benim yaşadığım bölge bol bol turist akınına uğradığından kafede arkadaşlar arasında çok sık döndüğüne şahit olduğum muhabbet.
- abi otelde bi belçikalı var. hatun bana kesik biliyon mu?
- ee konuş o zaman birader sende.
- ya abi bir sorun var. ben ingilizce anlıyorum ama konuşamıyorum.
- yok artık devenin bale pabucu.
aslında konuşamamaktan değil de çekinceden ya da komik duruma düşmekten korkmak sanırım bu düşünce. çünkü anlamak ile konuşmak çok farklı. hele bir de kendinize güven yoksa. kelime dağarcığınız geniştir anlarsınız ama eylem, zaman gibi birçok temel şeyin kullanımını iyi bilmediğinizde konuşmak zor olur.
özellikle türk üniversiteslerinde ingilizce okunan bölümlerde karşılaşılan durum olup, onca yıl ingilizce eğitim almış kişilerin dersleri takip edebiliyorken katılımda zorluk çekmelerini ifade etmektedir. Ya da onca yıl ingilizce görmüş, okumuş, dinlemiş kişinin bir yabancıyla karşılaşığında dilinin dolaşması ile başlayıp kendini ifade edememesiyle son bulan durumdur ve sıklıkla karşılaşılır. Dinlerken herşey kolaydır da, o dilin komnuşulduğu ülkeye gidip zora düşmeden dilin çözülüvermesi zor gibidir.
doğru bir önermedir. zira cümle kurmak hazır kurulmuş cümleleri anlamaktan çok daha zordur. ingilizce öğrenme adım adım olur bunun en son adımı akıcı konuşabilmektir zira akıcı konuşmayı anlayabilme çok daha önceki bir adımdır. günümüzde hayatında ciddi anlamda ingilizce öğrenmemiş insanlar bu konu hakkında bolca yorum yapıyorlar. ciddiye almamak gerekir (bkz: cahil işte konuşsun dursun)
geyik değildir, pratikle ilgili bir meseledir. ben 10 yıldır ingilizceyi konuşmaya ihtiyaç duymuyorum. bu sebeple cümle kurarken bocalarım ve doğru cümleyi kuramayabilirim. ama konuşmanızı birebir anlarım. ok ?
Haklı gösterilebilecek konuşmadır. ilköğretimden başlayıp, ortaöğretimde hatta yüksek öğrenimde bize verilen yabancı dil eğitiminde klasik metodların kullanılmasından ötürü aşılamayan sorunsaldır. Klasik öğretim yöntemlerinden biri olan grammar- translation method kullanılarak sadece öğrenciye grammar bilgisi verilmiştir, konuşma, dinleme, yazma gibi becerilerin kazandırılması ötelenmiştir. Evet üzerine bir şeyler konulmadan öğretilmeye çalışılan ingilizce derslerinde biz daha çok zaman " ben ingilizce anlıyorum da konuşamıyorum" diye söylenmeye devam ederiz.
Yani o şu demek i-ben sugar-seker bunları anlamam yeterli ben çok tatlıyım dedi lan. Özne yüklem falan gerek yok kelime bilip tahmin edebiliyorum demek.
Bence meb tarafından dikkat edilmesi gereken bir konudur.
Benim Londra'da doğan ve orada yaşayan kuzenler grammerin g'sini bilmezken zamanında öğrenmek için kıçımı yırttığım öğrenemeyince de bu duruma geldiğim doğrudur. Olay tamamiyle kelime haznesinde bitiyor.
Tabi pratik yapa yapa, birilerini dinleyerek aşılabilecek bir durum.