Üç şey seçtiler cennetten çıkarmak için:
Bir: Kelimeler.
iki: Aşk.
Üç: Annelik duygusu.
Kelimeleri Adem yanına aldı, annelik duygusunu taşımak Havva'ya kaldı.
Ama aşk çok ağırdı.
ikisinin de aşkı tek başına taşıması mümkün olmayınca, ikisinin zembili de aşkı bir başına kaldıramayınca, bölüştüler yükü.
Yarısını Adem sırtlandı, aşkın yarısı Havva'ya kaldı.
Dış görünüş ile alakası yok. Ben çok yakışıklı bir adam değilim ama sevgilim beni beğeniyor, önemli olan bu. Kendisi de çok güzel bir kadın ve birbirimize aşığız.
Bazı kadınlar karaktere bakar. Eğer karakterliyseniz ve utangaç değilseniz elbet bir gün sizin de sevgiliniz olur.
Abur, kızı sözlüktekiler gibi onu övdü, bunu övdü diye darlarsan sevgilin olmaz tabii. Önce arkadaş olacaksın ve iletişime açık olacaksın. Sanırım, sözlükte bile özel mesaj almıyorsun.
20' li yaşlardaki heyecanın ve tutkunun ilerleyen dönemlerde rastlanmamasından ötürü aynı tadı vermeyendir. çok az kadın 20' li yaşlardaki güzellik ve albeniye sahip olabiliyor zaten 30' dan sonra. onlardan biri denk gelmedikçe de inadına yalnız kalmak istiyorsun çünkü herhangi biriyle sırf yalnız kalmamak ve sevişmek için bağ kurasın gelmiyor. 20' li yaşlarda ya da o yaşlarda gözüken 30 yaş üstü bir kadın hayatıma girmedikçe yalnız kalıp son nefesimi yalnız vereceğim. yapacak bir şey yok. içimi tek rahat ettiren bu durumdan benden daha fazla sorumluluğu olanlar olması... behzat ç' de harun da demişti: '' bir tek şans istedim onu bile çok gördüler ''. yakışıklı ve uzunlarla iyi aşklar, seksler size... ne diyeyim ki ? çok kırgınım.
Günümüzde belli özelliklere sahip olamayanların yaşayamayacağı ilişki türü. Eğer dış görünüşün heyecan uyandırmıyorsa, güldürmüyorsan aşkı da seksi de unutacaksın. Ötesi yok.
aşk nasıl geldiği ve gittiği belli olmayan bir duygudur demiş maria puder. Bu nedenle de aşk yerine "dostluk" daha kuvvetlidir, dost olmak için çaba vardır, dost kalmak için de.
bir gün, bir balık bir kuşa aşık oluyor. ölüyor aşkından. kuş bu tabi herkese ve herşeye tepeden bakıyor. diyor ki balığa ; ben de seni severim sevmesine de yuvamız nerede olacak? nerede yaşayacağız aşkımızı? ben suda yaşayamam. balık da diyor ki; ben havada da karada da seni istiyorum. ölüyorum aşkından. çıkıyor sudan, tabii saniyeler içinde can veriyor.. aşk için..
balık ölüme aşık olacak kadar kör, kuş sevenin kıymetini bilemeyecek kadar nankör.
balık sevdiğinin canına can verecek kadar fedakâr, kuş sevenin canını alacak kadar gaddar.
aşık ölüme aşık, maşuk ise ölümün ta kendisi...
emile ajar ın ask tanımı sudur ki benim icin yapılmıs en guzel tanımdır:
-sen bir hayal kurarsın. o da bir hayal kural. hayalleriniz kesisirse ortaya inanılmaz guzellikte bir aşk cıkar.
bir kıs gunu camdan lapa lapa kar yagarken kollarında uyuklamak gibi,
bir sahil kasabasında deniz kıyısında oturup bira patates yapmak gibi,
gecenin ucunde "icim sıkıldı" dememle senin pijamalınla beni evden cıkarıp birkac saat istanbul sokaklarında arabayla yan yana muzigimiz soguk kahvelerimiz turalamalarımız gibi -hayatım boyunca bunu tek basıma yaptım. senin de gecenin korunde canın sıkıldıgına gore artık iki kisi yapabilirz. cok kalp-
saatlerce derin konulardan konusup kafa acmak, goygoy yapıp kahkaha atmak.