ivan sergeyevic turgenyev'in 18 yy'da yazdığı dünya klasiklerinden önemli bir eser. nasıl kitap? güzel ama iki konuda bok atacağım müsaadenizle. birincisi ; kitabın adının babalar ve oğullar olmasının sebebi nedir?* ikincisi de ; hem dil , hem duygu , hem kurgu açısından pek özel bir tarafı yok gibi sanki? hiç öyle rus edebiyatındaki uzun betimlemelerden eser de yok. bir de düşünüyorum da dünya edebiyatında daha sağlam bir yere sahip olsaymışız , olaylar başka şekilde gelişseymiş...misal ; bir aylak adam dünya tarafından bilinen bir roman olsa -daha doğrusu tanıtabilsek- hangisi büyük eser olurdu acaba?
ben beğendim. güzel kitap. çok da rahat okunuveriyor. turgenyev , nihilist bir karakter yaratmış ve o da tutunamamış , yitip gitmiştir. hayatı çözmeye çalışmak , karşısında durmak , ona direnmek ve diyalektik yerine , hayatı yaşamaya odaklanan , onu bir tarafından tutan herkes mutlu oluyor , hatta bazarov'un arkadiy'in evlilik kararına verdiği yanıt gibi : "kendini kurtarıyor." ama yanlış anlaşılmasın asilik yapmak , demek değil ki -amca pavel'in dediği gibi- "hiçbir şeye değer vermeyen" biri olmak*... bazarov gayet de karakterli ve inançları olmasa da değerleri olan bir karakter idi.
katya ise çocuk gibi ağlamaya başladı , sonra gözyaşlarına sessizce güldü. sevilen bir varlığın gözlerinde bu gözyaşlarını görmemiş bir insan , bir kimsenin nasıl minnettarlıktan , utancından kendinden geçercesine mutlu olabileceğini bilemez , anlayamaz.
en sevdiğim kitaplardan biridir. beni nasıl böyle etkiledi anlayabilmiş değilim. kitap film veya gerçek olaylarda fazla duygu emaresi gösteren birisi değilim babam ölse ağlar mıyım emin değilim ama şurayı okuyunca gözyaşlarımı tutamadım.
'rusyanın ücra,tenha bir köşesinde küçük bir köy mezarlığı var.hemen bütün mezarlarımız gibi hüzünlü bir görünümde;çevresindeki hendekleri çoktan ot bürümüş,bir zamanlar boyalı olan çatılarının altındaki tahta haçlar soluklaşıp çürümüş,mezar taşları,alttan birileri itermişçesine yan yatmış,iki üç cılız ağaç diplerine zar zor ufak bir gölge düşürmüş,koyunlar mezarların üzerinde başıboş dolaşmakta...bunların arasında kimsenin el sürmediği,kimsenin çiğnemediği bir mezar var ki üzerinde yalnızca kuşlar konuyor ve doğan güneşe doğru şakıyorlar.çevresi demir parmaklıkla çevrili,iki ucunda iki taze çam ağaçı dikili.burada yevgeni bazarov gömülü.bu mezarı sık sık,şimdi artık iyice çökmüş olan iki ihtiyar ziyarete geliyor:yakınlardaki bir köyde oturan bir karı koca.birbirlerine destek olarak sürüklenen adımlarla yürüyor,parmaklığa yanaşıp diz üstü çökerek uzun uzun,acı acı ağlıyor,gözlerini oğullarının üzerinde duran dilsiz taşa dikerek uzun uzun bakıyorlar.bir şeyler konuşuyorlar arada,taşın tozunu siliyor,ağaçların dallarını temizliyor,sonra gene dua okuyorlar;oğullarına,oğullarının anısına kendilerini daha yakın hissettikleri bu yerden kopup ayrılamıyorlar bir türlü...onların duaları,göz yaşları elbette boşa gitmez değil mi?onların sevgisi,o kutsal,vefalı sevgi elbette,gücü her şeye yeten tanrının sevgisinden izler taşır,öyle değil mi?ah,evet!mezarda yatan yürek ne denli ateşli,günahkar,fırtınalı olursa olsun,üzerinde biten çiçekler bize masum gözlerinin asude bakışlarıyla bakarlar.bize söyledikleri yalnızca edebi huzur,'kayıtsız' doğanın o büyük huzuru değildir;ebebi barışmalardan,sonu gelmeyen yaşamdan da sözederler.'
etkilendiğim nadir romanlardandır. turgenyevin el emeği göz nuru, nihilizmi ve yeni insan karakterini bazarova giydirmiş ve huzurumuza sunduğu romandır okurken gerçekten ana karakterin verdiği tepkiler düşünceler tam olması gerektiği gibi olduğunu görürsünüz ve bazarov sizin içinizdeki mükemmel insana dönüşür romanın sonunun iyi yada kötü bitmesinin hiç bir değerinin olmadığı bilirsiniz artık sizin içinizde yeni bir bakış açısı doğmuştur.
Turgenyev in nihilizm akımını romanlastırdıgı bir eseri olmakla beraber klasikler arasında yerini alır. Bazarov özellikle çok ilgi çeker bu eserde. Oldukça etkileyici bir romandır.
en kısa zamanda okumaya başlayacağım kitap.
rus edebiyatından olur da kötü olur mu hiç bi kitap.
turgenyev amcamız eminim sürükleyici bir kitap yazmıştır.
--spoiler--
arkadi ve bazarov adlı zıt karakterli diyebileceğimiz iki arkadaşın ve ailelerinin ve güzel, soylu ve zengin bir dul olan adintsovanın etrafında şekillenen bir turgenyev eseri. bütün kuralları, kanunları, aşkı, ilahi kudreti reddeden nihlist doktor ve doğa bilimci bazarov kitabın başından sonuna kendimizi özdeşleştirmediğimiz ve iyi yürekli delikanlı arkadiden uzak durmasını istediğimiz bir karakter olarak yazılmış. arkadinin amcası (...) petroviç le olan münakaşalarında, tartışmalarında zavallı adamcağızı çileden çıkarması, onu üzmesi okuyucuyu sinirlendirsede (...) petroviçle yaptığı düelloda gösterdiği yiğit tavır bizi ona az da olsa yaklaştırıyor. ve ölüm döşeğinde yaşadığını hissettiğimiz pişmanlıklar, adintsovaya olan karşı konulmaz özlemi, ailesinin perişan hali ona acımamıza sebep oluyor. nihayet ölümü ve ailesinin durumu bir yeşilçam filmini dolduracak kadar hüzünlü. muhakkak olan hikayemizin kaybedenini bazarov olduğu. arkadi ise adintsovanın saf, temiz, güzel kardeşi katya ile evlenerek hayatının en makul işini yapıyor ve bir ömür sürecek mutluluğun kapısını aralıyor. adintsovanın ömrünü yalnız geçireceğini sanıyoruz ama kitabın sonunda onunda bir mantık evliliği yaptığını öğreniyoruz.
--spoiler--
2 kere okuyup her seferinde ayni derecede duygulanmami saglayan Turgenyev romani. Hayatima ilk kez nihilizm kavramini katan, beni klasikleri okumaya daha bi sevk eden romandir ayrica.
Karakterine aşık olduğum kitap. (bkz: bazarov)
kitap bitince editlerim kitap hakkındaki düşüncelerimi. Aşık olduğumu söylemeden edemedim. Bazen ''çık o kitabın içinden'' diyesim geliyor. Aklımda canlandırdığım bıyıklı bazarov'un hayalini görüyorum. Gariptir efendim. Yaşamayanlar anlayamaz.
öncelikle üstte birini görmüştüm bazarov a küfrediyordu. bu arkadaşın edebiyattan anladığına inanmıyorum çünkü kitapta bazarova küfredilecek bir vaziyet yok hele bitrdiyseniz kitabı. böyle leş insanların mümkün olsa kitap okuması bile yasaklanmalı. komik mi olduğunuzu sanıyorsunuz seviyesiz herifler?
kitaba gelirsek, gerçekçi(realist) kitapların hastası olan ben dumana göre daha az etkilensem de sonuna doğru büyük bir heyecan ile okudum.
artık bir yazıyı kimin yazdığını bilmeden okusam bile turgenyev in yazdığını anlarım çünkü cümle kuruş biçimini üslubunu, flaubert etkisini ayırt edebiliyorum. o özen göstermemiş gibi gözükerek sanatsal yazma etkisini.
rus edebiyatının ilk modern romanı denilebilir.
romanda farklı iki jenerasyonun çatışmasının yanında derin ruhsal tahlillerin yer alması gelecekte birçok yazar içinde örnek teşkil etmiştir. ayrıca roman sizi 1830'ların rusya'sına ışınlıyor diyebiliriz. yani bitirdiğinizde o zamanların toplum yapısına dair az buçuk bilgi edinmiş olabiliyorsunuz.
nihilist asi oğlanımız bazarov'a değinmeden olmaz tabi. bana daima gregory house'ı çağrıştırmaktadır. sanata ve romantikliğe bakış açısı sert olsa da, okurken size küfür ediyormuş gibi hissetseniz de kitap bittiğinde favori karakterlerim listesine atıyorsunuz kendilerini.
ah, evet! Bu mezarda ne denli tutkulu, günahkar, isyankar bir yürek yatıyor olursa olsun, üzerinde yetişen çiçekler gene de masum gözleriyle uysal, sakin bakar bize: Yalnızca ebedi huzurdan, doğanın "kayıtsız", büyük huzurundan değil, ölümsüz barıştan, sonsuz yaşamdan da söz ederler... r.i.p. bazarov
edit: Отцы и дети (Ottsı i Deti) direkt çevirisi babalar ve çocuklar olsa da edebiyatımıza babalar ve oğullar olarak yerleşmiştir.
yaş küçükken okunmayıp sıkılıp atılan, büyünce ne anlatıyor la bi okuyayım denilen, klasik olmayı kesinlikle hak etmiş kitap. okuduğunuz zaman kesinlikle yaşamınıza bir şeyler katacaktır.