(bkz: #25973603) araya eski dilden sözcükler katarak büyük iş yaptığını zanneden yazar. Güzel güzel yazıyor bir de. Daha doğrusu yazdığını sanıyor. Bak örneğin, "rıza nur'un manevî evladı atsız..." yazmış. Evlad, "veletler" demektir. veled sözcüğünün çoğuludur. evlad yazıp ardından tek bir isim söylersen gülerler, uyarması.
bir de "olaya ırkçı kafa dışında bir boyuttan bakabilen mahlûklarla münakaşa içerisine girmek gibi bir huyum yoktur." yazmış. Kuzum, ırkçıları da sevmiyorsun, ırkçı kafa dışından bakanları da. ne yazacağını şaşırdın herhalde. başka adam kalmıyor senin mantığına göre çünkü.
gel gelelim arap harflerinin zor olduğunu ben değil bizzat 2.Abdülhamit söylüyor. bak o, bu, şu değil 2. abdülhamit! ne diyormuş bakalım...
''ben tahta çıktıktan sonra ilkokul sayısı 10 misline çıkmıştır.(20000 mektep) bu sayısı maalesef kifayetsizdir. ulemanın ifrat derecesinde tutucu olmasından dolayı yüksekokullarımızı asri hale getirmemiz çok zordur. yazımızı öğrenmek çok kolay değildir. bu işi halkımıza kolaylaştırmak için belki de latin alfabesini kabul etmek yerinde olur. her ne kadar bu harflerle lisanımızdaki bazı sesleri vermek güçlüğü mevcut ise de bunu ayarlamak şüphesiz kabil olabilir. aklı başında hiçbir kimse öğrenmeye düşman olamaz. ben de bütün dindaşlarıma iyi ve faydalı olan her yeniliği tanıtmak istiyorum.''
(abdülhamit, siyasi hatıratım, sayfa: 189-192)
bak sen şu islam halifesine (!) Arap harfleri zor demiş yerine latin harfleri gelsin demiş. cık cık, ayıp ya hu!
bunları da geçtim, şahsııma demediğim şeyleri demişim gibi lanse ettirmiş. sözde ben demişim ki "'ikisi de aynı dildir''. 4-5 defa baktım hata bende mi acaba göremiyor muyum diye, fakat cidden göremedim.
kardeşim sen o gözlere bir baktır istersen yahut bana göster ben nerede yazmışım onu!
osmanlıca denilen dil de "arap harfleriyle yazılan, halkın 'eski türkçe' dediği dildir." demiş. Bak burada iyi kahkaha attım. Sana Şemsettin Sami'nin bir sözünü yazayım,
"Arap'a söylesen anlamaz, Acem'e söylesen anlamaz, Türk'e söylesen anlamaz. Bu nasıl lisandır"demiş. Şinasi de bir kitabında * zaman zaman 'türkçe' * ile yazdığı için peşine eklemiştir "Lisan-ı avam ile yazdım".*
vay arkadaş! şinasi ve Şemsettin Sami (kamusu Türki'nin yazarı) dilleri ayrı olarak görüyor, fakat bizim ordinaryüs dil bilimci (!) hayır diyor, onlar tek dildi. peki kardeşim seni mi kıracağız öyle olsun. *
bir de bana tarihi ayar vermiş. öyle demiş yani. * egonu sevsinler senin.
günler sonra gelen ekleme: arkadaş söylediği saçma şeyleri ben eleştirince girip editlemiş, düzeltmiş. kimse de anlamasın diye (sözlükte ki herkes mal ya) edit: imlâ yazmış.
(bkz: #25965611) latin "alfabesi" ile osmanlıca "türkçesi"ni karşılaştırabilen bir yazar. hayret ettim vallahi. nasıl becerilmiş şaşırdım.
önce demişki latin alfabesi sandığınız gibi kolay bir alfabe değil. sonra da demiş ki osmanlıca sandığınız gibi süslü bir dil değildi. bir dur orada. biri elma diğeri çekiç.
ayrıca "bazı dönemler basit yazmak moda olmuş, bazı dönemler süslü..." demiş. bir edebiyat cahili olup da edebiyattan hava atarak örnek vereni ilk defa görüyorum vallahi. bak şimdi, onlar ayrı ayrı dönemlerde ortaya çıkan 'moda'lar değil. ister basit yaz ister süslü ikisi de aynı dönem. aynı dönem yani anlayabildin mi? moda moda ilerlemez bu iş.
he bu arada "atsızcı kafa" dediğin insanlar bugün bile tarihi ve edebiyatı iyi bilen insanlardır. neden? diyecek olursan nihal atsız "öğrenin" demiştir. çünkü kendisi edebiyat öğretmenliği yapan bir tarihçidir. hem bende "atsızcı kafa"dan sayılırım. gel senle senin seçtiğin bir osmanlıca yazıyı okuyalım. Senden hem hızlı okumazsam hem de senden doğru çevirmezsem* yazarlığımı sildireceğim.
müşriklerin kendisiyle ilgili düşünceleriyle ilgilenmeyen yazar.
biz her türlü kaynağa baktık ve iman ettik. üçüncü sınıf çakma allamelerden değiliz. dillendirecek bir delili olan konuşsun, olmayan da 'acıyorum' edebiyatı yapmadan, kendi düşünsel garabet mahzeninde çırpınıp dursun.
kendisine gülenlere donald quataert'in kaleminden çıkan ''osmanlı imalat sektörü / sanayi devrimi çağında'' isimli kitabını ithaf eden yazar.
istenirse, bu nevzuhurlara metternich'in balta limanı antlaşmasına ilişkin yaptığı detaylı yorumu iletebilecek yazardır aynı zamanda. fakat kendisi beyyine ve hüccetsiz atmayı pek sevmediğinden, bu muhteremlerin yanına pek yaklaşamamaktadır.
son dönemlerinde yıllarca meleklerin cinsiyetini, hz. muhammet' in ebeveynlerinin imanlı mı imansız mı öldüklerini tartışan bir devlette ilmin varlığını savunmuş ve çiviyi dahi ithal eden yine aynı devletin sağlam sanayisi vardı diyerek akşam akşam beni güldürmüş yazar.
bu zat; islam'ı da savunur, ateistlere de giydirir. bünye meselesi...
zira ateistler samimiyetsizdirler. bu insanlarca o kızın 8 yaşındayken evlilikte ölmesi, islam'a saldırmak için bir kozdur. buna üzülen ateist sayısı da pek azdır. bunlara göre bu olaylar, islam'ın doğru anlaşılmasından ileri gelmektedir ve tüm müslümanların böyle olması gerekmektedir.
bu nedenle islam'ı anlatan entry'leri eksilemekte beis görmezler. çünkü dertleri ''çocukların 8 yaşındayken evlendirilmesi'' değil, islam'a saldırmak için bir fırsat daha elde etmektir.
hem bu olaylar için üzülüp, hem de doğruyu anlatan, bu tür ilişkilere cevaz verilmediğini belirten bir bilgi girdisini eksilemek de ancak kefere zihniyetine yaraşır.
(#21260369) entry'sinde önce islam'ı bir güzel savunmuş, en alttaki edit'le de gerçek düşüncelerini açığa vurmuş olan insanımsı. islam'ın felsefesini anlayamayacak kadar laledir kendisi.
cemil meriç okumayanların 'irticacılıkla' ile eleştirdiği yazar.
''ileri-geri'' meselesini, yalnızca kronolojik olarak çözümleyenlere karşı, en ufak bir düşmanlığı yoktur bu yazarın. neticede rönesans da irticacı bir eylemdi. osmanlı ıslahatları da irticacı idi, kanunî devrini esas alıyorlardı. bu yazarın tek derdi, şeriatın, allah'ın emrinin uygulanmasını isteyenlere artık 'irticacı' denilmesinin bırakılmasıdır. çünkü bu kelime, suistimallere açıktır.
bunun için de öncelikle bu kişilerin kalıplardan sıyrılmaları gerekir. bu nasıl olur? mütefekkirleri okuyarak... cemil meriç, necip fazıl kısakürek okuyup gelsinler karşıma, böylece tartışırız.
--spoiler--
''Biz bize gerici diyenlere deh demek için gerideyiz'' (nfk)
--spoiler--
nickaltından saldırması tam da kendisinden bekleyeceğim bir şeydi o yüzden sorun değil.
ama bazı düşünceleri hiçbir şey bilmemesinden dolayı çok komik ve ötesi zarar verici olabiliyor. sokrates'i öldürenin demokrasi olduğunu savunuyor, dini kurallara karşı geldiği için öldürüldüğünü bilmeden. darwin'e faşist diyor, faşizmin darwin'den çok sonra ortaya çıktığını, darwin'in tüm insanların tek ırk olduğunu söylediğini bilmeden. binlerce yıllık islam tarihi olayına girmiyorum bile(tüm dinler islam'dı türünden bir açıklama olabilir, bunu öneriyorum). islamcıların en okumuşu da böyle işte, dini kitaplar dışında hiçbir şey okumayınca salladıkça sallıyor kişi.
kurshad dostunun önerisi ile, şu entry'sini koruma altına alan yazardır. ayrıca bu entry; islam dünyasındaki tekamül görüşü hakkında da nüveler içermektedir:
panzerkampf adında bir arkadaşımız var. sağ olsun, kendisiyle özel mesaj üzerinden oldukça verimli tartışmalar yürütebiliyor, ilmî mülahazalarda bulunabiliyoruz. fakat bu arkadaşımızın önemli bir noksanı var ki; çok fazla 'uzman' olmadığı konularda, aşırı derecede ahkam kesiyor. o kadar kusur kadı kızında da olur demişler lakin, kendisini özel mesajdan defalarca uyarmama rağmen aynı hatada ısrar ettiği için, şurada bir cevap vermek farz oldu:
kendisi, benim yazdığım entry'e yönelik olarak şu talihsiz ifadelerde bulunmuş:
--spoiler--
kuran kadar insanların bilimsel teorilere uyduracağım diye bir yerlerini yırttığı başka bir kitap da yoktur. şimdiki yorumlarını 200 yıl önce görse biri, bu yorum yapanların hepsini kafir ilan ederdi, değişmez kuralları olan evrensel yasalarla dolu kuran'a göre.
--spoiler--
''acabaaaaa?'' diye sorsak ve kısaca sahabelerin tefsirine göz atsak, karşımıza ne çıkardı diye merak etsek; karşılaşacağımız sonuç ne olurdu? gerçekten 1400 sene evvel sahabeler bu ayeti nasıl anlamışlar ve bu yorum doğru muymuş:
6 günü 6 devre olarak tefsir eden müfessirler
- ibn abbas: en çok hadis rivayet eden sahabelerden birisi olmakla beraber, tefsir ilmindeki üstün yeterlilikleri hasebiyle, ''tercüman'ül kur'an'' ve ''hibrü'l ümme'' olarak anılagelmiştir. 1. sıfat, ''kur'an'ın tercümanı'', ikinci sıfat ise ''ümmetin en alimi'' manasına gelmektedir ve ibn abbas, bu ayeti 6 devre olarak tefsir etmiştir.
- übeyy bin ka'b: ashab-ı kiram'ın büyüklerindendi. kendisi, okuma yazmayı bilen ender sahabelerden olmakla beraber, rasulullah'ın vahiy katipleri arasındaydı. kur'an'ı en iyi bilen ve en iyi okuyan sahabelerdendir. seyyidü'l-kurra (okuyucuların efendisi) mahlası takılmıştır o'na. ayrıca rasulullah döneminde fetva verecek kabiliyette olan 6 kişiden biri de oydu. hz. ali, hz. osman, hz. ömer, muaz b. cebel ve hz. zeyd de ötekiler idi. kendisi hakkında söylenen sözler ve rivayetlere örnek vermek gerekirse:
--spoiler--
"ümmetimin en iyi okuyani übey'dir." (zehebî, siyer, i, 392)
abdullah b. amr b. as'dan şöyle rivâyet edilmiştir: rasulüllah(s.a.s)'in söyle buyurduğunu işittim: "kur'an'ı dört kişiden alın (öğrenin). abdullah b. mes'ud'dan,-rasulüllah(s.a.s) önce bunu zikretti, ebu nuzeyfe'nin mevlası salim den, muaz b. cebel'den ve übey b. ka'b'dan" (buharî, menakibu'i-ensar,16). bu dört sahabîden muaz ile übey ensardan, abdullah b. mes'ud ile salim ise muhacirlerdendir.
rasulüllah (s.a.s) übey b. ka'b'n: "âllah bana lemyekünillezîne keferfi suresini sana okumamı emretti" buyurdu. übey "allah benim adımı da andı mı?" dedi. peygamber efendimiz (s.a.s) "evet" deyince übey b. ka'b sevincinden ağladı (tecrid-i sarih tercümesi, x, 21).
--spoiler--
sanıyoruz ki, o'nun şanını anlatmak için bu kadar delil yeterlidir.
- mücahid: tabiiun, yani sahabeleri görenler devrinde yaşayan, ünlü bir hadis ve tefsir alimidir. sahabelerden abdullah bin abbas'dan ders almıştır. abdullah bin abbas da, hz. peygamberin ''emmoğlu'' olmakla birlikte, tefsir ve fıkıh alanında otorite kabul edilen bir sahabi idi. zira rasulullah onun için,
--spoiler--
"allah'ım! ona kitabı öğret ve onu dinde fakih kıl"
--spoiler--
dua etmişti. aynı şekilde mücahid, islam dünyasının iki müthiş imamı; imam şafii ve imam ebu hanife'nin sağlam kabul ettiği alimlerdendir.
- tirmizî: zaten herkes kendisini bilmektedir. buharî, müslim ile birlikte en çok rağbet edilen hadis alimlerdendir. hadis ilminde en üst derece ulaşanlara verilen 'hafız' derecesini elde etmiş bir zattır.
- bediüzzaman said nursî: 'zamanın efendisi' olarak anılan bu zat da, bu kişilerden nakille 6 gün ayetini 6 devre olarak tefsir etmekte beis görmemiştir.
tüm bu gerçeklerden hareketle; halen daha 6 gün ayetinin 6 devre olduğunu anlamamakta, kur'an'ın bilime uymadığını düşünmekle ısrar etmekte ve küfür yobazlığında inat etmek isteyen var ise, beri gelsin.
yeter ki, bilmeden atıp tutulmasın...
edit: kendisinin birunî'nin tekamül görüşü hakkında, bir 'evrim tespiti' yapma hevesini anlayabiliyorum. fakat bununla alakasızdır, islam düşüncesinin evrim görüşü...
ne diyor birunî:
--spoiler--
insan, köpeklikten domuzluğa, sonra maymunluğa yükselerek insanlığa ulaşmadı (biruni, kitab-ul cemahir fi marizatil cevahir. haydarabat. 1935, s. 6-7.)
--spoiler--
islam'da bir evrim düşüncesi var; fakat bu türden türe değil. tür içi çeşitlenme, ortama adapte olma şeklinde. insan çamurdan ahirette yaratılmıştır. fakat hayvanlar, zamanın tesiri ile oluşan hal ve şeraitten doğarak yaratılmışlardır.
--spoiler--
Kendisinin "yosma kadın fuhuştan sonra köpeğe su verirse cennete gider" gibi konulardan bahseden kitapları varmış.
Bu kafaya bu kitaplar okununca varılıyor demek.
Ha bir de islamcıların klasik "ama o allahın dinin emri, farz, ne yapalım allahın emrini yerine getirmeyelim mi" eşiği var.
Malum "allahın emri" denince akan sular duruyor karşısında.
Ne pozitif hukuk kuralları ne kurum içi kuralların bir hükmü kalmıyor.
Bir tarafta allahın emri bir tarafta zavallı kul yapısı kurallar. Tartışmıyoruz bile.
Peki o thy yanlışlıkla bir yahudiyi işe alsa ve o yahudi işe 'kipa' giyerek gelse..aha dini inanç gereğiyse o da dini inanç. Olur mu. Olmaz mı?
Yahu çocuk bişeyleri ispat peşinde. Ben çok okudum çok şey biliyorum u gösterme peşinde ama lisedeki bütün kitapları ezberleyip sınavlardan 100 alan öğrenci kadar kafası çalıştığından, işin içine zeka ve yorum girmesi gerekince kafa karışıyor. Bilmediği yerden gelince soru, daha önce ezberlediği ne varsa yazıyor yazık. Ama ortaya fikir değil çorba çıkıyor.
Kendisine tavsiyem bana cevap yazmaya kasacağına, az daha bişeyler çiziktirip şakirtler için hikayeler diye bastırıp yayınlasın.