babam

entry144 galeri3
    18.
  1. insanı ağlatabilen bir etkiye sahip söz. hele ki söyleyemiyorsanız artık. her seferinde söz veriyorum kendime okumayağım baba ile ilgili başlıkları, ama tutamıyorum kendimi, hoşuma gidiyor çünkü babaların bu kadar seviliyor olması.
    5 ...
  2. 17.
  3. Bana bir masal anlat baba içinde bütün oyunlarım,
    Kurtla kuzu olsun şekerle bal... şarkısını hatırıma düşüren söz..
    3 ...
  4. 16.
  5. hayatta ben en çok babamı sevdim.
    karaçalılar gibi yerden bitme bir çocuk
    çarpı bacaklarıyla- ha düştü, ha düşecek...
    nasıl koşarsa ardından bir devin,
    o çapkın babamı ben öyle sevdim.

    bilmezdi ki oturduğumuz semti,
    geldi mi de gidici hep, hepp acele işi!..
    çağın en güzel gözlü maarif müfettişi,
    atlastan bakardım nereye gitti,
    öyle öyle ezber ettim gurbeti.

    sevinçten uçardım hasta oldum mu,
    40'ı geçerse ateş, çağ'rırlar istanbul'a.
    bir helallaşmak ister elbet, diğ'mi, oğluyla!
    tifoyken başardım bu aşk oy'nunu,
    ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu.

    en son teştifine çıkana değin
    koştururken ardından o uçmaktaki devin.
    daha başka tür aşklar; geniş sevdalar için
    açıldı nefesim, fikrim, canevim.
    hayatta ben en çok babamı sevdim.

    (bkz: can yücel)
    3 ...
  6. 15.
  7. bir evladın ağzından çıkabilecek en güzel kelime.
    2 ...
  8. 14.
  9. interneti yeni kesfettigi zamanlardi, bir de mail hesabi acmisti kendine. ve ilk mailinin gittigi adres beyaz saray'di, evet. george bush'a irak savasi yuzunden yukleniyor, oradan cikin mesajini veriyordu. ingilizcemin elverdigi kadariyla cevirmistim, yollamistik. aradan yillar gecti, hala heyecanla acar mail kutusunu, bir cevap bekler. ese dosta da anlatir, bush'a ayari verdim diye, helal olsun babama.
    62 ...
  10. 13.
  11. babam ve oğlum filminin ilk kısmıdır....
    3 ...
  12. 12.
  13. yagmuru, kari, tozu emmis lacivert uzunca bir palto. kokusu sinmis icine, disina heryerine. plastik büyükce dügmeleri korumus onu mart sogugundan. yirtmaclari acilmis hayata yürüyen yorgun adimlariyla. yün, sicak, uzunca bir palto onu her daim koruyan. o ve ona ait hersey göz kapaklarimin ardinda. yagsam mi yagmasam mi diyip toz halinde gökten inen nisan in birinci gününün ilk nisan yagmuru. islanmis taslar ve köy sokaklari. anlam veremedigim ifadesiz yüzlerde üzgün bakislar. saka gibi, rüya gibi. koca koca adamlarin ilk okul siralarindaki yüzleri geliyor aklima. hepsi birden avaz avaz "1 nisan, 1 nisan" diye bagirsinlar istiyorum. orda bir sey duruyor, bir sey. evet iste tam orda. caminin önünde, musalla tasinin hemen üstünde. sessiz, yalniz bir sey, anlam veremedigim, o na anlam yükleyemedigim, o na hic bir zaman yetisemedigim benim olan bir sey. babam yatiyor musalla tasinin üstünde tahta bir tabutta. üstünde de paltosu var, altin sirma yazili yesil örtünün hemen üstünde. yagmurun, tabutun ve ölümünün kokusu sinmis lacivert uzun paltosu. kulaklarimda inceden bir sarki var, cok inceden, derinden gelen. senin dilinden mi döküldü yoksa babam? " beni köyümün yagmurlarinda yiksanlar." senin mi sesindi beynimde yankilanan?
    6 ...
  14. 11.
  15. ipe dizilmis sokak lambalari vardi, yüksek katli bir binanin son katindan görünen. gri, soguk, metal kaplamalari parlardi, kendi isigiyla aydinlanip. onlarca sokak lambasi vardi sari isikli, hepsi ayni anda yanan. bekcisiydi lambalar, binlerce adimin atildigi, bir dolup bir bosalan, soguk bir iklimin diyarinda. ellerim gri kalorifer peteklerinde, gözlerimse parmak uclarimla zorlanarak yetisebildigim ahsap pencerenin ardi sira uzanan sokak lambalarinda. kalorifer petekleri ve sokak lambalari, dev bir orkestranin en önemli enstürmanlariydi, yasi soruldugunda alti kücük parmagini gösteren minik bir yüregin. kipkirmizi kiraz dudaklarindan ilk bestesi cikiverdi fisildayarak, sessizce. eller, yeni yeni isinmaya calisan kalorifer peteklerinde, gözler günesin kaybolmasiyla yanmaya hazirlanan sokak lambalarinda. oyuncak ucagini kurup birakmiscasina bir zaman gectiki, basladi sarkisini coskuyla söylemeye, saat kavramini bilmeyen cocuk akliyla. sokak lambalari yanmisti, kalorifer petekleri de isinmis. " isiklar yandi babam geliyor, isiklar yandi babam geliyor." sisli yollarin arasindan ici asker dolu, havali mavi bir servis yaklasiyordu, icinde benim babam olan. az sonra boynunda bulacaktim kendimi, en büyük cocukluk sevincimle. geldi, sarildim. geldi, sarildim. geldi, sarildim. o hep geldi, ben hep sarildim. milyarlarca kez oyuncak ucagimi kurup birakmiscasina zaman gecti, yirmi yila yakin. hala aksam oluyor, hala kalorifer yaniyor, hala sokak lambalari parliyor. yalniz babam o sisli sokaklardan artik geri gelmiyor.

    edit: öyle dalmışım ki yanlışlıkla sildim, canlandırdım.
    2 ...
  16. 10.
  17. şimdiki siyasi fikirlerimin sebebi olan adamdır benim babam. zamanın hızlı bir komünistiymiş o ve arkadaşları. aklım yeni yeni ermeye başladığında evde , tozlu raflarda ilk bulduğum kitaplar marx'ın kitaplarıydı ve lenin'in fotoğraflarıydı o kitapların arasına sıkışmış. dostoyevski'nin bütün kitaplarıydı hayatta ilk okuduklarım. raskolnikov 'du okuduğum ilk roman kahramanı. ve her arkadaşının * beni gördüğünde biz babanla zamanında diye başlayan örgütte neler yaptıklarını anlatan sesleriydi ilk duyduğum anılar. eylem, örgüt, mao, thko, hepsini ilk defa o zamanlar duydum.
    nazım hikmetin doğum günlerini emep partisinin organizasyonları eşliğinde beni omuzlarına alıp kutlarlardı. sol elini yumruk yapmış havaya kaldıran bir sürü bıyıklı adam ilk defa o zamanlar gördüm. savaşa gidiyoruz korkusu sarardı hep. sloganlar, dövizler, pankartlar hepsine anlam vermeye çalışıyordum.
    ama anlayamadığım babam evde hiç böyle bir adam değildi. siyasetten hiç konuşmaz, bizlere anılarını anlatmaz çok vakur bir adamdı. niye arkadaşlarıyla bir araya gelince öyle oluyordu? neden tek başına olmaktan zevk almıyordu? neden, niye...
    çocukluğum bunları idrak etmekle geçti durdu. hiç bir fikre kapılmamıştım daha ama bir şeyler beni rahatsız etmişti çoktan. tuhaf bir histi içimdeki, insanlar tüm bu yaptıkları samimi gelmiyordu sanki bana. sanki tek başlarına bir hiçtiler. yıllar geçti sonra, babam iyi bir hayat kurdu kendine, arkadaşları da iyi yaşıyorlardı.rahatları yerindeydi. hatta bazıları lüks içinde bile yaşıyordu. babamın arkadaşlarının çocuklarının çoğu da sıkı bir solcu olmuşlardı. kendi çaplarında bir çok şey yapmaya düzenlemeye çalışıyorlardı. gösteriler, toplantılar vss.. seslendikleri toplum önünde bunları yaparlarken , her yaz antalyanın o güzelim otellerinde, kıbrısta tatil yapmayı da ihmal etmiyorlardı. derken babamda öyle olmaya başladı. kalite diyordu oğlum her şeyin kalitelisi. çok çalışacaksın, çok emek sarfedeceksin ve kaliteli yaşayacaksın.
    işte ben o an nefret ettim sosyalizmden, komünizmden. babamdan değil ama, çünkü sosyalizm insan ruhunu, zaafını tartabilecek kadar iyi bir ideoloji değildi. çoğu öyle zaten.
    babam haklıydı ama 30 yıl geç kalmıştı haklı olmaya. bu zevki 30 yıl ertelemişti. geç kalmıştı her şeye. örgüt denen o boktan zihniyetten kutulmak için yıllar yılı beklemişti. hayatının yarısını boş bir ideal uğruna harcamıştı. saklanarak yaşamıştı, hapislere atılmıştı. hücrelerde kalmıştı aylarca. ve sonra karanlıktan korkma fobisi yakasını bırakmadı. hala da öyle.
    babam şimdi bu yaşadıklarıyla gurur mu duymalı yoksa üzülmeli kaçan yıllarına. gençliğinde bir kız arkadaşıyla bir yerde en güzel dakikalarını, aşkını yaşaması varken
    belinde silah faşist avına çıkıyordu. ne için ?
    babam da amerikanın ve rusyanın tuzağına düşmüş , kandırılmış bir gençti, gençliğini mahvetmişti.
    sıkı bir devrimciydi ama sıkı bir zekası yoktu o zamanlar. diğer bütün arkadaşlarının olmadığı gibi.
    işte ben böyle nefret komünizmden. babam yüzünden.
    24 ...
  18. 9.
  19. cine 5 i direkt yazıldığı gibi okuyan insan tipi.
    4 ...
  20. 8.
  21. aşık olduğum
    nefret ettiğim
    güven duyduğum
    hayatla beni tanıştıran
    ilk adam...

    babam

    bir dolu şey söylendi analar için
    ana gibi yar bağdat gibi diyar dediler
    ama hep hep analar için...

    uzakta çok uzakta bulutların orda
    ordasın babam benim, yukarılarda
    daha dün beraber geçmişten bahseder
    kahveni içerdin aynı köşende
    şimdi ise ne kaldı geriye senden ?
    bir kara ıslak tümsek birde taş bana
    bir avuç altın öğüt mirasın bana
    ellerinle anlatır dilinle söylerdin
    gözlerinle sever belli etmezdin
    biliyor ve inanıyorum şimdi yukarda
    koruyor ve gözetiyorsun beni hala

    bir dolu şey söylendi analar için
    bu da benim ağıtım olsun ardından baba...

    cem karaca
    6 ...
  22. 7.
  23. hayatımın ilk aşkı, ilk aşık olduğum erkektir.
    4 ...
  24. 6.
  25. yeryüzünde insanlar tarafından söylenen en güzel sözcük.
    2 ...
  26. 5.
  27. duyduğunda içinden neler geçtiğini bildiğimden kimi zaman sömürmek adına kulladığım kelime.

    söylerken onu ne kadar mutlu edeceğimi bilerek ve içimden gelerek söylediğim söz.
    4 ...
  28. 4.
  29. hiç konuşmasa bile gözlerine baktığım anda kendimi pamuklara sarılmış uyurken hayal ettiğim, çocukluğumun sevgilisi, ergenliğimin kavgalısı, bugünümün gözbebeği.
    12 ...
  30. 3.
  31. wer reitet durch die nacht und wind?
    er ist ein vater mit seniem kind.
    bir gece yarısı rüzgarı delercesine at sürüp kainata meydan okuyacak kudreti kendisinde bulan,
    kollarında yavrusunu sıkı sıkı saran adam... babam...
    evet, bir anne kadar adı ön plana çıkmasa da,nasıl ki her insanın hayatı kendi dünyası,kendi vatanıysa;o vatanın asıl kahramanı da babadır.
    3 ...
  32. 3.
  33. tanıdığım ilk mükemmel erkek.
    10 ...
  34. 2.
  35. neslihan isimli hatunun güzel bir parçasıdır.

    duydum ki aman bahar gelmiş.
    yüregim bunu hiç farketmiyor.
    yüregimden çıkan ateşe bir bak. ateşe bir bak babam, ateşe bir bak.
    gözlerimden akan yaşlara bir bak, yaşlara bir bak babam, yaşlara bir bak.
    kim silecekki aaaaa...
    duydumki aman çiçek açmış.
    gözlerim bunu hiç farketmiyor.
    gözlerime inen perdeye bir bak, perdeye bir bak, perdeye bir bak babam,perdeye bir bak.
    yüregimden çıkan ateşe bir bak. ateşe bir bak babam, ateşe bir bak.
    gözlerimden akan yaşlara bir bak.yaşlara bir bak. yaşlara bir bak babam, yaşlara bir bak
    kim silecekki ...
    5 ...
  36. 1.
  37. -birinci tekil şahsın babası.
    (bkz: babam ve oglum)
    -bir seslenme ve hitap şekli.
    örn: babam bu ay yine kira gecikti.
    6 ...
© 2025 uludağ sözlük