annenin birkaç günlüğüne de olsa terk-i diyar eylemesi sonucu evde başbaşa kalan baba ve çocuğunun, hayatta kalmak için mutfağa girmeleri sonucu yaptıkları eylemdir.
anne varken mutfağa sadece yemek yemek için giren baba ve çocuk, anne yokken artık sadece yemek yemek için değil aynı zamanda onu yapmak için de mutfağın yolunu tutar.
yemek yapma beceri katsayısı birbirine eşit olan baba ve çocuk aralarında zımni bir görev bölüşümü yapmışlardır. baba her zaman olduğu gibi emir veren komuttadır. malzemeleri tezgaha getiren çocuktur.
adeta bir ameliyethanedeki doktorlar gibidirler.
baba sırayla ister:
-domates
-biber
-soğan
-tuz
soğan doğrama işini baba üstlenmiştir. yavrusunu soğanın gözyaşartıcı dış etkisinden korur. domateslerle çocuk ilgilenir. sonra biri ocağa koyduğu tencerenin içindekileri karıştırır. diğeri kesme, doğrama işini yapar.
en nihayetinde yemek sonuçlanıp yenir hale geldiğinde ikisinde de muzaffer bir komutan edası vardır. zor bir işi başarmışlardır kendilerince. yaptıkları yemek menemen olsa bile.
çoğu geleneksel türk ailesinde baba, çocuğuna olan sevgisini sözleriyle belli etmez ya da edemez. ama çocuk yine de anlar onun kendisini sevdiğini. işte onu anladığını anlardan biridir bu da.
- kızım napıyorsun öldürecenmi sen beni yağı az koy!
+ tamam baba..
- ooooo o ne kadar tuz koymak öyle zaten gözüm görmüyor körmü olayım!
+ tamam baba..
- sebzeleri biraz daha minik doğra hem estetik olsun hem dişim kesmiyor artık..
+ tamam baba..
- ocağın altını kıs biraz!
+ %&,(^^.:
yediğin yemeğin ismini sorduğun zaman "ne yapacan adını. mis gibi yemek olmuş, ban ekmeğini ye" gibi bir cevap alırsın. şayet üstelersen, "ananaslı menemen" gibi abuk bir cevap alırsın ki sonuç itibarıyla baba nezdinde bu pişen yemekler "bişeyli menemen"dir. sabah akşam menemen yemene rağmen baba için durum kötü değildir. anne yemek yapmasını bilmiyordur, kendi yaptığı yemek müthiştir. burada haklı olduğu tek nokta yaptığı yemeğin gerçekten lezzetli olduğudur. o "bişeyli menemen"den aldığın tadı aynı formülü uygulatarak anneye pişirttiğin zaman aynı lezzeti alman mümkün değildir.
ha bir de tuhaftır. baba aslında pek bir yemek begenmez ama onun uyduruk yemegi kendisine harika, lezzetli gelir. siz de yemek zorunda kalmazmısınız nezaketen o daha kötüdür.
anneyle yemek yapmaktan daha çok zevk veren iştir. çünkü hiçbir şeyin yerini bilmemesi, yemeğin içine neyi ne kadar koyacağını bilmemesi ona müthiş bir sevimlilik katar. "bırak, ben yaparım" denmesine rağmen inadım inat götüm iki kanat misali yapmaya devam eder. ama sonunda pes eder, salatayı kim yapacak diyip dur ben iki dakikada yapayım diye devam eder ki, zaten o salatayı yapana kadar yemek şahsım tarafından yapılmıştır bile.**
+ sen yağı koy tencereye. az koy ama.
- tamam baba. nerdeydi bu tereyağı?
+ manyak mısın lan ne tereyağı? öldürcek misin olum bizi? yaşlandık artık. sıvı yağ kullan!
- eh peki. şu kadar yeter mi?
+ oğlum patates kızartcaz lan sadece, patatesleri yağlı güreşe çıkarmıycaz! niye doldurdun bu kadar? az koy demedim mi!
- ya artanı alırız bi kaba.
+ artanı alırsın da patatesin içine çektiği yağ ne olacak? gençsin tabi eşşoleşşek, kıçın rahat senin!
- onu bırak da akşam yemeğinde patates kızartması iyi fikir mi baba? annem maymun edecek bizi valla.
+ ederse etsin. aşçı mıyız lan sanki, elimizden gelen bu!
herkese kısmet olmayan olay bu. kendimden biliyorum. öyle bir baba düşünün ki yumurtayı kırmak için tavanın kenarına değil, duvara vurmayı tercih ediyor. sen şimdi gel bu babayla yemek yap. olmaz yani bir yere kadar. hayır bir de içine salatalık doğruyordu zor aldım elinden.
baba normalde otoriter bir adamsa sinir olmanız kaçınılmazdır. yapacağı yemek alt tarafı bir et yemeğidir. bütün sebzeleri at, pişir, eti at, biraz daha pişir oldu. ama baba için bu süreç hiçbir zaman bu kadar basite indirgenmez. o gemisini terketmeyen kaptan edasıyla sanki çok büyük bir iş yapıyormuş gibi tüm malzemelerin listesini yapar. çocuğa malzemeleri hazırlamasını emreder. sonra onları çocuğa yıkatır, çocuğa doğratır. yemeği çocuk karıştırır. baba sadece talimatlar verir. nihayetinde çocuğun hoşafı çıkar. fakat yemekte baba gerinir "bakın anneniz yemek yaparken benim kadar yaratıcı olmaıyor, yıllardır makarna yiyorsunuz, bense ne güzel yaptım" şeklinde. buraya kadar görmezden gelinesi, gülüp geçilesi olabilir. asıl kısım bulaşıkları kimin yıkayacağını belirlemektir. babanın ağzından çıkan "ee yemeği biz yaptık toplaması da senden" lafı o anda kişiyi köpürtür, yumruğunu kemirme isteği uyandırır, anneye özlem naralarını yankılandırır. sonuç olarak evdeki tüm ameleliği yapmışsınızdır ama anne eve geldiğinde, baba yoruldum diye hayıflanır. sizse annenizle işe devam etmeye mahkumsunuzdur.
birkaç parça kuru dal parçası, mangal kömürü, mangal, gazete kağıdı, çakmak ve saç kurutma makinası eşliğinde hazırlanacak et yemeğidir. bunun dışında yapılanlarsa yenmez, zaten yapılmaz da, becerilemez yani.
mutfağın savaş alanına dönmesine sebep olan durum,
akabinde anne çıldırır, bir kaç tencere yandığı için çöpe gider mutfak badana yaptırılır ocak tamir ettirilir ama he halükarda çok güzeldir..
topu topu domates biber soğan ve yağdan oluşan yemekler yapılmaktadır;
- eline sağlık baba. güzel olmuş
+ sanki bir şey eksik gibi
- ?
+ buna domates girmiyordu herhalde
- ?
+ soğanları da önceden kavurmayacaktık
- sağlık olsun. bidahakine artık.
eğer bahsi edilen kişi her yemeği en az evin hanımı kadar güzel yapan, biraz iştahlı ve sırf tembel olduğundan mutfağa girmeyen bir baba ise durum çok daha vahimdir. evin hanımı birkaç günlüğüne üniversitede okuyan oğlunun yanına gimiştir ve baba ile kız evde başbaşa kalmıştır. birkaç saat sonra her ikisi de acıkır ve olaylar gelişir.
- baba şimdi ben pek yemek yapmayı bilmem ama elimden gelen bir iki şey var. akşama bizi idare eder, hem dışarıdan yemeyelim çok yağlı oluyor.
+ çekil sen mutfaktan ben yapıcam yemeği.
- hı?!?!
( aradan yarım saat geçer)
- baba ne yapıyorsun ya annem salça katmıyor ki o yemeğe?
+ sus sen işine bak. biliyorum annen salça katmıyor, ben istiyorum o mübarek kadın katmıyor. şimdi özgürüm istediğimi katarım, işime karışma!
- tamam baba ya ne kızıyorsun.
+ hiç acındırma kendini, yemezler. koş çabuk tereyağı getir.
- yuh baba ya sıvı yağ kattık bir de tereyağı mı katacağız?
+ bak kızım ya sus ve dediklerimi yap ya da çık mutfaktan başımı şişirme.
- peki baba. (tereyağı getirilir) yeter mi bu kadar?
+ az daha ekle. ****