simdiki jenerasyonun pek oyle acilar cektigini sanmiyorum. nitekim benim icinde bulundugum sefil jenerasyon ise sevdicegini gorebilmek icin gidip penceresinin altinda beklerdi.
hic unutmuyorum mesela benim bir arkadasim vardi, bir kizi cok sevmisti. o zamanlar doguda bir sehirdeydik. cok kar yagardi, bir aksam ustu ekmek almaya gonderdiler donuste bunu gordum oyle yagan karin altinda duruyor. omuzundan yukselen kar saclarinin izasina gelmis. bu saf salak farkinda degil. edo napiyorsun diye sordugumda belki cama cikar da gorurum demisti. kiz edonun disarda bekledigini bilmiyor muydu? biliyordu hatta edonun kendiyle ilgilendigini de biliyordu fakat arkadaslik catisi altinda goturuyorlardi diyaloglarini. kadinlar hep ayniymis demek ki bakiyorum da bu dedigim mesele benim lise zamanlarim. 2003 -2005 vs....tek farki artik kanka kisvesi altinda kucak turnesi yapanlari var artik... ne zaman ki edo ben seni seviyorum dedi, sevdigi kiz edoya o zaman abi dedi. edo bildiginiz bigane oldu....deli deli harketler, aptal saptal kavgalara girmeler. belli cani cok yaniyordu...bana kalirsa bugun baktimda buradan sadece erkege uygulanan duygusal bir siddet goruyorum. cunku oncesinde kiz edonun her turlu etinden sutunden butundan faydalaniyordu. ne zaman ki edo mecnun oldu o zaman tu kaka oldu. ah turk kadinlari.... edo karakolluk oldu, en yakin arkadaslariyla arasi bozuldu kanli bicakli oldu, edonun dersleri de yalan oldu tabii...okulu degistirdi,sehiri degistirdi de anca sakinlesti.
toparlarsam cani yanan erkek manyaga,baglamasin, aklini mantigini bir kenara birakip hayati tek bir kadina indirgemesin. nitekim kadinlarin minik ordulari var ex ve next dongusunde ilerledikler...
sanirim bir tanesinde benim de canim cok yanmisti. hayatima aldigim kadinlardan sadece bir tanesi gercekten birtaneydi,oyle olduguna inanmistim ya da inanmak istemistim dunya bir yana o biryanaydi. genel olarak umarsiz, empati kabiliyeti cok dusuk biriyim. dolayisiyla gidene baybay gelene hayhay diyen bir yapim var...fakat ah bir tanesi benim icin cok degerliydi. cocuk yasta birbirimizi tanimistik. beni onu hep begenirdim. ailelerimiz de birbirini tanirdi. surekli sira arkadasi olarak yanyana oturduk, sonrasinda ailelerimiz farkli sehirlere tasindi, biz farkli sehirlere okumaya gittik. fakat iletisimimiz hic kopmadi bir sekilde. tam 25 yil olmustu o gune kadar...tam 25 yildir tanidigmi bildigimi saniyordum bu kadini. yasimiz ilerledikce ben ona ne zaman ilgilendigimi belli etmeye kalksam abi cekerdi...bende umursamazdim. neticede cokda ciddi bir durum yoktu aslinda benim icin arkadasimdi isin ozunde cocukluktan baslayip ergenlikte devam eden ve gencligimde noktalanan. hersey benim akademisyen olmamla basladi. akademisyen olarak ise basladigimi ogrendikten sonra bir gun beni aradi. telefona cevap verdim. alo dahi diyemedim. onu bunu birakta kiz elden gidiyor dedi ne yapacaksin dedi? dogrusu boyle birsey beklemiyordum. hafta sonu istemeye geliyorlar dedi...zaten soktaydim...istemiyorsan evlenme dedim, zorla evlenecek degilsin ya dedim...ben ayni bendim fakat sanirim artik kurkum vardi. oysa iki farkli universiteyi birincilikle bitirirken bile umursamamisti o bu durumu . ne olmasini bekliyordu ki? dusundum neden olmasin dedim. aslinda bildigim en iyi kadindi bana gore... derken bir anda sevgili olduk...uzunca bir sure acil evililik kavgasi verdik. kadinlarin ana hedefleri arasinda malum evlilik var...bir sure kafam cok karisti sonunda neyse ne deyip evlenelim gitsin demeye karar verdigimde ise aldatildigimi ogrendim...cok ilginc 25 yildir tanidigimi sandigim insani tanimiyormusum meger o yapmaz dedigim insan da yaparmis. canim cok yandi. bir kadinin aldatmasi degil onun aldatmasi cok yikici olmustu.... once sigaraya basladim bacasiz fabrika gibiydim...kafami aylarca toparlayamadim...bu surede yuksek lisans egitimim de yalpalamaya baslamisti...erkeklerin en buyuk avantaji basarabildiyseler etraflarinda iyi arkadaslari olmasi bence...bir hafta sonu bileklerimi kestim..kendimi soguk suya biraktim daha hizli kan akisi olsun diye...ev arkadasimda bir akademisyendi memleketine gidecekti yola cikti ici rahat etmemis yoldan geri donmus....gozlerimi hastahanede actim...yanlis damarlari kesmisim o yuzden bayginlik gecirmis..hay tukureyim dedim...sonrasinda bir suru akademik calismaya soktu arkadaslarim beni...basimi calismaktan deneylerle makalelerle ugrasmaktan kaldiramaz oldum..hic bos birakmadilar. bende farkinda olmadan unuttum birseyleri galiba....
yani kimseye kendinizden fazla deger vermeyin tutki verdiniz aklinizi basiniza alin benim yaptigim gibi salak salak caninizdan olmaya kalkmayin.
tavsiyeler demis entry benimki tavsiye olmadi galiba....
hayatınızdaki diğer sıkıntıları düzeltin. aşk acısı genelde diğer sorunların yansımasıdır. ailenize, mesleğinize, ilgi alanlarınıza vakit ayırın, yeni bir ilişki yapmayın, zamana bırakın.
giden gitmiştir, gittikten 7-8 ay sonra bitmiştir.
Kendini göremeyen, kendiliğinden bir ağırlıkla atladı uçsuz bucaksıza, kendiliğinden geçen, kendisinden vazgeçti, kayboldu, bu baygınlıkta hatırlanacak şeylerden biri suyun soğukluğu.
Düşünüp kendini yormak yerine dünyada sayısız insan olduğunun farkına varıp fazla kasmamak ve bitmiş olan bir şey ile aklı ve kalbi yormamak pozitif etki yapar.
cinsiyetlere göre ayrı ayrı başlık açılmalı, ve cinsiyete özel şekilde değerlendirilmesi gereken tavsiyelerdir. zira kadın ve erkek aşk acısını farklı yaşar. ayrıca aşk diye bir kavrama ben inanmıyorum. sadece adı aşk olduğu için birkaç bir şey söyleyeceğim. kadın ve erkek her ikisine de tavsiye vereyim.
erkekler için tavsiye:
off bu kadından sonunda kurtuldum, "özgürüm artık" kafasıyla ilk 2 hafta hiçbir şey hissetmeme gibi bir durum söz konusu değil. son zamanlarda türeyen sikko psikoloji kanallarında erkekler adına hep bu tarz sözler sarfedilir, ama bu külliyen yalandır. erkekler de aynı kadınlar gibi, eğer gerçekten seviyorsa ayrıldığı anda acı çekmeye başlar. fakat burada kadınlardan farkı, çok daha uzun süre acı çekip, bu acıyı çok daha yavaş atlatabilmesi olacaktır. çünkü erkekler kadınlara nazaran sürekli duygu zıplamaları yaşamazlar. o an ne hissediyorsa, o duygunun tesiri bitene kadar sabit o duguyu yaşamaya devam edecektir. özellikle alternatif değerlendirdiği biri yoksa bu süre daha da uzayacaktır. ama erkekler olarak biz hep alternatif değerlendiririz. çünkü erkeğiz, ve tek eşli değiliz. bir erkek alternatif bulduğunda sahip olduğu acıyı daha hızlı atlatır. kadınlar gibi de rahatsız olmaz. kadınlardan en keskin farklarından biri de bu. alternatif değerlendiremiyorsanız, sosyal medyadan bir süre uzak durun. kendi hayatınızla ilgilenin. statü yükseltmeye çalışın. kendinizi daha da fazla geliştirin. kendinizi bir anda salmayın. salarsanız, bir okyanusun gel git edasıyla kuvvetli dalgalarında öylece sağa sola savrulupdurursunuz. ve bu haldeyken aşk acısı falan da atlatamazsınız. bol bol sosyalleşin, yeni dişi arayışına girin. yeni dişiler bir erkek için her daim heyecan verici olur, ve sperm hızını da arttırır. bilimsel çalışmalar mevcut. zamana karşlı dirençli olmayın. eninde sonunda bu siktiğimin zamanı geçiyor, ve hali hazırda mevcut hiçbir şey bırakmıyor. tabii aşk acısı yüzünden hayali bir depremzede moduna girmediyseniz.
kadınlar için tavsiyeler:
kadınlar da erkekler gibi ilk ayrıldığı anda acı çekmeye başlar, ama bu kadınlarda çok çok daha farklı yaşanır. neden daha farklı? çünkü bir kadın ancak ve ancak arzuladığı bir erkeğin onu terketmesiyle acı çeker. çünkü arzu duyduğu bir erkekten eğer halâ arzu duymaya devam ediyorsa, hiçbir zaman vazgeçmek istemezler. dolayısıyla terketmezler. o sebeple sadece terkedildiklerinde acı çekerler. ama dikkat ettiyseniz türk ilişkilerinin %80'inde terkeden taraf her daim kadınlar olmuştur. çünkü seçilen değil, seçen taraf olurlar. cetvelin diğer tarafından bakarsak, kadının kendisi ayrılmak istediğinde acı çeker mi? eğer zorunlu bir ayrılık değilse çekmez. çünkü erkeğe ayrılık ilanını yapmadan çok çok uzunca bir süre önce bu değerlendirmeyi yapar. tüm değerlendirme bittiği anda erkeğe ayrılmak istediğini söyler. bu analizi bir kenara bırakıp kadınlar aşk acısını nasıl atlatır ona bakalım.
öncelikle hali hazırda terkedilen ve acı çekmeye başlayan kadın, birkaç gün belki de birkaç hafta kendini salar. hayattan soğur, hiçbir şeyden keyif almaz. bir erkekten vazgeçene dek tek eşli oldukları için de alternatif değerlendirmezler. değerlendirseler bile hiç keyif almazlar, memnun olmazlar. kötü niyetliyse parasına falan konmak için bir süre daha devam eder, ama içgüdüsel olarak asla duygusal bağ kuramaz. böyle bir durumdaysanız, mümkün mertebe güvendiğiniz kişilere içinizi dökün. bu kuzeniniz olabilir, yakın arkadaşınız olabilir, ya da friendzone'a bıraktığınız bir erkek olabilir. eğer doğru kişilere içinizi dökerseniz sizi toparlamak için ellerinden gelen tüm desteği vereceklerdir. bu verilen destekler de sizi yalnızlık duygusundan kurtaracaktır. bu aşamayı geçtikten sonra sosyal medyadan uzak durmaya çalışın. kadınlar tek eşli olduğu için sosyal medya kullandığı sürece o erkeği takıntı etmeye devam edip, sürekli onu takip edecek. bu da o erkekten hepten vazgeçememenize sebebiyet verecek. hatta kendinizi yeterince tutamayıp mesaj bile atabilirsiniz.
bir erkek sizi terkettiyse mutlaka vardır bir geçerli sebebi. eğer sizi neden terkettiğini biliyorsanız, sizi terketme sebebini telafi ederseniz size tekrardan bir şans verebilir. biz kadınlar gibi değiliz, uzunca bir süre değerlendirmek yerine direkt terkederiz. dolayısıyla mutlaka bi telafi payı bırakırız. bu payı iyi değerlendirirseniz aşk acısı çekmek yerine ona tekrar sahip olabilirsiniz. tabi rütbenizi bilecekseniz. saçma sapan gurura kapılırsanız yine terkedilirsiniz. zaten bir kadını terkeden erkeğin %90 ihtimalle alternatifi vardır. o alternatifi dibine kadar değerlendirir, siz de pok yersiniz.
ha bunu yapma şansınız yoksa bir süre bu hüzünle sosyal medya kullanmadan, sürekli doğru kişilerle dertleşerek, onu hatırlatan herhangi bir materyali hayatınızda bulundurmadan, ve psikolojinizi dara sokan herhangi bir şeyden kaçınarak zaman geçirirseniz, bu acıyı eninde sonunda atlatırsınız. eğer başarabilirseniz erkekler kadar da uzun sürmez, bir anda soğur, vazgeçersiniz. bu da kadınların erkeklere nazaran daha fazla duygu zıplamalarına sahip olduğunu, ve bunun beraberinde de o kişiden rasyonel anlamda vazgeçebilmenizin bir avantajı.
ama şunu unutmayın. özellikle hayatınızda ilk kez arzu duyduğunuz bir erkek tarafından terkedildiyseniz, bu erkeğe karşı hislerinizi başka bir erkeğin üzerinde yaşamanız çok zor. siz kendiniz vazgeçene dek tek eşlisiniz. ama vazgeçen taraf siz değil, o. ha yine bu tarz hisleri hiç besleyemezsiniz demiyorum, ama ilkinize nazaran bu his yarı yarıya azalacak. bu durum beraberinde sadakati de azaltacaktır. bu da hayatınızda olan erkek için hiç iyi bir şey değil. ama hepimiz insanız, ve hayat devam ediyor. asla o kişiyi unutamasanız bile, bir şekilde yolunuzu bulacağınıza inanıyorum.
erkek kadın farketmeksizin, hepinize sabırlar dilerim.
Aşk üçgeni teorisine göre ideal aşk; tutku, sadakat ve yakınlığın eşit kesişiminden oluşur. Ancak genellikle bu kesişim eşit olmaz. Bazen biri veya ikisi hiç olmayabilir. Biz yine de hepsinin eşit olduğu versiyonu baz alalım ki buna karasevda diyoruz.
Psikolojik acı aslında haz veren şeyin yokluğudur, ancak buradaki haz algısı gayet subjektif bir kavramdır. Aşk acısı dediğimiz şey en mükemmel tanımı olan karasevda çeşidinde bile partnere olan güçlü cinsel çekim, arkadaşlık duygusu ve sadakatten ibarettir.
Yani sizin acı sandığınız şey cinsel bir arzunun, saf arkadaşlığın ve sadık olma duygusunun karşılık bulamayışıdır. Dediğim gibi bunlar çok subjektif şeyler ve insan girift bir varlık, herkesin bununla başa çıkma yolu çok farklıdır. O yüzden genel geçer bir tavsiye verilemez.
