cemil meriç okumayanların 'irticacılıkla' ile eleştirdiği yazar.
''ileri-geri'' meselesini, yalnızca kronolojik olarak çözümleyenlere karşı, en ufak bir düşmanlığı yoktur bu yazarın. neticede rönesans da irticacı bir eylemdi. osmanlı ıslahatları da irticacı idi, kanunî devrini esas alıyorlardı. bu yazarın tek derdi, şeriatın, allah'ın emrinin uygulanmasını isteyenlere artık 'irticacı' denilmesinin bırakılmasıdır. çünkü bu kelime, suistimallere açıktır.
bunun için de öncelikle bu kişilerin kalıplardan sıyrılmaları gerekir. bu nasıl olur? mütefekkirleri okuyarak... cemil meriç, necip fazıl kısakürek okuyup gelsinler karşıma, böylece tartışırız.
--spoiler--
''Biz bize gerici diyenlere deh demek için gerideyiz'' (nfk)
--spoiler--
(#21260369) entry'sinde önce islam'ı bir güzel savunmuş, en alttaki edit'le de gerçek düşüncelerini açığa vurmuş olan insanımsı. islam'ın felsefesini anlayamayacak kadar laledir kendisi.
bu zat; islam'ı da savunur, ateistlere de giydirir. bünye meselesi...
zira ateistler samimiyetsizdirler. bu insanlarca o kızın 8 yaşındayken evlilikte ölmesi, islam'a saldırmak için bir kozdur. buna üzülen ateist sayısı da pek azdır. bunlara göre bu olaylar, islam'ın doğru anlaşılmasından ileri gelmektedir ve tüm müslümanların böyle olması gerekmektedir.
bu nedenle islam'ı anlatan entry'leri eksilemekte beis görmezler. çünkü dertleri ''çocukların 8 yaşındayken evlendirilmesi'' değil, islam'a saldırmak için bir fırsat daha elde etmektir.
hem bu olaylar için üzülüp, hem de doğruyu anlatan, bu tür ilişkilere cevaz verilmediğini belirten bir bilgi girdisini eksilemek de ancak kefere zihniyetine yaraşır.
son dönemlerinde yıllarca meleklerin cinsiyetini, hz. muhammet' in ebeveynlerinin imanlı mı imansız mı öldüklerini tartışan bir devlette ilmin varlığını savunmuş ve çiviyi dahi ithal eden yine aynı devletin sağlam sanayisi vardı diyerek akşam akşam beni güldürmüş yazar.
kendisine gülenlere donald quataert'in kaleminden çıkan ''osmanlı imalat sektörü / sanayi devrimi çağında'' isimli kitabını ithaf eden yazar.
istenirse, bu nevzuhurlara metternich'in balta limanı antlaşmasına ilişkin yaptığı detaylı yorumu iletebilecek yazardır aynı zamanda. fakat kendisi beyyine ve hüccetsiz atmayı pek sevmediğinden, bu muhteremlerin yanına pek yaklaşamamaktadır.
müşriklerin kendisiyle ilgili düşünceleriyle ilgilenmeyen yazar.
biz her türlü kaynağa baktık ve iman ettik. üçüncü sınıf çakma allamelerden değiliz. dillendirecek bir delili olan konuşsun, olmayan da 'acıyorum' edebiyatı yapmadan, kendi düşünsel garabet mahzeninde çırpınıp dursun.
(bkz: #25965611) latin "alfabesi" ile osmanlıca "türkçesi"ni karşılaştırabilen bir yazar. hayret ettim vallahi. nasıl becerilmiş şaşırdım.
önce demişki latin alfabesi sandığınız gibi kolay bir alfabe değil. sonra da demiş ki osmanlıca sandığınız gibi süslü bir dil değildi. bir dur orada. biri elma diğeri çekiç.
ayrıca "bazı dönemler basit yazmak moda olmuş, bazı dönemler süslü..." demiş. bir edebiyat cahili olup da edebiyattan hava atarak örnek vereni ilk defa görüyorum vallahi. bak şimdi, onlar ayrı ayrı dönemlerde ortaya çıkan 'moda'lar değil. ister basit yaz ister süslü ikisi de aynı dönem. aynı dönem yani anlayabildin mi? moda moda ilerlemez bu iş.
he bu arada "atsızcı kafa" dediğin insanlar bugün bile tarihi ve edebiyatı iyi bilen insanlardır. neden? diyecek olursan nihal atsız "öğrenin" demiştir. çünkü kendisi edebiyat öğretmenliği yapan bir tarihçidir. hem bende "atsızcı kafa"dan sayılırım. gel senle senin seçtiğin bir osmanlıca yazıyı okuyalım. Senden hem hızlı okumazsam hem de senden doğru çevirmezsem* yazarlığımı sildireceğim.
(bkz: #25973603) araya eski dilden sözcükler katarak büyük iş yaptığını zanneden yazar. Güzel güzel yazıyor bir de. Daha doğrusu yazdığını sanıyor. Bak örneğin, "rıza nur'un manevî evladı atsız..." yazmış. Evlad, "veletler" demektir. veled sözcüğünün çoğuludur. evlad yazıp ardından tek bir isim söylersen gülerler, uyarması.
bir de "olaya ırkçı kafa dışında bir boyuttan bakabilen mahlûklarla münakaşa içerisine girmek gibi bir huyum yoktur." yazmış. Kuzum, ırkçıları da sevmiyorsun, ırkçı kafa dışından bakanları da. ne yazacağını şaşırdın herhalde. başka adam kalmıyor senin mantığına göre çünkü.
gel gelelim arap harflerinin zor olduğunu ben değil bizzat 2.Abdülhamit söylüyor. bak o, bu, şu değil 2. abdülhamit! ne diyormuş bakalım...
''ben tahta çıktıktan sonra ilkokul sayısı 10 misline çıkmıştır.(20000 mektep) bu sayısı maalesef kifayetsizdir. ulemanın ifrat derecesinde tutucu olmasından dolayı yüksekokullarımızı asri hale getirmemiz çok zordur. yazımızı öğrenmek çok kolay değildir. bu işi halkımıza kolaylaştırmak için belki de latin alfabesini kabul etmek yerinde olur. her ne kadar bu harflerle lisanımızdaki bazı sesleri vermek güçlüğü mevcut ise de bunu ayarlamak şüphesiz kabil olabilir. aklı başında hiçbir kimse öğrenmeye düşman olamaz. ben de bütün dindaşlarıma iyi ve faydalı olan her yeniliği tanıtmak istiyorum.''
(abdülhamit, siyasi hatıratım, sayfa: 189-192)
bak sen şu islam halifesine (!) Arap harfleri zor demiş yerine latin harfleri gelsin demiş. cık cık, ayıp ya hu!
bunları da geçtim, şahsııma demediğim şeyleri demişim gibi lanse ettirmiş. sözde ben demişim ki "'ikisi de aynı dildir''. 4-5 defa baktım hata bende mi acaba göremiyor muyum diye, fakat cidden göremedim.
kardeşim sen o gözlere bir baktır istersen yahut bana göster ben nerede yazmışım onu!
osmanlıca denilen dil de "arap harfleriyle yazılan, halkın 'eski türkçe' dediği dildir." demiş. Bak burada iyi kahkaha attım. Sana Şemsettin Sami'nin bir sözünü yazayım,
"Arap'a söylesen anlamaz, Acem'e söylesen anlamaz, Türk'e söylesen anlamaz. Bu nasıl lisandır"demiş. Şinasi de bir kitabında * zaman zaman 'türkçe' * ile yazdığı için peşine eklemiştir "Lisan-ı avam ile yazdım".*
vay arkadaş! şinasi ve Şemsettin Sami (kamusu Türki'nin yazarı) dilleri ayrı olarak görüyor, fakat bizim ordinaryüs dil bilimci (!) hayır diyor, onlar tek dildi. peki kardeşim seni mi kıracağız öyle olsun. *
bir de bana tarihi ayar vermiş. öyle demiş yani. * egonu sevsinler senin.
günler sonra gelen ekleme: arkadaş söylediği saçma şeyleri ben eleştirince girip editlemiş, düzeltmiş. kimse de anlamasın diye (sözlükte ki herkes mal ya) edit: imlâ yazmış.