"sub specie aeternitatis" deyimi ( ezeli-ebedi bir bakışla.) bu deyim spinoza tarafından şeylerin hep birden, ezeli-ebedi bir bakış açısıyla kavradığı tanrısal perspektif için kullanılmıştır.
spinoza ile ilgili güzel bir başlangıç kitabı önereceğim, uzun zamandır bir felsefeyi ya da filozofu bu kadar derin,sade,anlaşılır bir kitap görmemiştim. hayatının en ince detaylarını vererek boğmuyor (ki maalesef işbankası yayınlarının tüm biyografi kitapları böyle, işin özünü kaçırıyor örneğin; descartesi rousseau, paul dirac biyografileri böyle idi), spinoza meraklılarına şiddetle tavsiye ederim.
spinoza; bir başlangıç - diego tatian (dost yayınları)
ikinci bir okuma ise, spinoza felsefesinin gündelik hayata dair güncel örnekleri ile anlatan türkçe bir kaynak, bu kitapta gerçekten çok güzel
spinoza'nın sevinci nereden geliyor - çetin balanuye (ayrıntı yayınları)
şuraya da borges'in spinoza için yazdığı bir şiir bırakalım:)
altın sis, batı aydınlatır
pencereyi. hiç durmadan elden geçen kitap
bekler, şimdiden sonsuzlukla yüklü.
biri alacakaranlıkta tanrı'ya can verir.
bir insan yaratır o'nu. bir yahudi,
hüzünlü bakışlı ve sapsarı yüzlü.
zaman taşır onu, nehrin taşıdığı gibi
bir yaprağı, akıp giden su üzerinde.
ne gam. büyücü ısrar eder ve biçimlendirir
tanrı'yı, hassas bir geometride.
hastalığından ve hiçliğinden başlayarak,
sözleriyle oluşturmaya devam eder.
muazzam bir sevgi bağışlanmıştır ona,
sevilmeyi hiç beklemeyen sevgi.
17. yüzyıl felsefesinin en önde gelen rasyonalistlerindendir.
--spoiler--
"insanın duyguları denetleme ve kısıtlama güçsüzlüğüne kölelik diyorum; çünkü duygulara tabi olan insan, kendisinin değil, ama kaderinin hükmündedir; öylesine onun hakimiyetindedir ki, kendisi için daha iyi olana bakmasına rağmen, yine de kötü olana akmaya zorlanır."
--spoiler--
Spinoza'ya göre insanın var-olma çabasını artıran arzusuna yönelmesi kudretini artırır, ancak kudret düşerse keder doğar. Var-olma çabamı artıracak şeylere yönelmem iyi, aksini yapmam kötüdür. Şimdi sorarım sana Spinoza ben benim kudretimi düşüren bir şeye yöneliyorsam, doğal olarak yöneldiğimiz var-olma çabamı artıran şey bana keder de verebilir mi yani? Veya ben kederimden zevk aldığım için kudretim mi artıyor? Bence artıyor. Neyse canım ya sen şimdi duygulanımlarının bilgisine erişmekle meşglsndr.
Spinoza'ya dair sevdiğim bir şey varsa, o da iyi ve kötü'ye dair yaptığı çıkarımdır. Ona göre kendisine topyekün iyi ya da kötü diyebileceğimiz hiçbir şey mümkün değildir. Ve bu çıkarımın örneği olarak yunan kökenli olan "pharmakon" kelimesi verilir. Pharmakon, yunanca da hem zehir hem de ilaç anlamlarına gelir. Yani bir şey birisi için ilaç olabilirken, bir başkası için bir zehir olabilir. Keza Nietzsche de Spinoza'nın bu çıkarımından etkilenir.
Ethica adlı eseriyle çok tanınsa da bana göre teolojik politik inceleme Adındaki kitabı ethica'dan çok daha fazla etkileyicidir.
Kendisinin bilgiyi üç tür olarak, birincisine vakıf olmanın aşamalı bir biçimde ta üçüncüsünden dolayı olması oldukça başka bir bakış açısıdır.
Bilindik ortaçağ tanrısını o kadar etkisizleştirmiş ve yerine o kadar farklı bir tanrı anlayışı getirmiştir ki ona göre ahitler aslında içerdikleri bakımından peygamberlerin hayal gücünün tecellesi ve yasaları bakımından pozitif hukuk örneğidir.
Yanlış anlaşılmamalı spinoza musevidir ama ona göre tanrının anlatımı ve gerçekte hali başkadır.
adamın tee 1600lerde söylediği "zihin, bilinç, akıl aynı şeylerdir" öngörüsü bugün bilimsel olarak kanıtlanmıştır. ileri görüşlü olduğu kadar, adı da karizmatiktir. düşünürlerimizin en büyüklerindendir.
(to be continued)
descartes'ın yaptığı dualist töz ayrımına karşı çıkar spinoza. ona göre zihin ve beden iki ayrı töz değildir. bunlar, tanrıda da bulunan iki niteleyendir. yani biz nesneyi zihinsel ve uzamsal olmak üzere iki biçimde kavrarız. ve bu iki niteleyen arasında nedensellik yoktur, birbirlerine paraleldirler. yani, beyaz bir kağıdın iki yüzü gibidirler. bir taşı fiziksel olarak, yani onu bir "dış beden" olarak algıladığımızda uzamsal niteleyeni kullanmış oluruz; fakat, taş ideasına sahip olmamız önümüzdeki şu taşı algılamamızın bir sonucu değildir. ikisi de aynı şeyi anlatır, fakat ne biri diğerinin sonucudur, ne de öteki diğerinden üstündür.
spinoza'ya göre tek töz vardır. bu da tanrıdır. tabii bu tanrı özgür iradeli, istediğini yaratan, istediğini cezalandıran bir tanrı değildir. doğadır. ibn-i sina'nın tanrısı gibi mutlak eylemdir, yani düşünüp taşınıp sonrasında eyleyen değil, eylemesi zorunlu olandır.
gelelim iyi-kötü ayrımına. spinoza'ya göre iyi ve kötü yoktur. varlıktaki (dikkat: sadece canlılarda değil) conatus'u, yani var kalma direncini düşüren şeyler kötü, direnci ve eylem gücünü arttıran şeyler ise iyi olarak değerlendirilebilir. Tanrı nasıl mutlak eylemse, insan için iyi olan da eylemektir. Çünkü insan kendisini dış bedenlerin etkisine bıraktığında, duygulanımları da edilgen olur. Yani sevinç ya da hüzün duymamız olayların insafına kalır. Spinozaya göre etken olmak için olayların arasındaki nedenselliği, yani zorunluluğu kavramaya çalışmalıyız, ki bu zorunluluk da tanrının ta kendisidir. Tanrıyı anlamalıyız.
Peki insan ilişkilerinde nasıl bir rol oynar spinozanın etiği? Bu açıdan spinoza için bireyci diyebiliriz. insanlara merhamet etmek ya da hep başkalarını düşünmek değildir önemli olan. Önemli olan, diğer insanların conatusumuz için fayda sağlayabileceğini ve dolayısıyla hayat karşısında etkin bir rol oynamamızda bize köstek değil de, destek olabileceklerini anlamaktır.
''birinin sevdiğini ya da nefret ettiğini herkese onaylatma çabası gerçek anlamıyla hırstır. bu bize her insanın doğası gereği başkalarının da kendi düşünce tarzına göre yaşamasını istediğini gösterir. ama herkes aynı şeyi arzularsa, herkes birbirine engel olur ve herkes herkes tarafından övülmek ve sevilmek isterse herkes birbirinden nefret eder.''
rte, dostoyevski okuyormuş acep spinoza okudu mu hiç? mesele okumak değil ki. ya anlamak, uygulamak?!
panteist bir filozoftur. çıkış noktası tanrı kavramıdır. ona göre evren ve tanrı bir ve aynıdır. tanrı özgürdür. kendisi tarafından belirlenmiştir. onu hiçbir şey etkilemez.
çok ağır bir dille çok basit mevzular anlatan felsefeci. anlatımında ki bu kompleksliğinden dolayı halk arasında söylenegelir ki;
(bkz: kafam olmuş spinoza).
ayrıca insanın özgür olabileceğini ama bunun yine insanın mevcudiyetindeki bazı sınırlarla engellendiğini ve mutlak özgürlüğün olanaksızlığını savunur.
"ağaç sulu ve ışık gören bir yerde ise dilediği gibi meyve verebilir. ama hiç bir zaman elma ağacı armut vermez."