ta$ıl kaygısı kaotik özlem
neydi beklediğimiz ve gelecek olan
salt acı
sonsuz ye$il sonsuz geli$kin bir orman
içinde göllerini nehirlerini çağlayanlarını
gök ku$aklarını yitirdiğimiz kara sözcük
yokluğun dayattığı doğurgan sözcük: acı
bir deniz kızının uçma tutkusu
belleğin unutu$ çılgınlıklarında
bilinmeyen organizmalar dönü$türürken
bedenlerimizi duygularımızı ben'imizi
çürüyorduk... kaçı$ yoktu... çıkı$ da...
ye$il maytap patlatan sahte mesihin sözleri
yalandı acımasızdı efendilerin belirlediği
ölçtüğü biçtiği ya$attığı kendimiz
umarsız öte benler=nesneler
ağlayın
ağlayın ve kanayın
yok olduğunuz irin zamanında
dun bekledim, bugun bekliyorum ve yarın da bekleyeceğim. peki ya daha sonrası geldiğinde geç olmayacak mı? her gün biraz daha geç kalıyorsun bana ve ben her gün biraz daha yaklaşıyorum gözlerinde ışığı görebilecek sevgilinin yanına. geri dönmek için çok düşünme geldiğinde çok geç olabilir.
beklemek mi daha kötü yoksa beklediğinin farkında olmak mı pek bilinmez, bilmek yeğlenmez ya da...
Bana, benim seni beklediğim gibi gelmezsen, hiçbirşeye yaramaz - nasıl, sen, kendim olarak gelinmeyi beklediğim bana, kendin olarak gelmezsen- diye seslenmek zorunda kaldım, sana, yeniden, bir gece, geç-
demiş Oruç Aruoba. ama bazı durumlarda beklemek bu kadar komplike de olmaz hani en sevdiğin ilk kelimeyi alıp bağrına basmak gibi olur, o zaman da Özdemir Asaf da der ki;
beklenilen şey ne olursa olsun iğrenç ötesi bir durumdur. zamanın geçmesi de yavaşlar bu anlarda. bekleyen derviş muradına ermiş sözleriyle bekleme motivasyonu bir nebze de olsa sağlanabilmektedir.
geleceğini umarak uyumuyorum geceleri
belki dalların hışırtılarında saklanıyorsun
belki akan çağlayanda saklısın
belki de yanan ateşte beni izliyorsun
varlığını hissedipte seni görememenin acısını bir bilsen...
belki de yoksun öylesine hayallere dalıyorum
istediğimi düşünüyorum belki ama hayallerimin de gerçek olmasını diliyorum... beklediğim zamanı saymadım
yine beklerim seni
belki de beklenen olduğun için
hasret koktuğun için ve özlenen olduğun için sana bu kadar bağlandım ya
offf bilmiyorum
işte ben seni bekliyorum
an olur gökyüzündeki güneşte bulurum seni
güneşim sen olursun, sıcaklığın yakar beni
an olur yıldızlarda bulurum seni, hani şu kayanlar var ya
işte onları benim gönlüme düşmüş sayarım hep
an olur seni rüzgara benzetirim
nedenini sorma
her rüzgar savrulduğu yerden bişeyler götürür
ve savrulduğu yere geri döner uzun zaman sonra
sen de benden en önemli bir şeyi götürdün
ve geri getirmen çok uzun olacak biliyorum
sana ben göz yaşlarımdan iz yaptım
derin bir kör kuyudur. düşersin çaresizce...
elini nereye koyacagını bilmez eder. bedeninin içinde bazı organların fazla geldigi inancı oluşur.
beklemek eylemi uzadıkça, ne bekledigini unutursun o olur.
beklemek bizim yaşamımız
vapur beklemek
gün beklemek
insan beklemek
çiçeklerin açmasını
gecenin geçmesini
sayfaların dolmasını beklemek
beklemek sayrılığa dönüşmesin
yönetmesin bizi beklemek
kardeşleri var çok güçlü
ümit etmek ve ertelemek
gelişini beklemek
uyanmanı beklemek
çözülmeni beklemek
başka bir yerde yaşamayı beklemek
anlaşılmayı beklemek
on beşinde beklemek
kırkında beklemek
beklemek mi bizim yaşamımız
beklemek bizim yaşamımız
Gözler önünde işte
Gittikçe arınıyorum kendimden
Her giden güzelleşir
Gidiyorum güzelleşmek için
Unutulsun diye çirkinliklerim
Gelecek birisi güzeldir
Gelince güzel değil
Hele gelmişse çirkin
Yaşam, ölüm gelecek diye güzel
Ey güzeller güzeli beklediğim
Kaç saatim, kaç dakikam ya da saniyem
Artık ne gelmek ne de gitmek
Yaşamın en zor yanı beklemek
Hiçbirimiz beklemedik doğmayı,
Doğduğumuzdan beri beklediğimiz
ÖLMEK
(#82008)'e tamamlama..tünelin ucunda görülen ışığın tren olma ihtimali varsa ya da bu ruh haliyle bekleniyorsa ömür törpüsü, umutsuz eylem. (bkz: Godot'yu beklerken)
-ne kadar beklemek?
-nerede beklemek?
-nasıl beklemek?
-kimi beklemek?
-neden beklemek?
-ne zaman beklemek?
sorularına verilen cevaplarla çekilmez olan ya da insanı keyiflendiren eylem.