Aslında bütün psikologların kabul ettiği bir gerçeği yazmış filozof.
Aşk sevişme arzusunun resmi kamusal adıdır.
Karşı cinse duyduğun cinsel hayranlıktır ki bu yüzden çirkin insanların daha az talibi olur (kısmeti kapalıdır). :(
Schopenhauer'ın aşk ve duygusal bağlanım konusuna, bilimsel ve mantıksal olarak yaklaştığı ve örneklerle desteklediği kitabı.
--spoiler--
Okurken birçok bölümde, kadına yönelik aşağılayıcı söylemlere denk geliyorsunuz ve ister istemez, acaba bir kuyruk acısı mı var eskiden kalma, diye düşünüyorsunuz. Kadınlara gereksiz ve mantıksızca, yüklendiği bu kısımlar haricinde, gayet mantıklı ve akılcı önermelerde bulunuyor. Bu yüzden hem eksik hem de güzel yanları bulunan, bilgilendirici bir kitap olarak rafımı süsledi.
--spoiler--
Kitaptan bir alıntı:
"Aynı bağlamda sevgilinin bir rakip ya da ölüm nedeniyle yitirilmesi, tutkuyla seven kimse için başka bütün acıları aşan bir acıdır."
Üstad schopenhauer'in Aşk konusunda söylediklerine pek katılamasam da, (zira doğada safi aşk diye bir şeyin varolmadığını, insanın karşı cinse hastalıklı daha önemlisi karşı cinsin kendisine de hastalıkli bağlanmasını çılgınca istemesi olarak değerlendiriyorum aşkı. Bu insanın kendisinin icadı olup, bu icada hastalıklı birvbağlanışıdır. Ha keza tanrıyı icad eden aklın kendi yarattığına delice inanması ve onu sevmesi de buna benzer. 'aşık' insanın patolojik bir incelemeye konu olması gerektiği kanaatindeyim.)
Fekat kadınlara dair tespitleri fevkaladedir.
O kadınları yerin dibine sokma meraklısı, öfkesini kusan biri olmaktan öte olanı olduğu gibi anlatan resmini çizen bir filozoftur.
Şurda ne güzelde anlatmış bizim kezbanları. Hey gidi üstad.
Arthur schopenhauer e kadın düşmanı demek düpe düz cahilliğin göstergesidir. Bugun yapılan bilimsel araştırmalar nerdeyse Arthur schopenhauer dediklerini haklı çıkarıyor. Psikanaliz kurucusu Freud bile schopenhauer üstad olarak kabul ederken size ne oluyor.
Vasfınız nedir bilimsel kariyeriniz çalışmanız makaleniz varmı ki adama kadın düşmanı diyor aptal aptal elestiriyorsunuz.
Arthur schopenhauer a kadın düşmanı demek yerine niye karşı argümanlar gelistiremiyorsun. Neden anti tez sunamiyorsun. Her kadının yaptığı gibi kolaya kaçıp lafta takıyorsun. Kadın düşmanı abicim o. Ne kadar basit ya kadın düşmanı demek. Kaç tane eserini okudun adamın. Diğer eserlerini de oku bir tez geliştir kanıtları Sun tezini gelistir. Ama her kadın gibi sadece lakap tak ve eleştir. Kadın düşmanı. He yavrum he. Bütün dünya adamı deha kabul ediyor sen gel kadın düşmanı abi bu ya. Hadi feminist başka kapıya.
Fikrinizi siz de söyleyin ama dayatmaya kalkmayın.
Schopenhauer kuyruk acısıyla bilmem ne ile sizin tabirinizle 'sallayscak' kadar basit bir düşünür değildir.
Bir çok yerde mantıklı izahatler getirir söylemlerine.
Sallayıp da kaçmaz. insan psikolojisine, cinsler arasındaki temel farklılıklara son derece tutarlı ve ikna edici, akla yatkın, mantıklı açıklamalar getirir.
Kabul edersin etmezsin o seni bağlar.
Ama neden kabul etmedigini de bize olmasa dahi kendine tatmin edici bir biçimde açıklayabiliyor olman gerekir.
Kuyruk acısından sallamış deyip işin içinden çıkacaksak kusura bakmayın ben size katılamayacagım. Saygı da duyamayacağım.
Kadın düşmanı demek bilimsel bir sıfat olduğu için hanımefendi bizi sokak serseri zannetmiş. Pardon hanımefendi dedim kusura bakma kadın demeliyim dimi çünkü doğa da bayan hanımefendi leydi yok. Gerçi doğa da dişi var siz onu da kabul etmiyorsunuz.
Arkadaşlar, bölüyorum ama schopenhauer'un kadınlara yönelik oluşan fikirlerini büyük oranda yaşantısı şekillendirir, evet fakat schopenhauer'u okurken bu şekilde okursanız felsefi bir kitabı duygusal bir kitaba çevirirsiniz. Schopenhauer'u kadınları eleştirirken kuyruk acısıyla hareket etmiyor demek de bununla hareket ediyor demek de eksiktir. Zira ister aleyhte ister lehte konuşmuş olsun, schopenhauer'un düşüncesi tematik olarak "yaşam iradesi" dediği şeyden şekillenir. Yani aşkın metafiziği'ndeki metafizik kelimesi bu iradeyi imler.
Tabii bunlar amiyane okumalarla anlaşılacak şeyler değil. Nihayetinde nietzsche'yi yalnızca ahlak yönünden okuyan insanlarız, oysa...
Askerde erkeklerle dolu bir dağ karakolunda okumuştum.
Tamamiyle erkek habitatından oluşan komün bir ortamda bu kitabı okumanın fiziksel bir dayatması da oluyor.
Ancak; şopenaur abinin ki kendisine hastayımdır, aşk tezlerinin kendi başarısızlıklarından büyük izler taşıması da gözden kaçmaz.
Pavase şey diyor "romanların hep mutsuz aşkları anlatması, yazarların aşk konusunda başarısız olmalarındandır"
Schopenhauer ta o zamandan the red pill'in temelini atmış. Kendisine bu kadar saldırılmasının sebebi kadın düşmanlığından çok anlattığı gerçeklerin acı olmasından kaynaklı. Ve evet içinde biraz dark triad, mgtow ve kadın düşmanlığı var.
Beynin hormonal salgılarını inceleyenlerin biçtiklerine göre ömrü 3 yıl olan aşkın benzer bir ifadeyle fakat başka şekilde tarif edildiği kitap. Bunlar hep hormon.
çok başarılı bir kitap ve bakış açısı muazzam. schopen bu kitapta aşkı evrimsel psikoloji açısından ele almış. örneğin yeni doğacak olan bireyin sağlıklı olması için kendi aşırılıklarımıza sahip olmayan birisinin bize çekici görünmesi gibi. psikolojide ve tıpta bu düsturla usavurmalar yapıldığı takdirde doğru sonuçlara ulaşılacağını çok iyi göstermiş. ancak kitap bir süre sonra aynı şeyleri tekrar ediyor o yüzden yarısını okusanız bile yeterli
Okurken mommy issues kokusu gelmişti burnuma. Cidden annesinin baskısı altında kadınlara karşı hafiften bir çeper geliştirmiş. Parmak bastığı doğru noktalar olsa da fazla önyargılı buldum.