%42'lik bir kesim katil ruhu taşıdığı için doğru sözdür. bir ülkenin %42'si darbecilerle aynı zihniyetteyse bu korku filmi gibidir. yok yok korkunun ta kendisi...
üniversite öğrencilerinin çoğunluğunun memleketlerinde olduğu ve okudukları şehire oy vermeye gidemediği düşünülünce ve üniversite öğrencilerinin çoğunluğunun aklı başında insanlar olduğu düşünülünce biraz daha doğruluk kazanan önerme.
Ayrıca bazen yüzde 42 yüzde 58ten daha anlamlıyı bırak 1 kişi bütün ülkenin dediklerinden daha anlamlıdır. Bu da tarihimizde Mustafa Kemal Atatürkle sabittir.
o yüzden demokrasiyi kuru kalabalığın yönetimi olarak düşünmek her daim hatalıdır.
kesinlikle doğrudur. şöyle düşünelim %58 oranın içinde diğer partilerden de oylar var sonuçta, tatilde olanların evet-hayır denk çıktığını varsayalım ve boykot edenlerin zaten bdp'ye oy vereceği kesindir yani bu demek oluyor ki gelecek seçimde tayyib erdoğan'ı oradan indirebiliriz. gönül neler istemiyor ki.. referandumda geleceği görme fırsatı bulduk sanki biraz da.
türkiye gibi ,egemenlerin, hamsinin kavağa çıkması, ekim ayının 35 çekmesi, güneşin gece, ayın gündüz gökte belirmesi, insanın kendi kulağının arkasını görebilmesi, maymunların böbrekleriyle uçak kullanabilmeleri, karıncanın fil doğurabilmesi, nihat doğanın kantın ahlak felsefesi anlayışını çökertmesi, rte nin gazi mahallesinde 1 oda 1 salon bir evde asgari ücretle 1 hafta yaşayabilmesi...gibi şartların yerine getirilmesi durumunda belki bu ülkeye getirmeyi düşünebiliriz dedikleri demokrasinin ülkemiz sınırlarında görülmemesinden ötürü, niceliğin, nitelikten daha nitelikli bir güç imgesi olarak kabul edildiği toplumlarda hükmü olmayan, dile getirildiği taktirde suratta alaycı bir tebessüm yaratmaktan başka bir işlevi ve etkinlik alanı olmayan tez.
yenildik ama ezilmedik direndik mahiyetinde avuntu. kaldıki arada % 16 gibi büyük bir fark var, bu daha anlamlı. demokrasi çoğunluğun seçimleriyle anlamlı hale gelir, şu taraf daha anlamlı çünkü onlar bizim gibi düşünüyor avuntuları zaman kaybıdır.
insan bir madde değildir dolayısıyla kantitatif üstünlük her zaman herşeyi ifade etmez.
yeşilliklere özlemli doğanın binbir renginden bihaber, kendi dünyasında ona çevrilen çitlerle bakış açısını sınırlandıran, at gözlüklü, haralarda hazır yemle küspeyle beslenen besi hayvanları... melül bakışlar... ona sunulan kısa çit aralıklarından bakabilirse geçen trene kısacık da olsa bakma lüksü. bir de, hani oraya gezmeye gelmiş bir şehir çocuğunun bu zavallılara çizgi filmlerde gördüğü üzere, hemen çitlerin yanında kopardığı otu onlara sunma lüksü...başka ne olacağıdı? sahi bu kalabalık sadece toz kaldırmaktan başka neye yarar?
demokrasi küspesiyle kandırılan yüzde 58 için yapacak bir şey yok. ama yüzde 42 bir çobanın yönlendiremeyeceği kadar algılarını açmış. tuzaklara düşmeyecek ve ayrılıkçı kürtlerle bdp'lilerle aynı safda olmayacak kadar da uyanık. ayrıca, bu kuru kalabalık çoğunluğa mahkum olmayacak kadar da düşünsel ve fikirsel olarak üstündür. bırakalım matematiksel düz hesabı devlet bahçeli yapsın. tabi tabanına söz geçirebilirse!
ne mutlu, o bilinç ormanında tabiatın her yerine bir kozalak gibi patlayan 42 genç tohuma.