Bugün.. bugün evet, sen gideli tam tamına 29 sene oluyor.
29 sene önce bugün, son bir sigara içmiştik seninle. Veda sigarası olduğunu bilseydim belki de hiç içmezdim. Ben uyurken gideceğini bilseydim, uyumazdım. Bir gün senin beni bırakıp gideceğine hiç ihtimal vermedim biliyor.musun? Gidişinden hep korktum, ama hiç ihtimal vermedim. Gittiğinin ertesinde bir gün, kendi kendime dedim ki<< gün gelecek "rahmetli anneannem" diye söze sanki hiç olmamışsın gibi rahatlıkla başlayıp, cümleyi tıpkı diğer insanlar gibi boğazıma düğümler takılmadan mi bitireceğim? Mümkün mü bu? >> Şükür ki onlar gibi duygusuz olmadım. Ama bu duygusuz olmama durumu benim duygu durumumun içine etti mi etti. Etsin, senin için olabilecek her türlü olumsuzluğa razıyım hayatımda ki, bana kattığın bunca değerli şeylerin yanında bunun esamesi bile okunmaz.
Senin beni hayal ettiğin gibi, adliyede upuzun saçlarıyla dolaşan bir avukat olamadım. Beceremedim. Sen o kadar erken gitmeseydin onu da yapardım eminim. Senden sonra bana inanan , güvenen, "yaparsın" diyen biri kalmadı. Hep bir şüphe, hep bir yapamazbu düşüncesi insanlarda. Yapamadım ben de....
5 senedir filan seramikle uğraşıyorum, yarışmaya girdim, ikinci oldum, şimdilerde istanbul'da bir karma sergide iki üç şeyim sergileniyor, kıçımı yırttım etrafıma, kimse umursamadı biliyor musun? Sen olsaydın ballandıra ballandıra anlatırdım benim torunum diye.. senin torunun olmak çok güzeldi. Dünyanın en güzel, en değerli seyiydi senin torunun olmak. Senden sonra asla o güzelliği hissetmedim. Birinin bir şeyi olmak değil, senin torunun olmaktı özel bel güzel olan... Bana bu duyguyu yaşattığın için sana ömrümün sonuna kadar minnettar kalacağım.
Hayat sensiz çok zevksiz geçti, seninle geçen zamanların yanında.
Beni ben yaptığın, kişiliğimi karakterimin oturmasını sağladığın için sonsuz teşekkürler.
Olduğun yerde hep beni kolluyor, koruyorsun biliyorum.
Varlığın için, var ettiklerin için ne desem az. Gücün, gücüm oluyor tek bildiğim bu.
Sonsuz uykumda rahatlıklar diliyorum.
Seni çok çok çok ama çok seviyorum.
iyi ki senin torunun....
Seninle geçirdiğimiz son dakikalarda başladım yazmaya. Yasin bittiğinde vedalasmis olacağız.
Güzel geldin, güzel gidiyorsun. Yasattiklarin için teşekkürler sana. Muhtemelen şu an farkına varmadığım pek çok şey kattın bana. ilerideki zamanlarda farkedilecek olan. Sanırım doyasıya yaşadım seni ve şu an seninle geçen son dakika. Sağol her sey için 47 yaşım.
Bazen neden nasıl demeden hissetmek ve yaşamak lazım aslında. Bunu yaşarken bedenim,beynim ve ruhum o kadar rahatlıyor ki. Ama sonrasında o ruh aleminden cıkıveriyorum bi an. Çünkü gerçek ve hayal o kadar zıt ki birbirine. Gerçek bir savaş halindeler sanki. Kokunu hisseder gibi sarılmak,tenine dokunur gibi heyecanlanmak…sözlerinin,sesinin karşısında öylece susmak ... Tarifsiz…ruhumda sen,öylece seviyorum seni…
Seni rüyalarımda bile görmekten nefret ediyorum. iyiki mesafeyi açtım da bunalımdan kurtuldum. Yoksa senin bulunduğun şehire bile tahammül edemiyordum. Şimdi telefon numaramı değiştireceğim ararsın başka bir numaradan falan riske atamam bunu. Hadi eyvallah.
iyi bir insan mıyım bilmiyorum ya da zeki miyim ? Kendimden hep şüphe duydum en emin halimde bile ve emin oldum her şüpheye düştüğümde bile kendimden . Bildiğim şey sen geleceksin diye bütün hazırlıklar. Kim olduğumu , mutluluğu bilmediğim şu zamana kadar yaşadığım yaşların telafisi olacaksın. En azından yüzünü bakınca bunu hissedeceğim .
Hayatıma girmeni istiyordum ama bir o kadar da uzak duruyordum senden. En sonunda baktım ki iyiki de olmamış dedim. Her işte bir hayır varmış. Yolun açık olsun.
Keşke yazı yazmak yerine arayabilseydim, konusabilseydim. Mümkünatı yok.... Olduğun yerde iletişim kurulamıyor.
Tek söyleyebileceğim aslında , çok özlediğim... Çok çok özledim. O şen sesini, günaydın deyişini, seninle konuşabiliyor olmayı...
Doğar doğmaz senin kucağına verdiklerinde senin memene atlamış olmam ilk bağı seninle kurmuş olmam yıllar boyu ve hala seni ne kadar çok sevdiğimi açıklayan tek hadise sanırım. Senin sene 80de o karmaşada bile o zamanın Erzurum'undan kalkıp benim doğum günüm için izmir'e gelişin. O mevsimde, o tarihlerde... O dönemlerden en net hatırladığım şeyler, somestrelerde onca yolu benim için gelmiş olman, okulda bana sürpriz yapman.. nasıl bir mutluluktu o kocaman gülüşünü görmek... Ve bir gün sahilde yürürken sanırım beş altı yaşlarındayken, "ben sana anne diyeyim mi" deyisim. Sebebini sorduğunda annemin şişman oluşunu söylemem. Demek o zamandan beri sevmiyorum sismanlari ben. Sana çok benziyor olmamdan kaynaklı milletin sana " yanında sürekli taşıma senin çocuğun sanacaklar kısmetin kapanacak" demeleri, ilk önlüğümü senin dikmiş olman ki o zaman okula bile baslamiyordum sadece bir heves bir kapris. Ama nasıl bir sene boyunca her gün o önlüğü giyip, elime de üzerinde pembe panter olan kırmızı küçük çantayı alıp apartmanin önünde servis bekleyip, milletin okuldan döndüğü saatte eve çıkmıştım. Hoş sonrasında okumak için o kadar hevesli olmadım oraya hiç girmeyelim.
Evlendin, sonra o saçma sapan kızın doğdu. Kız olacağını öğrendiğimde ne çok dua ettim doğmasın diye. Ne senin ne anneannemin sevgisini paylaşmak istemiyordum. Maalesef doğdu. Yıllar sonra senden " bu bize hiç benzemiyor kime çekti böyle" cümlesini duymak benim için paha biçilmezdi ama ne olursa olsun ben senin yeğenin, o senin kızındı. Olsun sen de benim o'na on sene fark atarak +10 senelik teyzemdin. Sonra bir anneler gününden bir gün önce seninle Messenger kamerasından gülüşüp, konuşup, geleceğim halde sana sürpriz olsin diye gelemeyeceğini söyleyerek el sallayıp kapattık kamerayı. Sana sürpriz yapacaktım anneler gününde kapında beliriverecektim. Olmadı . Sen o el sallamadan sonra çektin gittin.
Sen yıllar önce,benim geleceğimi hiliyor ve bekliyordun ancak ben senin gideceğini bilemedim, o el sallamamin o beni çok sevdiğini söylemenin son olduğunu bilemedim. Yanında olamadım.
Bugun sen gideli 15 sene oluyor. Sensiz, koskoca bir onebes sene.... Özledim. Çok özledim. Seni çok seviyorum.