Az önce farkettim ki yaşasaydın 81 yaşında olacakmışsın. Yine hatırladığım gibi kibar ve yakışıklı ve kalacak mıydın acaba? Ve ben seni az önce çok çok çok özledim. Söyleyeceklerim bu kadar. Gidişinden 15 sene sonra seni çok sevdiğimi de söylemek içimi rahatlattı.
Ben senle olmak isterken sen sırtını döndün bana bitmesin istedim. Tam hayatımı düzene koyduğumda geri gelmek istedin. Yanlış zamanda gidip yanlış zamanda geldin. Kim bilir mazideki ellerin belki başka bir çağda hala ellerimde olur. Saçların saçlarıma karışır. Gözlerinden düşen bir damla ben olurum. Ama şimdi zamanı değil. Biliyorum bu çağda değil. Eyvallah.
Hep böyle kal demiştim. Sessiz,sakin ve bir o kadar da aşkla. Fakat anladımki bendeki o sevgi o heycan hiç olmadığı kadar saf ve çocukçayken sende sadece bir oyuncak gibiyidi.Sıkılınca bir köseye bırakıp,yerini hep zihninde tuttuğun ama sadece diğer oyuncaklardan sıkılınca ya da yalnız kalınca yaklaştığın ve oynadığın. Sesin,o hala zihnimden ve tüm bedenimden silemediğim kokun her an beynimin her hücresinde canlanırken sen nedenini kendin bile söyleyemediğin bir kavuşma halindeydin. istenilen ben küçük hanımdım sana göre ama nedenini hala söyleyecek cesaretin yoktu.Hani o tüm yasaklara,günahlara rağmen çılgınca ve yine sakin yaşanılan anlara,bana olan özlemini ne yazıya ne de kalbine koyamadın. Özledim seni diyemedin be güzel adam.oysaki ben yine bir sonbahar gecesi hiç düşünmeden beynimde alevler söylemiştim sana.
Sözlerle kaçabilirsin ama sarılırken bu kadar iyi bir oyuncu olamazssın. Sıcaklığında,dokunuşlarında bu kaçamak hiç yoktu çünkü. Ya da ben gerçekten çocukla kapıldım ruhuna. Neydi bu kavuşma isteği. Sen bilmeliydin.aslında en güzeli hissetirmeliydin. Yeniden heycanlandırabilmeliydin beni her şeye rağmen.ben tüm kalbimle söylerim;yine de özledim ben seni güzel adam. Kavuşmak istemesem de bu kez…
Bu geçip giden soğuk gecelerden birinde o hayalini kurduğumuz geceyi ve sabahını yaşayabilirdik.
Şu an tüm yüzsüzlüğünle dönsen, sana yapacağım tek şey, kimsenin ve hatta senin bile ne düşüneceğini umursamadan, geçen yılların acısını çıkarırcasına seni dövmek olurdu.
Bu kadar hümanist, merhametli ve yumuşak kalpli birine bunları düşündürebilmiş olman, menfi yönde büyük bir başarı.
Umarım hiç dönmezsin ve bu kirli düşünceler sadece beynimin dehlizlerinde yankılanan kaynağı belirsiz sesler olarak kalır.
Karşına oturup aptalca bir gururla yaşamanın nasıl bir his oldugunu anlatmak isterdim
Bazı şeyleri ne kabullenebildim, ne de altından kalkarım diye büyüklendim,
Sadece karma seni bana bırakana dek, ben de oluruna bıraktım.
Ne gerek vardı birini mimiklerine kadar sevmeye
Üstelik şu soğuk ülkeyi terk edişime bir bavul uzaklıktayken.
Biliyorum, insan bir kez meyletti mi, zaaf çukuruna düşüyor
şimdi binlerce kilometre uzaktayken bize bakmak daha kolaymış
beni sana getiren her yola minnettarım
Çünkü Sana çıkan her yol kutsal..
Bence biliyorduk ki, bazı anlar ve bazı aşklarda, bir gün bitecek olmanın güzelliği vardı,
Senden önce..
Ama hala öğrenilecek şeyler var,
Elimize yüzümüze bulaştırmadan sevebilirsek eğer,
Bir gün yetinmeyi de öğreniriz elbet
Denizi olmayan iklimleri sevebildiğimiz gibi.
Velhasıl, güzelsin sevgilim..
özlenildiğinde daha da güzelsin.
Bazen bir şey söylediğimde bana bir bakışın var... kilometrelerce öteden yüzünü görmesem de hissediyor, "Ne söyledim de böyle baktı" diye düşünüyorum. Çok sonra fark ediyorum aslında seni sevdiğimi söylediğimi. Ben o farkındalığa gelene kadar sen 5 kere aynı yolu gidip geliyorsun. Bu gerçekten tuhaf. Sana karşı bu kadar şeffaf olmak hem güzel hem ürkütücü.