-baba ben bu erkeklerle yatıyorum..
+hangileriyle lan ?
-işte bunların alayı kimi bulduysam..
+hmm. iyiler mi bari ?
-anlamadım baba..
+lan babanın oğlusun sen. hele göster hangisi iyi..
-?!?!
söylenmesi çok kötü sonuçlara sebep olabilecek cümle, ayrıca etkisi de kızın ve erkeğin söyleyişine göre değişir, erkekse daha acı olur herhalde baba için ne yaptık da bu çocuk bunu seçti diye düşünmelidir.
çok cesaret isteyen, söylemesi çok zor ve söylendiğinde çok ağır bedeller ödetebilecek söz.
ben o kadar cesur olamadım anne babama. onlar bana, ben onlara yalan söylüyoruz. suçlu ne benim, ne onlar. suçlu böylesine nefret dolu ve önyargılı bir toplumu yaratabilmiş olanlar. onlar olmasaydı herkes istediğiyle rahatça aşk yaşayabilecek, istediğiyle birlikte olabilecekti. ve kimse hayatını yalan üzerine kurmak zorunda kalmayacak, kimse bir erkeğe aşık olduğu halde bunu kimseye çaktırmamak için yalandan "kız arkadaşları" uydurmak zorunda olmayacaktı.
annem arada soruyor bana, "evleneceğin kız nasıl olsun istersin?" diye. ya da "ileride çocuğun olduğu zaman..." diye başlayan cümleler kuruyor. o kadar acıtıyor ki, ne ben tarif edebilecek yeteneğe sahibim, ne türkçe o kadar zengin...
söyleyen kişi hatunsa babayı daha da yıkacak cümledir sankim. erkeğin erkekle yatması daha farklı bir olay, ama kızının milletle yatması daha çok koyar sanki. belki aktif oğlu?
yaklaşık bi hafta önce ağzımdan dökülen cümle. hemen ardından da dişlerim...
saat 9: 30 du sanırım. arkadaşlarımdan çıkmadan önce viski içtim. " cesaret gelir" dediler, " emin misin?" dediler. " ben bu anı 10 yıldır bekliyorum" dedim.
- kararlıyım, bu sefer söyleyeceğim. kararlıyım, bu sefer cesaret etmeliyim. ne olacaksa olsun artık. ne olabilir ki en fazla? ölür müyüm? farkeder mi artık? karanlıkta yaşayacağıma, ışığa yürürüm. farkeder mi?
arkadaşlarım seni bırakalım dediler, kırmadım tabi ki. evimizin sokağının başına bıraktılar. babamı bir aydır görmüyordum sanırım. annem ile bir hafta önce görüşmüştük. arkadaşlarımda kalıyordum. en güzeli, en iyisi.
kapının önüne kadar nasıl geldim anlatamam. zile bastığımda elim titriyordu, dizlerim taşımıyordu beni. bir viski daha içseydim keşke. cesaretim yok. cesaretsizim...
annem açtı kapıyı, " celal' im" dedi. sarıldı boynuma, ağlamaya başladım hemen. neden her fırsatta ağlıyorum? neden bu kadar zayıfım? anlamıyorum. annesi boynuna sarılınca ağlar mı bir erkek? ağlamamalı bence. kötü çünkü, cesaretiniz gidiyor o an.
babam içeride oturmuş, koltuğunda. televizyon izliyor, beni görünce tv ye geri dönüyor. annem " aç mısın?" diyor. tokum anne, tokum. ağlayacağım yine, düşme üstüme.
10 dakika geçiyor, annem hal hatır soruyor. babam orda oturuyor. tv ile ilgileniyor hala. gözümde kalem yok. hiçbir yerimde hiçbir eşcinsellik belirtisi yok.
20 dakika geçiyor, ben aynı yerimdeyim. korkuyorum " baba" demeye. ilk giriş zor zaten, ondan sonrası gelir nasılsa diyorum.
30 dakika geçiyor, tık yok bende. aklıma geliyor bir şey. tuvalete gidip cüzdanımın içindeki gazete parçasını açıyorum. orda işte, orda duruyor. gazete parçasının içindekini yutuyorum. tuvaletimizin tepesine oturmuşum, birazdan içeri gidip babama çemkireceğim. şu başımın dönmesi geçsin...
- hani bir kereye mahsustu? hani bir daha yoktu? olsun. bir daha olmayacak bu andan sonra. içeri gidip söyleyeceğim, bir daha yok gazete kağıdına sarılmış ucuz cesaretler. korkaksın işte, beceriksizsin. farkeder mi? birazdan bitecek her şey. hem bi kereden bir şey olmaz. kaçıncı bi kere? offffffff. birazdan dayak yiyeceksin, öleceksin belki de. düşündüğün şeye bak!
tuvaletim kapısını nasıl bir kararlılıkla açtım, nasıl " baba konuşmalıyız" dedim. o kadar bulanık ki o an. en iyisi bulanık olması sanırım.
- baba...
- baba...
- baba ben eşcinselim!
suratının şeklini hatırlamam lazımdı. en kötüsü bu sanırım. yediğim yumruğu hatırlıyorum, yerde karnıma yediğim tekmeyi. annemin gelip babamın elini tuttuğunu, yediği tokatı...
- erkeklerle yatıyorum ben baba.
gülüyorum deliler gibi, zevk alıyorum bu durumdan, geçti artık, bitti işte. babamın suratını görmem lazım.
...
babamın hışımla içeri koşmasını saymazsak şu ana kadar her şey iyiydi. yerde gülüyordum, söylemiştim işte. bitti artık, artık bitti! kafam rahat! söyledim lan işte, söyledim!
içeriden annemin sesi geldi kulağıma, " celaal" diye bağırdı, çınlıyor kulağım. nasıl bir çığlık attın anne sen? nasıl bir acıdır çektiğin? annem... nasıl sevmişsin sen beni, nasıl seviyormuşsun anne sen beni. nasıl değerliymişim gözünde, nasıl farkedememişim. bi çığlık getirdi beni kendime. bu mudur anne? her şeyimle sevmişsim beni be anne, çok sevmişsin be anne.
annem nasıl engelliyor babamı, o boyuyla nasıl siper oluyor yavrusuna, nasıl engelliyor o adamın sandığı açmasını, nasıl geçmiş önüne... nasıl bağrıyor, nasıl adamın darbelerine göğüs geliyor... gitmiyor çığlığı kulaklarımdan, yerdeyim hala!
ne kadar koştum hatırlamıyorum. sağ tarafım ağrıyordu ki bir binanın açık kapısından girdim içeri, merdiven boşluğuna geçtim. oturdum öyle. gülüyorum bi yandan, öyle gülüyorum ki. bitti işte, bu kadarmış. ölmedin, yaşıyosun. babana eşcinsel olduğunu söyledin. suratının hali nasıldı acaba? offf. kafa dönüyor.
...
uyumuşum, sabah olmuş. başka bi sabah bugün, gülüyorum uyanır uyanmaz. tozlanmış üstümü silkeliyorum.