minicik ellerimizi tutan babacığımızla anılarımıza ait kokulardır.
çerçeveler, kırmızı arabalar, silahlar, cher-believe, ricky martin, bahçede yetişen çilekler, akşam vakti oynanan kartopu savaşları, dünyanın en huzurlu yerinde babanızın yanında uyuduğunuz sonra onun kollarında kendi yatağınıza transfer edildiğiniz geceler...
hepsi sana olan güvenimi yitirmeden önceydi babacığım...
ikimizde temizken...
akşam yürüyüşlerinde, iki ayağımı kafasının iki yanından sarkıtarak, beni omzunda gezdirmesidir.
"baba ya çok yüksek, korkuyorum" diye mızladığım zaman, "korkma babacım. ben seni sıkıca tutuyorum." diyerek güven duygusunun ne demek olduğunu o zamandan öğretmesidir.
çocukluğumda hiç anne babama dair bir hikayem olmadı. onları hatırlatan tek şey, evimizde allah'ın emri gibi kabul edilen akşam yemekleridir. zorla geberene kadar yedirilirdik.
hatta babamla, abimin bebekken çekilen stüdyo fotoğrafları ile ilgili konuşurken, neden hiç resmim olmadığını sordum. cevap vermedi.
sonra koskoca dededen kalma sandık var evde, ağzına dek fotoğraf dolu. döktüm önüne. bunların içinde 5 tane fotoğrafım çıkarsa özür dileyeceğim sizden dedim.
tek tek bakıldı hepsini. 2 tane fotoğrafım çekilmiş. biri amcamın kucağında, diğeri babaannemin.
bir de babam abimle bir fotoğraf çekinirken, çıkmış bir yarım. babam fotoğrafta çıkmayayım diye, beni ayağıyla iterken.
Korkudan ağlamak. Babamdan o kadar korkardım ki bazen bana tek söz etmese de sadece kızgın bir şekilde baktığı için ağlardım, tabi karşısında ağlayınca daha fazla kızacağı için tuvalete gidip ağlıyordum…
bana kırmızı papuçlar aldığı günü unutmam küçük emrahın kızkardeşi gibi sevindirik olduğum bir gündü. Gurbetten her gelişinde bize birşeyler alırdı büyüdükçe bıraktı bu özelliği sonra koptuk.
Babamla hala tek konuştuğumuz konu iş. Çocukken hep sen mühendis ol Derdi oldum tek olay bu. Babam hala sevgisini göstermeyen tiptir. Arayım hala 2 cümle konuşuruz en fazla değişik bir adam. Desteğini esirgemez ama desteklediğini de göstermez.
Kuşkusuz ki babam, ben ve diğer iki kız kardeşimle yakar top oynamak, ben daha büyük olduğum için ben daha iyi oynuyorum tabii kolay yanmıyorum diye babam topu hep daha hızlı atıyodu ve bana isabet alırken ki yüz ifadesine o kadar gülüyodum ki. ilk oyuncağımızda boncuk tabancaydı bizim birde. Babamlar 5 erkek kardeş büyümüşler, kız çocuğa gidip boncuk tabanca alıyolar kafa o kadar güzel ki hahahah Bizde gariban gariban kağıttan bebekler falan yapıyoz onlarla oynuyoz ya hatırladıkça gülüyom bunlara.