Ancak mene
Say öğredip,
Ay öğredip,
il öğredip,
En vacibi dil öğredip
Menim anam.
Bu dil ile tanımışam
Hem sevinci
Hem de gamı.
Bu dil ile yaratmışam
Her şiirimi,
Her nağmemi.
Yoh, men heçem,
Men yalanam...
Kitap kitap sözlerimin
Müellifi: Menim anam.
Bahtiyar Vahapzade
(okuma bilmez, adını dahi yazamaz benim anam. ancak bana sayıları öğreten, ayları öğreten, yılları öğreten ve en önemlisi de dili öğreten benim anamdır. Ben sevinci ve gamı bu dil ile tanıdım. Her şiirimi ve her müziğimi bu dil ile yazdım. Hayır, ben bir hiçim, ben bir yalanım. Kitaplar dolusu sözlerimin hepsinin yazarı benim anamdır.)
Bugün ölüm yıldönümü olan,azeri asıllı,Atatürk aşığı şair.Mekanın cennet olsun.
--spoiler--
Yaşamak yanmaktır, yanasın gerek!
Hayatın manası yalnız ondadır.
Mum eğer yanmıyorsa yaşamıyor demek,
Onun yaşaması yanmasındadır.
--spoiler--
Herşey birdir kardesim, herşey Tektir. Cisim değildir, cismani olan biziz...
Üstadın allah şiiri.
idrakte yol açmış geceden gündüze Allah.
Güldürmesen öz gönlünü, gülmez yüze Allah.
Dünyaya şafaklar gibi Tanrım sepelenmiş,
Kalbin gözü yanmazsa, görünmez göze Allah.Allah! Biliriz cisim değil, ya nedir Allah?
En yüksek olan hakta, hakikattedir Allah.
Dondunsa Tekâmül ve güzellikler önünde,
Derket, bu taaccübde, bu hayrettedir Allah.Bildik, biliriz, gizlidir insandaki kudret,
Herkes onu fehmetmese, acizdir o, elbet.
insanın ezel borcudur insanlığa hürmet,
insanlığa hürmette, liyakattedir Allah.Gerçek de şu ki: Gizlidir her zerrede vahdet.
Bir zerre iken külle kavuşmak ulu niyet.
Gördüklerimiz zahiridir, batna nüfuz et.
Batındaki, cevherdeki fıtrattadır Allah.Fıtrat da yatar sözde, sözün öz yükü fikrim,
Seçmiş, seçecek daima tüyden tüyü fikrim.
Ben bir ağacım, yaprağı sözler, kökü fikrim,
Sözlerde değil, sözdeki hikmettedir Allah.insan! Tepeden-tırnağa, sen arzu, dileksin.
Nefsinde doyumsuz, fakat aşkında meleksin
Zulmün yüzüne hak denilen silleni çeksen,
Sillende mühürlenmiş o gayrettedir Allah.Cahil iner alçaklığa, öz kalbine inmez,
Vicdandan eğer dönse de, hayrından o dönmez.
Zulmette, cehalette, adavette görünmez,
ilgarda, sadakatte, muhabbettedir Allah
idrakte yol açmış geceden gündüze Allah.
Güldürmesen öz(kendi) gönlünü, gülmez yüze Allah.
Dünyaya şafaklar gibi Tanrım sepelenmiş(serpilmiş) ,
Kalbin gözü yanmazsa, görünmez göze Allah.
Allah! Biliriz cisim değil, ya nedir Allah?
En yüksek olan hakta, hakikattedir Allah.
Dondunsa Tekâmül ve güzellikler önünde,
Derket, bu taaccübde(şaşkınlıkta) , bu hayrettedir Allah.
Bildik, biliriz, gizlidir insandaki kudret,
Herkes onu fehmetmese(anlamasa) , acizdir o, elbet.
insanın ezel borcudur insanlığa hürmet,
insanlığa hürmette, liyakattedir Allah.
Gerçek de şu ki: Gizlidir her zerrede vahdet.
Bir zerre iken külle(bütünlük) kavuşmak ulu niyet.
Gördüklerimiz zahiridir, batına nüfuz et.
Batındaki, cevherdeki fıtrattadır Allah.
Fıtrat da yatar sözde, sözün öz yükü fikrim,
Seçmiş, seçecek daima tüyden tüyü fikrim.
Ben bir ağacım, yaprağı sözler, kökü fikrim,
Sözlerde değil, sözdeki hikmettedir Allah.
insan! Tepeden-tırnağa, sen arzu, dileksin.
Nefsinde doyumsuz, fakat aşkında meleksin
Zulmün yüzüne hak denilen silleni çeksen,
Sillende mühürlenmiş o gayrettedir(namustadır) Allah.
Cahil iner alçaklığa, öz kalbine inmez,
Vicdandan eğer dönse de, hayrından o dönmez.
Zulmette, cehalette, adavette(düşmanlıkta) görünmez,
ilgarda (sözde), sadakatte, muhabbettedir Allah.
Azerbaycan Türklüğünün yetiştirmiş olduğu şiirlerinde hemen hemen Türklük'ten Turan'dan başka konu işlemeyen Samed vurgun'u ahmed cavad'ı cefer cabbarlı'yı almas yıldırım'ı hüseyin cavid'i severim ama Vahapazade benim için çok ayrıdır. Ayrı olmasının sebebi de Milli şairimiz Mehmet Akif'e olan saygısı ve sevgidir.
''En çok merak ettiğimiz hususlardan birisi de Vahabzade gibi bir şairin Türk şairler hakkındaki düşünceleridir. Kendisine şairlerimizden en çok kimi sevdiği sorduğumuzda bize Mehmet Emin Yurdakul ve Mehmet Akif Ersoyun isimlerini hiç düşünmeden verdi. Mehmet Akif Ersoya karşı ayrı bir muhabbetinin olduğunu onun sohbetlerinde görmüştük. Vahabzade, istiklal Marşını, Çanakkale Şehiterine ve Bülbül şiirlerini Akife yazdıran amillerin onun yaşadığı dönemde Türkiyenin içinde bulunduğu buhranlı dönemin rol oynadığı düşüncesindedir. Akifin, şairliğinin akidelerine bağlılıktan ve yüksek ahlakından geldiğini belirten şair, Çanakkale Şehitlerine adlı şiiri gözyaşları içerisinde okuduğunda Vahbazadenin bu derece Akif hayranı olduğuna şaşırmıştık. Onu''Çanakkale Şehitlerine'' şiirini okuduğunda gözyaşlarına hakim olamayıp ağlaması bizi çok etkilemişti. ilk defa bir istiklal şairinin diğer bir istiklal şairine ağlaması bize çok tesir etmişti. Şiirin şu mısralarına geldiğinde artık gözyaşaları şiiri okumasına mani oluyordu:
''Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın,
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitap.
Seni ancak ebediyetler eder istiab. ''
şiirlerini her azerbaycan türk'ü kalbinde hissetmelidir.
adını bilmeyen, okuyup da etkilenmeyen azerbaycanlının kanına tüküreyim.
gidip hepimiz ermeniyiz hebele hübele desin.
Türkiye üstadın her zaman hayallerini süslemiş hasretiyle yakmıştır . soyvet birliği döneminde türkiye geçmek yasaktır bu durum onun anavatan diye nitelendirdiği Türkiye aşkını daha alevlendirmiş Türkiye özlemini dahada bastırılmaz bir hale getirmiştir. Fırsatını bulup Türkiye'ye gelmek isteyen üstad 1961 yılında fırsatını bulur ve bu durumu dolu dolu yazar şahsımı da dolu dolu ağlatmıştır.
''Dedemin, babamın ve amcalarımın ağzından Türkiye hiç düşmezdi. Ben şimdi
soyumdan gelen arzuların hayallerin ülkesi olan Türkiyeye gidiyorum. Sabah erkenden
kalkıp tıraş oldum. Otuz beş yıldır hasretini çektiğim, ismini zaman zaman andığımda
bütün bedenimi titreten, koluma kuvvet, ayağıma takat, gözlerime ışık veren bir şehre,
istanbula, gidiyorum. Ümitgahım, önünde boyun eğdiğim, zorla elimden alınan adımın
sahibi, namusumun, izzet ve şerefimin koruyucusu, gören gözüm, vuran kolum, düşünen
beynim, yardımcım, dayanağım, bayrağım, kaybettiğim tarihim, geçmişim, ana dilim,
şerefim hepsi sendedir.
Kamaranın penceresinden bakıyorum uzakta fener yanıp sönüyor. Allah'ım! ilk
defa Türk ışığı görüyorum. O ışıkta benim arzularım yanıyor. Ey fener, sen sana tarih
boyu düşman olan bir milletin gemisine yol gösteriyorsun. O geminin içinde sana can
vermeye hazır birisi var.
Ben sana kurban olayım. Ey benim cumhuriyetim! Ey benim benden uzak vatanım! Benim için yanan ve bana elini
uzatamayan vatanım! izin belgesinin üzerindeki mührü döne döne öpüyorum. Otuz beş
yıldır vesikalarımın üzerinde Rus dilinde yazılı ifadeler vardı, ilk defa şimdi kendi
dilimde yazılı bir ibare var kimliğimde. Ömründe sadece on saat benim kim olduğumu
gösteren vesika ise ilk defa kendi dilimdeydi. Ben ancak şimdi ben oldum.
Nihayet istanbula ayağımı basıyorum. Bu mukaddes toprağı eğilip öpmek
istiyorum. Ama yol boyunca beni takip eden ajanlardan korkuyorum. Yan, ama öyle
yan ki, alevin gözükmesin. istanbulda topu topu on saat kaldık. Şehri gezdik.
insanlarla konuşmak istiyorum. Hal hatırlarını sorup; onların kalbine yol bulup girmek
istiyorum. Ancak onların bana meyli yok.''
Üstad hayallerini süsleyen istanbul'un bakımsız hali görünce hayal kırıklığına uğrar o gece geç saatte yatağından kalkıp
''Ey Allah'ım! Sen
Türkiyenin geçmişteki kudretini ve azametini geri ver.'' diye dua eder. Vatanına,
Vahabzadenin ifadesiyle, ''yürek ağrısıyla'' dönen üstad bu seyahatten sonra ''istanbul'' adlı
şiirini yazar.
Yolun kenarında tenha bir mezar
Üstünde ne adı, ne soyadı var.
Yolcu, arabayı durdur bu yerde
Bir sor, kimdir yatan tenha kabirde?
O bir Türk askeri, kahraman, metin!
O öz kardeşine yardıma geldi.
Kurşuna dizilen milletimizin,
Haklı savaşına yardıma geldi.
Uzaktan ses verip senin sesine
Geldi, o dönmedi öz ülkesine.
Düşman saflarını o, soldan sağa,
Biçti, dostlarıyla cepheyi yardı.
Toprağın yolunda düştü toprağa,
Senin toprağını sana kaytardı.
Kendi koruduğu, hem can verdiği
Yolun kenarında defn edildi o.
Uğrunda canını kurban verdiği
Toprağı kendine vatan bildi o.
Yolcu, arabanı bu yerde eğle.
O mezar önünde sen tazim eyle.
Secde kıl, dua et onun ruhuna,
Ayak bastığın yer borçludur ona
1845 yılında Gülüstan mukavelesi ile beraber Azerbaycanın ikiye bölünmesi üzerine "Gülüstan Poeması" eserini yazmış, bundan dolayı ev hapsine mahkum edilmiş, son dönemlerinde ülkesindeki Fetullah Gülen hareketlerini desteklemiş şair ve yazardır...
bence son derece provokatif ve propogandist bir şiir anlayışı var.
bu da kimi şairlerin tercihi olabilir zaman zaman ama kendisi derdini sanki halka direkt iletmek için olabildiğince düz, dolayımsız ve mesaj kaygılı şeyler yazmış.
kendisini bu şiirlerde bulanlar da olacaktır elbette, bu yazılanları şiirden saymayanlar da..
normaldir.
aslen azeri bir bala olan Türk dünyasının usta şairi Bahtiyar Vahapzade,vefatından üç gün önce hasta yatağında verdiği röportajında;
"Türkiye'ye ilk defa 1961 yılında gemiyle gitmiştim. Para bozdurmak için girdiğim bankaya kimliğimi göstermem lazımdı. Sovyet pasaportunu uzattım. Paraları değiştirdi ve bir makbuz verdi. ilk kez Türkçe ve üzerinde de 'Bahtiyar Vahapzade' yazan bir makbuz görmüştüm. Onu hayatım boyunca muhafaza ettim. Şu andaki tek arzum, ölmeden önce son bir kez daha Türkiye'yi görmek."
azeri şair, yazar ve siyasetçi. azeri özgürlük mücadelesinde üstün hizmetleri vardır ve azeri istiklal madalyası sahibidir. aynı zamanda azerbaycan'nın özgürlük simgelerinden biridir. 13 şubat 2009 da bakü'de vefat etmiştir.