efelerin efesi, kekelerin kekesi, ulu önder, ulvi şahsiyet ve abide kurtarıcı; sevgili başbakanımız recep tayyip erdoğan'a yapılan nahoş itham ve hakaretlerin altında yatan asıl psikolojik sebeptir. kamuoyunu aydınlatma ve bilinçlendirme konulu bu yazımızın devamında da takip edeceğiniz üzere, seçimler öncesi çevrede herkesin başbakanı eleştirip, oy zamanı gidip koşa koşa ak parti'ye oy vermesinden anlayın bunu zaten. kime sorsan "akp içine etti ülkenin yea" falan diyor ama bi bakıyosun sonuçlara %60'lar falan konuşuluyor.
can alıcı örneğimden tatmin olmayanlar burayı dikkatle birkaç dakika takip ederlerse anlarlar ne demek istediğimi... bildiğiniz üzere toplum psikolojisinde temel kural insan davranışlarıdır. yıllardır yapılan ve hâlâ yapılmakta olan araştırmalar şunu göstermiştir ki; eğer toplumun azımsanmayacak kadar kalabalık bir kesimi aynı hedefin üzerine aynı tepkilerle yürüyor, eleştiriyor ve eleştirinin daha da üzerine çıkıp hakaretvari ithamlarla onu bastırmaya çalışıyorsa bu içten içe yatan gizli hayranlığın bir işaretidir. bunu yalnızca "tek bir kişi" olarak değil, "konular" veya "belli bir kitle" olarak da ele alabiliriz. farzı misal kürtler... şimdi baktığımızda türklerin çoğunluğu kürtleri pek sevmez. sevmemelerinin sebeplerinin başında ise kıskançlık gelir. ee kıskançlık neyden doğar? tabii ki gizli hayranlıktan. kuvvetli ve iri uzuvlara sahip olmak, hayran olunası bir meziyettir çünkü.
işte bundan yola çıkarak diyebiliriz ki; başbakanı her fırsatta eleştirip üzerine çıkmaya çalışanlar, aslında onun gizli hayranıdır. bugün siyasi haritaya baktığımız zaman cehape bile başbakana hayrandır. gizliden gizliye dikkat edin mesela sayın kılıçdaroğlu ile başbakanımız bir araya geldikleri zaman böyle içten içe kemal kılıçdaroğlu'nun gözlerinin içi parlıyor. ben biraz ismet inönü'ye benzetiyorum bu duruşlarını onun. hani böyle "aah ahh şu dünyada başbakan olmak vardı" falan diye iç geçiriyor yani anlıyorsunuz bunu cidden...
velhasıl kelam; dünyada bir ademoğlunun sahip olabileceği vasıfların fazlasını üzerine barındıran, barışı ve kardeşliği tavan yaptırmış, tek bayrak altında bizleri toplamış, ekonomik kalkınma ve refahı patt diye yükseltmiş, ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine çatt diye çıkarmış, yakında asgari ücrete de şakk diye zam yapıp 2200 rtl'ye yükseltecek olan bir başbakana elbette ki herkes hayran olur...
bu arada acayip kafam bozuk bugünlerde arkadaşlar paso tek maçtan yatıyorum akoyim. birilerine fena halde sövesim, dayaktan öldürene kadar gebertesim var. bir de üzerine başbakanımıza karşı yapılan, esefle kınanması gereken hakaretler falan görüyorum iyice irite oluyorum. gözüme poyraz bandı taktırıp kafamda takkeyle terör estirtmeyin bana, itiraf edin şu hayranlığınızı artık...
tecavüze uğrayan çocuk aslında zevk alandır düşüncesiyle doğru orantılı bir başlık olması, tecavüz oranlarının müslümancılık oynayan kesimde yüksek olmasıyla açıklanabilir.
bu bakış açısıyla elbette yapılan her zulme kendilerince haklı sebepler bulabilirler. müsmancılık böyle bir şeydir. allah a şirk koşmak ve hak yemek gibi en büyük günahları kendilerine helal kılma gibi iğrenç öğretileri vardır.
bu devran dönecek elbet cemaatçi, menfaatçi şakirtler.
televizyonda bir kaç saniye dahi olsa gördüğünde istemsiz bir şekilde ana bacı düz gitmek, sesini duyduğunda birilerinin burnunu kırma isteği vs. haklısınız bunlar hayranlık belirtisi..