ittihat ve terakki cemiyeti tarafından 23 ocak 1913 günü düzenlenen askeri darbedir. bu olay sayesinde yönetimde söz enver ve talat paşa'nın eline geçmiştir.
birinci balkan savaşı'ndaki bozgunun suçlusu olarak görülen iş başındaki politikacıları yönetimden temizleme amaçlıdır. baskın sırasında harbiye nazırı öldürülür. hemen sonrasında mevcut hükümet istifa eder, enver bey ve arkadaşlarının oluşturduğu oligarşik parti yönetimi osmanlı devleti'nin kaderine yön vermeye başlar...
bab-ı ali baskını sonrası kurşuna dizilcek olan yakup cemilden son istegi sorulur?
son sigarasını yakmak ister. ve son fırtına göğsüne isabet eden 8 kurşunla son nefesini verir.
23 ocak 1913 perşembe günü enver paşa, balkan savaşlarında uğranılan yenilgiler, edirne nin bulgarlara verilmesi, hükümetin olaylar karşısındaki teslimiyetçi tutumu nedeniyle ittihat ve trakki partisinin cağaloğlu ndaki merkezinden bir ata binerek bab ı ali ye doğru inmeye başlar. yanında yakup cemil, ömer naci, mümtaz ve mustafa necip gibi önemli ittihatçılar vardır.
bakanlar kurulu toplantı halindeyken, koruma görevlisi subay ve erleri lafa tutan enver bey in ardından ittihatçılar bakanlar kurulunu basmaya çalışır.
sedaret yaveri nafiz bey olayı farkeder ve dışarı fırlar.
nafiz bey ve nzım paşanın yaveri tevfik bey dışarı çıkar çıkmaz ittihatçı kurşunlarıyla can verirler.
harbiye nazırı nazım paşa dışarı çıkarak enver bey i azarlamak istesede yakup cemil tarafından anında vurulur.
enver ve talat bey, bakanlar kurulu toplantısına dalarak, sadrazam kamil paşa ya bir kağıt uztırlar ve zorla istifasını yazdırıp, alırlar.
ünlü ittihatçi hatip ömer naci ise dışarıda biriken halka nutuk atar ve hükümetin neden çekilmesi gerektiğini anlatır.
baskın sonuç verir ve darbe gerçekleşir.
bu olay ittihat ve terakki nin kesin iktidarının dönüm noktası olması nedeniyle çok önemli bir olaydır.
ilerici bir harekattır. takunya seviciler genellikle kınıyor, lanetliyor falan. sivil darbeler onların daha çok hoşuna gidiyor çünkü, gerçi bab-ı ali baskını darbe değil, ingilizlerin deyimi ile bir ''gentle revolution'' yani nazik bir devrim, ihtilaldir. olaylar sırasında ölenler olsa da bu böyledir, zira dincilerin hareketlerinde genellikle kesik kafalar falan oluyor.
bugün yeni osmanlıcılık otuyla beslenen islamcıların ve onların kuyruğuna takılmış liberallerin, kendileri gibi "askeri vesayet" balonunu şişirip şişirip patlatmayanlara karşı ağızlarından düşürmedikleri "ittihatçı"lık suçlamasının esin kaynağı olan, tarihsel anlamda ilerici bir rolü olan olay.
100. yıldönümü imiş bugün.
Osmanlı imparatorluğu'nda 23 Ocak 1913 günü Enver Bey ve Talat Bey'in başını çektiği bir grup ittihat ve Terakki üyesi tarafından hükûmet binası Bâb-ı Âli'nin basılmasıyla gerçekleştirilen askerî darbe.
Tarihimizin şanlı olaylarından biridir. Hükümette bulunan hürriyet ve itilaf fırkasını araştırırsanız nasıl bir zihniyete sahip olduklarını anlarsınız. Hükümetin başı olan kamil paşa denilen zat katıksız ingiliz yanlısıdır. Zaten lakabı o dönemde "ingiliz kamil paşa"dır. Kendisi kıbrıs'ta doğmuştur. ingilizler'in elinde yetişmiştir. Balkan savaşı öncesinde orduyu terhis ederek savaşı kaybetmemize neden olmuştur.
Gelip burda bilmişlik yapanlar iyi düşünsünler. Ulan hala 600 yıllık devleti ittihadcılar yıktı diye saçmalıyorsunuz. Osmanlı devleti zaten berlin antlaşmasından sonra gömülmeyen ölü durumundadır. Abdülhamid süperdi laaan,hiç toprak vermedi diye de salaklaşmayın lütfen.
ittihad ve terakki, tarihe gömülmeye yüz tutmuş bir devletten iyi kötü bir ulus-devlet çıkarmıştır. Amk sanki Abdülhamid kalsa ingilizlerden mısır'ı alacaktınız. Sıçmalamayın,düşünün...