ucuz memleket.Otelleri hemen hemen hiç boş kalmaz.Döviz büroları en karlı ticaret merkezleridir.
Sokakları nahoş kokularla sarılıdır.Yerel halkı türkçe'yi anlar ve konuşur.
Gidilmesi,görülmesi,tadılması gerekir.
yaklaşık 1 ay önce gittiğim şehir kısmetse bayramdan sonra yine gideceğim.
şehir kesinlikle düzenli değil, halk ingilizce bilmiyor adres sormak için kıvranabiliyorsunuz, türkleri kesinlikle sevmiyorlar eskiden 100 dolar ile 1 ay geçinmeye çalışan halk türklerin uçkur sevdasını çözünce 1 kişiden 100 dolar kazanmaya başlamış ve gelir adaletsizliği diz boyu. ha tüm kadınlar fahişemi hayır ama kime 100 doları gösterseniz sizi hemen bir kuyduya çekip istediğiniz veriyor paranızı alıyor bu kadar iğrenç.
batumda 1 tane cami görebildik zaten etrafında da türk lokantaları falan var yani türk mahallesi gibi bişey olmuş orada sofra kebap engin diye bir arkadaş var yemeklerinizi güvenle yiyebilirsiniz kendisi rize ardeşenlidir.
hatta gitmişken işlemeli gümüş muhafaza içerisinde gürcü kahveside için yemekten sonra çok iyi geliyor.
giderken türkiyeden yanınıza dolar alın batumda dolarlarınızı lariye çevirtin daha kazançlı çıkarsınız benden demesi.
23-26 ağustos 2012 tarihleri arasında motosiklet festivaline ev sahipliği yapacak olan şehirdir.
bazı turların doğu karadeniz durağı. görülmeli. ilginç bir değişimin habercisi. yaklaşık bir buçuk saatlik sınır kapısı beklemesinin ardından 127 lari ile (150 tl) tura girdik. tek şeritli yollarda lüks arabalar ve bizim güneydeki tatil kalabalığını andırır bir kalabalık. ama o kadar da kalabalık değil yine de.
bize rehberin ilk uyarısı "yolun kenarına fazla yaklaşmayın araçlar aldırmaz, ezer" ancak her yere ara sokakta bile araçların yayalara hep öncelik ermesi ise başka bir tezattı. belki de en sevdiğim yönü bu oldu. inanılmaz bir inşaat var kentte, bir yanda ise sosyalist rejimin toplu konutları, değişik mimarili binalar ve 360 derecelik cephende ise aynı dokuyu koruyan mimarisi ile ki pek çoğu henüz inşaat halinde, meydanıyla ve mimarisi ile gerçekten ilgi çekici. öğle yemeğini bir türk resteurantta yedik, yemek tam bir keşmekeşti, pilav üstü döner yedik ama et çok lezzetliydi, yemek ise ucuz ve boldu. ha ayran iğrençti o ayrı.
botanik park ise dünyanın bir çok yerinden getirilen çeşitliliği ve alabildiğine yeşiliyle kesinlikle görülmesi gereken bir yer. ancak bizim tur orada yer alan 2 aracı kiraladı, zaten hepi topu iki taneymiş fakat işte, gelişmemişliğin izleri burada kendini gösteriyor, zira hem şoför hem de parkın çevresindeki kafeler oldukça kaba idi.
paranızı lari'ye çevirmenizde fayda var, ama bazı yerlerde türk parası da geçiyor. alkol ve sigara ucuz. güzel şaraplar aldık bir de gomi markalı votka, rehberin tavsiyesi buydu.
akşam yemeğinde balık yedik ancak oraya özgü bir pide yedik ki gerçekten muhteşemdi lezzeti, ancak garsonlar ve servis oldukça kötüydü. zira bir bakıyorsunuz garsonlar yanınızda kavga edebiliyor. bunun yanında, şehrin genelinde en az 6 tuvalete gittim ki her biri birbirinden kötüydü.
şehrin akşamı ise gerçekten muhteşemdi.
yine de güzeldi bu kent. görülmeli. şu an kimlik yeterli girmek için ancak ilerde bu değişebilir zira Batum halkı bundan epey bir şikayetçi imiş.
türkiye'den nasıl koparıldığını öğrenince oturup ağladığım yüzde yüz müslüman türk kenti. diğer öksüz kardeşleri de ege adaları, musul ve kerkük'tür. yahu vatan toprakları bu kadar ucuza nasıl peşkeş çekilmiş insanın hafsalası almıyor.
batum, musul, kerkük, batı trakya ve ege adalarını nasıl kaybettik bütün türk gençliği çok iyi öğrenmelidir. bunları bilmeyen ve öğrenmeyen türk, ahmaktır aptaldır.
türkiye den girişin 1 tl ve vizesiz olması sebebiyle hafta sonları karadenizli abilerimizin amcalarımızın belki dedelerimizin paralarını harcadığı yerdir. belki kumar belki kızlar ama paralar gürcülere akar.
türkiyeye geri döndükten 1 hafta sonra savaş çıkan şehir. doğa aynı doğa türkiyeden farksızdır ama yabancı bir memlekette olduğunuzu hissettirirler 1 kuruşun hesabını yaparlar.
türklere envai çeşit tezgahlar düzenlenen gidildiginde gözümüzü dört açmamız gereken gürcistana baglı acara özerk bölgesi. rizeli bir vatandaşımıza düzenlene tezgah örnegi http://www.taraf53.com/Ha...Batum-dan-kacti-2315.html
artık tamamen rusya'nın etkisinden çıkmıştır. tabi bunun bağımsızlıklarına kavuşma, kendi kültürlerini özgürce yaşama anlamına geldiği sanılmasın. kapitalizmin gelmesiyle birlikte gelir adaletsizliği de başgöstermiştir. şehrin her tarafında kumarhaneler ve fuhuş amaçlı oteller bulunmaktadır. önceleri kırgızistan, özbekistan, tacikistan'dan gelen kadınlar çalışırken bu yerlerde, gürcü kadınlar da kolay para kazanmanın yolunu bu kadınlardan öğrenip fahişelik yapmaya başlamışlardır.
batum'un güzel yanı yok da denemez tabiki. dağılan sovyetler birliği'nin en büyük botanik bahçesi bu şehirdedir. roma dönemi'nde inşa edilip, osmanlı tarafından fethedilen apsaros kalesi de görülecek yerlerdendir. sahilinden ve "bulvari" olarak anılan parktan bahsetmiyorum zaten.
hepsinden öte bir sokağa girdiğinizde sovyet rüzgarı yüzünüze çarparken üç ailenin bir mutfağı kullandığı lojman tipi bloklarla, başka bir sokağa girdiğinizde merdivenleri parlak mermerlerden yapılı, kırmızı halılarla misafirlerini karşılayan sheraton'ı görürsünüz. en güzel özelliği bir zaman makinesi olmasıdır batum'un. her köşeyi dönüşte farklı bir çağı yaşarsınız.
2001 model bmw 3.30'u 15bin$'a alabileceğiniz şehir. ayrıca dizel araba ve mazot pek bulunmazmış buralarda. gidenlerden duyduğumuza göre Karadeniz'in en düzlük yerine kurulmuş şehirmiş hatta şöyle der hopalı bir arkadaşım "dağları bize ovayı gürcüye bırakmışlar."
200 lira 3-4 gün tatil yapılabilen şarabı güzel memlekettir.
2007'de yapılan yeni havalanı Türkiye tarafından iç hatlar limanı olarak kullanılan şehirdir. yani mesela hopa'dan istanbul'a uçak bileti alıyorsunuz, havaş otobüsleriyle hopa'dan yola çıkıp gürcistan sınırını geçip batum havalimanından kalkan uçakla hooop istanbul'a uçuyorsunuz. tersi (istanbul-hopa) için de durum aynı.
rusya ile yapılan moskova antlaşması ile gürcistana bırakılan ve misak-ı milli den taviz verilmiş ilk bölgedir. lakin günümüzde kimse bunu konuşmaz. kafatasçı internet videolarında bir gece ansızın 82 musul 83 kerkük diye o bölgelerin bizim olduğu konusu gündemde tutulurken, hiç bir doğal kaynağı olmayan, * sadece bir toprak parçası olan bu bölgenin adı anılmaz ve bu bölge akla şu soruyu getirir. "önemli olan bir karış vatan toprağı ise neden bu gün kimse batum'un adını anmıyor??"
bu şehirde tabi ki de türk ermeni ve rumlar da yaşasa da, burası gürcülerin çoğunlukta olduğu bir şehirdir. türk şehri demek biraz saçmadır. (bunu yazan da türk) kerkük neyse batum da odur. diasporamızdır sadece. abartmanın alemi yok.
yaz aylarında sokaklarında bikinili kızların kırıta kırıta yürüdükleri sahil kenti. sovyetlerden kalma ruhsuz blok apartmanların en eski örneklerine burada rastlanılabilir. zengin - fakir uçurumu hayli fazladır, küçücük dükkanlarda karın tokluğuna çalışan insanların ve lüks otomobil sahibi zengin tüccarların bir arada yaşadığı kenttir.
büyüklerimizden dinlediğim kadarıyla tamamen yanlış anlaşılma bilgisizlik nedeniyle kaybettiğimiz bir şehirdir. ki olayın şöyle geliştiği söylenmektedir:
bilindiği üzere artvin'den çoruh nehri geçmekte ve hopadan karadenize dökülmektedir. ayrıca batum şehrinin hemen kuzeyinden de çoruhi(gürcüce) adında bir dere geçmektedir. ruslar sınır pazarlığını bu çoruhi deresi üzerinden yapmaktadırlar, derenin güneyini yani batumu vermeyi kabul etmektedirler, derenin kuzey kısmı ise ruslara kalacaktır. fakat bölge üzerinde hiç bir bilgisi olmayan zamanın bir iki yöneticisi ise bu dereyi çoruh nehri sanmışlardır. ve pazarlıklar sonunda bunu kabul etmişlerdir. olayı o sırada anlayan rus yetkilileri de bozuntuya vermeden bu durumu kabul edip batumu sınırlarına dahil etmişlerdir.
büyüklerimizden dinlediğim kadarıyla işte bu kadar kaybettiğimiz bir şehirdir batum.
1918 yili nisaninda brest-litovsk baris antlasmasi sonucu önce türkiye nin bir parcasi olmus, ayni yilin aralik ayinda ayinda 19 aylik bir ingiliz isgali altina girmis, daha sonra ise 18 mart 1921 de sovyet rusya siyla yapilan antlasma sonucunda ruslara birakilmistir. burda dikkat edilmesi gereken iki nokta var:
birincisi ibne ingilizler, burayadami el attiniz?
ikincisi, bir türk sehri göz göre göre nasil elden gitmistir, neden ruslara birakilmistir? batum da ruslarmi yasiyordu acaba? bu sorularla icimiz yanmaya devam edecektir. eger ihmalle elden cikmissa bu güzel sehir, ihmal edenler utansin!
