı olduğu dergiyi hala saklıyoruz.

örümcek adam olabilmek için çok kez örümcek ağı yedim, örümcekleri yakalayıp beni ısırmaları için elimde tutuyordum...

yıldızların altında adlı şarkıda geçen 'ecel beni alsa da' sözünü, 'ecel peynir alsa da' diye toplum içinde, ilerleyen yaşıma rağmen çok kez söyledim...