bugün

ekseriyetle aklıselim insanlardan duyulmaya alışık olunmayan cümle ve akıl hastanesindeki deli gömlekli kişi repliği. *
akıl hastası olan kişinin aksini iddaa etmesi.
(bkz: ben sarhos degilim)
psikoloğa götürülmeye çalışılan anneanne, babanne .. tarafından sarfedilebilecek iddia.
tüm deli olanların sloganı.
deli, deliyim der mi?
demez.
etnik sentetik parçası.
deli olduğunuzun kanıtı niteliğinde söz.
itiraf gibi.
birinin size deli etiketini yapıştırdığı anda verilmesi muhtemel tepkilerdendir.
psikoz vakalarında hastaların psikoz olduklarının farkında olmadıkları göz önünde bulundurulacak olursa ayıpsanmaması gereken feryattır.
bir inkar cümlesi.
bir yazar nicki gibi duran cümle.
(bkz: delilerin elazığı ele geçirmesi)
kahraman baklavacıoğlu nun unutulmaz repliği.
(bkz: kimse ama kimse ben ibneyim demez)
herkes biraz delidir.

amaa doz aşımı varsa erken teşhis önemlidir sayın sözlük ahalisi...
deli olmadığını sananların çığlığı.
aslında deli olanların çığlığı.
ben deli değilim,
benden başka herkes deli olduğu için beni deli zannediyorlar.
insanın kendi olabileceği tek yer akıl hastanesidir! sanırdım, yanılmışım. delirmeye bile hakkınız yok burada. tımarhane delirme hakkının kutsandığı mabed değil midir? değilmiş. insan tımarhanede bile delirme hakkını elde edemiyorsa ölsün daha iyi. ben size ve kendime rahatça dil çıkarabilmek için burada değil miyim, bunun için kapatmadınız mı beni buraya. elektroşoklar tersini söylüyor bunun. hastabakıcının suratını görmem elektroşoka girmeme yetiyor da artıyor bile. şehir cereyanını boşa harcamayınız efendim.

hayatım boyunca kendim olabileceğim bi yer aradım. bu yer bazen bir insanın yüzü oldu, bazen sevdiğim bir kitapta altını çizdiğim cümle, bazen ölüler gibi haftalarca susmanın saltanatını yaşamak, bazen de denizin köpürdüyen mavi kaosunda eritmekle gözlerimi. ama yetmedi bunlar. sonuna kadar kendim olmak istedim, evreni kanatlamak pahasına. sanatı denedim; otoriteye karşı çıkanların birbirlerine karşı imgelerle iktidar olma çabası. polis olun efendim, daha saygın.

insanın kendi olabileceği tek yer gece kalbidir! dedim sonra, insan yalnızken kendisidir! diye de uzattım. ama insanların ruhuma bu izinsiz girişleri yok mu, beni delirtiyor sevgilim beni ne kadar çok seviyorsunlar, felsefe yapma, aşka gel kendine gelirsinler,insanları olduğu gibi kabul et, mutlu olursun lar vb. insanları olduğu gibi kabul edersem bu savaşları, bu gizli sömürüyü, bu öldürücü şiirsizliği de kabul etmiş olmaz mıyım; bu isaya hem edip cansevere, hem kendime, yeni doğan çocuklara ve gökyüzüne ihanet etmek olmaz mı?

hepimiz deliyiz, akıllı taklidi yapmayı bıraktığımız anda tımarhaneye kapatılırız. insanlar akıllı taklidi yapmakta ne kadar da usta tanrım. bense beceriksizliğim bu konuda, daha doğrusu akıllı taklidi yapmaktan bıktım. normal olmaya çalışmak deli olmaktan daha zor. beklide bunu anladım. bir ofiste çalışıyordum, deli gömleğimin (seçkin bir markaydı) üzerine kravat takmayı bıraktım.

beni kimin delirttiğini gerçekten merak ediyorum. babam olabilir diyorum, çocukluğumda az dövmedi beni sözcüklerle. lisede beni derste kuşumla oynarken yakalayan son osmanlı ayselde olabilir beni delirten.(kaltak dediğime bakmayın, kızgınlığımdan söylüyorum, yağmurda ıslanmış bir köpek kadar aşıktım ona.) tek tek beni kimin delirttiğini hesabını yapmak zor, kısaca beni insanlar delirtti diyebilirim. beni insanların çıldırtmasındansa gökyüzünün çıldırtmasını isterdim, karanlık yağmurun, müziğin beni çıldırtma hakkını insanların elinden almalıyım.

önemsiz deliliklerimi saymayacağım, beni buraya kapattıran son çılgınlığımı anlatacağım. intihar fikri yine tanrım olmuştu, aynadaki yüzüme tükürüp silahımı aldım ve mahallemizdeki büyük çukurca camisine gittim. girdim içeri. caminin tavanına iki el ateş edip namazı böldüm. haklı olarak üzerime saldıran bir dindarı bacağından vurup suküneti sağladım. gerginlik caminin duvarını çatlatacak kadar büyüktü. fazla vaktinizi almayacağım dedim. ve perulu şair cesar mendozanın acı çekene saygı şiirini okumaya başladım.

aci çekene saygi

tanrıyla aynı fikirde değilim
intihar edenlerin
cehenneme gideceği konusunda
kainatın yaratılışına
katılmaktan bıktığımda ruhum
intihar edeceğim bende
denenmemiş bir yolla

ben ateist değilim, babasıymış gibi
tanrıya küsen bir çocuğum
eğer tanrı intihar edenleri ve nietcheyi
cehenneme gönderirse
cehennemde yanmayı tercih ederim bende

tanrının hayal gücünü beğenmiyorum
ben tanrı olsam
peygamberler göndermez
direk konuşurdum insanlarla

ben tanrı olsam intihar ederdim
insanlarla birlikte
acı çekmeyi öğrenemediğim için

sessizlik ağır bir kaya gibi hepimizin üzerine çökmiüştü. cemaat beni linç etmek için fırsat kolluyordu, seziyordum bunu. tabancam tek dostumdu o anda. o sırada cemaatten yaşlıca bir adam bana doğru yürümeye başladı. dur diye bağırdım, dur , yoksa dinlemedi yavaş yavaş ağır çekimde yanıma kadar geldi gözlerinde diğerlerinde ki gibi öfke değil,merhamet gibi bir şey vardı. tanımıştım, babamın arkadaşı ahmet abiydi. dinle beni, allahın- kendin; olduğunu anlayıncaya kadar hep acı çekeceksin dedi usulca. ellerim titremeye başlamıştı, bu sözler dikenli bir çalı gibi saplanmıştı içime ama acıtmıyordu. silahımı aldı, beni linç etmek isteyen kalabalığı ve zamanı bir el hareketiyle durdurdu.

sonrası,sonrası buradayım işte. o yaşlı adamın ahmet abinin sözünü hatırladığımda sakinleşir gibi, içimdeki bir sırra erer gibi oluyorum ama izin vermiyor insanlar ve anılar kendim olmamama, içimin sularına bir balık gibi dalaraktan. dışarıdayken bir söz vermiştim kendime:onlar ne yaparsa ben tersini yapacağım! diye. onlar yalan mı söylüyor, ben doğruyu söyleyeceğim. onlar boyun mu eğiyor, ben isyan edeceğim. hem de her şeye. onlar sanattan nefret mi ediyor, ben inadına mozart dinleyeceğim, ölü yazarlarla dostluk kuracam, 7. mühürü, sonbaharı ve seven 7 ı izleyeceğim. onlar paraya mı tapıyor, ben yağmurda ıslanmaya tapacam . onlar statünün getirdiği saygınlığa mı inanıyor, ben serseriliğe ve kaybetmişliğe sokak olacağım. sonuç: insanın tanrıya inancının kaybetmesinden daha kötü olan bir şey varsa o da insanlığa inancını kaybetmesidir. siz insansanız ben insan olmayı reddediyorum. deli olmam güllerle birlikte açmama, zamanın dışına taşmama engel değil; tam tersine bunlara açılan kapı.

bu arada delilerin söz söyleme özgürlüğünden bol bol yararlanıyorum. geçen gün bağırmaya başladım:sizin sığınacak bir allahınız var, benim yok. benim sığınacak yalnızca kelimelerim var. deliliğini topluma kabul ettirebilene dahi derler; ben ettiremedim, tımarhanedeyim. güldüler.aklın fazlası cehennem. dedim, güldüler. her çocuk tanrının gönderdiği bir peygamberdir. ve unuturuz büyüyünce peygamber olduğumuzu. gider bir öğretmen oluruz, işçi, pezevenk,mühendis, memur.dedim, güldüler. şehir cereyanına bağladılar beni. güldüler siktir çektiler, kalbimin içinde çarpan kalplere. çirkinleştireni her yerde, ey dünyayı kutsallaştıran çılgınlık nerdesin? dedim. güldüler. öyle bir şekilde yan yana getirelim ki sözcükleri, herkesin orospu olmaktan kurtaralım onları.dedim ,güldüler.

zaman geçti. artık çıplakken bir şey söyleyemiyorum insanlara, kişiliklerim birbirleriyle yaşamayı öğrendi, gidecek başka bir bedenleri olmadığını anladı en sonunda. ilaçlarımı düzenli kullanıyorum, sigarayı azalttım. buradan çıkmama az kaldı doktorum alper bey söyledi. geçende kendi kendime cemal dedim cemal! ismim cemal bu arada-: hayatı güzelleştiren şey tehlikeyi sevmektir. hayatı güzelleştirmek istiyorsan dünyanın en tehlikeli şeyini sevmeyi öğrenmelisin: insanı! buna kendini sevmekle başlayabilirsin. hak verdim cemale. güzel konuşuyordu, inandım ona. cemale borcumu ödeyeceğim. yeryüzünde insanlar tarafından kanatılmamış hiçbir aşık olmayı yeniden deneyeceğim. cemale borcumu ödeyeceğim. az kaldı, bekleyin beni.
ben deliyim. hem deli olmadan veli olunmazmış. herkese kısmet olmaz.
ben deliyim. hem deli olmadan zırdeli olunmazmış. deliyim gözü kara deliyim, herkese kısmet olmaz.
batesmotelpro'nun macun videosunda, bilgisayarın ekran korumasında yazan yazı.
ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde yatan hastaların çok sık zikretti bir cümle.
güzel bir yusuf hayaloğlu şiiri.

O adam niçin siyah gözlük takıyor;
Niçin öyle ruhsuz ve namussuz?
O adam o kızın yanında,
Niçin öyle duruyor, bilmiyor musunuz?

O adam, o kızı kolundan tutacak,
Belki canını çok fena acıtacak.
O adam, o kızın babası değil,
O kız, o adamı hiç tanımıyor.
O adam, o kızı kandıracak, belli,
Götürüp bir pavyona satacak!

Peki ama o kızın babası kim,
O kız, orada kimi bekliyor?

O kızı niçin bu kadar önemsediğimi
Ben de bilmiyorum.
O kızın babası ben miyim yoksa?
Bayağı, gözüm ısırıyor.

Ben bu kediyi nerede görsem,
Bütün vücudumu bir kaşıntı alıyor.
Bu kedi beni ne zaman görse,
Böyle aptalca kuyruk sallıyor.

Ben bu kediyi alsam, eve götürsem, olmaz
Annem, dünyada koymaz.
Ben bu kediyi şimdi kandırmaya çalışsam
Anında yüzümü cırmalar, huyudur.
Bu kedi var ya, bu kedi
Başıma gelen bütün uğursuzlukların
Tek ve tek sormulusudur!

Ben şimdi bunun gırtlağına basıp boğsam,
Mazeretimi kim anlar?

Bu kedinin beni niçin bu kadar ilgilendirdiği,
Sizi niçin bu kadar ilgilendiriyor?
Bu kedi benim şahsi kedim, dün tekmeledim,
inat etmiş, eve girmiyor.

Ben şimdi bu vitrinin önünde her gün,
Böyle kazma gibi durup dikiliyorsam,
Kime zararı var, değil mi?
Herhalde bu vitrinin bir yerinde,
Dikkatimi cezbeden bir şey var, değil mi?

Yani şimdi, şu gelinlik kaç para kardeş? desem
Acayip bir fiyat çekerler.
Diyelim ki param var, diyelim ki, sarın! dedim
Diyelimi ki hemen sarıp verdiler
Ulan, bu gelinliği anam mı giyecek?
Konu-komşu demez mi, kime aldın?

Ben burada dikilmekten hoşlanıyorum arkadaş,
Var mı bir itirazın?

Bu gelinliğin beni niçin bu kadar etkilediğini,
Ben de düşündüm, çözemedim.
Meret, o kadar güzel ki, sırf bunu giymek için
Bir günlüğüne, gelin olmayı isterdim.

Ben şimdi asılıp kulağımı kopartırım,
Kulak benin kulağım.
Ben şimdi çıkartıp çorabımı da yerim,
Çorap benim çorabım.
Ama ben şimdi tutup karını dövsem, olmaz
Karı, senin karın.
Peki, sen şimdi karını dövsen, olur mu?
Karı, senin karındı hani?
Ama sen şimdi benim karımı dövsen, farketmez,
Çünkü benin karım yok.

Demek oluyor ki, dostum,
Her istediğini yapma hususunda,
Senin durumun bombok!

Bu mevzuya niçin bu kadar taktığımı
Anlamıyor bu doktorlar.
Güya, bir karım varmış da, kötü dövmüşüm de…
Öldürmüşüm, öyle diyorlar…

Bak şimdi şuraya, taştan bir adam kondurmuşlar,
Adam düşünüyor ama derdini bunlar almışlar.
Yani şimdi şu düşünen herif,
Dizini-dirseğini kırmış, öööyle düşünüyor..
iyi, güzel, tamam da, ne düşünüyor, bilen var mı?
Yani şimdi onun, öyle kara-kara düşünmesi için
Ortada, görünür bir sebep var mı?

Yaa, bu herif hiçbir maça gitmiyor,
Takım filan tutmuyor, loto-ganyan oynamıyor.
Sonra bu herif, tele-voleleri, dizileri takip etmiyor,
Kira derdi, vergi derdi, askere gitme derdi yok.
Onu, gözetleme evinde kimse gözetlemiyor,
Deprem profesörlerinden kimseyi tanımıyor.
içkiyi ağzına koymamış, sigaraya hiç alışmamış,
Hayatında bir tek hatunla bile aganigi olmamış.

Bence bu herifin bir bok düşündüğü yok.
Bu herif bizimle resmen kafa buluyor…

Bu mevzuları niçin bu kadar uzattığımı
Biraz olsun, düşünmüyor musunuz?
Peki siz hiçbir şey düşünmeden, dert etmeden,
Böyle ot gibi yaşarken, ne hissediyorsunuz?

Ben eskiden böyle değildim, bakmayın siz.
Beni bir gün ne biçim dövdüler, bilemezsiniz..
Yahu niçin dövüyorsunuz be abiler? dedim
Kes ulan, burada soruları biz sorarız! dediler.

Neymiş? Çok şey biliyormuşum, dilim çok uzunmuş,
Çok soru soruyormuşum,
Onları hasta ediyormuşum.
Niçin ben de uslu bir vatandaş gibi
Hiç düşünmeden ve eşelemeden yaşamıyormuşum?
Niçin önümdekini yiyip şükür etmiyormuşum?
Şimdi sana güzel bir ders vereceğiz, dediler
Çırılçıplak soyup baş aşağı, bir çarmıha gerdiler.
Orada ne kadar kaldığımı sormayı unutmuşum,
Zaten saldıklarında artık hiç soru sormuyormuşum.

işte ben o günden beri hatırlamıyorum bildiklerimi,
işte ben o günden beri böyle birazcık hoşum…

Bana niçin öyle baktığınızı anlamıyorum.
Çekin üstümden gözlerinizi, zoruma gidiyor.
Vurmayın ulan vurmayın artık, ayıp oluyor!
Vurmayın be vurmayın, beynim dışarı akıyor!
bana deli diyorlar desinler değişemem desinler değişemem yesin onu anası yesin onu amcası......... dans renk yippa.
Birine psikiyatri servisine gitmesi önerildiğinde cevaben duyulması en muhtemel cümledir.