Ömrümün sonuna kadar arkadaş olacağımıza inandığım kadına;
bugün 5 yıl süren arkadaşlığımızı bitirdik.
bana bir gün arkadaşın mı yoksa sevgilin mi deseler gözümü kırpmadan seni seçerdim.
halbuki ben sana bu seçeneği sunmadığım halde bir erkek uğruna, arkadaşın ve sevgilini ayıramadığın ve dengede tutamadığın için bitirdik.
bu kadar zaman hep arkadaş kalacağımız yalanına inandırdığın için teşekkür ederim.
bu yazıyı sana yazdım çünkü yıllar sonra neden arkadaşlığımız bitti diye unutursam hatırlamak istediğim için yazdım.
gün oldu ağladık, gün oldu güldük çok ağladık ve çok güldük.
hayatımı anlattım, kendimi anlattım neyim varsa sana anlattım, aynı anneden olmayan kardeş gibiydik ya da ben öyle sandım.
sevgi konusunda hep safım ya yine öyle sandım.
sonra ben de sevdim belki aşık olmadım ama sevdim hayatıma giren çıkanlarım oldu, yaralandım. herkes gitti ama sen dedin hep dedin.
herkes gider ben kalırım.
sana dair en acısı da diğerleri gibi olmandı. önce ömrüm boyunca yanımda kalacağına inandırıp sonra arkadaşlığımızı 5 günlük bir adama tercih ettin.
şimdi sana hayatında başarılar diliyorum. umarım çok sevilirsin ve mutlu olursun bilirsin ben alışkınım yalnızlığa ama sen değilsin yaralanma.
yine bir ayrılık vakti gözyaşlarımla kurduğum kardeşliği yanarak bitiriyorum.
buraya bu şarkıyı bırakıyorum dinledikçe baş başa verip ağladığımız gecelerimize gelsin. kendine iyi bak
Bugün tam 5. senemiz olabilirdi, sen değer bilen biri olabilseydin eğer. Çok şey yazabilirdim hakkında ama sandığım kişide değilsin artık ve gerek de yok uzatmaya. Bir insan anılarından nasıl nefret edermiş ben bunu sende gördüm. Sana rağmen kimse senin gibi olamadı hayatımda...
Ara sıra aklıma geliyorsun. Bazen özlüyorum bazen kızıyorum. Genellikle öfkeliyim sana. Belki Birgün karşıma çıkarsan (ki bu artık çok ama imkansız. Rüyamda belki)sana olan nefretimi dinmeyeceğini bilmeni isterim.
Düşünüyorum öylesine boşboş. Neler yaşadık yaççta buralara kadar geldik. Zihnimde bitmek bilmeyen flashback şimşeklerinden bir sonuç çıkaramıyorum.
Arada bir Kendime soruyorum. Pişman mıyım olanlardan diye.
Asla pişman değilim hala pişman değilim Ben hala o ilk tanıdığım seni arıyorum. Özlüyorum...
koca koca yılları beraber devirdik. kendime bile itiraf edemediğim duygularımı, saçmalıklarımı, hatalarımı, hayallerimi seninle paylaştım. sen de benimle çok zor olan hayatının yükünü hafifletmeye çalıştın. ne zaman sıkışsam yaslanacağım bir omuzdun. sonra bir gün büyü bozuldu. araya kırgınlıklar girdi. o kadar derindi ki kırgınlığımız kimse birbirine bir adım atmadı. bil ki bende ki yerin hep aynı kalacak. seni çok özledim. keşke bunları buraya değil de sana yazabilsem. keşke.
Ben eskimeyen tek güzelliği sende gördüm
Sende buldum erişilmez hazları
Yanında sıyrıldım korkulardan, yalanlardan
Duyguların en ölmezini sende duydum
Susuzluğum dudaklarında dindi
Yalnızlığım ellerinde
Çoğu gün unuttum açlığımı
Sende doydum...
Bugün bir mucize oldu. O kadar zaman sonra sesini duydum. itiraf etmek gerekirse biri beni işletiyor sandım. Sesini unutmuşum. Senden vazgeçişimin ilk evresini tamamlamak üzereymiştim aslında. Tekrar başa dönmesem tamamlardım belki de.
seni en çok saçmaladığın, beni en çok üzdüğün, en çok kırdığın anlarda bile inatla dinledim. iki cümleyi bir araya getirelim de aramızdaki sorunu halledelim diye deli gibi çaba harcadım. göğsüme ağrı da saplansa burnumun direği de sızlasa vazgeçmedim tartışmaktan. seninle her tartışmamızı bir deprem kabul ettim, depremler olacak ki yeni bir dünya oluşabilsin dedim. para istemedim, araba istemedim, ev istemedim, daha çok çalış bana iyi bak demedim. geleceğimiz ile ilgili kaygılandığında senin içine su serpmeye çalışan bendim. ama bu iyi niyetim ne zaman tükendi, senden umudumu ne zaman kestim biliyor musun? yine bir tartışmadan sonra sana gelip sakince ortayı bulmayı çalıştığım bir gece bana "vicdanını rahatlatmaya çalışıyorsun." dediğinde. iyi niyetime güvenmediğini, beni artık ufak hesaplar peşinde koşan sinsi biri gibi görmeye başladığını anladığımda bitti. tabi ben bu bitişin tam olarak o anda gerçekleştiğini şimdi anlıyorum. sonrası ne mi? ortası bulunabilecek bir konuda benim iki kelimemden yola çıkarak beni "hasta." diye etiketleyip saygısız bir tavırla hayatımdan çıkmaya çalışan bir insan, karşısında ne yapacağını şaşırmış vaziyette kalakalan ben. sana "canım." dememin açıklamasını "ben seni canım kadar seviyorum." şeklinde yapmıştım. belki canımdan vazgeçemeyeceğimi düşünerek böyle bir tavır sergilemiş olabilirsin. keşke sana intihardan da söz etseydim.
Zamanında uzun uzun hala unutamadığımı, unutmak istemediğimi ve ne kadar sevdiğimi yazdığımda insan zamanla her şeye alışıyor diyen birine ben daha ne yazabilirim ki? Aslında yazılacak, söylenecek bir sürü şey var ama sözlerim muhattabıma ulaşmadıktan sonra hiçbir anlamı yok sağda solda konuşmanın.
Arasıra yazarım, çizerim, asarım, keserim. Okunma, beğenilme kaygımda yok. Umrumda bile değil aslında. Ben yazarım içimden geçenleri okuyan okur. Kimileri okur mesaj atar devam et çok güzel vs vs. Kimileri kızar yazma diye her neyse.
Bende ki bu yazma isteği hiç geçmedi bugüne kadar. Nedeni senin bir zamanlar içinde taşıdığın ama zamanla yok olan yaşama, okuma, yazma, yazdıkça abartma sevincini bana bulaştırman. Ara sıra korkmuyor değilim. Aynı şeyleri ben de yaşar mıyım acaba diye? Sen kaleminden koptuktan sonra bir daha barışmadın ama ben hala barış halindeyim. Sürekli yazdırıyor kendini. Birşeyleri durmadan yazabilirim. Seni mesela, gözlerini, saçlarını, gülüşlerini, aşkımı, öfkemi, nefretimi ve daha bir sürü şey. Yazdıkları herkes okur, defalarca okur, bıkmadan okur ama sen okuyamazsın. Üstelik eskisi gibi yırtıp denize de atmıyorum artık. Sen kendi kendini bitirdin ama bende derinlerde bir yerlerde hala varsın.