bugün

Ne kadar içersen iç başın döner gidenler degil. O yüzden gidenlerin ardından ne kadar laf etsekte boş.
Büyük kaybettin . Kırmadın , yıktın. Anlaşılmaz oldun açık tüm kapılara rağmen anlamadın . Suçlu bensem nefret et hakettigin bu çünkü . Nefret edemiyorum çünkü mantığımdan öte sevgim .
görsel gelirsen ayaklarını silkerim.
3 yıl geçmiş uzerinden bekledim gittiğini gözlerimle görene kadar bekledim. Gözlerim yandı bazen olurda gözlerimi kırparsam seni gözden kaybederim diye yine bekledim. 3 yıl artık söyleyebilirim ben seni hep... sevdim. baskasına bir an bile gözüm kaymadan... Artık söyleyebiliyorum ama -di li geçmiş zamanda... Çünkü sen gittin bekle demedin ama ben oyle sandım belki... Eminim biliyordun da kim anlamaz ki. Sana baktigim zaman gozlerini incitmekten korkar da uzun sure bakamazdim.gececeksin parca parca unutulacaksin belki de unuttum bile. Ama artik kendimi telkin etmekte istemiyorum yoruldum. Düşünmüyorum... Artık benim de gitme zamanım geldi, gelmiş anliyorum...
Hoşçakal...

Öğrendiğim şey için en azından bir teşekkur borçluyum sana. Bir gün senin kadar kıymetli olabilecek birini bulduğum zaman o ellerimden kayıp gitmeyecek. Bu sefer ne kadar sevildiğini bilecek.
...

başlangıca gerek yok bitise doğru gidiyoruz, her şey, her zaman aynı yeni bir gün doğuyor hayat başlıyor kalkıyorsun kahvaltını yapıyorsun evden çıkıyorsun işe okula ya da boş boş sokaklarda sürtmeye.

sanki hayat bir oyun, sende kahraman, birisi başla tuşuna basmış yükleniyor lütfen bekleyin... yazıyor başlangıçta arada sırada durdur tıklanıyor hayatlar da, kaldığın yerden devam etmeyi bekliyorsun, biri seni yönetiyor sanki.

nefes bile alamıyorsun biri izin vermezse, bakamıyorsun geleceğine, hayatın akışına, karanlık bir gece de her gün yok oluşuna , bazen uyanmak istemiyorsun yeni bir güne hep o yatakta o şekilde ayakların duvarda öylece kalmak istiyorsun hiç kımıldamadan.

radyo dan aynı şarkının sesi yükseliyor...

biten aşklarımın ardından ağlayamam ben böyle yas tutamam diyor demet...

düşünüyorsun şimdiki gibi ben ne yazıyorum, ne anlatmaya çalışıyorum diye, hatta bunu kime yazıyorum diye.

bakıyorsun hayata dair bir mesaj..

enteriniz silindi...

sebep..

başlık entry uyumsuzluğu..

entry kesinlikle tanım içermelidir...

olmayan bir tanım...

ocak- 2007 - ankara.
sözcüklerin yer çekimine yenik düşerse beni çağırabilirisin. her birini heceleyerek duvara asabilirim.
mesela bugün gelip söylediklerin çok boktandı. buluştuk, ormana gittik sadece ikimizin olduğu koskoca ormana ama elimi dahi sürmedim. kalacağım dedin bu şehirde kalmadın gittin. her geldiğinde her ihanetine rağmen yine görüştüm. benden sonrakiler seni hep üzdü, sövdü yine ben gidip cezalarını verdim. ama sen ne yaptın önemsiz bir şey gibi gelipr biz onunla yattık ama hala bakireyim dedin. ben sana elimi sürmemişken, sarılırken bile çekinirken sen iki gündür tanıdığın bir adama... neyse, canın sağolsun.
Ben sadece bu yazıyı değil okuyamayacağın nicelerini döktüm sana. Sadece şunu söyleyeceğim. Demiştin ya bir gün ayrıldığımızda göreceksin ki insanlar senin ütopyandaki gibi değil. insanlar kötü. inanmamıştım sana o zaman. Haklıydın. Ben bunu hic bir zaman sana söyleyemeyeceğim. O yüzden burda dursun.
Daha bugun bana sarılarak uyudun opmesende. Sevmesende. Ama şimdi yan odamda başkasıyla uyuyosun. Kaldıramıyorum. Hayır gerçekten kaldıramıyorum biliyorum umrunda değil ama benim umrumda anlıyo musun. Suan bunları yazarken ona sarılıyosun ve o kadar cok canım yanıyo ki . Lanetler okuyorum tekrar Sevdiğime tekrar kandıgıma veya kendimi kandırdıgıma. Ne zaman akıllancam ne zaman ailem bile beni sevmezken baskasının asla beni sevmeyeceğini anlıcam bilmiyorum. Ama lütfen bitsin artık. Lütfen.
bittiğini bugün daha iyi anladım.
Herkes yoluna bakıyor, sen de bir otel odasında duvara.
Sana wp dan yazdım keşke baksan!
"Elfida
Bir belalı başımsın
Elfida
Beni fark etme sakın
Omzumda iz bırakma
Yüküm dünyaya yakın
Elfida
Hep aklımda kalacaksın"

şarkılar hep özetlemiyor mu zaten?

ayrıca eğer merak ediyorsan, olmadım, olmayacağım, durum ne kadar ciddiye giderse gitsin, "asla" bunun için için uygun gördüğüm tek kavram. ama endişelenmene gerek yok, ben her zaman iyiyim.
sevgili sözlük,

22 yaşında ve kesinlikle aşka inancı olmayan bir erkek olarak ilk defa gün içinde sürekli aklımda olan, geceleri kafamı yastığıma koyduğumda aklımı meşgul edecek, gelecekle alakalı planlar kurduracak ve nereye baksam bana doğru gülümseyen yüzünü gördüğüm birisiyle tanıştım. daha doğrusu tanıştırıldım. anlatayım sevgilisi sözlük;

uzun yıllardır çok samimi olduğum bir arkadaşım ve henüz 6-7 aylık olan sevgilisi durduk yere sen çok iyi birisisin, züleyha'da çok iyi hadi sizi tanıştıralım dediler. bu konularda biraz çekingenimdir. utanıp çekindim ama arkadaşımın sevgilisinin beni en yakın arkadaşına layık görmesi gururumu okşadı orası ayrı. yine de yok olmaz falan dedim. bir iki ısrardan sonra kızın niyetimizden haberi olmadan buluştuk. daha doğrusu biz oturuyorduk bir on beş dakika falan uğradılar yanımıza. geldikleri zaman kalbim göğüs kafesimi parçalayacak gibi atıyordu. çok güzeldi, benim için fazla güzeldi. bir o kadar da utangaçtı. kısa bir zamanımız vardı ve o kısa sürede çok güzel güldük eğlendik. züleyha pek konuşmadı genelde gülüyordu, çok güzel gülüyordu, hep gülsündü. isterdim ki hiç kalkıp gitmesiler, saatlerce sohbet edebilelim ama alışveriş bahanesiyle çıkmışlardı ve sohbet hafif durağanlaşınca arkadaşımın sevgilisi kalkalım biz dedi. züleyha oturmak istiyordu sanki ya da ben öyle olduğuna inanmak istiyorum. kalkıp gittiler, arkadaşım dönüp sordu; ''ne dersin?'' pustum köşeme, ne denirdi ki; "olsun isterim." dedim. reddedilmekten korktuğumdan falan bahsettim, biraz lafladık. formaliteden bir iki mağazaya baktıktan sonra züleyha evine gitmiş, arkadaşımın sevgilisi de yeniden yanımıza döndü. bu iş oldu falan dediler. sonra kalktık yemek yedikten sonra arkadaşımın sevgilisini arabayla eve bırakırken züleyha aradı, konuştular. incecik sesi anlaşılamasa da duyuluyordu. o an düşündüm ki bu sesin sahibi ilerde beni de arayabilir, beni merak edebilir, bana kızabilir. hoşuma gitti. sonra içimden dedim ki "olur da aramızda bir şeyler olursa, kıymetini bileceğim."

aradan beş gün geçti ve az önce haber verdiler, tekrar bir buluşma ayarlamayı düşünüyorlar. bir stres sardı etrafımı. nasıl yaparım, nasıl ederim diye. stres diyorsam diken üstünde de değilim. tatlı bir stres, şikayetçi değilim yani. sadece ne yapacağımı bilmiyorum ve sürekli aklımda, vize haftası geldi ders çalışamıyorum. vizeler yalan olacak son seneden okulu uzatırsam hoş olmaz.

nasıl edeyim diye düşünürken önümde açık duran sözlüğü görünce bir iki satır yazayım dedim. yazmamak olmazdı çünkü. hem olur da işler istediğim gibi giderse açar gösteririm "bak bunu sana yazdım."
bana iyi geliyorsun.
hic gitme, olur mu?
Ama sen şehir dışında olduğun için baban okumuş.
oysa güzel olabilirdi. ama olmadı. hiç kimseden çekinmeden göğsümü gererek seni koluma takıp gezebilirdim ama olmadı. bundan ne çıkar ki? olmasın... belki başka bir evrende evlenmişizdir. nolmuş ki? zaten sonsuza kadar benim olamazdın... ben cayardım belki senden bilemezsin ki.. bana bu imkanı vermedin saol.
Kimi bekliyorsan gelsin.
bende isterdim o siyah saçlarını öpüp koklamayı el ele hafif çise de beraber el ele yürümeyi ama hayaller kısmının yanında gerçeklerde var istesen de istemesen de yüzleşmen lazım belki hayatımın hatası olacak ama elveda...
Belki asla okumayacaksın ama bilmeni isterim ki halla gönlüm de kocaman bir yerin var. Gelmeni istemiyorum alistim biraz da olsa. Birlikte olduğumuz onca zaman hep seni kaybetmekten korktum. En çok neden korkarsan başına gelirmiş zaten. Gittin. Üzerinden çok zaman geçti halla gözlerim doluyor seni hatirlaniyinca. Bir fotoğrafin dahi yok bazen yüzünü hatırlamakta zorluk cekiyorum. Sağ gözünün altındaki beni, dudaginin sol üst köşesindeki yara izini, derin manalara sebebiyet verecek gözlerinin yeşilini, boğazının bitimindeki doğum lekesini, seyrek sakallarını belki de yüzlerce sigara sondurulmus olan avuç içindeki izleri hatirlarken zorlanıyorum. Sana sarildigim an hissettiğim tüm dunyaya kafa tutacak gücü halla hissediyorum ama artik tek başıma kafa tutacak guce sahibim. Hayat uzupuzun bir yoldu, bir ayrıma geldik farklı yolları seçtik. Kafamda ki milyon tane çelişkiye rağmen tüm samimiyetimle diyorum sakin geri gelme. Çünkü ben halla gitme dediğim halde arkana bakmadan gittiğini hatirliyorum.
hep sana yazdım ben. yine sana yazıyorum. ama bu sefer sessiz, bu sefer sen bilmeyeceksin haykırışlarımı.
Dönüp dolaşıyorduk, yine Haydarpaşa Garına düşüyordu yolumuz. Çok sıkılmıştık hatırla. Sen köşedeki simitçiden almadın simiti, bayatmış rivayet, onun yerine iki yüz metre daha yürümüştük de elini tutmaya kalkmıştım. Kim derdi bir simit iki eli tutuşturacak diye; görmesem inanmazdım.
Şimdi düşünüyorum da çok zaman geçmiş, sen bilmiyorum bir yerlere gitmişsin, birilerini de hayatına sokmuşsun öyle dediler, görmediğimden inanmadım. Halen bazı bazı rüyalarıma giriyorsun, hiçbir şey olmamış gibi oldukça şefkatli davranıyorsun; gördüğüm için inanıyorum. Bir zaman geçiyor uyanıyorum, bakıyorum yoksun, her şey rüyaymış ama kalbim acıyor, e hani rüyaydı diyorum? O zaman niye acıyor? Bakıyorum ki zaman geçtikçe geçiyor; her gün biraz daha uzaklaşıyoruz, ona üzülüyorum. Simitçiye de gitmedim hiç, bayat demiştin, deneyip de seni haklı çıkarmak istemedim.
Herşey için çok geç olacak baba ve o zaman ben olmayacağım.
Herşey için çok geç olacak baba ve o zaman ben olmayacağım.
Senin benden başkasını sevmen, bu dünyaya kötülük demiyor.. diyemiyor.. uzuluyorum.