bugün

Kendini üzüp stresse sokmak için resmen uğraşıyorsun. Herkes seni galesiz, rahat umursamaz sansada sen her şeyi içine atıp geceleri düşünmekten uyuyamıyorsun. Kendine olan güvenin sıfır. Hemen motivasyonunu kaybediyorsun en ufak bir darbede. Yapma. Bırak ne derlerse desinler. Sonundan korkma elbet gelecek. Erteleme. Ertelediğini biliyorum. Tepkilerden korktuğunu biliyorum. Lütfen korkma artık. Bırak birazda insanlar seni düşünsünler.
sende bu vicdan varken, sucluya bile borclu cikarsin.
bekledigine degecek emin ol
allah de
hayirlisi de
sabret ve seyreyle...
fakirler mutlu ölümü tatmak, zenginler ise mutlu ölümü tatmaktan korktukları için yaşıyorlar..
peki sen ne diye yaşıyorsun? eh bir insanın bir amacı olmalı.. amacı olmayan insan olmak, daha beter olsa gerek.
daha da kötü olanı, yapmacık bir hayat, her an perdenin kapanacak olacağını bilmeden.
daha çok geliştir kendini takma kafaya hiçbir şeyi.
Mevsim geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur, sabır taşar, canından saydığın yar bile bir gün el olur.. Aklın şaşar... Dostun düşmana dönüşür, düşman kalkar dost olur... Öyle garip bir dünya... Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur... Düşmem dersin düşersin, şaşmam dersin şaşarsın... En garibi de budur ya! Öldüm der durur, yine de yaşarsın...
saat 04:37.

uyandın ve daha uyuyamıyorsun.

kafanda binlerce düşünce, ama cevabın da yok, icraatin de.

ve hala burdasın.

kabul et...

sen bir losersın.

tabiki -de ayrı.
Anca playlist yap, çizim yap, kahve yap boş boş fal bak ya da derya ablaya yolla. Çünkü zamanında çocuğun ağzına sıçıp gururunu kırdın daha da konuşur mu sanıyorsun. Şimdi bu mal şeyleri yapacağına ona yazabilirdin, fakat o şuan başkasına yazıyor. Bense acıdan kıvrılmaya mahkumum.
bi daha da kestirme şu saçı, bırak uzasın.
hadi git şimdi kahvaltı yap.
bir daha olur olmaz kişilerle hayal kurma. hayatını sikip gidiyorlar. yapma.
psikoloji okumak istiyorsun çünkü psikolojin bozuk bunu kabul et.
her şeyi akışına bırak boşversene mutlu ol .
Mutlusun işte daha Allah'tan belanı mı istiyosun, akıllı ol.
Napiyon lan dangalak?
idare ederle yetinme. kim ne derse desin, idealinin peşinden git. ve inatçı olmaktan asla vazgeçme..
Yoruldun be oğlum!
Sakin ol.
Bu kalp çarpıntısı ve aptal gülümseme sadece bir heves. Sakın kapılma rüzgarına. Kış da geliyor zaten, zatüre olursun.
Alışmış olman lazım artık karşılıksız sevgilere. Kalbin de kırılmasın.
Ağlama tamam mı?
Çirkin oluyorsun.
Ayni hata bu kadar cok yapilmaz cicekli. Simdi ne kadar uzaklasman gerekiyorsa uzaklas, ayni sinirlarin icinde boylesine uzak kalabildigin adamdan. Her yerden kac, buradan da. En iyi yaptigin sey zaten bu.

At gozlugu mu takarsin artik gunes gozlugu mu, bilemem. Ama bu sefer bogazinda kalmak ile kurtulamayacaksin. Yutulacaksin sehir tarafindan. Guvenli bolgene dondugunde bir daha asla ayrilma oradan ve because of you sarkisini bir ayet gibi isle kaderine. Medyumlarin ucuz fallari gibi olmasin. Papatya fali da yok artik, cicekleri de unut. Ve simdi son kez veda et gecmisine ve gelecegine.

Gunaydin arkadaslar. Iyi geceler gece. Bir sure yokum. Kendinize iyi bakin.
Bıktım artık senden pis herif.
Hala düşünüyorsun onu...

Hala "gelse" li cümlelerle bekliyorsun kapıda.

Hani uzun uzun bakıp o baktığında kafanı çevirecek kadar kıl aldırmıyorsun burnundan ama özledin ...

Kabul etmiyorsun hala olan biteni...

Hala kaktüslerin sulandıkça çürüyor, hala suratındaki tebessüm satılıyor bilmem kaç papele..

Şimdi söyle 'sayın' düşünceli hangi tarafın ağır basıyor?

Bir kadın mısın erkeğini özleyen?

Yahut cinsiyetinden sıyrılalı vakit geçti mi?

Sohbeti güzeldi, çayını limonlu severdi... Şebeklik yapardın alabildiğine, alabildiğine gülerdi...

Güzeldi 'sayın' egoist... Kabul et güne otuziki dişini göstererek uyanıyordun.

Her akşam aynı kavga olsa dahi güzeldi ...

Hangisi daha cesurcaydı peki?

Katlanabilmek mi varken yokluğuna, benim olmadığını bile bile; kızıllıklarıı dökmek mi yoluna?

Yoksa gitmek mi sorgusuz,sualsiz,vedasız,cümlesiz?

Hangimiz daha cesurduk sevdiğimizi söylerken?

Gittim.. senden değil, sana dair her şeyden ve herkesden çektim ıslak kirpiklerimi.

Sorduğum cevapsız sorularımı yuttum.
Kendi zihnimde senin sorularına cevap aramaktan yoruldum.

Sustukça güçlendim kendi hücre çeperimde.
Çünkü onlar bilmez; papatyadır yapraklarım. Seviyor-sevmiyor hesabına koparılan...
Ne zaman bitecek gözyaşlarım?
Ne zaman çıkacak o bitmek bilmez soysuz prangalar bileklerimden?
Kedim bile kucağıma yatıyor.
O bile üzüntümü hissedip iç çekiyor.
Bu kadar mı sindirilmeye layık gördünüz beni?
Hayatımdan defolup gidin diye bastım çığlıklarımı çoğu kez.
Gitmediniz.
Hayatımdan defolup gidemediniz.
Bir kere daha sesleniyorum.
Yok olun hayatımdan.
Kaderime karşı gelemediğim için kızıyorum kendime.
Bu kadar iyi olduğum için kızıyorum kendime.
Bu kadar üzüntü yunan ateşi olsa sönmüştü be.
Yetmedi mi size gözyaşlarım?
Yetmedi mi bu kadar eziyet?
Beni yalnız bırakın.
Sizden nefret ediyorum beş para etmez ailem!
Elin hocası gelip hatırımı sorarken siz çıkarlarınızın denizinde boğulup gideceksiniz.
Beni gerçek anlamda sahiplenseydiniz hoş ben burda bunları yazıyor olmazdım ya!
Madem adam gibi ailelik yapmıyorsunuz bari yalnız bırakın. Tasmamı çıkarın ben de kendi hayatıma bakayım artık!
toplan kendine gel olm bu kadar tatlı olmak zorunda mısın? yakışıyor mu hem sana?

kaç gündür reina'dan çıkmıyorsun evet hastasın sen ve moralin de süper. eve git de her gün giydiğin boxerı at kirliye.

hep dans etmek zorunda mısın? hep oynak müzik hep gülmece. devamlı sıradaki şarkıyı düşünmekten yorulmadın mı?

o djyi unut artık müziğini sevmen imkansız, bitirdi mesaiyi eve gitti dj, tamamen bitti işte. herşey geçecek dua et de laila açık olsun.
sırf şuraya yazabilmek için onca zamandan sonra geldim.

nerden başlasam pek bilmiyorum. özünde işsizim. evet birçok insan gibi. evet birçok insanla aynı durumdayım. ama herkesin üzüntüsü kendine özgü. benimki de öyle. o yüzden "üzülme geçer bu zamanlar, ben de öyleydim bak, herkes aynı be canım" gibi laflar içinde kalsın insanların.

Hak etmiyorum. etmiyoruz. 23 yaşımda dünyayı yerinden oynatabilecek cesareti ve inancı kendimde bulabiliyorken bu psikolojide bırakılmak zorunda olmayı hak etmiyorum. etmiyoruz.

benden beklenen çalışmaya karşılık teklif edilen ücreti hak etmiyorum. başka bir öğretmenin branş dersini bana vermeye çalışıp, tek maaşa 2 öğretmen çalıştırmaya çalışan düzenin, eğitimin ve dahi okulun ben ta amına koyayım. tüccarsınız hepiniz eğitimci değil.

hak ettiğimi almak için reddettiğim tekliflere bakıp da beni burnu havada olmakla yargılayan insanların da ben aklını sikeyim. kusura bakmayın öğretmen ağzımla küfrediyorum ama...

ev-okul arasında kütük gibi gidip gelmedim. okudum. alanım dışında, ideolojim dışında okumaya çalıştım. 5 yılımı akademiden daha çok şey öğrendiğim bir topluluğa verdim. başka şehirlere gittim, hiç karşılaşamayacağım insanlarla tanıştım. ankara merkezdeki apartman dairesinden çıkıp diyarbakır, maribor, tokat'taki adamın hayatını algılamaya çalıştım. derslerde adı geçen, etkinliklerinizde kullanabilirsiniz denen sanatçıları yüzeysel değil, gerçekten incelemeye çalıştım. küçük kara balık'ı okudum. çok sevdim. ben de okumak istedim, sevenler çıkacaktır diye..

bütün bunları sertifika toplayan öğretmen mantığıyla değil, beni mutlu ettiği için yaptım. büyüdüğümü, dünyada ne kadar küçük ve önemli olduğumu hissettirdiği için yaptım. içim büyüdü. daha büyük gözlerle baktım.

23 yaşındayım. biliyorum ki elbet bir gün iş bulurum. belki yarın belki yarından da yakın. üzüldüğüm bu değil. ne yana gitsem kapana kısılmış gibiyim. ya istemeyerek o yemeği yiyiyoruz ya da aç kalıp yapacağımız yemeğin mükemmel olacağını umut ederek bekliyoruz.

yapacağım bir yemek var. tarifi bilmiyorum. herkes içinden geldiği gibi yapıyor. ne kadar süre pişmesi gerekir bilmiyorum. içine neler koymalıyım bilmiyorum. elim lezzetli bundan eminim. başka da bildiğim bir şey yok..

geriliyorum çünkü yemeğe davetli başkaları da var. ülke kültürü, bağımlı aile yapısı. biz sana malzemeni verelim, tarifi söyleyelim ama sen kendi elinle yap yine yemeğini* ailesi. hal böyleyken birçok şeyi aynı anda düşünüyor işin içinden çıkamıyorsunuz.

ben sadece kendi maaşım olsun istedim. kendi başıma yetebileyim istedim. bu ülkede özge öğretmen olarak değer görebileceğimi umdum. korkarım ki ummaya da devam edeceğim.

ama siz yine de tereddüt etmeyin arkadaşlar. bir bayan için en iyi meslek öğretmenlik değil mi ya, yarım gün çalışırsın.. hele bir de sabahçı ise akşam eve gelir yemeğini yaparsın temizliğini yaparsın çocuğuna bakarsın. 3 ay tatilin var. bir de okul öncesi öğretmeniyseniz miss. küçük çocuklar iki oyun oynatırsınız, kağıt verirsiniz boyarlar fln..

sonra o çocuklar da ülkenin amına koyar. ama bir bayan için en iyisi öğretmenlik...
Bazen herkesin dediği gibi çok gaddar oluyorsun kim ben mi.
Bu huyundan vazgeç.
Pişman olacağın işlere de kalkışma.
Aklını.başına devşir.
herkesi kendin gibi sandığın günden beri hayatın sikiliyor. bu huy sende karakter olmak üzere. inşallah bir gun doğru insanı kendin gibi sanarsın da kurtulursun bu dertten.