banu avar

entry311 galeri22 video7
    50.
  1. Amerika ve avrupa ülkelerinin ülkemiz üzerindeki bölücü propaganda ve hayallerini bize aktarır. Olayları kronolojik olarak işlemesi dünden bu güne oynanan oyunları sergilemektedir. avrupa ve amerika denilen düşmanlarımız on yıl sonra devleti olan fakat halkı olmayan dejenere toprak parçaları olarak kalacaktır. ülkeleri şirket olarak yönetenler, işçileri olmayan fabrikalar gibi kalacak yok olmaya zorunlu kalacaklardır. bu dünya cehennemlerdeki kazanlar gibi çalışmaktadır, aradan kim yukarı çıkmaya kalksa birisi ayağından çekerek buna izin vermeyecektir. bu gün güçlü görülen ülkeler temelsiz binalar gibi kalacak ve yıkılmaya mecbur kalacaktır.
    0 ...
  2. 51.
  3. çaktırmadan komünizm probagandası yapan batı ve abd düşmanı senarist.
    2 ...
  4. 52.
  5. 53.
  6. bugun saat 13:45-14:45 arasi Tuyap istanbul kitap fuarinda bir soylesi gerceklestirecek ardindan,15:00 -16:00 arasinda okurlarla bulusma, imza sohbet etkinligi gerceklestirecek, dikkatle takip ettigimiz gazeteci.
    0 ...
  7. 54.
  8. bugün anıtkabir' de rastlanılmış kişi. ayrıca fotoğraf çektirdi kendisi ne hikmetse benimle.
    1 ...
  9. 55.
  10. görüşleri sevilir sevilmez orasını bilmem ama başına ne geilirse gelsin düşüncelerinden taviz vermemiş zeki hatun kişidir.
    1 ...
  11. 56.
  12. orhan pamuk'un nobel almasina binaen yaptigi nobel belgeselinde, "zaten bu nobel dinamiti bulmus" seklinde bir elestiriyi dillendirmis ulusalci TV yapimcisi. Goruslerini paylasanlar kendisini sevse de, yaptigi programlarda ileri surdukleri adamakilli incelendiginde cogu zaman acikca manipulasyon yaptigi gorulebilir. Ha gorusleri nedeniyle TRT''den falan surulmus oldugu dogrudur, gonul isterdi ki gorusleri degil de yayinci etigine sigmayan isleri elestirilseydi.
    2 ...
  13. 57.
  14. ankaraya bile uğramadan doğuda bölücülerin yaptığı gösterilere transit geçip destek veren siyasilere sahip isveçlilere sorduğu sorularla insanlara adeta beyin mıncıklaması geçirten gazetecidir. böyle ağzımız bir karış açık akıcı ingilizcesi ve birikimiyle soru sorduğu yabancılara da pek cevap şansı bırakmamaktadır zira sorduğu sorular hep ters köşeyedir. kaleyi gördümmü affetmeyen forvet gibidir kendisi. insanlar bişeyler öğrenecek zihinleri açılacak ya akp hükümeti tarafından yayından kaldırılmıştır. helal olsun. uğur mumcu gibi biz sustuklarımızdan da sorumluyuz sözünü bize hatırlatandır susmayandır.
    5 ...
  15. 58.
  16. görüşlerine katılmasam da ezberbozan bodoslama soruları vardı. o yüzden o yönünü takdir ederim.
    1 ...
  17. 59.
  18. en büyük hatası piyasanın rüzgara doğru yön alan mürekkep yalamışları gibi olmamasıdır. (bkz: mümtaz'er türköne)
    2 ...
  19. 60.
  20. Facebook üzerinde elden ele dolaşan videosu şu aralar çok popüler olan, sağlam, örnek, vatansever türk kadını.
    Herkese ulaşması için videoda geçenleri aynen aktarıyor, manipülasyon yaptığını söyleyenleri insafa çağırıyorum. Olan şeyleri tüm gerçekliği ile göstermek manipülasyonsa buna da zevkle uyarım. Ama asıl manipülasyon yapanlar gözümüzü kapatıp bizi sindirenler, susturanlar dünyadan ve ülkemizden bihaber bırakanlardır. Onun yaptığı geçmişi kısaca hatırlatmadan ibaret. Gazetelerde kendine minicik haber bulan konuları bize okumaktan ibaret.

    "... Özal, o yıllarda Türkiye'de hiç duyulmamış konuları tartışmaya açacaktı:
    Bir Türk-Kürt Federasyonu kurma fikrini ortaya atacak, tepkiler sonunda 'konuyu tartışmaya açmak istemiştim' diyecekti. Amerikalılar süreci ve tansiyonu kontrol edecekti.
    Turgut Özal 1991 yılında 'Türkiye olarak şu ermeni soykırımını tanısak da bu iş sona erse' görüşünü de dillendirdi. O nedenle Amerikan büyükelçisi Abramowitz Ermeni Meselesini de, Türk - Kürt Federasyonunu da ağzından düşürmüyordu. Tepki gösterenleri de 'Bunu ben değil cumhurbaşkanınız söylüyor' diyordu. işte Emekli büyükelçi Coşkun Kırca'nın sözleri:
    'Abramowitz her tarafta Amerikan sefiri olarak bunları söylüyordu. Ben kendisine bir yerde bir gün "nasıl olur? Türkiye'nin iç işlerine müdehale hakkınız yok sizin" deyince "ben asla Türkiye'nin iç işlerine müdehale etmiyorum. Bunları sizin cumhurbaşkanınız söylüyor" diye cevap verdi bana."

    Yine o yıllarda Çekiç Güç'ün yarattığı konforlu ortamda Kuzey Irak, batılı yardım kuruluşları ve ajanlarla dolup taşacaktı. Birleşmiş Milletler şemsiye altında ve Çekiç güç'ün denetimindeki şeritte bir Kürt devleti için kolları sıvamışlardı. Bölge halkına batılı kurtarıcılarının geleceği ve bir kÜrt Devleti kurulacağı müjdesi veriliyordu. O yıllarda oralarda dolaşırken ispanyol kültür derneği'nden Alman Yardım Kuruluşları'na kadar 200'e yakın derneğin faaliyetine tanık olmuştuk. 1995 yılında Aksiyon dergisi Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis tarafından hazırlanan bir rapora yer verdi. Buna göre incirlik'ten kalkan Çekiç Güç'e bağlı uçakların PKK'ya havadan malzeme attığı saptanmıştı. O günlerde ingiliz Daily Telgraph gazetesi Amerikalı subayların PKK'lılarla düzenli toplantılar yaptığını yazdı. Amerikan Özel kuvveti Delta Force birlikleri Kuzey Irak'ta peşmergeleri eğitiyordu. Bu haber frankfurter allgemeine, Observer gibi Avrupa gazetelerinde ve Londra'da çıkan El Hayat adlı gazetede yayınlandı. PKK'nın Kürdistan Ulusal Kongresi 2002 yılı Ocak ayında Brüksel'de A.B.D.'nin desteği ile toplandı ve A.B.D.'de resmen kabul edildi. Batılı ülkeler PKK'ya serbest çalışma şartları sağlıyorlardı. Avrupa Birliği PKK'yı adı KADEK olarak değiştirilinceye kadar onu terör örgütleri listesine koymadı; PKK KADEK adını alınca da bu kez KADEK terör örgütleri listesine alınmadı. Bunları görmemek için kör olmak ya da başka devletlere çalışıyor olmak gerekti. Bu arada onbinlerce vatan evladı yitirildi.

    1995'te cumhurbaşkanı Süleyman Demirel 32. Gün programında Avrupa Birliği'nin terörle mücadele konusundaki önerilerine şöyle cevap verecekti:
    "Siz diyor, azınlık hakları tanıyın bunlara. Şimdi bunlara anlatıyoruz ki burada, bunlar bugün ülkenin tümünün sahibi... niçin azınlık hakları, ikinci kademe... Başka istikametlere varır... Özerkliğe varır, otonomiye varır, federasyona varır. Sonra Türkiye'nin parçalanmasına varır..."

    Batı zaten bunu istiyordu. 100 yıl önce olduğu gibi planlar aynıydı. Bir Kürt Devleti, bölgedeki ülkelerin ittifakını önleyecek, Türkiye'yi Asya'dan izole edecek ve ikinci israil'i petrol coğrafyası üzerine inşa edecekti. O nedenle yeni bogos nubar paşalar ile kürt şerif paşalar Türkiye'yi sarmış, masada batılı devletler ile aynı tarafa oturur olmuşlardı. Arada CIA marifeti ile gerçekleştirilen darbeler, sesini çıkaran, gidişe dur diyen tüm aydınları susturacaktı. Türkiye'nin kırmızı çizgileri yavaşça solacaktı. yabancı büyükelçiler sabır zorlayıcı açıklamalar yapacaklardı. Amerika'nın Ankara eski büyükelçisi M. Abramowitz yayınladığı Türkiye raporunda Türkiye'nin parçalanabileceğini açıkladı. Abramowitz'in 'Türkiye parçalanabiilir" demesinden Çok değil bir ay sonra Almanya'dan yola çıkıp incirlik üssüne malzeme götüren bir NATO tırında PKK'ya ulaştırılmak üzere hazırlanmış askeri donatım malzemeleri yakalanacaktı.

    işte 90'ları böyle geçirdik. Kürdistan Devleti'nin kurulması yolunda Batılı devletlere destek verdik. Ermenistan Lobisi'nin istekleri doğrultusunda adımlar attık. Sevr Anlaşması içinde bir başlık daha var. istanbul'da çöreklenmesi düşünülen bir Bizans devleti. Bu konudaki kırmızı çizgilerde Fener Rum Patrikhanesi'nin aktif katılımı ile pembeleşti. Hilary Clinton dışişleri bakanı olarak geldiği Ankara'da sıraladığı bir dizi talebin başına Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasını koydu. Bu bizans devleti hayalinin vazgeçilmez şiarıydı. 1990'lardan bugüne kadar bu konu baştacıydı. Bu konudaki ilk adım Avrupa'dan gelmişti. 1994 yılında Avrupa Birliği Fener Rum Patrikhanesi Patriği bartholomeosu Bizans Devlet Başkanı olarak seçtiğini duyurdu. Avrupa Birliği'nden Devlet Başkanı ünvanı edinen fener patriği basına verdiği demeçlerde "Lozan'ı tanımıyoruz" diyordu. Avrupa Birliği fener patriğine istanbul merkezli bizans devleti başkanı ünvanını verirken Fener patrikliği'nin tıpkı Vatikan devleti gibi bir statüye kavuşturulması ve türkiye toprakları üzerinde bir tür devlet içinde devlet olup çıkması düşünülüyordu. Avrupa Birliği'nin Bizans Devlet Başkanı ünvanı verdiği Fener Rum Patriği aynı yıl Belçika'ya gidiyor ve orada Belçika Kralı tarafından devlet başkanı sıfatı ile ağırlanıyordu. Bugün nasıl pentagon danışmanı, stratford düşünme merkezi başkanı George Friedman yeni osmanlı haritaları yayınlıyorsa 1918'de de bugünküne çok benzer haritalar ortalıkta uçuşuyordu. esquire dergisi'nin Şubat 1994 tarihli sayısında istanbul başkentli bir yakındoğu federasyonunu işaret eden harita yayınlandı. Bu yayından bir kaç gün sonra The New York Times Magazin'de Robet D. Kaplan imzalı bir yazıda istanbul başkentli yakındoğu federasyonu kurulması gerektiği savunuldu. Ardından aynı düşünce CIA eski türkiye şefi Paul Henzé'nin raporunda karşımıza çıkıyordu. Tüm bunlar olurken Amerikan istihbarat Teşkilatı CIA, CNN televizyonuna çıkarak "doğu bloğu ve Rusya'daki bütün üstdüzey ajanlarımızı Türkiye'ye kaydırıyoruz. Yakında Türkiye'de çok büyük karışıklıklar çıkabilir." diyordu. Cumhurbaşkanı Demirel, 1 Mayıs 1995 günü Milliyet Gazetesi yöneticilerini makamına çağırıyor ve "Batı Sevr'i istiyor" diyordu. Lord Curzon'un hayaleti Türkiye üzerinde dolaşıyordu.

    1995'te bayram havasında bir kutlama yapıldı. Halk ne olduğunu anlamadı. Birçok Avrupalı üstdüzey isim Türkiye'ye doluştu. Havai fişekler eşliğinde bir kutlama yapıldı. Türkiye Avrupa Birliği'ne girmeden Gümrük Birliği'ne sokulmuştu. Yani, tüm gelirlerine el konulacak, hiçbirşey üretemeyecek ama herşeyi satın almak zorunda kalacaktı. Üstelik yokoluşunu kutlayacaktı. Halkın hangi sarmalın içine itildiği ortaya çıkmamalıydı. bunun için televizyonlar kullanılacaktı. Batı basın yayın vasıtası ile Türk halkının beynini dumura uğratacaktı. Medyanın önemli bölümü ve bir kısım aydın Avrupa Birliği'ne bağlı kurumların, Avrupalı vakıfların maaş bordrosuna alınmıştı. Cüceler tarafından sıkı sıkı bağlı yatan bir devdi Türkiye... üzerinde türlü oyunlar oynanıyordu. Psikolojik operasyonlar insanları umutsuzluğa sürüklüyordu. (Tesev'den çarpıcı Kürt Raporu: Pkk bölge halkının kendisidir gibi...) tesev* *
    1999'da Apo Kenya'da yakalandı ve Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde idam cezası uygulanmadı. imralı'da mahkeme sırasında batı'nın tüm üstdüzey isimleri, dünyanın en ünlü gazetecileri sorgulamayı izledi. Batıdan Öcalan'a destek mesajları yağıyordu. Fransız cumhurbaşkanı'nın eşi Madam Mitterand'ın açıklamaları gazetelerdeydi. Ne mi diyordu: "Ben Apo'dan daha çok Apo'cuyum. Abdullah'ın kalbimde çok özel bir yeri var." Vatikan bir bildiri yayınlıyor "1918'den beri Kürtler bağımsızlıklarına kavuşmayı bekliyorlar" diyordu. Türkiye'yi ziyaret eden Avrupa Birliği dönem başkanı "Apo'yu asarsanız AB'ye giremezsiniz" diyordu. Ardından Leyla Zana'yı hapishanede ziyarete gidiyordu. Sonra da Türkiye Cumhuriyeti hükümetine Hadep'li belediye başkanları ile diyalog tavsiyesinde bulunuyordu. "Yoksa Avrupa Birliği kapısı kapanıverirdi." Öcalan idama mahkum olmuştu. Ama Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde idam cezası kaldırıldı. imralı'dan avukatları aracılığı ile yandaşlarına görüşlerini iletmeye devam etti. öcalan, mahkemeye verdiği savunmasında kendisinin batılı ülkelerce korunup beslendiğini, batılı ülkelerden silah, malzeme ve para yardımları alarak Türkiye'ye karşı savaştıklarını açıkladı. Batı'nın Sevr'i uygulama peşinde koştuğu ve Türkiye'nin toprak bütünlüğünü parçalamayı amaçladığı açıkça ortaya konmuştu. Sorgusunda kullandığı bir cümle herşeyi özetliyordu: "Şeyh Sait'in devamıydım. Kullanıldım."
    "...Bunu bir tek ben söylemiyorum. Zaten kullanıldım. Kullanılmamın en çarpıcı örneği benim durumum. Nereden nereye gelindiği ortada."

    Şeyh Sait'in devamıydım, kullanıldım diyecekti. ingilizler Lozan'da Musul meselesi görüşülürken Şeyh Sait'i kullanmışlardı. Fransızlarla Hatay'ı için boğuşulurken Dersim isyanı başlamıştı. Türk ordusu Kıbrıs'taki kıyıma dur deyince Asala örgütü'nün katliamı başlamıştı. Güneydoğu Anadolu Projesi ile Türkiye suyun kontrolünü sağlayacak ve bölgesel güç olabilecekken PKK ortaya çıkmıştı. 2000'lerde Sevr Anlaşması'ndan Büyük Ortadoğu Projesi'ne izler düşmeye devam edecek, ılımlı islam adı altında Türk insanının inanışları deforme edilecekti.

    Amerikan gizli servisi'nin Türkiye'ye pek aşina adı Graham Fuller Türkiye'nin laiklikten vazgeçmesi gerektiğini vaadediyordu. Tarikatlara izin verilmeliydi. 1995'e kadar Amerikan politikaları karşıtı söylemleri ile tanınan Fethullah Gülen, 1995 sonrası Amerika'yı yüceltmeye başlayacaktı. Gülen'e göre Amerika'dan habersiz iş yapılamazdı. Amerika'da islamcı akım ile ilgili raporda ılımlı islam temsilcisi olarak Fethullah Gülen'in adı geçecek ve Gülen 1997 yılında papa ile görüştürülecekti.

    Bütün bunlar olurken Türkiye inanılmaz ölçüde fakirleşecek, ithalatı artacak, ihracatı düşecek, tüm kaynakları yabancı ellere geçecek, para getiren neyi varsa satılacak, sanayi tesisleri şalterlerini kapatacak ve halk yokluğun pençesinde kıvranacaktı. Dünya Bankası raporuna göre halkın % 20'si yoksulluk sınırı altında yaşamaya başlayacaktı. Türkiye'nin önüne konulan havuç, Avrupa Birliği üyeliği sayesinde Batı;
    - Demokrasi adına bölücülük
    - insan hakları adına gericilik
    - Dinler arası diyalog adına misyonerlik
    - çevrecilik adına suyumuzu ele geçirme operasyonları yapıyordu.

    Bir kürt devleti'nin kültürünü yaratmak için televizyonlar açıyor, yeni bir kürtçe icat ediyordu. Hatırlayın Lord Curzon, Lozan Konferansı'nda Musul - Kerkük konusu görüşülürken kürtleri kastederek "Ben onlara bir alfabe verdiğimde görürsünüz" demişti. Bugün görüyoruz. Şimdi batı, bölgede ortak kürt kültürü yaratma peşinde. maddi çıkarları bunu gerektiriyor. batı, içinden geçtiği krizle sallanırken Asya'nın kilidi Türkiye'yi kırmaya çalışıyor.

    Aslında dünya 21. yüzyıla 20. yüzyıl başındaki koşullarla giriyor. Türkiye o zamanki gibi bugün de kilit ülke. Amerikan başkanı Bill Clinton'un sözlerini unutmayalım:
    "20. yüzyılın ilk 50 yılını Türkiye belirledi. 21. yüzyıl ilk 50 yılı da Türkiye'nin alacağı doğrultuda şekillenecek. "
    Şimdi Clinton'un eşi Hillary condelezza Rice'ın yerinde. Amerika'nın dışişleri bakanı ve Amerikan Başkanı Obama'nın gözü Türkiye'nin üzerinde. Amerika'nın dışişleri bakanı Hillary:
    - Türkiye'nin limanlarını istiyor.
    - Fener Rum Patriği ekümenik olsun diyor.
    - Kürt devleti'ne hamilik yapın diyor.
    - Ermenistan ile bir bütün olun diyor.

    Kilit ülke Türkiye bakalım 21. yüzyılın ilk çeyreğinde kendi çıkarları çerçevesinde bir politikayla kirli oyunlara cevap verebilecek mi? Benim en ufak bir kuşkum yok. Bu millet düşünülebilecek her melanete karşı koyabildi. Bu oyunlarla da başa çıkacaktır. Bu çıkışta yine Mustafa Kemal'in sözleri yolumuzu aydınlatacaktır. Bakın, 1922'de yepyeni bir cumhuriyetin eşiğinde o ne diyor :
    " Ulusal mücadelenin amacı tam bağımsızlıktır. Tam bağımsızlık ancak mali bağımsızlıkla gerçekleştirilebilir."
    O nedenle türk halkı mali bağımsızlığını dışarıya peşkeş çekenleri anlamalı, kendi refahıyla ve ülkenin bekası ile oynayanları tespit edebilmelidir.

    --
    Burada artık ideolojilerin bir önemi kalmıyor. Dincisi de, dinsizi de, atatürk'ü seven de, sevmeyen de, solcusu da, sağcısı da, eşcinseli ile, heteroseksüeli de, kürtü de, türkü de, lazı da, çerkezi de, rumu da, zazası da bir tek amaç için aynı cephede yanyana durmak zorundadırlar. Bu da bu ülkenin bir bütün olarak kalabilmesidir. Zamanında benzer isyanları, bölücülüğü afrika ve arap ülkelerinin de çıkardığını unutmamak gerekir. Lübnan'ın, Filistin'in, Kuzey Irak'ın durumu ortada. Kimse oradaki petrolü kürtler çıkarsın diye uğraşmıyor. Sağlam kalabilmek bir bütün olmaktan geçiyor. Bir bütün içinde yaşamaya alışmış insanları bunca zaman sonra birbirine düşman eden politikaları sezmek zorundayız. Hainler, en yakınlarda da olabilir, ışıkların içinde de. ileride geçmişimizin bizimle alay etmesine izin vermeyelim.
    5 ...
  21. 61.
  22. 62.
  23. istanbul üniversitesi işletme fakültesinde kültür kulübünün düzenlediği edebiyat haftasına 14 aralık 2009 tarihinde katılacak olan gazeteci. sınırlar arasında, hangi avrupa?, avrasyalı olmak kitaplarının yazarı, avrasya televizyonunda banu avar'la dünya düzeni programının yapımcısı, yönetmeni, sunucusu...
    1 ...
  24. 63.
  25. ellerinden öpülesi ve saygı duyulası programlara imza atan gerçek bi aydın.
    4 ...
  26. 64.
  27. HAKKINDA BU KADAR ENTRY Girilince alexander dugin' e mi kaçtı diye merak ettiğim...*
    1 ...
  28. 65.
  29. banu avar'la dünya düzeni. gördüğünü anlatan insan, saklamadan, sakınmadan.
    3 ...
  30. 66.
  31. erol zavar ile kafiyeli şiir yazılası gazeteci.
    0 ...
  32. 67.
  33. sürekli kapitalizmi ve onun uşağı abd'yi eleştiren ama çıkardığı kitapları * 25 lira gibi fahiş fiyatlara satarak paradoksta tavan yapmış yazar.
    2 ...
  34. 68.
  35. türkiye'nin en mükemmel kadınıdır. fakat ne yazık ki toplum halen bu mükemmelliyetin farkında değil. ta ki banu avar'dan bahsettiğimde banu alkan anlayan yurdumun toplumu var karşımda.
    1 ...
  36. 69.
  37. her türlü engele, anlaşılmamaya, yanlış anlamaya, anlamak istememelere karşın taviz vermeden, sadece milletinin çıkarlarını gözeterek, korkusuzca hareket edip, bilinçlendirici işler, çalışmalar yapan, vatan sevdalısı, aydın gazeteci kişisidir kendisi.
    afyon kocatepe üniversitesindeki söyleşisi hakkında yapılan eleştiriye şaşırmamak elde değil. sorulan birkaç soruya gayet tatmin edici ve mantıklı yanıtlar vermiştir. soruların tamamını kabul etmemesi dikkat çekti fakat zaman problemi olsa gerek. üzerinde fazla durmaya gerek yok, bilenler bilirler. açık sözlü, yapıtları ortada olan bir kişi kendisi. anlamak isteyenlere bu kadarı çok bile. yaşadığın ülkenin milliyetçiliğini yapmak faşişstlikse dünya faşistlikten geçilmiyor sadece teröristler biliyor insan haklarını, vesaireyi.
    3 ...
  38. 70.
  39. Yaptığı programlarla az daha hükümetin foyasını meydana çıkaracaktı. şimon peresin türkiye ziyaretinde hazırlamış olduğu israil özel sınırlar arasında programı hükümetçe sansüre uğramış ancak asıl sansürlenmesi gereken eli kanlı katil peres mecliste konuşturulmuştur. garip ülkemin onurlu kadını. o bir çiçek. o bir (bkz: kelimeler kifayetsiz kaliyor)
    2 ...
  40. 71.
  41. TRT yayınlandığı dönemde "Sınırlar Arasında" adlı programına yapılanlar başka birine bazı liboş, dönme solcu ya da sahte dinciye yapılmış olsaydı bazı kesimler ayağa kalkar program program bu hanımefendinin hakkını ararlardı. Önce isveç, ardından da Gürcistan hükümetinin baskıları sonucu program bitirildi.
    0 ...
  42. 72.
  43. --spoiler--
    2009'DA avrasya tv de banu avar'la dünya düzeniadlı haber program yapımcısı.

    Londra City University televizyon bölümünde üst lisans yapan ve BBC Tv Belgesel kurslarını bitiren Banu Avar BBC Türkçe bölümünde yapımcı ve sunucu olarak çalışmış, TRT’nin Londra muhabirliğini üstlenmiş ve Günaydın, Vatan, Dünya, Politika gibi gazetelerde muhabir olarak çalışmış ve birçok dizi yazıya imza atmıştır.

    TRT 1 ve TRT 2 de yapımcılığını, yönetmenliğini ve sunuculuğunu üstlendiği programları yayınlanmıştır. (Mozaik, Kaleideskop)

    32. Gün programının ilk yıllarında programın Londra muhabirliğini yapmış ve Kıbrıs belgeseli, Demirkırat gibi belgesellerde yapımcı/ araştırmacı olarak görev almıştır.

    ' I.Ceasar, Crimean War&, The Great Game ve Troy gibi BBC ve Discovery Channel belgesellerinin künyesinde Türkiye prodüktörü olarak yeralmıştır.

    1999’da Tv 8 in Belgesel Bölümünü kurmuş, 2004 e kadar 30 dan fazla belgesele imza atmıştır.

    Denizciler, Bir Zamanlar Kıbrıs’da, Artık BiZ DE varız!, Devlerin Savaş Alanı Afganistan, Türkiye Sevdalıları gibi belgesellerden OHRi, GÜZEL OHRi Makedonca’ya çevrilmiş ve Makedon Ulusal TV Kanalında 13 kez gösterime girmiştir; Rıza oğlu Haydar ALiYEV belgeseli ise Azerbaycan Devlet Kanalında defalarca gösterime girmiştir.

    Banu Avar Haziran 2004 de TRT 1 de SINIRLAR ARASINDA adlı programın yapımına başladı.

    Bugüne kadar Balkanlar, Kafkasya, OrtaDoğu Orta Asya, Çin, Hindistan, Güney Amerika’ ve Avrupa’dan dosyalarla ekrana gelen program 2008 mayıs ayında bazı büyükelçilerin şikayetleri sonucu yayından kaldırıldı..
    Banu Avar, 2004-2008 yılları arasında 40 kurumdan çeşitli ödüller ve plaketler almıştır. 4 kitabı bulunmaktadır; Sınırlar Arasında(2006), Avrasyalı Olmak(2007 ocak), Hangi Avrupa(2007 ekim) ve 'BÖL VE YUT!'( 2008 Kasım ).

    --spoiler--

    *

    donanımlı ve duruşu olan saygın bir insan.
    3 ...
  44. 73.
  45. katıldığım konferansın saati 14:00'iken bazı 'pek mühim kişiler daha gelmedi, siz içeride dinlenin.' diyenlerin aksine saat tam 14:00'da konferans salonuna gelip izleyicilere doğru dönerek 'ben saat 13:30'dan beri buradayım sizi bekletmek istemedim beklettiysem özür dilerim bence biz başlayalım geç kalanlar sonradan katılsınlar aramıza.' diyerek bir takım nüfuslu kişilerden, izleyicisini daha önemli gören,
    konuklarına saygılı ve sevecen davranan, 'bir fotograf çekinebilir miyiz?' sözlerini asla geri çevirmeyen, ses tonu muhteşem, her kesimin yanlışını dillendirebilen ve hakkında soru sorulduğu zaman samimiyetle cevap veren güzel insan.
    1 ...
  46. 74.
  47. hakkında epey atıp tutulan yazardır. batıya laf atarak prim yapıyor yalan söylüyor bak iskandinavlar ne kadar eşitlikçi manyak insanlar zaten tipleri de elf tipi bunlar kötü olamaz diyeni var, evet bak herşey dış mihrakların işi ben biliyordum zaten diyip banu avar'ı baş tacı yapanlar var. Ben şahsen iki tarafa da katılmıyorum. Katıldığım tek şey şudur, Banu Avar programlarında olanların neden yapıldığını söylüyor ve diyorki bütün savaşlar gibi bunlar da enerji paylaşımı temelinde, çıkar çatışmalarına hizmet etmektedir. Enerji kaynaklarının olduğu her yer karmaşa içindedir.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük