efsane şarkıdır. ilkokul aşkımla beraber bağıra bağıra söylerdik bunu. bana "büyüyünce beni bu şehirden götür" derdi hep. halbuki köy gibi sakin bir mahallede yaşıyorduk zaten.
Gül renginde gün doğarken
Boğazdan gemiler usulca geçerken
Gel çıkalım bu şehirden
Ağaçlar,gökyüzü ve toprak uyurken
Dolaşalım kumsallarda
Çılgın kalabalık artık uzaklarda
Yorulursan yaslan bana
Sarılıp uyuyalım gün batımında
Belki üstümüzden bir kuş geçer
Kanadından bir tüy düşer
iner döne döne gökyüzünden
Hiç bir yüz güzel değil senin yüzünden
Haydi kalk gidelim bu şehirden
Gün doğarken ya da güneş batarken
Belki kuşlar geçer üstümüzden
Kanatlanır senin ellerinden...
Ellerinden...
"..
gel çıkalım bu şehirden
ağaçlar, gökyüzü ve toprak uyurken
dolaşalım kumsallarda
çılgın kalabalık artık uzaklarda
yorulursan yaslan bana
sarılıp uyuyalım gün batımında..
belki üstümüzden bir kuş geçer kanadından bir tüy düşer
iner döne döne gök yüzünden
hiçbir yüz güzel değil senin yüzünden
haydi kalk gidelim bu şehirden
gün doğarken yada güneş batarken
belki kuşlar geçer üstümüzden kanatları senin ellerinden.."
Bu şarkı benim için çok anlam ifade etmese de bu şarkının çıktığı yıllardaki rock müziğin hayvanlığını aklıma getirdi. Duygulandım. O günler bi daha gelmez.
Yamulmuyorsam 2009 sonbaharı gibi ipodumda dinlemistim. Defalarca dinlemiştim çok etkilemişti nedense. Şimdi olsa belki saçma gelir ama o yıllar liseliydim türkçe rock müzikler emre aydın gripin manga falan dinleniyordu. Belki de kulaklıkla dinlediğim için bu kadar etkilenmiştim. Klibini kafamda kurmuştum zaten sözleri klip gibi ama sanırım kafamdakiyle alakasız bir klibi vardı.
"hiçbir yüz güzel değil senin yüzünden" kısmında yüzünden kelimesinin hem surat, hem de "birinden dolayı" anlamında kullanıldığı, tevriye sanatının güzel bir örneğini içeren şarkı.