Sevdiğim sevdiceğim ben bu yazıyı sana yazıyorum ellerim tuşlara giderken umutla bekliyorum seni her gün rüyamda yüzünü görüyorum her sabah seninle uyanıyorum her sabah sensiz mücadele ediyorum o kadar alıştım ki sana artık sensiz her saniyenin haram olduğunu anladım sensiz dakikalarımın geçmeyeceğini anladım sensiz saatlerin gözü kör olsun onu da anladım...
Çok canım yandı kadın. içim kanadı, kalbim parçalandı. Sana bitti derken ömrüm azaldı. Zaman durdu, hayallerimiz bitti. Bitti diyen sadece dilimdi, ne kalbim ne beynim bitti diyemedi. Tuttugum takımın şampiyonluk maçına seninle gitmeyi hayal ettim, her sabah sesinle uyanmayı hayal ettim, hergun kmlerce yolu senin için gelmeyi hayal ettim. Seninle gülmeyi, ağlamayı,kavga etmeyi, sana yemek yapmayı hayal ettim. Her akşam iş çıkışı sana ugramayi hayal ettim. Biteceğini bile bile seninle bu aşkı yaşamayı hayal ettim, aşkın 3 günlük ömrünü hayal ettim. Patavatsizlik yaptım çoğu zaman, çoğu zaman kızdırdım seni, ama en çok sevdim seni. Çok sevdim seni, dönüp bakınca en çok seni sevmişim.
Ben çok yorgunum kadin, hayat beni çok yordu. Dizinde,gogsunde dinlenmeyi çok istedim, sarılmayı cok ozledim kadın. Oyle sessizce durup sadece sarılmayı özledim. Bana adam demeni özledim kadın. Soyleyemedigin kelimeleri özledim, sesini özledim, karizmatik gülüşünü özledim.
Bütün bunları seni, senin herşeyini, herşeyimi özledim. Ayrıldıktan 1 saniye sonra özledim.
Seni çok sevdim kadın, seni çok seviyorum kadın..
imkansiz aşkımızı yaşatmak için neler vermeye hazırım zamanla goreceksin. O gün geldiginde beraber yapacağız duamin adağını.
Benim olana kadar kendine iyi bak kadın.
tanım: birine karşı söylemek istediklerini yazıya dökmektir.
ben aslında kaçıyorum senden. beni görünce kafanı çevirmenden, yalandan telefonla uğraşmandan, görüp geçince dalga geçmenden kaçıyorum.
denk geldik sonunda... koşar adım uzaklaştın benden, gördüm seni. fark etmemen mümkün değildi. o kadar insandık aslında koskoca bir yeri doldurmuştu kalabalık ve kaçıyordum insanlardan. hafif durulmuş bir yoldu sandım altımdaki betonu. değilmiş. gözüm sana değince sen parladın. bir kaç saniye yıldız indi gökyüzünden o güzel yumuşacık yüzüne. üstümden olanca ağırlığıyla 4 sene geçmemiş gibi hafifledim. sonra ayrı dünyalara atılan bir adım attık aynı anda, çıktın gözümden.
hayaline ulaşmışsın. zayıflayıp diz üstü bir şort giymişsin bana bir yaz gününde söylediğin gibi. üstünde boynuna yakası değmiş yakalı tişörtlerinden. bacakların incelmiş. omuzların aynı heybetinde kalmış biliyor musun? kafan da büyük kalmış sanki. koca kafa olmuşsun bildiğin, bir kusurunun olması içten içe mutlu etti beni, itiraf etmeliyim. o kadar da güzel olmamış demem için bir bahanem var.
saatler sonra gittiğim çay bahçesinde başka masada gördüm seni. bi toparlandın sanki bana mı öyle geldi? benden kaçmanı hiç istemedim. ben kaçtım. çocuklar gibi tuvalete sığındım, iğrenç kokuyordu. senin geldiğini fark ettim, utanmanı ve utanmayı istemedim, sırtıma baktığını hissedip senin zıttına yürüdüm, fark ettin mi? yıllar sürdü voltamın geri dönüşü. ben geri döndüm, sen tel örgünün arkasından geçtin küçülmüş halinde ve hayatına yürüdün. ben yine durup arkandan baktım. arkadaşıma gösterdim göremedi seni. bak dedim. orda işte saçma sapan yürüyor. acelen vardı biraz. belki yine benden kaçtın. benden kaçmanı hiç istemedim.
güzel yüzünde kaybolabilirdim senin hiçbir çaban olmadan. burnuna, hafif kızıl sakalına, yüzündeki silik doğum lekene saatlerce dalıp gidebilirdim. yine arka sıramda otururken sıraya sığmayıp sırtıma dokunurdu güzel başın. nefesini dinlerdim dersi boşlayıp. günlerce ve yıllarca. yine dersten sıkılıp saçımla oynardın. ben dünyanın en mutlu insanıyken kıpırdamazdım rahatsız olduğumu düşünme diye. öyle kalsaydı keşke. hiç anlatmasaydın bana sevgilini. ben sana boşverip te anlatmasaydım hislerimi, belki arkadaş kalırdık, sesini yine duyabilirdim. sesini unutmaktan korkuyorum biliyor musun? adın gibi cennet olsaydın bana ne güzel olurdu aslında. film gibi olurdu.
olmadı.
keşke sevebilseydin beni. keşke bugün yaptığın gibi hızlı hızlı gitmeseydin. nefesini dinlerken dursaydı zaman. uzaktan izlemek acı verdi bana. zira, benden kaçmanı hiç istemedim.
Seninle olan muhabbetlerimizi çok özledim ama sana ulaşabileceğim hiçbir yer yok. Sen ulaşabilsen ulaşırdın diyorum demek ki senin umrunda bile değil. Kim bilir neler yapıyorsun kimlerle? Nerelerdesin bilemiyorum. Ama umarım mutlusundur. Seneye yokum buralarda umarım mutlu olursun.
mühim olan beylik laflar değil, hadi iki ağaç olalım. ben seçtim benimkini olmadı yazı tura atarız. bir ki 3 çıktık yola; kaybolduk çünkü griye en çok yeşil yakışır. sen korkardın en çok yenilebiliyormuş aslında. bir baktım köstekli saat ama yine de geç kaldım. uyandım her taraf kibir bi baktım kişiliksiz portreler. size de günaydın oo risoriuslar da buradaymış. asosyalleri tercih ederken birileri çıkar ''e baba naber yaaaağ?'' neyse biz de büyüyünce biraz düzene alıştık. belki bize de tasma takar gezdirirler o zamana ölmüş oluruz. kıymeti kalmadı hiçbir şeyin derken yaşlanıyorum elimde 10 numara şiş. düşünsel derinliği çok yüksek bir çağda doğduk ''abi o caps'i gördün mü'' bunu da 'bura'ya yazdık merhabalar tutarsızlık. sonra yine o reklamlar ''haydi daha çok yok olun''. biz bu yarışlardan uzak iki ağaç olalım.
dün trafikteyken acı acı bağıran bir ambulans, arabanın yanından geçmek için dakikalarca bekledi. yol vermek yerine, önüne düşüp hızla geçmeye çalıştın.
dün, hızla arabanın arkasında beliren bir itfaiye aracı hiç durmadan sirenlerini çaldı. yol vermek yerine arada bir kornaya basmak suretiyle, saçma sapan hareketler yaptın yine trafikte. itfaiye aracının hızını kestin.
dün bir kadının çantası çalındı gözünün önünde. hırsız yanından koştu gitti de bırak arkasından koşmayı, önünü kesmeyi; iyice duvara yaslandın ki sana çarpmasın.
dün bir kızı tekme tokat dövdü bir adam sokak ortasında. film izler gibi baktın da, ''ne yapıyorsun lan sen!?'' diyemedin.
dün senden oy almak için vaatlerde bulunan, hizmetçin olacağına dair yeminler eden adamlara bugün hizmet eder oldun, ses edemez oldun, hizmet beklediğini unuttun.
bugün baban evde kalp krizi geçirdi. dakikalarca sürdü ambulansın gelmesi. dakikalarca baban gözünün önünde can çekişti ve sen bişey yapamadın. nihayet yetişti ambulans ve sağlıkçılar, ama babana koşmalarını engelleyip ''nerde kaldınız'' diye bağırdın!
bugün çatında bir yangın çıktı. onlarca dakika bekledin itfaiye gelsin diye ama, hıyarın birinin yol vermediğini düşünmek yerine, itfaiyeciyi suçladın!
bugün eşinin çantasını kaptı kaçtı puştun biri. eşin çantasını bırakmak istemedi. çevresi de o kadar kalabalıktı halbüse, kimse ona yardım etmedi. eşin feci şekilde yaralandı!
bugün tekme tokat dövdü seni sokakta eski kocan/yeni sevgilin. herkes izledi seni de, kimse ''n'yapıyosun sen lan!?' diye ayırmadı sizi. almadı kimse seni onun elinden.
bugün, hizmetkarı olduğun sistemin içinden, olanca sağlıksız beslenmene, stresli iş ortamına (tabiii iş bulabildiysen şanslı olanlardansın) ve yoğun trafiğe rağmen evine ulaşmayı başardın.
emeğinin karşılığını alamadın ama; karnım doyuyor çok şükür diye düşündün.
yanından bir ambulans geçti, acaba kimin yakınıydı. yazık..
bir itfaiye. eyvah kim bilir neresi yandı diye düşündün. yazık...
bir kadının çantası çalındı. çok şükür seninkine dokunmadılar....
ve bir kadın tekme tokat dövüldü sokakta. çok şükür senin kocana...
yarın. bir suçlu arayacaksan şayet, yine saldır etrafına *
ama ben senin kim olduğunu biliyor ve tiksiniyorum senden!
beraber çekindiğimiz bir fotoğraftan ,beni kesip, twittera profil fotoğrafı yapmışsın.Acaba hala saklıyor musun fotoğraflarımızı? bu durumdan kendime pay çıkarmadım, çıkarmak da istemiyorum. ne hissettiğimi bilmiyorum, ne söylemem gerektiğini de..
şu ara seninle ilgili sıkıntım rüyalarıma fazla girmen. bir de şu an her şeyin başladığı yerde olman.birkaç hafta daha orada olacağını biliyorum. ben ise oraya gelip gelmeme konusunda kararsızım..
seninle karşılaşmak istemiyorum, ama böyle bir fırsatım varken hiçbir şey yapmamak da beni pişman edecek gibi.
yaparak mı pişman olmak, yapmadan mı pişman olmak daha iyi bilmiyorum. iki şekilde de pişman olacağımı biliyorum. ama hayatın birçok kişiyi çıkmaza süreklediği griliğinde yaşıyorum ben.
ne yapacağım şimdi ben?
ilgisiz bir erkek olduğum için bana aşık olup aynı sebepten dolayı beni terk ettin amk. Ama kızmıyorum sana. Çünkü sana özel bir durum değil. Tüm Cinsiyet olarak malsınız.
Bir sokakta karşılaşsak bakabilecek misin yüzüme? Kırılmamam için boş yere umut vermeni hatırlar mısın? Kırılmamam için konuşup bir çok kez kırmanı? Sanmam.
Varlığınla birşey kazandıramamışken yokluğunla çok şey kaybettirebileceğini düşünüp sana geleceğimi söylüyormuşsun orda burda alıyorum haberlerini tatlım sen biraz daha bekle bakalım ben sana gelicek miyim?
(bkz: umut fakirin ekmeği)
Aslında çok uzun şeyler yazdım sana ama sildim. 7 yıl oldu gidişinden sonra ve uzun zamandır sana yazmıyordum. Belki de yazıp yazıp sildiklerimizdir bizi rahatlatan. belki 2562 gün önce gitmiş olmasaydın herşey çok başka olurdu. Rahat uyu mekanın cennet olsun...
Arada geçen 7 senenin hiçbir anlamı yok.
Bir ay olmuş..
Aradan bir koca ay geçti. senin için şimdi yazabiliyorum. gidişin can acıttı, gidişin kalp parçaladı, gidişin ne kadar söylenecek söz varsa hepsini ezdi geçti. gidişin , gidişin...
aslında biliyordum elin de değildi . aslında gitmek istemezdin sen. ama nedense hala kabullenemiyorum bunu hala bir umutla bekliyorum. oysa ki ölüm değilmidir tüm umutları söndüren kaybeden. gittin aramızda ki yolların , insanların, hayatların bir önemi kalmadı artık. aramıza herşeyden önce başka bir hayat girdi çünkü. bu inançsızlıkla yaşamak zor. bir an geliyor hala hayattaymışsın gibi gülüyorum kahkahalarla yaptıklarını anlatıyorum sonra öyle bir an geliyor ki mıhlanıp kalıyorum yerim de ne elim kalkıyor ne gücüm yetiyor. sadece gitti diyebiliyorum .ve sessiz bir çığlıkla ağlamaya başlıyorum. biliyor musun? hiç bir teselli fayda etmiyormuş. hiç bir söz, kelime, cümle...
oysa ki ölülerin arkasından başkaları için ne cümlelerim olmuştu benim kendim için hiçbir anlam ifade edemedi o cümleler.
gülüşün,bakışın,yürüyüşün gözlerin...
erkendi be. çok erken. şimdi adının yanın da adımın anılması bile mutlu ediyor beni.
şimdi senden bahsedilince benden bahsedilmesi mutlu ediyor beni. biliyorum görüyorsun beni. biliyorum her zaman yanımdasın. belki de öyle düşünmek ,hissetmek istiyorum.ben bu yazıyı sana yazdım işte...
o uzaklarda nerede olursan ol kalbimdesin. ve öyle kalacaksın. hoşça kal.