ali şeriati'nin kevir isimli eserinde çok da güzel anlattığı insanın en güzel hasletlerinden biri. aşkı olumsuzlar, doktor sevgiyi yüceltir.
....
aşk, görme engelli bir coşku, görmezlikten kaynaklanan bir bağdır. sevgi, bilinçlice bir bağ; apaçık bir durugörüdür.
aşk genellikle içgüdüden su içer, içgüdüden kaynaklanmayan başka bütün olgular değersizdir.
oysa sevgi ruhun içinden doğar, bir ruhun yükselebileceği bütün yerlere, sevgi de onunla birlikte doruğa tırmanır.
aşk, gönüllerin genelinde benzer biçimler ve renklerde gözlenmekte olup, ortak nitelik, durum ve görünümler taşır.
oysa sevgi her ruhta kendine özgü bir albeni taşır. ruhun kendisinden rengini alır. ruhlar da içgüdülerin tersine kendilerine özgü ayrı ayrı renk, tırmanış, boyut, tat ve kokular taşıdığından; ruhların sayısınca sevgiler olduğu söylenebilir.
aşk, kimlikle ilişkisiz değildir. dönemlerin ve yılların ilerleyişinden etkilenir. oysa sevgi; yaş, zaman ve kişiliğin ötesinde yaşar. onun yüksek yuvasına günün, çağın eli yetişmez.
aşk, her renkte, her düzeyde, somut güzellikle bağlantılıdır.
schopenhauer'ın deyişiyle: "sevgilinizin yaşına bir yirmi yıl daha ekleyin de onun duygularınızda bıraktığı doğrudan etkileri gözlemleyin."
oysa sevgi, ruhun içine öyle bir dalgınlıkla dalar; ruhun güzelliklerine öyle tutulup kendinden geçer; somut güzellikleri bambaşka bir biçimde görür.
aşk; tufan, dalga, coşku niteliklidir.
oysa sevgi durgun, dayanıklı, ağırbaşlı, arılıkla dolup taşar bir durumdadır.
aşk, uzaklık ve yakınlığa göre değişir. uzaklık uzun sürecek olursa azalır. ılişki sürecek olursa değerini yitirir. ancak korku, umut, sarsıntı ve acı çekmenin yanı sıra "görüşüm-uzaklaşım"la diri, güçlü olarak kalabilir.
oysa sevgi bu durumları bilmez. dünyası başka bir dünyadır.
aşk, bir yönlü bir coşkudur. sevgilinin kim olduğunu düşünmez. "öznel bir özcoşu"dur. ışte bu yüzden hep yanlışlık yapar. seçimle hızla sürçer. ya da hep bir yönlü kalır. yine de yer yer benzeşmeyen iki yabancının arasında bir aşk kıvılcımlanır, olay karanlıklar içinde geçip birbirlerini görmedikleri için ancak bu yıldırımın düşüşünden sonra onun ışığında birbirlerini görebilirler.
oysa sevgi aydınlıkta kök salar. işığın gölgesinde yeşerir; büyür. ışte bu yüzden hep tanışıklıktan sonra ortaya çıkar. gerçekte başlangıçta, iki ruh birbirinin yüzünde tanıma çizgilerini okur.
"biz" oluşları ise "tanışım"dan sonra olur, iki ruh, iki kişi değil daha sonraları; birbirlerinin söz, davranış ve konuşma biçiminden yakınlığın tadını, yakınlığın kokusunu, yakınlığın sıcaklığını duyumsarlar.
ışte bu konaktan sonra birden, iki yoldaş kendiliklerinden sevginin uçsuz bucaksız çölüne ulaştıklarını, sevginin karartısız açık göğünün başlarının üzerinde sere serpe serilmiş olduğunu, "inanış"ın aydın, arı içtenlikli ufuklarının kendilerine açıldığını, tatlı okşayıcı bir esintinin hep başka göklerin, başka ülkelerin yepyeni esinlerinin iletileri ve başka bahçelerin güzel, gizemli çiçeklerinin kokularının birlikteliğinde oyuncu, tatlı, şen bir sevgi ve albeniyle kendisini hep bu ikisinin yüzüne, başına vurduğunu... kendi gözleriyle görürler.
aşk, çılgınlıktır. çılgınlık ise "anlayış" ile "düşünüş"ün bozulmuşluk ve yıpranmışlığından başka bir şey değildir.
oysa sevgi tırmanışının doruğunda, beyin ötesini aşar, anlamayı ve düşünmeyi de yerden çekip, doğuşun yüksek doruğuna götürür.
aşk, sevgilide içinin çektiği güzellikleri yaratır. oysa sevgi, içinin çektiği güzellikleri sevgilide görür, bulur.
aşk, büyük güçlü bir kandırmacadır. oysa sevgi; sonsuz, salt, dosdoğru, içten bir doğruluktur.
aşk, denizin içinde boğulmaktır.
oysa sevgi, denizin içinde yüzmektir.
aşk, görme duyumunu alır, oysa sevgi, verir.
aşk, kabadır, şiddetlidir. bununla birlikte dayanıksız, güvensizdir.
oysa sevgi, tatlıdır, yumuşaktır. bunun yanı sıra dayanıklı, güven içindedir.
aşk hep kuşkuyla bulunur.
oysa sevgi, baştan başa kesin inançlıdır. kuşkuya yer vermez.
aşktan içtikçe kanarız, sevgiden içtikçe susarız.
aşk korundukça eskir.
oysa sevgi yenilenir.
aşk, sevenin içinde varolan bir güçtür. kendisini sevgiliye çeker.
oysa sevgi sevilende varolan bir albenidir. seveni sevilene götürür.
aşk, sevgiliye egemenliktir.
oysa sevgi, sevilende yok olma susuzluğudur.
aşk, onun baskısı altında kalabilmek için sevgiliyi belirsiz, kimliksiz olarak ister.
aşk, kişinin bencilliği ile alım-satımsal, hayvansal ruhun bir çekiciliğidir. kendisi kendi kötülüğünün bilincinde olduğu için de onu bir başkasında görünce ondan nefret eder, ona kin besler.
oysa sevgi, sevileni sevgili, değerli olarak ister. bütün gönüllerin de kendisinin sevdiği için beslediğini, beslemelerini diler.
sevgi, kişinin tanrısal ruhu ve ahurasal doğasının bir çekiciliğidir.
kendisi kendi doğaötesi kutsallığını görebildiği için onu bir başkasında görünce onu da sever. kendisine tanış, yakın bulur.
aşkta, rakip sevilmez. oysa sevgide, "köyünün tutkunlarını kendi özleri gibi severler."
kıskançlık aşkın özelliğidir. aşk, sevgiliyi kendi lokması olarak görür. bir başkası onun elinden kapmasın diye hep acılar içinde kıvranır durur. kapması durumunda ise ikisine de düşmanlık beslemeye başlar. sevgiliden nefret edilir.
sevgi ise inançtır. ınanç ise salt bir ruhtur. sınırsız bir sonsuzluktur. bu gezegenin türlerinden değildir.
aşk, doğanın kementidir. doğadan almış olduklarını kendi elleriyle geri verip; ölümün aldıklarını aşkın oyunlarıyla ellerinden bıraksınlar diye başkaldıranları yakalar.
oysa sevgi, kişinin doğanın gözlerinden uzak, kendi yarattığı, kendi ulaştığı, kendi "seçtiği", bir aştır.
aşk, içgüdünün tuzağında tutsak olmaktır.
oysa sevgi, isteklerin baskısından kurtulmaktır.
aşk, bedenin görevlisidir.
oysa sevgi, ruhun elçisidir.
aşk, kişinin yaşama dalıp güncel yaşamla oyalanmasına yönelik büyük, aşırı bir"bilinçsizlendirim"dir.
oysa sevgi, yabancılıktan dolayı yabansıllıktan doğma, kişinin bu pis, gereksiz yabancı pazar içerisindeki, korkunç (!) özbilincidir.
aşk, tat aramaktır. oysa sevgi, sığınak aramaktır. aşk, aç bir düşkünün yemek yiyişidir.
oysa sevgi, "yabancı bir ülkede dildaş bulmak"tır.
aşkın yer değiştirdiği olur. soğuduğu olur. yaktığı olur.
sevgiyle aşk birbirinden bağımsız ama içiçe olunan şeylerdir. zamanla birbirlerine dönüşebilirler. bukalemun gibi. genelde aşk zamanla sevgiye dönüşür.
aşk mı sevgi mi diye düşünürsek aşk önde gelir ve ve daha sonra bu sevgiye dönüşür.
haydar dümen in ''aşk fani eski sevgili baki, o yüzden değer verme aşka ey cani. acımaz keser birgün kelleni, ya sevgi öyle mi ?'' şeklinde cevap verdiği anket.
aşk sevgiden beter, düşman aslında tüm sevenler... doğru bir şarkı sözüdür. biteceğini bile bile aşık olup her defasında tüm dünyayı yıkıp, sonra yeniden inşa etmekten başka birşey değildir aşk. zaman kaybıdır biyerde, ama tadıda başkadır. kapı aralarından onu izlemek, gülüşünü yakalamaya çalışmak, her alkol alışlında onu hatırlamak, alkol almadanda hatırlamak...
sevgi sonsuzdur, aksi bir durum olmadıkça devamlı büyür, çoğalır. bu devirde aşksa, sonludur, geçicidir. zamanla yerini sevgiye yada şefkat, merhamer gibi duygulara bırakır. o yüzden, aşk dolu sevgi.
mantıksal olarak sevgi diye yanıtlanması gereken soru.. cünkü bir insanı sevdiğinizde, onun ahlakını, dostluğunu, hareketlerini, konuşmalarını, vs. lerini diye tek tek her ayrıntıyı açıklayabileceğiniz durumdur..
zira aşk öyle değildir.. aşık olursunuz biter.. yok huyu kötü, yok ahlakı bozuk, bir seçim yapma imkanına sahip olamazsınız, nafile bir kez kör olmuştur gözleriniz, herkes hep bir ağızdan koro halinde tüm kötü şeylerini söylese de sizi ırgalamaz pek.
aşk şehvetten ve tad dan ibarettir, sevginin içinde muhabbet, uyum vardır. sevgi zamanla saygıya dönüşür, aşk ise kin ve nefrete.
aşk ın geldiği zaman gibi gittiği zaman da pek belli olmaz, sevginin içinde hayranlıkla birlikte sevgili ne yaparsa yapsın vazgeçememek vardır.
yalnız belirtmeden geçemeyeceğim; bu konuda ihtisas yapmış ustaların söylediklerine göre insan ömründe yalnızca bir kez gerçek sevda(gerçek aşk) bulabilirmiş (o da ölmeden önce bulabilirse) , diğer aşık olduğunu sandığı şeyler sadece birer hoşlanmadan ibaretmiş diyorlar... benden söylemesi.
tanım; insanın sürekli kendine yönelttiği ve pek nadir cevabını bulduğu soru..
başta aşık olunur.sonra paran varsa evlenirsin,bi zaman sonra aşk yerini sevgiye bırakır.bu aşamalarda biyerde para biterse ortada zamanla ne aşk kalır ne sevgi.
aşk bitiyor be anam. sevgi başka bir şey. aşk çakmak taşı gibi ilk kıvılcım sevgi ise onun alevi. o alevin ne kadar yanık kalacağı ise başınıza gelen rüzgarlara ne kadar direnebildiğinizle alakalı.
Sevgidir efendim. Ben önce sevip sonra aşık olanlardanım. Sevgi aşktan daha kutsaldır. Annenize kardeşinize duyduğunuz sevgi gibi . Aşk tehlikelidir aklinizla hareket etmenizi engeller karsinizdakine zarar verebilirsiniz.