görevden alınmasından ziyade, böyle bir ihtimalin ''beklenen oldu'' şeklinde bir ümitvari biçimde düşünülmesidir; daha da vahim olan... yoksa, genelkurmay başkanlığı zaten belli dönemlerde farklı komutanlara koltuk sunuyor. hal böyleyken, ilker başbuğ'un görevden alınması; ne bir şeylerin başlangıcı ne de bitişi sayılabilir. ama siyasi iradenin hakimiyetini ordu üzerinde denetlemesi hususunda değerlendirildiğinde, savunma mekanizmasının çarklarına çomak sokma şeklinde de kurumsal bir sallantı söz konusu olabilir.
boş beklenti. sorun kişilerde değil ki. kenan evren olmasa 12 eylül olmayacak mıydı? hatta 27 mayıs albaylar cuntasının eseridir (abd destekli) cemal gürsel göstermelik olarak başlarına getirdikleri bir generaldir.
birilerince gündeme getirilen avrupa tarzı söylemdir. evet oralarda bu tip davranışlar olmaz çünkü ordu'nun ifade ettiği anlam çok başkadır. biz de ise ordu bambaşka bir yerde durmaktadır. kişisel çıkışları tasarrufları yoldan çıkmaları ayrı tutarak kendi içindeki disiplin mekanizmasına havale ederek şunu diyebiliriz: orduyu sivil vesayetin tam emrine vermek bize yaramaz. çünkü çok özel şartlarda varlık mücadelesi veriyoruz. sağlam bir ordumuz olmadığında biz değil bütün ortadoğu kan ağlar. bu sebepten üstün güç aramak yerine eşit şartlarda işbirliğine dayalı bir yapıyı yüceltmek en büyük vatanseverliktir.
ulusalcılar ve kemalistler olarak beklediğimiz haberdir aslında.
ilker başbuğ türkiye cumhuriyet tarihindeki en sessiz genel kurmay başkanlarındandır. o giderse kim gelecek? "ışık koşaner" paşam gelecek.
yer mi lan? var mı o büzük? ışık paşa anırtır sizi anırtır. anım anım anırırsınız.
benim tahminim ellerinden gelse ilker başbuğ'un görevini 2012 ye kadar, seçimlere kadar uzatırlar. ama olmayacak. ağustosta görevi bitiyor paşamın. sonra ışık paşa geliyor.
ağzınızı kapatıp, başınızı önünüze eğeceğiniz vakit geliyor. az bekleyin hele.
siz neden bu kadar bu acele sanıyorsunuz? sivil yargı, ağır silah vs. neden tutuştu hükümet? hey yavrum hey.
şahsım nezdinde merak uyandırmış başlıktır. sebebi ise, hadi imkansız da, hadi bir yalan da, hakkında soruşturma istemek, dava açmak falan zorda, istifa mistifa neyse de, genelkurmay başkanını kim görevden alacak orasını çok merak ettim gerçekten.
ilker paşadan da geçtim, üzerinde taşığı üniformanın kıymeti, hikmeti ve kudreti?
ulan hadi hayal kuruyorsunuz da, hayal dünyanız da mı bu kadar kıt? bu adam görevden alınsa ordu dağılacak mı? bu mu lan sizin düşünceniz? bu kadar mı salaksınız? mantık yoktur dediğiniz askerlikte bir numaralı kuraldır: bir birlik asla komutansız kalmaz. komutan gider, ondan bir sonraki rütbeli, emir komutayı devralır. o gider bir sonraki devralır. bu silsile en düşük rütbeli ere gelene kadar devam eder. ilker başbuğ görevden alınsa, yerine mutlaka biri gelecek ve "genelkurmay başkanı" sıfatını alacaktır. peki yerine gelecek adamın ilker başbuğ'dan daha iyi olacağını, demokrasiye daha saygılı olacağını, ya da hadi itiraf edin, daha teslimiyetçi olacağını nereden biliyorsunuz? ahahah, olum tamam hainsin, şerefsizsin de, ne yazık ki akıllı değilsin. hani derler ya; akıllı düşman, aptal dosttan yeğdir diye. senin aptal dosttan üstün bir durum da yok, çünkü sen de aptalsın. yatacak yerin yok.
hayır bi de anlamadığım şu; vallahi zerre kafanız çalışmıyor, bütün problemlerin kaynağı ilker başbuğ mu? lan adam ömrünüzde görüp görebileceğiniz demokrasiye en saygılı komutan. anam anam darbe yapacaksınız! diyosunuz, adam gidiyor sırf sizin paşa gönlünüzü rahat ettirmek için, sırf o amına koduğumun hain egonuz tatmin olsun diye hepsini araştırtıyor. daha ne istiyorsunuz arkadaş?
sözlük yazarlarının bir kısmının, zekâi, vicdâni, analitik muhakeme, demokratik duruş ve duyuş derinliğini, nasıl da hâkim söylem kurbanı zavallılar olduklarını ortaya koymaya yaramış cümle.
dtp'nin meclise girdiği genel seçimlerde, beraberinde mhp'nin de meclise girmesi gibi. mhp'nin oylarının bölünmemesi adına dönemin demokrat parti lideri mehmet ağar'ın "terörle savaş" fikrinin, bugünkü adı ile "açılım" olarak revize edilmesi gibi. ve önümüzdeki seçimlerde ak parti'nin iktidarda olamayacağı gibi...
ülke olarak her göte gelişimizde gündemin birden bire değişmesi gibi bir parçası oyunun...
ülke ekonomik çıkmazlardadır ve ülke gündeminde "başörtüsü sorunu" vardır.
işsizlik almış başını gitmekteyken, gündemde "deniz feneri davası ve ergenekon davası" gibi konular üste çıkmaktadır.
işsizlik doruklara ulaştığında, geçim sıkıntısı had safhaya çıktığında ise "suikast, kozmik oda, darbe planları, açılım" gelip gündeme oturmuş durumdadır. aksi takdirde hali hazırda bir meşgalesi de olmayan bu kalabalık işsiz ordusu sokaklara dökülecekti. bu sebepten ortaya karışık yaptı devlet büyüklerimiz eksik olmasınlar...
gel gelelim asıl konumuza ve ilker başbuğ'un görevden alınmasına... şimdilik böyle bir şey yapılmaz, yapılması gerekli dahi görülmez. zira hali hazırda "mazlumu oynamak" için geçerli ve somut bir düşman profili yaratılmış durumda. "tek bile kalsak demokrasiyi savunuruz" beyanları ile "halkın kahramanı" olmak işten bile değil an itibari ile isim vermeksizin "düşman"ı işaret ederek. ne gereği var yarattığın düşmanı güçsüz göstermenin?
şu an için öyle bir ihtiyaç söz konusu değildir. hoş bu ihtiyaç oluşsa bile nerde biz de öyle kudretli adamlar dedirten olaydır. taş..k ister büyükçe de bizde maalesef mevcut değildir.