basın özgürlüğü

entry97 galeri10
    47.
  1. düşüncenin kuvveyi fiil alanına dair hürriyet.

    yazar patron münasebeti
    basın özgürlüğü bağlamında ele alınabilir mi?

    gazete çalışanı
    köşe yazarı birbirinden çok ayrı nicel-nitelik ifade eder mi?

    köşe yazarı, bir yazar olmak dışında
    bir üst örgütlenmeye sahip olmalı mı?

    köşe bir yazarın işten atılması
    bir işçinin işten atılmasından mana itibariyle farklı mıdır?

    köşe bir yazar
    ne renk yaka takar. mavi? beyaz? yoksa?

    gazetelerin
    kendilerine has editoryal kriterleri var mıdır?

    bir köşe yazar
    mesela medyatik bir sözlükte çaylaklaştırılabilir mi?

    sıcak bir cumada geldi aklıma
    ne alaka değil mi?

    tarihi eski ama mevzu aynı bir örnek;

    şadi alkılıç, 1960larda cumhuriyet gazetesinde yer alan bir yazısı yüzünden başına gelemeyen kalmamıştı.

    o dönem cumhuriyet gazetesi yazı işleri müdürü kayhan sağlamer, bu olayla ilgili olarak bir ara gazetedeki görevinden ayrılmak zorunda kaldı, kısa zamanda geri döndü.

    iki olay aynı mesele etrafında seyretmiş, ama aynı özelliklere sahip benzer hadise olarak ele alınıp, kavranabilir mi?

    yine cumhuriyet gazetesi köşe yazarı merhum ilhan selçuk bir kaç defa gazeten ayrılmaya zorlandı sonra geri döndü.

    şadi alkılıçın yazı nedeniyle hapisle tecziyesi aleni basın hürriyetini ihlal iken, yazı işlerinden köşeci yazarlara kadar kimilerinin, gazete sahipleriyle olan münasebeti çerçevesinde iş alınması, işten atılmasını basın hürriyeti bağlamında ele alınabilecek bir hadise gibi görmek mümkün mü?
    1 ...
  2. 46.
  3. Türkiye nin angora ile yarıştığı özgürlüktür.
    1 ...
  4. 45.
  5. türkiye de asla gerçekleşmeyecek özgürlüklerden biri. hükümetler değişir ama basın özgürlüğü asla gerçekleşmez.
    1 ...
  6. 44.
  7. burjuva toplumlarinda, fakir halki, mazlum ve somurulen kitleleri, gazetelerini milyonlarca basarak, her gun sistemli ve surekli bir sekilde aldatan, uyutan ve onlarin ahlakini bozan zenginlere ait bir yetkiden ibaret olandir. (bkz: vladimir ilyiç lenin)
    1 ...
  8. 43.
  9. ülkeleri yöneten pezevenklerin kendi fikirlerini yayma özgürlüklerinden ibaret olan özgürlüktür.
    1 ...
  10. 42.
  11. yandaş ve iktidar yalakası medya muhalefete sallama,kötüleme,iftira atma gibi konularda son derece özgürdür.
    ne demek efendim basın özgür değil bu ülkede demekki bazıları özgür dimi..
    1 ...
  12. 41.
  13. 40.
  14. 179 ülke arasında türkiye 154. Sırada imis.
    1 ...
  15. 39.
  16. hasret kaldığımız özgürlük özgürlügü siyasal iktidar gasp etmiş durumda.
    3 ...
  17. 38.
  18. tutuklu gazetecilerde dünya birincisi olan ülkede olmayandır.

    %50 halinden memnundur herhalde.
    1 ...
  19. 37.
  20. -Bu Gazeteyi ''BASIN'',
    -Şu Televizyonu ''BASIN'',
    -O Gazetecinin Evini ''BASIN''

    -Bizdeki ''BASIN'' Özgürlüğü Dünyada Yok Be!

    https://www.facebook.com/...43&type=1&theater

    tanım: basının tarafsız haber yapabilmesi.
    1 ...
  21. 36.
  22. bu basın özgürü ülkenin özgür bir bakanı bakın nasıl açıklamakta gazeteci tutuklanmalarını:



    neymiş? demekki hiç bir gazeteci fikirleri nedeniyle atılmadı içeriye, hepsi tecavüzcü veya banka soyguncusu. çocuk mu kandırıyorsun egemen bağış !
    1 ...
  23. 35.
  24. bizim basında iş yok, o yüzden normaldir basınımızın da özgür olmaması. sağlı sollu hepsi gerizekalı.
    1 ...
  25. 34.
  26. Özgürlüğün olmadığı bir ülkede, özgürlüğün çeşitlerinden bahsetmektir.
    (bkz: ağlama beni de ağlatacaksın.)
    0 ...
  27. 33.
  28. bunların: https://galeri.uludagsozluk.com/r/187352/+
    ve de bunların: http://www.hurriyet.com.tr/_newsimages/1322068.jpg
    yapıldığı ülkedeki olmayan özgürlüktür.
    Ama;

    öncelikle, şu tayyip erdoğan meselesine değinelim. recep tayyip erdoğan, türkiye cumhuriyeti'nin başbakanı. kötü de bir başbakan değil. görüş ayrılıkları da var, işte bu yüzden de, chp diye bir başka parti var. o da olmadı, mhp diye bir başka parti var. buraya kadar her şey ne güzel değil mi. hadi şimdi, bazı angutlara ve yaptıkları angutça şeylere değinelim.
    sen bir ülkenin başbakanını, hayvan kılığında çiziyorsun, sonra da, bu ülkede özgürlük yoook diye bağırıyorsun. ulan salak, yani normal bir vatandaşı bile o hallerde çizmek, hakaretten ötürü suç, sen kalkıp başbakanı çiziyorsun? benim gibi sevmiyor olabilirsin, farklı görüşlere sahip olabilirsin, hatta nefret edebilirsin, ama bu, sana onu hayvan kılığına sokma özgürlüğünü vermez. bunu protesto da edemezsin, ceza aldın diye de "basın özgürlüğü yok" da diyemezsin.

    şimdi de, kemal kılıçdaroğlu'nun meselesine gelelim.
    atv, sevdiğim bir kanaldı. yani bu ülkede, sağ görüşü temsil eden adamakıllı tek kanaldır. samanyolunu biliyorsunuz zaten, bence o kanal bile değildir de, neyse.
    güzel bir kanal, ciddi reyting oranlarına da sahip. bazı kanallar gibi* aptal da değildir (uğursuzluk kelimesini sansürleyen samanyolu tv'den bahsediyorum.) bugüne kadar hiçbir kusurunu görmedim. ama şimdi durup dururken, angutluk yapma sebebi ne acaba? kemal kılıçdaroğlu, aşağıdakilerden hangisidir, a)dansöz? ne demek bu şimdi? ha recep tayyip için çizilenler, en azından bazı şeyleri protesto amaçlı çizmiş. senin amacın ne? bariz hakaret. demek ki sen salaksın ki, arkanda akp var diye diğer partilerle korkmadan dalga geçiyorsun.

    şimdi bir de şöyle bir ülke hayal edin, kemal kılıçdaroğlu ile recep tayyip erdoğan, kardeş kardeş geçiniyor, birbirlerine fikirlerini sunuyor, tatlı tatlı tartışıyor, şakalaşıyorlar. ne güzel değil mi?
    -recep bey belediye seçimleri n'oldu ya?
    -hiç sorma kemal yaa, izmiri yine alamadık... *
    -hahahaha, hadi arkadaş olalım!
    -canım yaa. bıyıklarını yerim ben senin.
    -hahahaha!

    e iyi de neden olmasın? ne var ki kavga edecek? ikiniz de bu ülke için her şeyinizi feda edersiniz, biliyoruz. sadece bazı konularda, fikirleriniz farklı diye, birbirlerinize küfür ediyorsunuz, dudaklarınıza pis diyorsunuz, yüzlerinize bakmıyorsunuz.

    eğer durum buysa, o zaman siz aptalsınız.
    0 ...
  29. 32.
  30. türkiye'de artık pek raslanamayan, yazarının kitabını toplatarak, sansür uygulatarak; medya patronuna da vergi cezası verilerek engellenen bir 'özgürlük' türü...
    1 ...
  31. 31.
  32. millet olarak bilmediğimiz, görmediğimiz her şeye tanım yapma merakı içerisindeyiz. ben ülkemde bugüne kadar böyle bir anlayışa şahit olmadım. şimdiler de ise sözde bir özgürlükten dahi söz edemiyoruz -en azından yüzümüzde birazcık haya kaldıysa- şimdi duyduklarım üzerine belki bir şeyler karalayabilirim buraya.

    telefonları dinleyen, yaftalayan, düşünce fakiri bu zihniyetin karanlık gölgesi altında ezilen bir basının hangi özgürlüklere sahip olabileceğini sıralamak inanın çok zordur. ancak özgür basın yozlaşmamış, yönlendirici bir unsurun ve baskının altında bulunmadan her türlü fikir, söz, haber, fotoğraf ve başka şeyleri saklamadan hür iradeyle yayabilme, ifade edebilme demektir.
    2 ...
  33. 30.
  34. --spoiler--
    bir de utanmadan gazetecilere özgürlük diye protestolar düzenliyosunuz! vakit gazetesi yazarı hüseyin üzmez'i bıraktılar işte.
    --spoiler--
    2 ...
  35. 29.
  36. türkiye de sonuna kadar olan hede.
    tabi kide vardır:
    iktidara yalakalık yapıyorsan en kral basın özgürü sensin,
    etliye sütlüye karışmıyorsan, anti-demokratik tutuklamalara göz yumuyorsan en özgür sensin,
    objektiflik kavramını bilmiyorsan kesin özgürsünsün hocam kaçarı yok,
    ceplerin yandaş medya olduğun için doluyorsa senden özgür yok,
    kıçından belgeler uydurup manşet manşet yayınlayabiliyorsan aferin oğlum sana aferin,
    el ver oğlum el ver, yat oğlum, tut olum tut kıs kıs...
    1 ...
  37. 28.
  38. türkiye'de gitgide yok olan bir kavramdır.
    0 ...
  39. 27.
  40. 26.
  41. beşir atalay: "türkiye, basın özgürlüğünü 'sonuna' kadar kullanıyor." diyor. basın özgürlüğünün "sonu" ne çabuk geliyormuş öyle.
    1 ...
  42. 25.
  43. özgürlügü götünden anlayanların ülkesinde hiç anlamı olmayan olay.
    0 ...
  44. 24.
  45. genel anlamda özgürlüklerin neden sınırlandırıldığını ve bu bağlamda türkiye'de basın özgürlüğünün durumuna kısa bir özete geçelim.

    türkiye'de son zamanlarda basın özgürlüğü yok diyerek azaldı diyerek yürüyen bir propaganda olması nedeniyle bu yazıyı kaleme aldığımı da belirtmek isterim. söyleyeceklerim genel olarak özgürlüklere bakış olacak.

    türkiye'nin yapısı diğer ülkelere pek benzemez. demokratik bir ülke olamadığımız için yönetimle halk arasında keskin sınırlar var. yani yönetim başka şeylerden çalarken halk oy verdikleri iktidarda olsa bile apayrı şeyler çalıyor. ülkemizin basını da devletçi bir basın. yeri gelip darbeyi bile destekliyorlar, darbe istiyorlar.

    bütün özgürlüklerin bir sınırı vardır. bu sınır nedir? insanları birbirine düşürecek, kargaşa yaratacak, arasını açacak özgürlüklere sınırlandırmalar konulur. ülkenin veya halkının yapısına uymayan faaliyetlerde bulunan bir basın devletçilikten aldığı güç ile bazı faaliyetlerini fütursuzca yürütüyor ve halka karşı cephe alıyor. kendini, mahalle baskısı ile özgürlüklerinin sınırlarını çizmekten aciz kalıyor. belki maddiyat kaygısı olmayan ve basını siyasi bir güç olarak kullanmaktan doğan bir alışkanlık. eğer basın, yaptıklarıyla para kazanma derdinde olsaydı birçok yanlışını yapmazdı. ama basın dediğimiz şeyimiz sadece siyasi kaygılarla faaliyet yürütüyor ve birilerine maşa oluyor. yani kendiliğinden olması gereken sınırlandırmalar bu ülkede işe yaramıyor. özgürlüklerinizi aşırı sınırsız zannedip kullanırsanız bundan rahatsız olanlar size yapılkan baskıları görmezden gelir. yani arkanızda bir destek bulamazsınız. bunca zaman birilerinin basın özgürlüğü kısıtlanırken vurdum duymaz davrananlar, şimdi kendilerinden gördükleri basın için yaygara kopartıyor. yıllar boyunca bu ülkede basın özgürlüğü vardı da bugün mü kayboldu? bir ülkede kurallar kendinden olanı korumaya yönelik oldukça bu tür tartışmaları yaşayacağız. gücü olan dilediğini yapacak. bir kesim veryansın ederken bir kesim sessiz kalacak. hele demokrasi ile çoğunluğa aykırı davranan basın bundan daha çok darbe alacak. bu doğal bir süreç.

    demokrasi çoğunluk diktasıdır. azınlık korunur ama çok da korunmaz. örnek vereyim. aihm kararlarının din üzerine verdiği kararları incelediğinizde tezatlar görülür. özellikle bizim bakış açımızdan. evrensel bir davranış göstermediklerini ülkelere göre farklılıklar yaptıklarını söyleyebiliriz. ama aslında aihs'nin algılanamamış olmasının sonucunda böyle düşünüyoruz.

    aihm kararlarını verirken aihs'ye uygun düşünüyor. yani ülkeler için farklı kuralların geçerli olduğunu belirtiyor. aihs'yi de incelediğinizde görürsünüz. bir özgürlük tanımlanırken "gerekirse bir devlet bunları sınırlandırabilir" dediğini görürsünüz. bundan çıkan anlam farklı uygulamaların olabileceğidir. sebebini başta da anlattım. bu farklılığın sebebi; evrensel bir karar vermek değil ülkelerin iç yapısına uygun ve bir ülkede genel anlamda huzur sağlayacak uygulamalar sağlamaktır. din konusunda örnek vereceğim. bazı ülkeler ile ilgili kararlarında dindarları aşırı ajite eden uygulamaların sınırlandırılmasını haklı görüyor. bazı ülkelerde ise dindarlar ajite olmuyorsa sınırlandırmaları kabul etmiyor. yani aynı olaya bir ülke için okey derken başka ülkede hayır diyor. temel aldıkları şey "toplum huzuru", ikincil olarak "evrensel huzur". türkiye için aldıkları kararlar da bu yönde. türkiye devleti ve hükümetleri türbana karşı kanunlar çıkartmış ve tersi durumun toplumsal huzuru bozacağını iddia ediyor. mahkeme de bu yönde kararlar veriyor. avrupalılar alışmamış. demokratik ülkelerde olabilecek durumlara göre kararlar veriyorlar.demokratik ülkelerde çoğunluk türbana özgürlük istiyorsa özgür olur veya türban çoğunluğu rahatsız etmiyorsa özgür olur. fakat bizim ülkemizde halkın %90'ı türban özgür olsun dese bile %10 ona engel olabiliyor.

    türban kararında bunu açıkça görüyoruz. devlet toplum huzuru için gerekli önlem olarak türbanı kısıtlayabilir diyor. ama ülkemizde demokrasi olmadığından çoğunluğun şiddetle karşı olduğu bir yasak var olabiliyor. avrupalı'nın demokratik kafasıyla bunu algılaması imkansız. yani; nasıl olur da ülkenin çoğunluğu türbana özgürlük isterken bunu kısıtlayan kanunlar olabilir algılamaları imkansız.

    biz bir geçiş sürecindeyiz. ne tam demokrat ne dikta. birilerine baskı olacak. bu bazen dikta heveslilerinden, bazen demokrasi deyip demokratik dikta yürütenlere ait olabilir. normalde demokratların bir diktaya dönüşmesine gerek olmaz. çünkü diğer kurumlarda demokratikse toplumla uyumlu davranır ve huzur sağlanır. diktaya karşı bir demokratik dikta görüntüsü veriliyorsa bunun sebebini demokrasiye bulamazsınız. özgürlük deyip halkın çoğunluğuna küfür edemezsiniz, aşağılayamazsınız.

    basın demokratikleşirse, siyasete maşa olmayı bırakır, ekmeğini ordan kazanan insanlara dönüşürse o zaman basın özgürlüğü oluşur. çünkü millet o zaman basının yanında yer alır. * *
    hangi ülkede bir insan basın mensubu olup okuyucu olma potansiyeline sahip insanlara hakaret etmiştir? bu ülkede bu var. öyleyse fazla özgürüz. faşist ülkelerde çoğunluk faşistse bu yapılabilir ama çoğunluk olmayan biri bunu yapıyorsa arkasında demokraside olmayan güçler var demektir. bir azınlık faşizmi var ve gücünü ordan alıyorsa o da bu azınlık egemenliğinin bittiğini algılayacak. azınlık faşizmleri silahlı güç ile sağlanır. tsk artık buna destek vermiyor. birileri akıllı olup bunu göremiyor. alışacaklar efendim...
    0 ...
  46. 23.
  47. türkiye de herkesin kendi çıkarları geçerli olduğunda aklına getirdiği bir özgürlüktür. biri için özgürlük diğerine gelmeyebilir. basın nedense hiçkimseye yaranamamıştır. bundan sonra da yaranmayacaktır. onun için artık herkes kendi yandaş medyasını kurmaktadır. ama birileri bu konuda çok yeteneklidir.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük