bugün

Ah diyorum, Ah!
Bu aralar birde benim gözümden görsen kendini..
Kaç zaman oldu, kaç vakit, kaç gün, kaç ay, kaç ayrılık, kaç gözyaşı oldu?
Garipleşiyor bütün zamanlar, anlamsızlaşıyor bütün anlar..
Kalemin günahı yok, söz bittiyse..
Yaşanıyormuş nefessiz, yanıyorum ben ateşsiz, dualarım dilsiz, Allah yaşatmasın sensiz!!!
Can parçam bırakma ellerimi, ah be gül goncam gel gir canıma..! Bak gör önümüzdeki bahar unutmuş olacağız bu günleri. Beraber uyuturuz dertlerimizi. ömrümün devamı yok sen gidersen.
Daha önce kimseye soyleyemedigim bir anim vardı. ileride yasayacagimiz o anıları ve de güzel günleri sende gormustum. Böyle olmamaliydi belki keşke zamanı geri cevirebilseydim lakin olmuyor işte. Sanırım artık bunlara yakinmanin bir anlamı yok. Sen artık gittin. Aklimdaydin her zaman ama giderek azalıyorsun be prenses. yapacak birşey yok hayat devam ediyor bunu kabullenmeliyiz ikimizde. Hoşçakal...
suratına söyleyemediğiniz şeyi, arkasından söylemeyin. bi sike derman olmaz.
düşündüğünüz şeyleri bi zahmet söyleyin, hayatı daha kolaylaştırcaksınız ama haberiniz yok.
Yazacak kimsemin ömrüm boyunca olmadığı başlıktır. Bakalım bu asırda yazabilecekmiyim artık.
Sana yazıyorum ama yine ben okuyacağım.
suan sol yanimda birkac adim uzagimdasin,gizliden seni seyrediyorum o masumane durusunu suzuyorum.oyle tatlisin oyle guzelsin ki eskisi gibi uzun uzun bakmak istiyorum sana ama birkac saniyeyi gecmiyor bakislarim. Ayni zamanda iki adim otemdesin ve dunyalar kadar uzagimda,kalkip seni seviyorum deyip sarilmak istiyorum yapamiyorum,aci cekiyorum her goz ucuyla bakisinda geberiyorum ve haberin yok.

Keşke bu yazdiklarimi sana okutma sansim olsaydi.. keşke.
Seni seviyorum fakat her anlamda senden daha iyi olmaya çalışıyorum. Beni küçük görmemen adına, her ne kadar inatçı olsan da, sana kanıtlamaya çalışıyorum, belki de olmayan bir şeyleri. Senden daha yeteneksiz, sen gibi düşüncesiz ve boş bir insan olabilme ihtimalim beni delirtiriyor. Seni seviyorum, sen beni delirttin.
Cumartesi günü 27.yaşına gireceksin. Bensiz geçireceğin mutlu ve huzurlu bir ömrün olsun. Artık yanında ben olmayacağım, çok çok uzaklardan sessiz sedasızca içimden söyleyeceğim o şarkıyı. Doğum günün şimdiden kutlu olsun...
Suan hayatimda suraya hakkinda entry girecek kadar degerli biri yok lan. Boyle hayatin icine tukureyim. Sonra bu kiz neden boyle. Delirttiniz ulan beni.
Söyleyemedim.
Beni en dibe vurdurdun. Sağol. Bu büyük zıplamayı sana borçluyum.
acaba diyorum, acaba başını yastığa koyduğunda vicdanın sızlıyor mu? yorgunluk bastırıyormu bedenini? pişmanlık kemiyormu ruhunu?
beter ol diyorum, kıyamıyorum.
Hani sende kıyamazdın bana? yalan söylemek bukadar kolaymıydı bana?
acaba diyorum, sevginde yalanmıydı acaba?
Sen;
Orgazm öncesi ve sonrası, erken boşalma korkum.
ama ben okumadım.
sakalı yüreğime batasıca! olmasaydı sonumuz böyle..
Mesajlarıma cevap ver yarım saat oldu vicdansız.
içime şüphe düşüren her hareketinde veya benden azıcık uzaklaştığını hissettiğimde sevilmediğimi düşünüp sana türlü o. çocuklukları yapacağım.
Bir gün bir yerde karşılaşırsak benimle yeniden tanış.
Ben seni kalbimle sevmedim. Öyle olsaydi sen gittikten sonra ölürdüm.

Ben seni beynimle sevdim. Sen gittikten sonra senden başkasını senden haricini düşünemez oldum.

Ben seni ciğerimle sevdim. Sen gittikten sonra nefes alamaz oldum.

Anlayacağın, nefes alamıyorum, beynime oksijen gitmiyor ve düşünemiyorum. Yaşıyorum ama hayat belirtim Yok. Tıpta buna bitkisel hayat diyorlar.

Anlayacağın; sen gittikten beri Makinaya bağlı yaşıyorum.
Anladim hocam guzel inat.
is yerinde sıkıcı bir ogle sonu ürünü:

uzun bir geceye hazırla kaderini.. kare kare canlandır hatıralarını.. bir adım mutluluksa diğerinde acıyı hissettir topuklarına.. parmak uçlarını gezdir gögüs kafesimde.. boynumdan aşağıya süzülen canımı tehdit etsin yokluğun.. soğuk bir düş kur sıcacık nefesim eşliğinde..

dur yoksa öleceğim.. daha fazla kırma kirpiklerini.. bir ihanet senaryosu yaz.. her bir karesinde saçmalayayım.. her bir köşesi aldatılmış insan yüzü ile çizilsin ve ben her dönüşümde köşeden, yüzünle karşılaşayım..

soğutma hiçbir umudu.. sıcak yaz gecelerinde üşütme düşlerini.. bir hayatı terk et ihtimalsiz hayaller için.. sür yüzüme kızılını ve aksın gamzelerimden sıcacık kanın..

"aldatılmış insanlar hüznü" maskeni tak.. kandır kendini; yok say imkansızı.. "seni de mi aldatmışlar" bakışı ile karşılaşırsan bir sağnak yağmur altında, güneşin battığı yöne doğru bakarken sen; "hayır ben kendimi üzüyorum" sadece diye haykır ama kimseye belli etme çaresizliğini..

milyarlarca kez tecavüze uğramış zamanı namusun olarak kabul et.. ne bir yıkımın ne de bir hayal kırıklığın olsun yamalanmış ceplerinde.. hayallerini ağırlıklarına göre bırak yeryüzüne.. kim engel oluyorsa uçmana onun başına yağdır öfkeni.. bir torba dolusu nefret biriktir ve ilk kar tanesi ile bırak insanlığın üstüne..

son köşesini dönerken film karesinin zamanı uzun tut.. bir kanser gibi sinsice ilerlet herkese umudunu ve hiçbir şey olmamış gibi söndür tüm mumları gözyaşların ile.. zaman ki uzunluğu daha çok kahreder insanı.. sen köşesini dönerken hayatın seyredenlere umut ver sadece ve birkaç damla gözyaşı..

kandır herkesi, hayallerine ortak ol.. kimseye eşlik etme ama gitme, yalnız bırakma onları.. yok siktir et onları, beni bırakma..

sakin ve usulca nefes al.. bir düş daha kur.. hayat sıcak gerçekler soğuktur.. sen yalanlarla ılıklaştır her şeyi.. kandır kendinle birlikte tüm insanlığı.. ölmüşlerinin ruhuna değmesin hiçbir el diye sen gizle onların bedenlerini..

saçlarının uçları ile keserken boğazımı, gamzelerimi görmek için güldür beni, son kez..
Eminim ki, sana kavuşamama, ulaşamama duygusunu bu dünyada benden daha iyi bilen ve daha çok yaşayan kimse yoktur. Ve yine eminim ki benim sana bir ulaşılmazlık hissetmem için senin tek iletişim yolumuzu tıkayıp gitmene hiç gerek yoktu. Bugüne kadar bizi, bir arada tutabilen tek yol varken, tıpkı şimdi ki gibi ulaşılmazımdın benim…

Oysa tüm bu imkansızlıklara rağmen yine de zulada saklı, beklenti ve umut denilemeyecek kadar az kırıntılar vardı içimizde. belki en afillisinden hayallerimiz , Belki biz de bir gün bir mesaj kutucuğuna ihtiyaç kalmaksızın iki laf edebilir, belki biz de bir güne birbirimizin sesiyle başlayabilir, belki biz de bir gün oturup iki kadeh bir şeyler içebilir, belki biz de bir gün birbirine biz diyebilen her iki insan kadar sen ve benden bir biz olabilirdik, belki biz de bir gün bir Beşiktaş - Galatasaray maçına kaybedenin kazanana özel bir makarna yapacağı iddiaya girebilirdik.

Sana en yakın olduğum an , aslında derinlemesine düşündüğümde sana en uzak olduğum andır. Bana içimi ısıtan cümleler kurduğun zaman dilimlerinde bile, birlikte geçirdiğimiz vakti sonlandırabilme ihtimalin, ekranın sağ üst köşesindeki bir çarpı kadar yakındı. Bu yüzdendi başka bir yol arayışlarım, bu yüzdendi sana ulaşmak için çırpınışlarım. Ve işte yine olan oldu; sen benim erişebileceğim yerden gittin ve yine hatırlattı kendini bana, benim seni bu sensiz yaşayışım.

Oysa bu kadar ulaşılmaz olmasaydın da dokunabilseydim sana elimi uzattığımda, kendime senden ibaret bir gezegen kurardım. Ve o gezegenin yıldızlarını, o her teline aşık olduğum saçların sayardım. saçların avuç içlerime sığacak iken, senin herhangi bir saç telin birbirinden ayrılıp başka bir telinin yanına doğru meyil etse, ben bir yıldız kaydı sanıp dilek tutardım.

Oysa sen bana geldiğinde, senden başka kimsem yok dediğim de, biz olabiliriz demiştin, aslında zerre umut vermek istemesen de , ben senden bir dünya kurabilseydim eğer, biraz umut biraz sen katardım. ve sana umut olabilseydim eğer, seni asla umutsuz bırakmazdım.
cama başımı yaslamış, kimsesizliği iliklerimde hissederken, adını duydum başkasının ağzından. öylesine bir sesleniş, bir insanı ne kadar yıkabiliyorsa, o kadar yıkıldım. düşünmeden yalınayak kapına geldim. yol boyu seni yok etmek adına yaptığım her şeyden özür dileyerek, ağlamanın çaresizlik olmadığına ikna olarak, seni nedeni olmadan çok sevdiğimi söylemek için, yine ezberlediğim o kapının önüne, geldim. yine. ben geldim. Yine. ben döndüm.
Dayanamaz oldum haberin olsun...