falih rıfkı atay'ın mustafa kemal'in mütareke defteri kitabı'ndan okunduğunda, cephe gerisindeki duygunun en iyi şekilde anlaşılacağını umduğum muharebedir.
kendine güvenini tamamen kaybetmiş bir milletin uyanışıdır.
istanbul adalar ve civarındaki çoğu rum ve işgal sırasında ingilizlerin kucağına oturmuş soysuzlar bu muharebe sonrası bavullarını hazırlamışlardır.
siktir olup gitmek için 9 eylül'ü beklemeleri gerekmiştir.
genelkurmay'dan türk tarihine geçecek önemli 30 ağustos mesajı
türk silahlı kuvvetlerinin değerli mensupları,
kahraman türk ordusunun, başkomutan gazi mustafa kemal atatürk’ün önderliğinde, bağrından çıktığı yüce türk milletiyle bir bütün olarak verdiği destansı mücadelenin sonunda, tarihe altın harflerle yazdırdığı büyük zafer’in 93’üncü yıl dönümünü gururla kutlamanın heyecanını yaşıyoruz.
türk tarihinde, 26 ağustos 1071 tarihinde malazgirt meydan muharebesi neticesinde kazanılan zaferle anadolu’nun türk yurdu olduğu tescillenmiş; yine 26 ağustos 1922 günü başlatılan başkomutan meydan muharebesi, 30 ağustos’ta zaferle sonuçlandırılarak devletimizin yeniden inşa süreci başlatılmış ve ilelebet payidar kalacak “yeni türk devletinin, genç türk cumhuriyeti’nin temeli burada sağlamlaştırılmış, ebedî hayatı burada taçlandırılmıştır.”
yüce önder atatürk, büyük taarruz ve 30 ağustos zaferi'nin anlam ve önemini;
"her safhasıyla düşünülmüş, hazırlanmış, idare edilmiş ve zaferle sonuçlandırılmış olan bu harekât, türk ordusunun, türk subay ve komuta heyetinin yüksek kudret ve kahramanlığını tarihe bir kere daha geçiren muazzam bir eserdir. bu eser, türk milletinin hürriyet ve istiklal düşüncesinin ölümsüz bir âbidesidir. bu eseri yaratan bir milletin evladı, bir ordunun başkomutanı olduğumdan, mutluluk ve bahtiyarlığım sonsuzdur." ifadesiyle veciz bir şekilde vurgulamıştır.
30 ağustos’ta kazanılan bu zafer, aynı zamanda, aziz milletimizin çağdaşlaşma yolunu açan, modern çağın gerektirdiği siyasi, hukuki, ekonomik ve sosyal reformları gerçekleştiren türk inkılâbına ışık tutan bir meşale olmuştur.
2224 yıllık ordu geleneğine sahip, orta asya’dan anadolu’ya, akdeniz’e bir küheylan olup akan, gücünü aziz milletimizin sevgi ve desteğinden alan kahraman türk silahlı kuvvetleri; geçmişte olduğu gibi bugün de yüce milletimizin temel karakteri olan ve hiçbir zaman ödün vermeyeceği egemenlik ve bağımsızlığının, şehit kanlarıyla yoğrulup bayraklaşan kutsal vatan topraklarının bütünlük ve güvenliğinin teminatı olmaya devam edecektir.
30 ağustos günleri, aynı zamanda “türk silahlı kuvvetleri günü” olması vesilesiyle silahlı kuvvetlerimizin mensupları için; bir yandan bir üst rütbeye terfi etmenin heyecanının, diğer yandan da görevi tamamlamanın huzuru içinde emekli olmanın gururunun yaşandığı müstesna günlerdir.
bu vesileyle, terfi eden tüm personelimize yeni rütbelerinin hayırlı ve uğurlu olması temennisiyle görevlerinde başarılar diliyor, silahlı kuvvetlerimizdeki görev sürelerini tamamlayarak emekliye ayrılan mensuplarımıza da verdikleri değerli hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyor, aileleri ile birlikte; sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir hayat sürmelerini temenni ediyorum.
başta, büyük bir coşkuyla kutladığımız bu eşsiz zaferin mimarı ebedî başkomutanımız gazi mustafa kemal atatürk ve kahraman silah arkadaşları ile bayraklaşan kutsal vatan toprağının bütünlüğü ve şanlı al bayrağımızın daima hür bir şekilde dalgalanması için canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmet ve saygıyla, kahraman gazilerimizi minnet ve şükranla anıyorum.
bu duygu ve düşüncelerle; türk silahlı kuvvetlerimizin her kademesinde ciddiyet, samimiyet diyalog ve koordinasyon içinde görev yapan, general/amiral, subay, astsubay, devlet memuru, uzman jandarma, uzman erbaş, erbaş ve erlerimiz, köy korucularımız, işçilerimiz ve tüm askerî öğrencilerimiz ile yıllarını bu orduya vermiş emekli personelimizin zafer bayramı’nı ve türk silahlı kuvvetleri günü’nü kutluyor; kendilerine değerli aile mensuplarıyla birlikte, başarı, mutluluk ve esenlikler diliyorum.
Bugün zaferini kutladığımız ve varlığımızı borçlu olduğumuz savaşımız.
Sakarya Meydan muharebesinden sonra hem yunan hem bizim tarafımız ağır zayiatlar aldı.Yunan başbakanı Dimitrios Gunaris yenilgiden dolayı avrupa seyahatine çıktı.Fransa'dan destek bulamasada(Paris Antlaşması) ingiltere ve bazı ülkeler tarafından büyük lojistik destek sağlandı.
Bizim tarafımızda ise ulu önder tarafından 1921 eylül'ünde seferberlik ilan edildi.Fransa'dan önemli miktarda silah ve mühimmat desteği alındı. Sovyetler Birliği'nden sağlanan mali yardım da orduyu geliştirmekte kullanıldı. Batı Cephesi'nde askeri mevcut 208.000 kişiye ulaştı. Yiyecek, giyecek ve cephane yeterli düzeye getirildi.
6 Ağustos 1922'de orduya gizlice taarruz için hazırlanması emri verildi. Mustafa Kemal Paşa, Akşehir'e gelerek komutanlarla toplantı yaptı. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1164218/+
Türk ordusu Yunan cephesinin en güçlü direnek merkezinden saldıracaktı 26 ağustosta.
Asker sayılarımız onlarla ne kadar eşit olsada Yunanlar'ın büyük ölçüde lojistik-keşif ve teknoloji üstünlüğü vardı ama türk ordusunun ve milletinin kırılmaz iradesi onları yenmeye yetti.Örnek verecek olursam Türk Ordusun'da birçok kaynağa göre 198 tane kamyon varmış.Yunan ordusunda ise bu miktar 4.000'in üzerinde.
Ulu önder'in taarruz planını gizli tutması yunanları yenmemizdeki en büyük etkenlerden.Tam hazırlanamamıştı yunan ordusu.Hatta Ulu önder Taarruzu gizlemek için Temmuz ayı sonunda ordu birlikleri arasında bir futbol turnuvası düzenleyerek komutanlarla topluca görüşme imkânı sağlamıştır.
Türk ordusu Karlofça antlaşmasın'dan(1699) sonra hep geri çekildi ve yaptığı taarruzlar genellikle küçük çaplıydı ama Başkomutanlık meydan muharebesinde yapılan taarruzla bu geri çekilişi durdurup yunanları 30 ağustos saat 19.30 da yendik. Bundan sonra yunanlar kaçmaya başladı ve 9 eylülde anadoludan atıldılar.Allah tüm generallerimizden ve askerimizden razı olsun ve ruhları şaad olsun.Onların bu üstün iradeleri ve korkusuzluğu sayesinde bu vatan var.
Savaştan hemen sonra, Başkomutan Mareşal Gazi Mustafa Kemal Paşa, Ordulara şu ünlü emri vermiştir:
"Ordular! ilk hedefiniz Akdeniz'dir. ileri!"