filmi, hakkında hiç bir önbilgim olmadan izledim. evimde izledim, ses doğru seviyede idi. dışardaki kasetçinin "uçacaksın uçacaksın havalara uçacaksın" diye tıngırdaması sebebiyle pencereyi de kapattım. ama hava sıcaktı, malum.
ve film güzel başladı.
"gerçekten de darbe olduğunda bu doğum vs gibi acil işler nasıl oluyor" dedim başta, ağlamadım.
arada, sadık'ın işkence sahneleri geldi... "ne oluyor yahu?" dedim, "demek ki eleman kapitalizm karşıtıymış, o yüzden korkmuş yazı işleri müdürü, gazetedeki yazısını yayınlamaktan" dedim.
devam etti film.
sadığın öksürüklerinin üzerinde durmuşlar. ilk tren sahnesinden belli oluyordu birşeylerin olacağı.
çocuğun öngörüsü de, aynı şekilde.
tekindor'un mükemmel oyunculuğu da arttırdı etkiyi.
ağladım.
ağlamak için yapılmış bir film. ama farklı bir derinliği yok. oldukça bizden bir trajedi. bir aile trajedisi, bir hayat trajedisi.
ağladım.
güzeldi, ama politikayı ve idealizmi yeren bir filmdi. kaş kaldırdım, hayıflandım. "insan büyüdükçe hayalleri küçülür" ve, "gidecek olanı durduramazsın".
yine de, "ben bu memleket için savaştığımı düşünürdüm... ama bu memleketin umrunda bile değildi." laflarıyla, en azından izleyen genç nesil için -ki bence artık geç- ufak bir sorgulama, "ulan peki ben ne için savaşıyorum ki" diye bir düşünüş yaratabileceğini düşünüyorum, bir umutla.
şaheser değil, öyle bir amacı da yok. ama iyi bir film ve bana "hey, şu bizim vurdulu kırdılı holivud filmlerinden her durumda iyiydi be" dedirten bir film.
ağladım, iyi ki ağladım. güzel işlenmiş, iyi oynanmış, kurgusu vs. ile iyi.
çağan ırmağı bilmem, çok da ilgilenmem. güzel işlemiş, baba da dahil aşırı baskın bir bünyeyi barındırmayan, ne politikleştirme, ne de apolitikleştirme güdüsü taşıdığını düşündüğüm, "uçucu siyasî kavga" çeşnili hayat draması.
karşılıklı söyleşide kenan evren'e sadece boş vakitlerinde neler yaptığını soran zavallı gençliğin konusunu hiçbir zaman anlamayacağı, 3.5 milyon küsür kişinin seyretmiş olduğu film.
insanların tuhaf bir önyargı ile "mutlaka ağlamamız lazım" diye gittikleri film.Oysa filmde ağlamaktan daha çok odaklanacak şeyler vardı.Örneğin Ege evinin mutfak dekorasyonu,seçilen mekanlar ve Fikret Kuşkan ile Çetin Tekindor'un oyunculuğu.insnalarımız neden herşeye arabesk tarafından bakar bilemem.Gerek çekim,gerek konu,gerekse oyunculuk açısından son zamanlardaki en iyi Türk Filmidir.Ama toplaşıp sadece ağlamaya gitmek filme ve yönetmenine biraz saygısızlıktır.
çagan ırmaka hayranlıgımızın katlanarak artmasına neden olan güzel bir kasaba hikayesi.ege bölgesine has bi sıcaklık,samimiyet sözkonusu bu filmde.ayrıntılar gayet dikkatle işlenmiş.
2. izleyişimde filmein sonunu bilmeninde huznuyle film boyunca cocugu gordugum her sahnede agladıgım salya sumugumle 3 peceteyi harcadıgım ilk izleyişimde ailemle birlikte olmamdan dolayı aglamamak için kastım biraz oyuzden tekrarını tek basıma izledim rahatladım
kankayla muhabbet sırasında beni kırıp geçiren* izlediğimde ise tüylerimi diken diken eden enfes çağan ırmak filmi...
- hacı sinemaya gidelim yaw
+ yok ki olm doğru düzgün bir film hangisine gideceğiz
- dur bir gazeteye bakayım ** buldum olm nefis filmler varmış
+ eee hangisine gidiyoruz
- hababam ve oğlum
+ o ne lan allah belanı versin senin
- hee şey babam ve oğlum
kesinlikle büyük filmdir. herşeyden önce oradaki insanlar "gerçek"tir. küçük bir kasaba ya da şehirde yaşamış herkesin hayatından geçmiştir bu insanlar. bu filmi bir dönem filmi olarak da görmemek lazım. yani çemberimde gül oya ile aynı kategoride değildir esasen.
evet güzel filmdi, evet diğer türk filmleriyle karşılaştırdığımızda son dönem anlat istanbul la beraber en beğendiğim filmlerden biridir ama ne biliyim bu filmde bana yavan gelen şeyler var, mesela çetin tekindorun üstünü çıkarıp oğlunun üstüne gelmesiyle devrilmesi filan çok saçma geldi bana, ya da filmin sonunu fazla uzattılar sanki, bi de çağan ırmak artık farklı bişiler de yapmalı, seksenler öncesinden farklı şeyler de çekmeli, bi de öyle görebilmeliyiz, yetenekli evet ama hep aynı konuyu işlersen ve aynı yöntemleri kullanırsan biraz o dönemleri sömürmeye dönüşür olay, naçizane fikrimdir.
film sırasında ve sonrasında ağlamadığım için vicdanen bir rahatsızlık duyup "acıklıydı ama ben neden ağlayamadım." diye üzülmeye başlamama neden olan filmdir. film sırasında "wahh yavruum! ühüühühü" diye sesler duymama neden olmuştur ve gerçekten hüzünlüdür.
gülerken ağlatan,ağlarken güldüren insanları psikolojik olarak zor duruma sokan izlenilesi film.oyunculuklar mükemmel.çetin tekindor,fikret kuşkan, hümeyra ve de gerçek adını bilmediğim filmin yıldızı "deniz" çok iyi performans göstermişlerdir.
izledikten sonra, film sırasında kendımı aglamamak içiin kastıgımdan dolayı bogazımın düğüm düğüm oldugu film. filmden sonra kuaföre gittim adam hemen anladı bende bişiler oldugunu;
b:hayırdır neyin var.
g:abi sorma ya filme gittim .lanet olsun kastım kendımı şimdi böyle oldum ya.
b:hadi ya
g:walla öle oldu, tavsiyem gidersen kendını kasma ,sal gitsin yoksa böyle olursun sende.