dışardan bakanların tomarla para kazandığını sandığı, adam gibi adamların yanında üç kuruş parası olan itin köpeğin bile ağız yapabildiği ve efendi muamelesi gördüğü,
herşey güzelken müşteriyle can ciğer dönüşte sıkıntı yaşanınca kanlı bıçaklı olunan,
bazen kapının önüne iki tabure atsak da esnaf işi tavla oynasak diye hayal kurdurtan ticaret müessesinde çalışmaktır.
bankacı vatandaşı ezen ama her zamanda her eksim tarafından ezilen kesimdir.
-hayırlı olsun imam yeğenim bankacı olmuşsun.
+he dayı bakalım hayrına şerrine artık, pek bizim yapacağımız iş değil ama..
-olum unutma para satmakla karı satmak arasında hiç bir fark yoktur. ona göre.
+saolasın dayı, teşekkür ettim eşsiz tespitin için.
-o değil de hakket karı kız nasıl bankacılar güzel oluyormuş.
+ellerinden öperler dayı hepsi kızın yaşında.
-haa kolay gelsin yeğenim
en yakın arkadaşımın mesleğidir. kendisi ziraat bankasında çalışıyor ve gününün yoğunluğunu her anlattığında sabır diliyorum zor iş gerçekten birde onlarca insanla haşır neşir oluyorlar. çalıştığı şubeye arada bir gittiğimde o da dahil tüm çalışma arkadaşları asla yorgunluklarını belli etmeyip gülerek müşterilerle ilgileniyorlar. sanırım Banka artı ziraat çalışanı olmak böyle bir şey hayran kalmamak elde değil benimde alanım olsaydı bende aynı yerde çalışmak isterdim.
Hayalimin mesleğiydi kuzenim Melike ziraat bankasın da çalışıyordu epeyde memnundu her sabah üşenmeden hazırlanır giderdi. tabii normal olarak bana havalı geliyordu gerçi hala öyle ama annem bankacı değil de doktor hemşire falan sağlıkçı olmamı çok istedi bende kıramadım eczacı oldum ama içimde ukte kaldı ziraatte bankacı olmak nasip değilmiş demek ki bazen istediklerimiz olmaya biliyor.