Eğer ileride kısmet olurda Baba olur isem.erkek evladimla en yakın arkadaşı gibi davranacagim çünkü onun benim hissettiklerimi bendeki eksik kalmış yanı yaşamasın oğlum.babamin yapamadığı şey işte.
Satranç ve daha birçok şey.
Hatta bir defasında baba sen ne kadar bilgiç bir insansın demişim çok hoşuna gitmiş. Şimdi roller değişse de, kararlarımda onun onayını almak içimi rahatlatıyor.
Her zaman bir degil iki adim ilerisini dusun.
Sonunda kellen gidecek dahi olsa, dogru bildiginden asla sasma.
Bir cok seyi ayni anda yarim yarim yapmaktansa, tek bir seyi hakkini vererek yap.
Her zaman güçlü kalmam gerektiği, özellikle bir kız çocuğu olarak.
Bana ''küçük asker'' diye seslenirdi ve ne zaman güçsüz hissetsem bunun için üzülmek yerine böyle hissettiğim için kendime kızar, zayıflıklarımla başa çıkamayacak kadar aciz olmadığımı kendime kanıtlamak için gördüğüm her şeye saldırırdım. Zaman aktı, belki beni biraz hırçınlaştırdı, ama boyun eğmeyen, doğru bildiğinden şaşmayan, her zaman adaleti sorgulayan ve beni daha özgür, cesur kılan bir yere getirdi. Burada mutlu muyum, evet. Artık eskisi kadar zor değil, önceden babam beni sevsin diye üstlendiğim rol şimdi benim gerçeğim oldu. iyiki oldu. Babasının prensesi değil, babasının en güvendiği askeri olarak yetişen tüm güçlü kızlara selam olsun.
Kendine dahil kimseye güvenme, insanların haklarını elinden geldiğince koru, merhameti hak edene göster ve zulmeden biri ezildiğinde bir tekme de sen vur. Hepsi mottodur bende.
Ama sahiden masal anlatmak. Öyle bildiğiniz ezberlenmiş, tek düze bir kıvamda, monoton sesle anlatılanlardan değil, seslendirerek, canlandırarak, tonlamaların, vurguların fır dòndüğü, film izler tadında masal anlatmak.
Öyle anlatırdı rahmetli babam. kucağında saatlerce kalır, o büyülü filmler bitmesin isterdik.
Birçok şeyi o şahane adam öğretti bize, masal anlatmayı bile!
babamdan merhametli olmayı, sadece kendimi düşünmemem gerektiğini öğrendim. çocukluğumdan beri hatırlarım babam bazen eve gereksiz şeyler alırdı, hala da alır. ihtiyacı olmayan şeyleri doldurur, sonra onları dağıtırdı. annem de her eline bir şey alıp geldiğinde kızardı babama “bunu niye aldın, ne gerek var zaten kullanmıyosun, evde yığınla var” diye. babam da atıyorum dükkana biri gelmiş fırça satmaya fırça almış, çakmak satmaya gelen olmuş çakmak, hesap makinesi almış, yara bandı satan adamdan 10 tane yara bandı almış. vapurda çatal iğne, erkek bakım seti satan adamı görmüş onlardan almış. annem her söylendiğinde bu adamlar evine nasıl ekmek götürücek, çoluk çocuğuna ne yediricek diye kendini savunurdu gülerek. ben de hep dalga geçiyor annemle eğleniyo sanırdım annemin ona kızmalarına. iş hayatına atıldığımda anladım aslında babamın ne kadar haklı ve merhametli olduğunu. yıllardır kapıma gelen kimseyi boş çevirmem ihtiyacım olmasa bile. ufak esnafı garibanı fiyat konusunda zorlamam pazarlık etmem. otobanda çiçek satandan çiçek alırım su alırım. yolda gördüğüm rastgrle adamlardan gerekli gereksiz şeyler alır millete dağıtırım.
teşekkür ederim baba bana merhametli bi insan olmayı öğrettiğin örnek olduğun için.