türkiye'de unutulmayacak sayılı insanlardan bir tanesi. kendisini rahmetle anıyor ve bize bu muhteşem sanat eserlerini bıraktığı için saygılarımızı sunuyoruz.
kim okurdu kim yazardi
bu dugumu kim cozerdi
koyun kurt ile gezerdi fikir baska baska olmasa
...
efendim bu düşünceye diyalektik diyoruz ve günümüz düşünüşünde çok önemli bir yer tutuyor. salt son cümle bile "fikir özgürlüğü" ortamının önemini belirtmeye yeter. iki cümlesinden birinde türklüğe hakaret, dış mikhrak kaynaklı fikir, vatan haini deyip ondan sonra da "aşık veysel gibisi var mı ya" diyen insanlar için o kadar üzülüyorum ki...
lafı gedigine koymakta cok basarılı olan büyük halk aşıgı.
onunla ilgili bir anı:
bir gün sivas valisi ve bir hakim asık babayı ziyarete gitmisler. asık baba bunları sofrasına davet etmis. gözüne bir sey takılan hakim asık babaya -fermuar acık manasında-''ahırın kapısı acık kalmıs asık baba''der.. bunu duyan asık veysel hic bir tepki vermeden fermuarını yukarı ceker.bir iki hos besten sonra sıra misafirleri yolculamaya gelince hakim:asık baba aha geldik aha gidiyoruz birseyler calıp söylede nesemiz yerine gelsin diyince asık baba fazla dayanamaz ve lafı yapıstırır:
''ee ne diyeyim senin gibi hakime gelir gelmez gözünü diktin s.kime''.bunu duyunca yaptıgı hatanın farkına varan hakim asık babanın eline sarılır ve helallesir.
harbi anadolu insanı. bir insan nasıl olurda okul okumadan, devamlı köyde yaşayarak ve en garibi görmeden bu kadar derin olabilir sorusunun cevaplanamayan adamı. koyun kurt ile gezerdi fikir başka başka olmazsa cümlesiyle neden böyle olduğumuzu çok basit sade bir şekilde anlatabilme yeteniğine sahip. ne denebilir ki. saygıyla önünde eğiliyor ve ruhuna içten fatiha gönderiyorum.
asik veysel, hayatini anlattigi bir siirinde"ücyüz-onda gelmis idim cihana" diyor. yil 1894 oluyor hesapça. yedi yaşındayken çiçek hastaligi salginiolmus sivas'ta veysel'de yakalanmış sol gözünde, cicegin beyi çkmıs kendi deyimiyle.göz akıp gitmis. babasına "çocugu akdag madeni'ne götür, orada bu gözünü açacak bir doktor var" demisler. gel gör ki talihsizlik yine yakasını bırakmamıs veysel'in. bir gün inek sagarken babası yanına gelmis. veysel ansızın dönüverince; yakında bulunan bir degnegin ucu öteki gözüne girivermis. o göz de akıp gitmis.
babasi, oglunun sazlara ilgisini görünce; bir saz alıp vermis ona. ılk saz derslerini, babasının arkadası olan çamsih'li ali aga'dan almıs. veysel yirmibeş yasındayken esma adında bir kızla evlenmiş. kısa bir süre sonra anne ve babasını kaybetmiş. acı üstüne acı gelmis, ama bitmemis talihin kotu oyunu. ıkinci çocugu on günlükken, esma'nın memesi agzına tıkanarak ölmüs, ardından da esma yanasmalarıyla evden kaçmıs.
karısı koyup gittiginde bir kızı varmıs veysel'in. daha bir yasını bile bitirmemis. ıki yıl kucagında gezdirmis veysel, ama o da yasamamıs. bu sıralar veysel'i yeniden evlendirmisler. bu karısı çocuk vermis veysel'e. biri olmus, iki oglan, dört kız, altısı sag. onlar da18 torun vermis veysel'e.
anadolu topraklarında yetişmiş en büyük değerlerden biri, her dörtlüğünden yüzlerce sayfalık hayat dersi çıkarılabilecek, filozof kıvamında bir halk ozan ı.
"dost dost diye nicesine sarıldım benim sadık yarim kara topraktır"nasıl içli nasıl üzülmüş bir insan cümlesidir..nasıl duyarlı nasıl hassas nasıl kırılgan..
hayatında Ahmet Kutsi Tecer'in önemli bir noktada olduğu bilinir.zira anadolu'da gelişen türk edebiyatının tarihsel süreci dahilinde nice aşık veyseller yetişmiş ancak yöresel dahi olamayıp köyünde yaşamış,yaşlanmış,şiirleri de kendisiyle birlikte toprağa karışmıştır ancak aşık veysel'in ahmet kutsi tecer gibi bir şansı vardır , o yıllarda sivas lisesi'nde edebiyat öğretmenliği yapan tecer bölge aşıklarına özel ilgi göstermiş özellikle aşık veysel isminin gün yüzüne çıkması için elinden geleni yapmıştır.