o andan itibaren sevgili değil de o başkası kafayı karıştırır. kim lan bu bebe, nerden çıktı şimdi, bir anda olamaz ne zamandır vs... hele bir akrabasına aşık olmuşsa ve daha önceki konuşmalarda ona hep bu çocukla bu kadar samimi olma demişsen, bir gün korktuğun başına geldiğinde kime küfür edeceğini, kime kızacağını, nereye vuracağını bilemiyor insan. hele bir de ilk sevgilinse, bir daha güvenip de aşık olmaya, hoşlanmaya çalışmak hayal gibi birşey. o zaman anlıyosun ki gerek yokmuş değer vermeye ama sen onu baş tacı yapmıştın, bir taraflarını harikulade bir şekilde kaldırmıştın. "indiricekler güzelim merak etme" deyip hayatımıza bakmalıyız, zor ama olması gereken bu( ymuş ).
bulduğu kişi bir de abisinin arkadaşı ise tadından yenmez... üzülme hali sırasında ise "benden başka birinin başına gelmiş midir?" sorusunu kendine sorup, etrafında kendine benzer kişiler gördükçe, tek olmamanın verdiği huzurla üzülmeye devam edilir.
üzülmekten öte karşı tarafın seni salak yerine koyduğu düşünülür.sen hala ona canım aşkım diye mesaj atıyosun karşındaki aptal başkasını seviyo.insanın içinde bi hırs kalır üzülmek yoktur aslında.