özür dilemesini beklemedim de...
öylesine aramış ya da mesaj çekmiş olsaydı zaten gönlümü alırdı. ancak...onu dahi yapmadı. bakalım. sabrın sonu selamet...ve gerçekten ben her şeyde / her şerde hayır olduğuna inanıyorum.
Hani hayatın boyu çalışırsın iyi bir okula gitmek için, üniversiteyi kazanmak için. Lisede gençliğinin en güzel çağlarını feda edersin. "üniversiteyi bir kazanayım, nasıl olsa yaparım." dersin. istediklerini hep ertelersin. Ömründen 10 yıl eksilir o dönemde bilirsin işte. Tercih dönemi daha berbat bit strestir. Ve sonunda sevdiğin bölüme yerleşirsin bir şekilde. Üniversiteye gelirsin, o samimiyetsiz, soğuk ortama. "Hayatım boyu çalıştığım, emek verdiğim... bu muydu lan?" dersin kendine. Lisedeki doğallığı, samimiliği özlersin. Sanki herkes her şeyi biliyor bir tek sen ilk defa üniversite okuyorsun gibi gelir. Hayallerin yıkılacakmış gibi olur. Bir anda kendini bir maratonun içinde bulursun. Vizeler başlar. Ama sen ders nasıl çalışılır, onu bile unutmuşsundur. işte tam da o noktadayım sözlük.
yepyeni bir sayfa açmak istiyorum hayatımda; okunan ezan şahidim olsun, öyle candan istiyorum ki...
her zaman olduğu gibi yardımcım olacaksın biliyorum; beni hayırlı, güzel insanlarla karşılaştır. şer bildiğim şeylerde bile hayır olduğunu görmemi nasip eyle. çevremdeki güzel insanları görebilecek kalp gözü ver. şah damarımızdan bile yakınsın bize, aklımızdan kalbimizden geçenleri okuyansın, gönlümdekini karşıma çıkar, ne olursun...
Herkes bir gün gider; çeker gider, kaçar gider, ölür gider, son bir bakış atıp ciğerinizi söker gider belki de siktir olup gider. Ama gider.
insan gitmeyi sever, ondandır var olduğundan beri kilometrelerce yol yapması. Eskiden beri temel ihtiyaçları dışında vazgeçmeden inatla ürettiği tek şey yol olan bir canlıdan bahsediyorum sizlere.
insan düşünebilen ve düşündükçe çekip gidebilen sosyal bir canlıdır.
bir gecede üç koldan birden batmak ne demekmiş onu öğrendim sözlük. bak bu herkesin yapabileceği bir şey değil. elimi neye attıysan batırma potansiyeline sahibim bu gece. iş, aşk, sosyal hayat ne ararsan. olabildiğine iniyorum dibe.
yemin ederim kalbinin ortasında bir saray istiyorsam şerefsizim aklının bir köşesinde yer yatağına razıyım ben. Hem yer yatağını sevmeyi öğrendim ki ben.
bir insanı ne kadar sevmezseniz sevmeyin hani olurda birgün bir şey olursa diye hep bir bağınız olur ya arada o bağ hiç kopmaz ya işte ondan vardı bende. hala da var enkazlar oluşturan depremlerin artçıları burada başınıza gelir, bir şey yapamazsınız hissetseniz de sesinzi çıkmaz öylece beklersiniz sadece olacakları. hastaneye sadece bacak ağrısıyla gidip, aslında kanserin bütün vücuduna yayıldığını öğrenmesidir insanın belki de en kompleks hislere kapıldığı an.