bayan lazarus

entry2 galeri0
    1.
  1. işte yine yaptım
    Her on yılda bir
    Böyle bir tane beceririm

    Bir tür ayaklı mucize, tenim
    Bir Nazi lamba siperliği kadar parlak,
    Sağ ayağım

    Tüy kadar hafif
    Yüzüm ifadesiz, incecik
    Yahudi kumaşından.

    Çözün kundağı
    Ah, sevgili düşmanım.
    Korkutuyor muyum? -

    Burnu, göz bebekleri, 32 dişi yerli yerinde mi?
    Acı nefesi
    Ertesi gün yok olacak.

    Yakında, çok yakında
    Vahim bir öldür gücü
    Evimde, etimde olacak

    Ve ben işte gülümseyen bir kadın.
    Daha sadece otuzunda.
    Ve kedi gibi dokuz canlıyım.

    Bu Üçüncü Sefer.
    Ne lüzumsuzluk
    On yılda bir imha.

    Bu ne çok iplik.
    Çekirdek yiyen kalabalık
    itişir içeri görmek için

    Ellerimi ayaklarımı çözmelerini -
    Muhteşem soyunmalar.
    Baylar, bayanlar

    Bunlar ellerim benim,
    Bunlar dizlerim.
    Bir deri bir kemik olabilirim, farketmez,

    Ben de onlardandım, tek tip kadın işte
    ilk seferinde on yaşındaydım.
    Kazaydı.

    ikinci seferinde istedim
    Bitirip gitmeyi ve hiç daha dönmemeyi.
    Üstüstüme kapaklandım.

    Tıpkı bir midye gibi.
    Tekrar tekrar bağırmaları gerekti çağırmaları
    Ve üstümden ayıklamaları inci gibi parlak yapışkan
    Solucanları

    Ölmek
    Bir sanattır, herşey gibi.
    Özellikle iyi yaparım.

    Bir ölürüm ki, cehennemden gelir gibi olurum.
    Bir ölürüm ki, adeta hakikaten olurum.
    Sanki gider gibi bir davete.

    Bunu yapmak çok kolay bir hücrede
    Ölmek ve kımıldamamak
    Ölüyü oynadığım tiyatroda sıranın gelmesi gibi

    Güneşli bir günde geri gel
    Aynı yere, aynı yüze, zalim
    Eğlenen çığrışlara:

    'Mucize!'
    işte bu yere yıkar beni.
    Ama bir bedeli var.

    Yara izlerime bakmanın, bir bedeli var.
    Kalbimi dinlemenin ----
    Hakikaten çalışıyor.

    Bir bedeli var, çok büyük bir bedeli var.
    Bir sözün, veya bir dokunuşun.
    Ya da biraz kanımı akıtmanın.

    Bir tutam saçımın veya elbisemden bir parçanın.
    Eee, Herr Doktor.
    Eee, Herr Düşman.

    Sizin eserinizim ben,
    Paha biçilmez,
    Altın topu bebeğinizim

    Bir çığlığa eriyen
    Dönüyorum ve yanıyorum.
    Gösterdiğiniz alakaya aldırmadığımı sanmayın.

    Kül, kül -
    Külü eşele bak.
    Etten kemikten eser yok----

    Bir kalıp sabun
    Bir nişan yüzüğü
    Altın bir diş.

    Herr Tanrı, Herr Şeytan
    Savulun
    Savulun.

    Küllerin arasından
    Doğrulurum kızıl saçlarımla
    Ve çıtır çıtır adam yerim.

    *
    1 ...
  2. 2.
  3. Lazar Hanım

    Yeniden yaptım.
    Her on yılda bir
    Başarıyorum -

    Bir çeşit gezgin tansıktır tenim
    Bir Nazi abajuru gibi parlak,
    Sağ ayağım

    Bir kağıt misali,
    Yüzüm sıradan bir parça
    ince Yahudi keteni.

    Çıkar kundak bezini
    Ey düşmanım.
    Korkutuyor muyum? -

    Evet, evet, Profesör Bey,
    Bu benim,
    inkar edebilir misin

    Burnu, göz deliklerini, büsbütün diş takımını?
    O ekşi soluk kaybolur
    Bir günde.

    Yakında, yakında,
    Bu mezar deliğinin yediği
    Et, bürünecek üstüme yeniden.

    Ve ben gülümseyen kadın.
    Yalnızca otuz yaşındayım.
    Ve bir kedi gibi dokuz canlıyım.

    Bu, Üçüncü Sefer.
    Yok edilecek ne de çok pislik
    Birikmiş on yılda.

    Milyonlarca lif.
    Yer fıstıklarını çıtırdatan o güruh
    itişip kakışıyor görmek için

    Nasıl çözdüklerini elimi ve ayağımı -
    Bu büyük striptiz numarasını.
    Beyefendiler, hanımlar

    Ellerimdir bunlar,
    Diz kapaklarımdır.
    Yalnızca deri ve kemik olabilirim, bir Japon olabilirim,

    Her ne isem, gene de aynı kadınım ben.
    ilk keresinde on yaşındaydım.
    Bir kazaydı.

    ikinci keresinde kararlıydım
    işi bitirmeye ve geri dönmemeye.
    Sallanıp duruyordum

    Kapalı midye kabuğumda.
    Çağırıp durmaları gerekliydi
    Ve yapışkan inciler misali sökmeleri üstümdeki kurtçukları.

    Ölmek
    Bir sanattır, diğer her şey gibi.
    Üstüme yoktur bu konuda.

    Öyle ölürüm ki, cehennem sanılır.
    Öyle iyi ölürüm ki, gerçek sanılır.
    Sanıyorum, sahneye çıkma sıran geldi diyeceksin.

    Bir hücrede ölebilmek yeterince kolaydır.
    Orada ölebilmek ve kalabilmek yeterince kolay.
    O teatral

    Geri dönüş gün ortasında
    Aynı yere, aynı yüze, aynı kaba
    Eğlenen haykırışa:

    "Bir mucize!"
    Beni bitiren budur işte.
    Bir fiyatı vardır oysa

    Yara izlerimi görmenin, bir fiyatı
    Tıkır tıkır çalışan
    Yüreğimi işitmenin-

    Ve bir fiyatı vardır, yüksek bir fiyatı
    Bir sözcüğün, bir dokunuşun,
    Ya da bir parça kanın,

    Ya da bir parça saçımın ya da giysimin.
    Ah, ah, Doktor Bey,
    işte böyle, benim Düşman Efendim.

    Ben sizin eserinizim,
    Değerli olan şeyinizim
    Saf altından bir bebeğim,

    Eriyip, bir feryada yapışıyorum.
    Dönüyorum ve yanıyorum.
    Sanmayın ki yüksek kaygılarınızı küçümsüyorum.

    Kül, kül
    Savurup karıştırdığınız
    Ettir, kemiktir, başka şey yok orada -

    Bir parça sabun,
    Bir alyans,
    Bir altın dolgu.

    Benim Tanrı Efendim, Şeytan Efendim,
    Sakının,
    Sakının.

    Kızıl saçlarımla
    Doğrulurum yeniden külden.
    Ve erkekleri solurcasına yerim.

    (23-29 Ekim 1962)

    Sylvia Plath (1932-1963, ABD)
    Çeviren: ismail Haydar Aksoy
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük