ben bir insanım ve ulus devlet müslümanlık anlayışına karşıyım. Siyonizme, AB'ye, ABD'ye, faşizme, kapitalizme, piyasadaki ensarlık anlayışına, eğitim sisteminin öğütümüne, kentleşmeye, bütün şehir düzenine, köyleri yok edenlere, zalim yöneticilere, hamasete, hamaset içeren dizilere, dünyayı yöneten şirketlere, orman değil de milli park olmamızı isteyenlere, kölelik düzenine, kuklalara, kuklacılara, aldatılıp aldatanlara, insanları hipnotize edip düzene uygun kafalar oluşturan medyalara, anlamını yitirmiş sloganlara, manşetlere, namaz kılan köleler olma zihniyetini kabul edenlere, ettirenlere ve kalbinde iyilik ve güzelliğe dair bir şey taşımayanlara, merhameti ve adaleti hapsedenlere, kısaca bütün insanlık için kötü olan her şeye karşıyım. Gelin hep birlikte tüm insalık için iyi olanı, marufu konuşalım.
''sevgili dostlarim, simdi soyle eskilere giderek, dokuzyuzyetmislerde yaptigim bir bestemle saz arkadaslarim esliginde albumume baslamak istiyorum. arkadaslar hazir misiniz?
daha guzel, daha mutlu, daha adil, sevgi dolu bir dunya icin, baris icin, insanlik icin,''
yazılanlara bakarsak her karşıt noktaya koşan bir insan çıkar dünyada. ancak aynı insan yönetilme ihtiyacı duyar.
bu insanın doğası gereğidir. kimisi sosyalizm kimisi liberal kimisi islami yönetimi tercih eder. ama kimse yönetilmemeye dair bir fikre sahip değil. çünkü yönetim işi mini devlet olan aile içinde başlıyor.
aileler temel politikalarını harcamalarını gelirlerini eğlencelerini daima yöneticilerinden yani siyasi argüman türetenlerden örnek alarak şekillendirmiştir.
en ilkel ama en gerekli devletin tek başına ayakta kalacağını insanlığa anlatırsanız toplumları var eden bireylerin yönetimlerin kölesi olmasının önüne geçersiniz.
