bugün

ben bu yazıyı sana yazdım

Dönüp dolaşıyorduk, yine Haydarpaşa Garına düşüyordu yolumuz. Çok sıkılmıştık hatırla. Sen köşedeki simitçiden almadın simiti, bayatmış rivayet, onun yerine iki yüz metre daha yürümüştük de elini tutmaya kalkmıştım. Kim derdi bir simit iki eli tutuşturacak diye; görmesem inanmazdım.
Şimdi düşünüyorum da çok zaman geçmiş, sen bilmiyorum bir yerlere gitmişsin, birilerini de hayatına sokmuşsun öyle dediler, görmediğimden inanmadım. Halen bazı bazı rüyalarıma giriyorsun, hiçbir şey olmamış gibi oldukça şefkatli davranıyorsun; gördüğüm için inanıyorum. Bir zaman geçiyor uyanıyorum, bakıyorum yoksun, her şey rüyaymış ama kalbim acıyor, e hani rüyaydı diyorum? O zaman niye acıyor? Bakıyorum ki zaman geçtikçe geçiyor; her gün biraz daha uzaklaşıyoruz, ona üzülüyorum. Simitçiye de gitmedim hiç, bayat demiştin, deneyip de seni haklı çıkarmak istemedim.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar