Mal gibi hakkında ahkam kesenlerin olduğu, Başa gelmeden bilinmeyecek olan, en zor, anlaşılmaz psikolojidir.
Kadına güçlü, hisli olmayı ve Savaşmayı öğretir.
Sözlüklerde genellemelere kurban giden psikolojidir.
Çünkü buralarda herkes doktor, herkes psikolog.
Bakın insanlar farklıdır. Bir kız için babasız büyümek güvensizlik, kırılganlık, eziklik gibi karakteristik şeylere sebep olabilirken, başka bir kız için daha güçlü, istikrarlı, realist ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir karaktere sebep olabilir.
O nedenle bu kızları da genelleyemezsiniz.
Tek ortak noktaları hayatlarındaki baba eksikliğidir.
Babaları olmamış diye sığınmaya muhtaç, yaralı kuş, çıtkırıldım kezban şeklinde düşünüp yaklaşırsanız babanızı bile sikebilirler.
Lütfen biraz realist olun.
Baba sevgisine aÇ büyüyen bu kız arkadaşlarımız .. ilgiye ve sevgiye aÇ oldukları iÇin mavi boncuk dağtmalarıyla ünlüdür. Ama asla mavi boncuk dağıttıklarını kabul etmezler.
fakat şöyle bir psikolojidir ki, baba, kızına araba kullanmayı öğretir ve araba kullanmayı öğrenir. baba yoksa kim öğretir? e tabii ki akıllı, yakışıklı, kültürlü, sosyal, güvenilir, babayiğit, delikanlı ve hafiften türk kası olan türk erkeği öğretir.
tabi sonra kız farklı modellere de merak sarabilir.*
genelde aynıdır. belli başlı kelimeleri kullanıp belli başlı kalıplarda yaşarlar.
elbette babanın ölümü kötü allah kimseye vermesin ama şu bir gerçek.
babsının kızı, babam hayatta güveneceğim ilk erkek vs hep aynı cümleleri yazarlar. hep güçlü gibi görünmeye çalışırlar hep hayatta tek başlarına güçlü olduklarını düşünürler. ama en ufak şeyde ağlama potansiyeli taşırlar. yani hepsi sözde kalır maalesef.
Hiç şüphesiz en büyük sorun engel olunamayan yaş farkıdır.
Kız olmayacağını bile bile sadece bi hayranlıkla ilgiyle ya da babasına benzettiği üslubuyla hep kendinden büyüklere yanaşır, tam kapılacakken kendini dizginler bir şekilde...
20 li yaşlarıma dönüp bakınca ne istediğini bilmeyen, hedefi olmayan, kimi neden sevdiğini bilmeyen biri var karşımda. yaptığım salaklıklardan ''genç kızlara tavsiyeler'' adında bir kişisel gelişim kitabı çıkar. o derece.
bi kere bakıyorum da her başımı okşayanı insan sanmış, onları hayatımın merkezine koyup, onlar için istediğim şeylerden vazgeçmişim.
sorumluluk sahibi de değilmişim. sadece anne hayatın gerçeklerini anlatabilmek için yeterli değilmiş. çünkü anneyi ömrünü size adamış, sizi her koşulda affedebilecek, bu yüzden suistimale açık biri görüyordum.
o yıllarda ki sevgi arsızlığımın, egomun ve bencilliğimin sebebini şimdilerde anlıyorum.
babasızlık.
peki babasının desteklediği, alkışladığı, koruyup/kolladığı kızlar yarın nasıl insanlar olacaklar?
tabi ki güçlü, ne istediğini bilen, idealist insanlar.
işte ''baba'' yokluğunda edindiğiniz tüm arızalarıyla hayatınızı mahvedecek ya da yüceltecek kadar önemli.
göbekli ve iri yarı erkeklerden hoşlanmalarına sebep olan psikolojidir. herhalde baba rolüne o arkadaşları koyuyorlar. benim tanıdığım babasız büyüyen kızlarda böyle bir durum mevcuttu valla.
edit: gel gelelim her baba göbekli ve iri yarı değil ama işte ne bilim daha olgun gösteriyor herhalde o tipler.
onaltı yaşındaki kız annelerinin dramıdır bu piskoloji aynı zamanda.
duygusaldır, saftır buna mukabil çetincevizdir genelde.
alt komşumuz nuriye abla. kendisini pek severim, arada sırada elinde bir tas yemekle kapıma dayanır, bir şeyler getirir bana, sağolsun. iyi kadın. bir çocuğu var, tuğçe. uzun kızıl saçlı, çilli, zıpır bir kız. beni ne zaman görse gelir sarılır öper, ömer abi ne yapıyorsun der. halimi hatrımı sorar. ben de "ne olsun kız sen ne yapıyorsun yine, ne muzurluklar peşindesin" derim, takılırım.
aslen iyi bir kız ama birazcık saf, biraz da gözü dışarda. o yaşlarda normal aslında, daha yeni yeni erkek arkadaşı, onun dediğinwe göre aşkito'su oluyor. lakin annesi kızına sahip çıkmanın derdinde. kimi zaman alt kattan sesleri gelir, evde gürültü patırtı anne kız kavga ederler. tuğçe genellikle her ergen gibi annesine karşı geliyor. anlayabiliyorum. daha geçen hafta arkadaşları ile beraber antalya'ya tatile gidicem diye tutturdu. yok arkadaşları tatile gidiyormuş da, niye kendisini gönderilmiyormuş falan da filan. arkadaş dediyse de sadece kız değil tabiki, erkek arkadaşları da gelecekmiş. gelsin gelmesine de annesinin endişelendiği nokta, bu arkadaşlar okuldan değil, bir de yaşça kendinden büyükler. bi kaç kişi arabası ile götürecekmiş onu.
nuriye abla kocasını yıllar önce bir trafik kazasında kaybetti. haliyle o da hem anne hem de baba olmaya çalışıyor. tabi elinden geldiği kadar.
birkaç kez kulağını çektim tuğçe'nin ona nasihatten ziyade ombudsmanlık yapmaya çalışıyorum, bir arkadaş gibi. geçen dönem, okula giderken bizim tuğçeyi gördüm. servis bekliyor kapının önünde. günaydın ömer abi dedi. parlak dudakları gözüme çarptı. kız ne sürdün dedim dudaklarına. "ruj ömer abi." dedi.
"-senin daha yaşın kaç başın kaç. baka okula gidiyorsun bir de üstelik. öğretmenlerin kızmasın bu haline."
-hıh yaptı ben zaten onlar için sürdü... sustu.
normal dedim içimden, gençlik işte kendinden büyüklere karşı ister istemez ilgi gösteriyor, kendisini onlara beğendirme çabası içinde. olmaz ki kızım böyle. tehlikeli, iti var çakalı var. bak dedim tuğçe seni normal karşılıyorum ama şu üstüne başına bak. yaka bağır açık sütyenin gözüküyor içinden. şu eteğine bak kıvıra kıvıra süper mini yapmışsın. biraz daha kıvırsın iç çamaşırın gözükecek. erkek milleti bu, onlara güven olmaz. kendini biraz dizginle kötü arkadaşlar edinme...demeden lafımın arasına girdi.
-ama utku beni böyle seviyor ömer abi.
-utku da kim.
-yeni boyfriendim
-ayberk'e ne oldu daha geçen onla çıkıyordunuz.
-beni boynuzladı işte. pelinle yattı şerefsiz. evlerine gittik, seviştik ama ben henüz bir ilişkiye hazır olmadığım için içime girmesini istemedim. ne dediysem razı olmadı ayrıldı benden.
bak tuğçe'cim dediğim gibi erkek milleti böyledir, sana gösterme demiyorum göster ama elletme, yani elleteceksen de fazla elletme bırak sen de kalsın hazinen. bir gün geldiğinde karşına doğru kişi çıktığı vakit...
-üff ömer abi annem gibi sen de başlama, ama ben sıkıldım bundan. utku'yu da sırf bu yüzden kaybedersem bir daha şansım olmaz. "buhrana" girerim. suratı asıldı.
asma o güzel yüzüne deyip çenesinden kaldırdım başını, hadi gül bişey dediğim yok. sadece demek istediğim şu, senin gibi güzel bir kızı hangi erkek geri çevirebilir. sen bilirsin yine de, ben sadece söylerim, sonra pişman olma. ömer abim demişti dersin. önüne utku gibi nice erkekler çıkacak, elini sallasan ellisi. sakla biraz kendini üniversitesi var daha bu işin.
anlattıysam da bir kulağından girdi bir kulağından çıktı. bir sigara yaktım. o da istedi. vermedim tabi. hadi canım hadi, sen dersine dedim savuşturdum. işte böyle bir garip kız inşallah üzülmez. amin.