barda

entry372 galeri15 video2
    47.
  1. günyüzüne çıkmamış küfürlerin, iğrenç sahnelerin bulunduğu film. ilk 15 dakikadan sonra nereye geldik lan biz ifadeleri görmek mümkündür izleyicilerde. midesi kaldırabilenlerin izlemesi ve kaldıramayacaklara anlatması gereklidir. filmin sonundaki adalet yerini buluyor siz merak etmeyin imajı da ilginçdir.
    1 ...
  2. 46.
  3. nejat işler'in canlandırdığı, adı selim ama aklı pek de selim* olmayan karakterin etkileyiciliğinin tartışılmaz olduğu film. filmden gerilmiş olarak çıkmak elde değil. bu vahşeti ve insanlık dışı davranışları kaldırabileceğini düşünenler izlesin derim ben. en üzücü tarafı böyle bir olayın sadece film yapmak için yaratılmamış olup, gerçek hayattan uyarlanmış olması. bunu bile bile izlemenin yarattığı etki de cabası. keşke filme konu olan olay gerçek olmayıp sadece hayal ürünü olsaymış...
    1 ...
  4. 45.
  5. süper oyuncuların, ders niteliğindeki filmiydi bence.efekt yok fazla kan sahnesi yok, tamamen çıplak oyunculuk. mutlaka gidip izlenilesi bir film, kaçırmayın.
    2 ...
  6. 44.
  7. kız arkadaşımla dejavu filmine gitmiştik filmin başlamasına 5 - 10 dakika vardı.koltuklarımıza kurulduk filmin başlamasını beklerken fragmanlar gösterilmeye başladı.önce çanakkale destanını anlatan filmin fragmanı yayınlandı o muhteşem ses efektiyle ardı sıra bu fragman gösterilmeye başlandı.

    o esnada salonda çoluk çocuk , yaşlı genç , kadın erkek masum masum beyazperdeye bakıyorduk.ilk önce nejat işler göründü alla alla dedim bu adam filmmi çekmiş.sonra bi baktım sahnedeki bütün insanları hiçe sayarak o iğrenç sahneler gösterilmeye başlandı.belki ben o sahneleri görmek istemiyorum ? belki ben çocuğumla o filme geldim -ki çocuklarda çoğunluktaydı- belki sahnelerin beni son derece rahatsız ediyor? sen ne hakla o fragmanı oraya koyup benim insiyatifimde olmayan birşeyi bana ahlaksızca göstermeye kalkabilirsinki.

    aslında benim sinirlerimi bozan salonda bulunan yaşını başını almış amcalar ve çocuklardı.hepsinin suratı bi anda değişti.ne oldugu anlaşılamayan bi uğultu yükseldi.kızın tecavüz sahnesi birçoklarını dehşete düşürmüş olacak ki "bu kadarı da fazla ama" sesleri duyuldu.işte filmi izlemeye bu duygularla başladık.güzel bir günün içine etmek için yetti de arttı bile.

    kendimi elbette "çok terbiyeli ve müstehcenlige karşı mukemmel insan" olarak lanse etmekten hoşlanmıyorum.saygı denen bir olgu vardır.özellikle sanatın içindeki saygı sanatın halka malolmuş bir kavram oldugunu düşünürsek daha fazla olması gerekir.seyirciye saygısı olmayan bir film halktan yeterince ilgi göremeyecektir.o görüntülerin o şekilde orda olması en kibar tabirle vatandaşı hiçe saymaktır.sinema bu olmamalı , sanat bu olmamalı , para hırsı insanlara bunu yaptırmamalı.

    edit : bazı arkadaşlar filmle ilgili sorunlarım oldugunu düşünmüş olcaklar ki caz cuz etmeye başladılar.tekrar belirtmek de fayda var ; film isterse porno olsun , isterse 15 aylık çocuga tecavüz edildigini gösteren bir film olsun zerer kadar umrumda degil.sorun habersizken zart diye orada gösterilmesidir.çünkü ben kendi tercihimle o sahneleri görmüş olmuyorum.bilmem anlatabildimmi.bu şuna benziyor siz evde ailenizle oturuyor film izliyorsunuz bi anda televizyon da şiddet içeren görüntüler çıkıyor annenin babanın kız kardeşinin -artık her kimse- yanında bunların görüntülenmesi çok hoş olur degil mi ?
    5 ...
  8. 43.
  9. çok etkileyici bir filmdi. hikayenin gerçekliğide insanın kanını donduracak cinstendir. güçlü psikolojiye sahip insanların izlemesi taraftarıyım. filmin etkisi uzun zaman kaybolmuyor.
    2 ...
  10. 42.
  11. serdar akar'ın son filmi. nejat işler "işkence etmekten ve tecavüz sahnelerinden zevk aldım" diyerek içindeki psikopattan bizi haberdar etmiştir.
    0 ...
  12. 41.
  13. beğenip beğenmediğimi bile irdeleyemediğim ama kesinlikle çok etkilendiğim film. nejat işler ve serdar orçin gerçekten de çok iyi oyunculuk sergilemişler. izlerken stres, sinir bozukluğu, korku, mide bulantısı yaşamanın yanısıra birçok sahnede de ağladım. ağladım çünkü insanın(yaradılış olarak insan) insana neler yapabileceğini gördüm, bu kadar güçlü yaratılan insanoğlunun acizliğini, zayıflığını gördüm. acıyı gördüm.
    bana en çok koyan da filmin istanbul'un arka sokaklarında demir kapıları kilitli bir barda geçerken asıl olayın Ankara'nın göbeğinde gündüz vakti geçmesi oldu bu kadar acıya, inlemeye, bağırış çağırışa duyarsız kalan elden gitmiş insanlığımıza üzüldüm ,ağladım. kesinlikle gidilmeli, görülmelidir.

    alakasız olcak ama ayrıca filmde gençlerin ilk dakikalarda bardaki eğlenme sahnelerinde arkada masal gibi rüya gibi koray ın sesi gelmektedir "bu o mu?" dedirtmektedir. bir anlık bir huzura kapılır koray manyağı bünye ve şarkı da şöledir.
    çok görmek istedim seni
    karanlıktaydın
    çok dokunmak istedim
    uzaktaydın
    bekledim, ağladım, umutlandım
    çok sevmek istedim seni
    izin vermedin

    vazgeçmem, vazgeçmem
    artık çok geç sensiz gidemem
    belki bugün, belki yarın
    belki bir gün sende seversin diye
    beklerim...
    1 ...
  14. 40.
  15. olayın gerçek olması sebebiyle kanımı donduran ancak ilk yarı sonuna kadar dayanabildiğim film. oyuncular rollerinin hakkını gerçekten veriyor, öyle veriyor ki film gözüyle izlenemiyor.. gerçekte bu olayı yaşayanların psikolojilerini tekrar bozacağı kesin!! *
    0 ...
  16. 39.
  17. film ilk yarısı oldukca durgun geciyor.etkileyici olan tek unsur gercekte yasanmış olan senaryosu.cekimler sıradan bu sebeple serdar akar ı takdir etmek yersiz olur varolan bir konuyu cok daha etkileyici bir sekilde yansıtabilirdi.aramızdaki potansiyel sucluları nasıl kendi ellerimizle yarattıgımızın mesajını veriyor.bu acı olayı gercek hayatta yasayanlardan biri olan Tunç Erden Yakar bu iğrenc olayı untmaya calısırken böyle bir filmle tekrardan hatırladıgı gerekcesiyle serdar akara dava acıcagını belirtti.
    1 ...
  18. 38.
  19. 37.
  20. filme giren insanların gününü karartmış filmdir. gözlemlediğim kadarıyla,film ilerledikçe salondaki çiftler birbirlerine daha da yaklaşmaya başladı. kızlar korkuyla sevgililerine sarılıyordu, sinirle gerilmiş parmakları koluğu tırmalayan erkek arkadaşların ise duruşu dikleştiği halde gözleri yaşarmaya başladı. araya çıkılınca ise ortama sertçe içilen sigaralar ve derin bir sessizlik hakimdi. kızlar gözlerini insanlardan kaçırıyorlar, erkekler ise çaktırmadan etrafı kesip bir yandan bünyedeki siniri atmaya çalışıyorlardı. ikinci yarı başladığında oturulan yerler değiştirilmişti. kimsenin birbirine güveni yoktu ve kimse bir başkasının yanına oturmak istemiyordu. özellikle de çiftler için geçerliydi bu. yanına oturulacak her yabancı, kız arkadaşını tehdit eden zorlayıcı, yasadışı bir penisti. filmin özellikle ikinci yarısı, kimsenin sevgilisine çakmaması için korkuyla etrafı kesen erkekler tarafından pek algılanamamış, gözlerini kapayıp bakmamaya çalışan kızlar tarafındansa izlenmemişti bile. salondan çıkış uzun sürdü, kimse kimseye bıçaklamanın mümkün olduğu bir mesafeden fazla yaklaşmak istemiyordu. sevgililer önce çıkmaya çalıştılar, kimse sona kalıp sevgilileri olmayan erkeklerin çoğunlukta olduğu bir grupla birlikte yürümek istemiyordu. eve yürürken aynı film o anki konuma göre "sinemada, sinema çıkışında, yolda, sevgilinin evinin öünde, tekrar yolda, apartmanda" olmak üzere zihin tarafından çeşitli versiyonlara uyarlandı. evde ise bu devirde babana bile güvenmeyeceksin sözü hatırlanarak yastığın altına bıçak konulmuş halde ve kilitli kapılar ardında uykuya dalındı.
    18 ...
  21. 36.
  22. üzerinden 5 saat geçmesine rağmen hala etkisinden kurtulamadığım filmdir. beni benden almış, herkese potansiyel suçlu, sadist, hapçı gözüyle bakmama sebep olmuş, psikoloji falan dinlemeyen, ne var ne yok alt üst eden, uzun bir zamandır izlediğim en etkileyici, en güzel türk sineması tadıydı. sadece 5 saat değil, umarım çok daha uzun zaman etkilerini hissettirir. insan doğasının iyi olduğunu düşünen ben ve benim gibiler için ders niteliğinde bir etki yaratacağını umuyorum. gereksiz cesaretlere hayatta yerin olmadığına, bazı kopuk beyinlilerin insanlıktan bir parça zıkkımlanamadığına şahit olunca daha da inanıyor insan. en acı veren yanı ise bu olayın gerçek bir hikayesi olması. artık bu kadar çirkefleşmiş bir insanlıkla aynı kaderin oyuncaklarıyız, bana koyan yanı bu.
    tartışılması gereken konu ise, bu filmin şiddeti körükleyip körüklemeyeceğidir. caniliğin mantıksal bir açıklaması yapılmaya çalışılmış. bulunmuş mu? bence evet.. çünkü bir yerlerde eğer bir şeyler birilerinin yüzünden ise, onun bile kabullenicisi bulunuyor. tıpkı filmde nejat işler in canlandırdığı karakterin dediği gibi, onun mantığıyla bu mantıklı. bu mantık etrafımızda ki bir çok kişide vardır belki. ama galiba biz şanslıyız, ya da henüz bu şanssızlığı yaşamadık. dilerim şansımız daim olur. peh be, hayatımız artık şansla dansta.
    2 ...
  23. 35.
  24. "saat kaç?" esprisi güzeldir filmin ayrıca.
    2 ...
  25. 34.
  26. serdar akar'ın bir nevi "quentin tarantinoculuk" oynaması. ama bu olumsuz bir eleştiri değildir, sadece türk sinemasına yaptığı katkıya duyulan saygıya verilen, olsa olsa bi' yafta, bir yakıştırmadır. kendisini kutluyor, devamını bekliyoruz.
    1 ...
  27. 33.
  28. nejat işler'in çok iyi bir performans sergilediği, izleyenleri düşüncelere boğan serdar akar filmi. kesinlikle insanın kendisiyle yüzleşmesine neden olan filmdir.
    1 ...
  29. 32.
  30. gidip görülesi bir filmdir. bu muhakkak. son dönemde çekilen türk filmlerinin arasından kolaylıkla sıyrılabilecek niteliktedir, nejat işler mükemmele yakındır fakaaat bir gemide olmamıştır. nasıl anlatsam filmin senaryosunun öykünüldüğü konu zaten malum. bunu bir bar ortamına taşıma fikri sinemasal açıdan baktığınızda dahice.

    fakat keşke barda başlayıp barda bitseydi. Başlangıçtaki geyik muhabbetleri sondaki zorlama diyaloglar iğreti durmuş.filmden bir fight club, nejat işler'den bir tyler durden beklentisiyle giden biri olarak filmden keşke en azından gemide kadar olsaydı diyerek çıktım.
    evet çarpıcı bir film ama o kadar, çarpıcı sadece.

    --spoiler--

    ayrıca barda bir trajedi öyküsüdür. orda yaşananlar, bir kaç gencin trajedisini anlatmaktadır. ama ben filmi izlerken o gece tecavüze uğrayan ve başka bir şiddet görmeyen kızın, kurtulduğunu düşündüm. tecavüz orda yaşanan en büyük trajedidir ama filmin verdiği trajedi barın içindeki sahada çok iyi futbol oynayabilen bir gencin dizinden vuruluşu, ya da izleyicilerin çoğunun filmin başında antipatisini kazanmış bir diğer gencin vurulmasıdır. ama birinin ölmesi ya da dizinden vurulması tecavüz kadar trajik değildir. ama burda yaşanan korkunç anları çarpıcı bir şekilde izleyiciye aksettirmeye çalışan bir filmin tecavüzleri böylesine es geçmesini yadırgadım.
    --spoiler--

    sonuç olarak herkesin gidip görmesini istediğim bir film olmuş barda.bir amerikan ya da avrupa filmini nasıl acımasızca eleştirebiliyorsam bir türk filmini de o şekilde eleştirebilmemi sağlamış olması nedeniyle - yani türk filmi işte bizim filmimizi biz gidip izleyeceğiz ve kötü yanlarını çok fazla eleştirmeyeceğiz ki gelişebilsin - tarzı bir film değildir. çok şükür ki kendi sinema gerçeklerimle bir türk filmini de rahatlıkla eleştirebiliyorum. bunun için serdar akar'a teşekkürü bir borç bilirim.
    0 ...
  31. 31.
  32. henüz izleyemediğim ama izleyen arkadaşımın kendi cinsinden iğrendiği ve sinema salonundan kız arkadaşının "sapıksınız siz!" bakışları eşliğinde çıktığı, muhteşem olduğu yönünde yorumlar yapılan film.
    1 ...
  33. 30.
  34. şiddeti tüm çıplaklığıyla gözler önüne seren bir filmdir. bu yüzdendir ki 18 yaş sınırı konmuştur. oyuncular rolleriyle bütünleşmiş bir görünüm sergilemektedir. fakat tüm bunlara rağmen film abartıldığı kadar çekici değildir. filmin sonunda genellikle insanların kafasında filmdeki gençlere neden işkence yapıldığı sorusu oluşmaktadır. ayrıca filmin didaktik bir yönü de bulunmaktadır; adaletin her zaman "adil" olmaması ve yasaların hazırlanırken halk vicdanı göz önünde bulundurulmadan hazırlandığı belirtilmektedir. sonuç olarak gidilesi, izlenesi bir filmdir...
    0 ...
  35. 29.
  36. insanın sinirlerini bozan, ama gözünü zorla açtıran bir filmdir. Kız arkadaşınız yanınızdaysa, jiletli sahneler sırasında gözleri kapatılıp sıkıca sarılması sağlanmalıdır.
    0 ...
  37. 28.
  38. özellikle serdar orçin'in usta işi oyunculuk yaptığı film.
    1 ...
  39. 27.
  40. dediler ki şarkısını dinleyince ilgimi çeken olayın bir barda geçtiği film.
    0 ...
  41. 26.
  42. insanın kanını donduran, şiddete nefret duyduran, sebep olmadan da zalimliğin vücut bulabileceğini kanıtlayan gerçek bir olaydan esinlenilerek yapılmış serdar akar filmi. filmden çıktıktan sonra ankamall 'deki tüm o kalabalığın içinde de psikopatların olabileceği ve belki de onlarla burun buruna gelmediğimiz için tesadüfen yaşadığımızı düşündürdü.

    "ben niye bu saatte geliyorum sanıyorsun lan? akşam saatinde gelsem kim bu maganda diyecek kapıdaki herif. hadi içeri girdik diyelim, demeyecek misiniz bize bakıp, bunlar da nereden çıktı ne güzel eğleniyorduk diye?". ezikliğin ve yaşamda eksik kalanların masum insanlara yansıması bu kadar ağır olabilir mi? bu olayın gerçekten yaşandığını göz önünde bulundurursak, olabiliyormuş...
    5 ...
  43. 25.
  44. tutucu bireylerin hayatın baharındaki pırıl pırıl gençlere yaşattığı eziyeti anlatan film.
    2 ...
  45. 24.
  46. --------------------------------------------------- izleyenler için-----------------------------------

    (bkz: işte bu)

    evet işte bu! tam tamamiyle bu... toplumsal statü denilen olguya karşı intikamdır bu!.. film bittikten sonra, gözümüzün önünden neler geçirdik? nasılda başka birilerine "kro", "ığğğ öküzlere bak" dediğimiz anlardaki insanların nasılda çaresizliklerinin arasında bu olmamışlık durumuna karşı intikam için neler yapabileceğine ağzımız açık şahit olduk.şiddet, işte en çaresizlerin elindeki güç! bir anda susturuyor sizi silahın o soğuk "şlak, şlak" sesleri... işte artık teslim oldunuz o kro o hayvan dediğiniz insanlara... artık kendilerini sizden üstün gördüler işte sonunda yapabildiler işte, elindeki tek alternatif olan bu hayvanlıkla bunu sağladılar..

    bu kadar basit işte.. hayatın dengesizliğindeki durum, eğlenceli hayat sürerken birilerinin, bir başka sınıfa ait insanlarla aynı ortamda bulunmanın getirmiş olduğu rahatsızlık, işte bu rahatsızlık değil mi? hakimin sorduğu "cezanız verildi ama merak ediyorum neden?" demesinin cevabı.. bu değil mi? küçük şehirlerlede bulunan üniversite etrafındaki cafelere "sadece öğrenci girebilir" yazısı.. bu değil mi? "damsız girilmez" ya da damsız olsada "tip"i müsaitse girilebilir durumları...

    "futbol asla bir futbol değildir" müthiş bir kurgu, işte futbol örneği, statün ne olursa olsun, istersen 5 üniversite bitirmiş, eğitimli, süper zeki bir adam olsan bile karşındaki insanla futbol sayesinde eşitsin.filmde hadi futbol oynayalım diyenler ezebilecekleri tek yer olarak yine o sahaya koştu ama top geçer adam geçmez mantığıyla yenilmeye mecali kalmamışcasına yine şiddetle o sorunu çözdüler...

    peki bu nedenler bu insanların bunu yapmalarını meşru kılar mı? şiddetle hayır... ben sebeplere iniyorum, deşiyorum biraz filmi..

    bizim gibi olanlara karşı sempati duymak, ve bir başkasının konuşmasındaki bozuk diye, sarı pantolon giyiyor diye bir başkasına "öküz" "kro" diyorsanız işte sizde bu filmin küçük bir aktörüsünüz...

    filmin soundtracklerindeki enfes bir parçanın sözleri

    dediler ki hayat güzel eğriyi doğruyu bilenler
    dediler ki umut sürer insanları seversen eğer
    dediler ki hayat kısa eğer mutluluklar olmasa
    dediler ki kalmaz yanına yaptıkların bu dünyada

    iyiler kazanır, kötülükler kazanır dediler
    mutlu olmak için, mutlu etmek yeter dediler..

    tekrar gözden geçirdim yalan söylemişler
    tekrar gözden geçirdim yalan

    son olarak; serdar akar; yine enfes bir bakış açısı, atlama yapılmış diye korkarken filmin sonuna doğru şak! diye o boşluğu kapatman ve yine kusursuz bir akışkanlıktaki film. (bkz: büyüksün baba)
    nejat işler ; mustafa hakkında herşey'den sonra yine enfes bir oyunculuk. (bkz: yola devam)
    selim demirdelen ; gerek soundtrackler gerekse filmdeki konumlandırmalar enfes.. (özellikle ceza evi sahnesinde ki müzik, keşke o müziğe ulaşabilme şansım olsa)
    sezen aray; seni ilk defa fark ettim sinemada güzel kız, msn adresini istiyorum

    --------------------------------------------------- izleyenler için----------------------------------------------------------------
    tanım: bir yandan şiddete karşı nefretle baktıran ardından şiddeti uygulayanlara şiddet uygulandığında "oooohhh" dedirttiren film.
    11 ...
  47. 23.
  48. 1997 senesinde ankara'da gerçekleşen, 7 kişilik bir grubun bir evi basıp sebepsizce evdeki kişilere işkence yapmasından esinlenerek, "nedir bu? bu kadar kolay mı?!" şeklinde yola çıkılarak yapılmış olan filmdir.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük