barok, aslında katolik kilisesinin reform hareketlerine karşı başlattığı akımdır. bir anlamda kilisenin kendini yenileme çabasıdır. gotik dönem'in karanlık mimari yapısı yerine daha frapan daha görkemli ve tantanalı bir mimari yapıyı seçer kilise, kendini daha çekici hale getirmek için. yine bu amaçla, müzik alanında da gelişmeler yaşanır, oratoryolar, büyük kantatlar, zengin armonili dini eserler bestelenir. bu arayış zamanla bütün sanatlara yansır. ancak katolik kilisesi her zaman için öbür dünyadaki hayatı da önemsediğinden, bu eserlerin herbirinde ölüm teması da kendisini gösterir. örneğin çok zengin bir ziyafetin anlatıldığı bir tablonun arka planında ölümü simgeleyen bir kurukafayla karşılaşabiliriz. tüm bu yenilenmenin masrafları da henüz keşfedilen yeni dünya sayesinde karşılanmaktaydı... elbette tüm bunların haricinde, bu dönemin, engizisyonun en kuvvetlendiği dönem olduğunu da unutmamak gerekir...
barok mimarlık rönesansın katı kurallarına bir tepki olarak italya'da ortaya çıkmış ve 17. yy.'da ülkenin gözde üslubu olarak kalmıştır. barok, maniyerizmin daha zengin ve esnek bir izleyicisi olarak benimsenir. barokta organiklik vardır. yapı tek başına bir heykel olmayıp kentin düzenine uyan bir öğedir. rönesanstaki düz çizgilere karşılık barokta girinti çıkıntılar, cephelerde dalgalanmalar görülür. cepheler heykelsidir. bezeme düzeni, strüktürü tümüyle örter. barokta merdiven önemli bir öğedir ve yapılarda kıvrımlı, dairesel şekiller söz konusudur.
#nuruosmaniye caddesinde bir dükkan ismi hem kuyumcu hem de halıcıdır kendileri,aynı zamanda kelime anlamı itibariyle şekilsiz inci olarak da bilinir...